Türkiye’de basın, ifade ve düşünce özgürlüğüne yönelik baskılar giderek artıyor. Dünya genelindeki insan hakları örgütleri ve basın meslek kuruluşları tarafından yayımlanan son raporlar, ülkede gazetecilerin tutuklanma, yargılanma ve sansüre uğrama oranlarının önceki yıllara göre ciddi biçimde arttığını ortaya koyuyor. Bu endişe verici tabloya eklenen son gelişme ise gazeteci Nevşin Mengü’nün bir röportajı nedeniyle 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılması oldu.
Mengü’nün yaptığı röportajın konusu, Salih Müslim ile gerçekleştirdiği söyleşiydi. Müslim’in geçmişte Türkiye’de resmi protokollerle karşılanan bir isim olduğu göz önünde bulundurulduğunda, gazeteciye verilen cezanın hukuki bir zeminden çok, caydırıcı bir mesaj taşıdığı değerlendiriliyor. Basın-Sen tarafından yapılan açıklamada, bu kararın basın özgürlüğünün evrensel ölçütlerini açıkça ihlal ettiği ve gazetecilik faaliyetini yürüten herkes üzerinde baskı oluşturmayı amaçladığı vurgulandı.
Açıklamada, gazetecilerin temel görevinin halkın haber alma hakkını savunmak ve gerçekleri ortaya çıkarmak olduğu belirtilerek, herhangi bir haberde karşı tarafın görüşünü alma, röportaj yapma ve olayı tüm yönleriyle aktarma hakkının gazetecilik mesleğinin temeli olduğu hatırlatıldı. Ancak düşünce ve ifade özgürlüğünü zedeleyen bu tür kararların, Türkiye’de giderek artan antidemokratik uygulamaların bir yansıması olduğu ifade edildi.
Nevşin Mengü’nün saygın bir gazeteci olduğu belirtilen açıklamada, kendisine yöneltilen suçlamanın hukuki dayanağının bulunmadığı ve bu kararın aslında diğer gazetecilere gözdağı verme amacı taşıdığı dile getirildi. Basın-Sen, Mengü ve Türkiye’de benzer baskılara maruz kalan tüm gazetecilere destek verdiğini belirterek, basın özgürlüğünü savunan herkesi dayanışmaya çağırdı.
Son olarak, gazetecilere yönelik sistematik baskının sona ermesi gerektiği ve evrensel hukuk ilkelerine uyulmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Basın-Sen, düşünce ve ifade özgürlüğünün demokrasinin temel taşlarından biri olduğunu ve bu hakka yönelik her müdahalenin toplumun tamamına yönelik bir saldırı olduğunu belirtti.
Nevşin Mengü’nün yaşadığı sürecin, Türkiye’de basın özgürlüğünün karşı karşıya olduğu tehditleri bir kez daha gözler önüne serdiği vurgulanırken, tüm gazetecilere yönelik baskılara karşı ortak bir mücadele çağrısı yapıldı.






