Ahmet İLKTAÇ

Benefit Beslenme ve Diyet Merkezi’nin sahibi Uzman Diyetisyen Şöhret Ercen, geçmişte yaptıkları bir çalışmada çocukluk obezitesinin tüm dünyada olduğu gibi Kıbrıs’ta da hızlı bir şekilde ilerlediğini gördüklerini söyledi.

Obezite oranlarının özellikle kentsel bölgelerde daha fazla olduğu, kırsal kesimlerde de daha düşük olduğunu saptadıklarını belirten Ercen, obezitenin ülkemizin kanayan yarası olan kanser, kalp ve damar hastalıkları olmak üzere birçok sağlık sorunlarına yol açtığına dikkat çekti.

Şöhret Ercen, doğru bir beslenme alışkanlığı edinerek çok daha sağlıklı ve kaliteli yaşabileceğimize dikkat çekti.

Vücudumuz bizi ömrümüzün sonuna kadar taşıyacak olan kaportamız olduğunu işaret eden Ercen, sağlığımızı yitirmeden sağlığımızın kıymetine varıp, doğru, sağlıklı ve güzel beslenerek bedenimize iyi davranmamız gerektiğini dile getirdi.

Ercen: Diyetisyenlik hep ilgimi çekiyordu

Gazetemiz NORTH CYPRUS UK’e konuşan Benefit Beslenme ve Diyet Merkezi’nin sahibi Uzman Diyetisyen Şöhret Ercen, lise eğitimini Mağusa Türk Maarif Koleji’nde yaptığını söyledi.

Şöhret Ercen, diyetisyenlik bölümünün hep merak ettiğini, ailesinin teşviki, rehberlik öğretmenin görüşlerini aldıktan sonra diyetisyenlik bölümünü araştırmaya başladığını kaydetti.

İlk tercihi olan Ankara’da Hacettepe Üniversitesi’nde Diyetisyenlik Bölümünü kazandığını anlatan Ercen, 4 yıllık Ankara’daki öğrenim süresinin ardından da Kıbrıs’a geri döndüğünü bildirdi.

Şöhret Ercen, küçük yaşlardan bu yana spora oldukça fazla ilgisi olduğunu ve bu nedenle üniversitede eğitim aldığı süre içerisinde de sporcu beslenmesi üzerine eğitim aldığını belirtti.

Ankara Üniversitesi Spor Hekimliği’nde 1 buçuk ay staj yaptığını ve bu sürenin sonrasında sporcu beslenmesine daha fazla gönül verdiğini ifade eden Ercen, Kıbrıs’a döndüğünde de Lefkoşa Devlet Hastanesi mutfağının yanında Lapta Spor Kulübü’nde de sporcu diyetisyeni olarak işe başladığını aktardı.

Şöhret Ercen, daha sonra ise günümüzde 12 yaşına gelen Benefit Diyet Danışma Merkezi’ni açtığını dile getirdi.

Kurum, sporcu ve hem de klinik diyetisyenliğini aynı anda yürüttüğünü daha sonra da DAÜ’de Eğitim Fakültesi’nde “Anne ve Çocuk Beslenmesi” dersi verdiğini ifade eden Ercen, daha sonra da uzmanlık yapmaya karar verdiğini, DAÜ’de 8 yıl gerekli programın açılmasını bekledikten sonra DAÜ’de Sporcu Beslenmesi alanında yüksek lisans yaptığını söyledi.

Şöhret Ercen, Vücut Geliştirme ve Fitness yapan sporcular ve onların kullandıkları destek ürünleri üzerine ülke genelinde bir araştırma yaptığını ve o araştırmanın sonucunda uzmanlığını aldığını kaydetti.

