Evet, hala yapılması gereken çok şey vardır...

Evet, bazı rakamlar, “gerçeği” değil, “gösterilmek isteneni” gösteriyor olabilir...

Evet, turizmde başımız göğe ermemiştir...

Evet, bence Kıbrıs sorununun çözümünü en çok istemesi gereken ve bu konuda en etkili kavgayı ortaya koyması şart olan “turimciler”dir... Hatta bakanın bizzat kendisidir...

Ama, yiğidi öldürün hakkını verin; Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, tüm ekibi ile birlikte; tabii ki arkasında da mevcut hükümetin ve “Ankara”nın durmasıyla, 2017’de elle tutulur bir gelişmenin imarı olmuştur... 

Bakan Ataoğlu da açıkladı; geçmiş yıllara göre Ercan Havaalanı’nın kullanımında ve konaklamalarda önemli ölçüde artış oldu... 

Bu artışta, tanıtım kampanyalarının etkisinin olmadığını söylemek, doğru olmaz... 

Bakanlık, uluslararası fuarlara ciddi önem verdi...

Fuarlara, sırf gidilsin diye gidilmedi...

En başta İngiltere ve Türkiye olmak üzere, çok önemli sayıda ülkede, ciddi tanıtımlar yapıldı...

KIBRIS TV’de KIBRIS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ali Baturay’ın sunduğu Markaj programının tekrarında izledim bakanı...

Bu yıl sonuna doğru 1.5 milyon turiste ulaşmayı hedeflediklerini söyledi. Bu rakam, küçümsenecek, dalga geçilecek bir rakam değildir ve sanırım bir rekordur... 

Tanıtım kampanyalarını 12 aya yaydıklarını açıkladı... Bunun yapılmaması, geçmişte eleştirilen bir olaydı... 

Turistler, ülkenin her köşesini dolaşmalı çünkü bu ülkenin her adımında turistik cevher fışkırıyor diyenlerdenim... 

Bu bakan döneminde, bu da başarıldı... 

Lefke’de portakal, Yeşilırmak’ta çilek toplayan turist fotoğraflarını ilk kez gazetelerde gördük... 

“Turist geliyor, beş yıldızlı otelde, full board konaklıyor, dışarı çıkmıyor” diye ağlayalnlardandım... 

Binlerce turist, otelleri sadece “uyumak” için kullandı bu yıl... 

Bu, güzel ve önemli bir gelişmeydi...

Bakanlık, harika bir olay daha başlattı. “Hasat birimi” diye bir birim oluşturdu... Ülke genelinde hangi meyvenin – sebzenin hasadı yapılıyorsa belirlendi; buralara turist taşındı... 

Bakan, “turistlerin, üzüm, portakal, enginar ve çilek toplamasını sağladık. Turistler de bundan büyük mutluluk duydu” diyor... 

Ve bakanın bence çok önemli açıklamalarından biri de, Bafra bölgesinde yılsonunda üçüncü bir otelin açılacağını açıklamasının yanında; bu bölgede Kaya Artemis Hotel’in spor tesisleri kurarak spor turizmine de gireceğini duyurmasıydı... 

Bu konuda yıllardır gözyaşı dökerek, “lütfen siz de yapın, bakın Antalya’ya, örnek alın, onlarca zemini muhteşem antrenman sahası, yüzlerce takımın kamp keyfi” diye yazmıştık...

Şimdi, çok sayıda yabancı futbol takımı ülkeye kampa gelecek, bu takımlar, en kötü ihtimalle, formasız yani antrenman yelekleri ile de olsa, bizim takımlarımızla da maçlar yapacak... Başlangıç için kötü bir şey midir?

Bu arada Bakanın bir sözü, beni şaşkına çevirmeye yetti; “Ambarlar tarihi eser dolu”... 

Bunca tarihi eser, yıllarca yattı...

Çalındı, çırpıldı da... 

Şimdi ilçelerde açılacak müzelerde sergilenecek... 

Yıllarca bunu kimse yapmadı.

Şu anda başarılması gereken en büyük adım, sevgili John Aziz’in neredeyse 40 senedir adeta yırtınarak yaptığı uyarı veya öneridir... Bakan Ataoğlu bu konuda, “Türkiye üzerinden charter sefer oluşturulması için bir çalışma başlattık. Fikirlerimiz çok sıcak karşılandı. 1-2 günde bunun sonucunu alacağız” diyor.

Bu başarılırsa, sırtımız yere gelmez.

Hatta, çok iddialıyım, çözümü yürekten istesem bile, kimseye de, çözüme de muhtaç olmayız!