SAGAM Başkanı Dr. Burak Ali Çiçek, dünyadaki deniz kaplumbağası türlerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekerek, uyardı: KORUYUN!


Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ)’nün Su Altı Görüntüleme Ve Araştırma Merkezi (SAGAM) Başkanı Dr. Burak Ali Çiçek, dünyadaki deniz kaplumbağası türlerinin, yayılış alanlarının tamamında veya önemli bir bölümünde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekti.

Kuzey Kıbrıs’ın sahillerinde, düzenli olarak yuva yapan  Chelonia mydas ve Caretta caretta adlı iki tür kaplumbağa olduğunu anlatan Burak Çiçek, bu türlerin,  "tehlike altında" olan canlılar olarak tanımlanmakta olduğunu dile getirdi.

Burak Çiçek, “KKTC kıyı kuşağı, tarihi ve doğal zenginlikleriyle haklı bir üne kavuşmuş, bununla birlikte kıyı bölgelerindeki hızlı nüfus artışı ile bölgenin canlı ve cansız kaynakları üzerindeki baskı da artmıştır. Son yıllarda giderek gelişen turizm ile ortaya çıkan yoğun yapılaşma, insanların kıyı bölgelerindeki aşırı yığılması, kötü arazi kullanımı, endüstriyel veya tarımsal kaynaklı kirleticilerin denize ulaşması kıyı habitatlarının ve ekosistemlerinin farklı ölçeklerde bozulması sonucunu doğurmuştur” dedi.

Bazı ülkelerin, imzalamış olduğu çeşitli uluslararası sözleşmelerle deniz kaplumbağaları ve üreme alanlarının korunmasında yasal sorumluluk üstlendiğini kaydeden Burak Çiçek, şöyle konuştu:

 “Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) gözetiminde yürütülen çalışmalarla, 1975 yılında 16 Akdeniz ülkesi tarafından Akdeniz Eylem Planı (AEP) adı altında Akdeniz'in korunması için bir eylem planı prensip olarak onaylanmış, 1976 yılında ise Avrupa Topluluğu ile birlikte aynı ülkeler tarafından Barselona'da Akdeniz'in Kirlenmeye Karşı Korunması Sözleşmesi (Barcelona Sözleşmesi) imzalanarak AEP'ına yasal boyut getirilmiştir.

Ayrıca, bu ülkeler, 1982’de tehlikedeki Akdeniz bitki ve hayvanları ile bunların yaşam alanlarının korunmasını hedefleyen ve Barcelona Sözleşmesinin eki protokollerinden olan "Akdenizde Özel Koruma Alanlarına İlişkin Protokol"ü imzalamışlardır.

Ülkemizde de yakından izlenen bu gelişmeler ışığında hepsi olmasa da Alagadi, Ronnas ve Altın Kumsal gibi önemli bazı deniz kaplumbağası üreme alanları "Koruma Bölgesi" ilan edilmiştir.

AEP'e taraf olan ülkelerce 1989 yılında "Akdeniz'deki Deniz Kaplumbağalarının Korunması İçin Eylem Planı" adı altında bir eylem planı kabul edilerek yürürlüğe girmiş ve deniz kaplumbağalarının korunması için uygulamada dikkate alınması gereken öncelikler, yuvalama ve kışlama alanlarının korunması ve yönetimi, tesadüfi yakalanmaların en aza indirilmesi ve bu nedenle ortaya çıkacak kullanımların yasaklanması, yeni yuvalama alanlarının araştırılması, türlerin yuvalama alanlarının araştırılması, türlerin davranışı hakkında daha fazla bilgi gibi başlıklar halinde sıralanmıştır.

Akdeniz'deki Deniz Kaplumbağalarının Korunması İçin Eylem Planı’nda geçen hükümlere dayanarak,  2008’den beridir, her yıl, Gazimağusa ve İskele Sahillerinde yuva yapan Caretta caretta ve Chelonia mydas türü deniz kaplumbağalarının, sahillerdeki yuva davranışları, yuva sayıları ve yavru başarıları ile ilgili bilgilerin elde edilmesi ve koruma çalışmalarına katkıda bulunulması amaçlanmaktadır.

Bu bağlamda, KKTC Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı Çevre Koruma Dairesi’nden alınan izinle Doğu Akdeniz Üniversitesi Sualtı Görüntüleme ve Araştırma Merkezi (EMU URIC) bölgedeki çalışmalara devam etmektedir.

Yumurtlama döneminde yuvalar tespit edilerek korumaya alınmakta, yavru çıkışlarının olduğu dönemlerde de toplam yumurta, gelişmemiş yumurta, ölü, predasyona uğramış ve canlı yavru sayısı, ile yavruların denizdeki davranışları hakkında istatistiki veriler toplanmaktadır. Ayrıca, bölgedeki üreme kumsallarının deniz kaplumbağalarının populasyonlarının ve üreme habitatlarının korunmasına yönelik yönetim planı ilkeleri genel hatları ile değerlendirilmektedir.

Bu çalışmalarda başta EMU öğrencileri olmak üzere, İngiltere, Polonya, Almanya, İskoçya, Amerika ve Türkiye’den gelen öğrenciler gönüllü olarak çalışmaktadır. Gönüllü öğrenciler istatistikî verilerin toplanması yanı sıra koruma çalışmalarına da katkıda bulunmaktadırlar. Çalışmalar hayli yorucu olmakla birlikte, eğlenceli bir sosyal ortamda yürütülmektedir.

 

Uluslararası anlaşmalarla korunan deniz kaplumbağalarının korunabilmesi, bu canlılar ve davranışları hakkında elde edilecek  biyolojik ve ekolojik verilerin devamlılığına bağlıdır. Bununla beraber, doğa koşullarında çalışmanın zorlukları vardır; çalışılan alanların büyüklüğüne, çevre koşullarına ve kapsama bağlı olarak, tatmin edici sonuçlar için uzmanlık, insan ve maddi kaynağa ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bağlamda, yapılan işbirliği, “çevre koruma” alanındaki çalışmalara örnek olabilecek niteliktedir. Ancak, uzun dönem verilerin toplanması ile detaylı bilgilere ve anlamlı sonuçlara ulaşabilmek mümkündür. Ülkemizde, çevre koruma alanında başarıya ulaşabilmek için Sivil Toplum - Devlet - Üniversite işbirliği güçlendirilerek devam ettirilmelidir.

Bununla birlikte daha detaylı ve güvenilir ekolojik sonuçlara ulaşabilmek için bu çalışmaların devam ettirilmesi gerekmektedir. Bu çalışmayı yürüten ve katkı koyan araştırıcıların da amacı, gelecek dönemlerde bu çalışmaları geliştirerek devam ettirmektir. Çalışmalar, özellikle populasyon genetiği, kışlama habitatlarının ve göç yollarının belirlenmesi yönünde devam ettirilecektir.”