Yüksek Lisans yaptığı dönemde tez hocası olan ve şu an Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı olan Prof. Dr. Murat Baş’ın doktora yapıp akademisyen olması yönünde bulunduğu motivasyonla doktora programına başladığını anlatan Ercen, mide bağırsak hastalıkları, kanser hastalıkları ve diyabet gibi ülkemizde yaygın olan ve kliniğinde sıklıkla karşılaştığı hastalıklar alanında eğitimimi geliştirmek için Acıbadem Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nde doktora yapmaya başladığını bildirdi.

Uzman Diyetisyen Şöhret Ercen; “pratik bilgi ve teorik bilginin tam örtüştüğü noktada oldum. Okuduğumuz bilgileri klinikte bire bir gördüğüm vakalarla uygulama imkânı buldum. Güncel tedavileri öğrenip, onları uygulamaya aldığımda insanların hayatlarını çok daha güzel gelişimler olduğunu ve tedavilerinin çok daha yapıcı ve hızlı bir şekilde geri dönüş verdiğini gözlemleme imkânım oldu. Bu da beni daha fazla okumaya daha fazla araştırmaya teşvik etti. Bir hobi şeklinde doktoramı yapıyorum” dedi.

Obezite birçok sorunu da beraberinde getiriyor

Geçmişte yıl önce yaptıkları bir çalışmada çocukluk obezitesinin tüm dünyada olduğu gibi Kıbrıs’ta da hızlı bir şekilde ilerlediğini gördüklerine dikkat çeken Ercen, obezite oranlarının özellikle kentsel bölgelerde daha fazla olduğu, kırsal kesimlerde de daha düşük olduğunu saptadıklarını dile getirdi.

Uzman Diyetisyen Şöhret Ercen; “teknoloji çağının gelişmesi, çocukların masa başı aktivelere yönelmesi ve spor içeren oyunların yerini daha çok akıllı telefonların ve bilgisayar oyunlarının alması çocuklarda bir hareketsizlik yarattı. Akabinde çalışan annelerin ve ailelerin artması biraz daha fazla “fast food” yani hızlı yemeğe yönelinilmesi çocuklarda obezite oranını artırdı. Çocukların cezp edici reklamlardan dolayı hazır paketli ambalajlı işlem görmüş besinlere yönelmeleri obezitenin beraberinde, diyabet, kalp ve damar hastalıkları ve kanser gibi hastalıkların daha fazla görünmesine neden oldu. Günümüzde kilo sorunu olan çok fazla kişi bize geliyor. Kıbrıs’ta birinci derecede ölüm sebebi olan kalpten kaynaklanan ölüm oranlarına paralel olarak kalp damar hastalıkları olan yüksek kolesterol, yüksek kan lipitleri, karaciğer yağlanması şeklinde çok fazla hasta geliyor. Şuan Kıbrıslılara bir tahlil yapsak erkeklerin büyük çoğunluğuna kontrol yapılsa karaciğerlerden enzim yüksekliği veya karaciğer yağlanması gözlemlenecektir ” diye konuştu.

Sporcu beslenmesine yeterli ilgi gösterilemiyor

Ülkemizin ambargolar altında, tanınmamış bir ülke olduğu için profesyonel spor anlayışının olmaması sonucu kulüplerin bütçelerinin de kısıtlı olduğuna değinen Ercen, bu nedenle de ülkemizde sporcu beslenmesine tam anlamıyla önem verildiğine inanmadığını söyledi.

Şöhret Ercen, ülkemizde bu konuda çok donanımlı ve farkındalığı yüksek bir çok antrenörümüz olsa da ekonomik sıkıntıların işin içene girdiğinde sporcu beslenmesinin bir yere kadar önem gördüğünü kaydetti.

Birkaç spor kulübüne sporcu beslenmesi üzerine eğitimler verdiğini ancak bahsettiği nedenlerden ötürü bunun gönüllülük esasına dayandığını işaret eden Ercen, sporcu beslenmesinin yurt dışında ciddi bir sektör olduğunu ve çok daha fazla önemsendiğini bildirdi.

Şöhret Ercen, örneğin dünyaca ünlü atlet Usain Bolt’un 4 diyetisyeni olduğunu ve bu 4 diyetisyenin de farklı görevleri olduğunun altını çizdi.

Bizim ülkemizde günümüzde fitness ve vücut geliştirmenin oldukça yaygın olduğuna vurgu yapan Ercen, bu dalda kimisinin plaj fiziği elde etmek, kimisinin sağlığın sürdürülebilirliği için kimisinin de hobi olarak yüksek oranda spor salonuna eğilimi olduğunu aktardı.

Şöhret Ercen; “sporcu beslenmesinin önemine vücut geliştirme açısından varılıyor. Fakat bu kez de bilgi kirliliği oluşmaya başladı. Çünkü doğru bilgiye nereden aldığımız çok önemlidir. İnternet ortamında beslenme ile ilgili sayısız diyet listeleri, sayısız öneriler bulabiliyoruz. Ama her zaman doğru olduğuna kanaat getiremiyoruz. Bazen yanıltıcı bilgilerle dolu oluyor. Teknolojinin gelişmesi bazı noktalarda hayatımızı kolaylaştırsa da bazı noktalarda bize sıkıntı yaratıyor. Bilgiye kolay ulaşım oldu fakat her insanın o bilginin doğrul olduğunu ayrıştıracak yetisi veya donanımı olamayabilir. Akademisyenler dahi bilimsel sitelerden aldığımız makaleleri bile sorguluyoruz. Çok fazla sporcu ürünü vardır. Protein tozları, amino asitler, yağ yakıcılar. Bu bir sektör olmuş durumdadır. İnsanlarda ne yazık ki bir ürün kullanmazsam sporda hiçbir şekilde başarı elde edemem veya iyi bir fiziğe ulaşamam gibi bir algı oluşturulmuştur. İnsanlar psikolojik olarak da bir ürün kullanmadığı zaman sanki vücudunda hiçbir gelişim olmadığı yönünde algıya kapılıyor. Ben kendi çalıştığım sporcularda bu durumu çok fazla yaşamaya başladım Her şey yolunda gitse dahi etrafında bu işi doğal yapmayan yasaklı maddeleri kullanan veya çok yüksek dozlarda ürün desteği kullanıp da hızlı gelişim sağlayan kişileri örnek model olarak alıyorlar. Kendilerini kıyasladıkları zaman sabırsızlıktan ötürü de bir demoralizasyon yaşıyorlar. Bana hep protein tozu kullanıp kullanmamaları ile ilgili sorular soruyorlar. Protein tozunu kişi eğer profesyonel sporcu ise, çok ciddi düzeylerde antrenmanlar yapıyorsa, doğal beslenme ile ihtiyacı olan proteini karşılayamıyorsa kullanabilir. Ancak bunu da tayin edecek tek kişi diyetisyenlerdir” dedi.

Kilolu olanlar aslında aç yaşıyorlar

Kilolu olan danışanlarının birçoğunu dinlediğinde aslında onların aç yaşadıklarını gördüğünü ifade eden Ercen, bu danışanların günde 1-2 öğün beslenip ve gün boyunca birçok öğünü atladıklarını ve geceleri de güçlü bir yeme alışkanlıkları olduğunu gördüğünü söyledi.

Şöhret Ercen, danışanlarının yarısından fazlasının bu şekilde beslendiğini dile getirdi. Bu danışanlara bir beslenme programı hazırladığında “bu kadar yemekle ben nasıl kilo vereceğim ?” sorusu ile de karşılaştığını anlatan Ercen, esasen önemli olanın küçük miktarlarda yemek yeme değil de, kalorisi düşük, vitamin ve besleyiciliği yüksek gıdalardan oluşan yiyecekler yemek olduğunu kaydetti.

Uzman Diyetisyen Şöhret Ercen; “ bir öğünde kan şekerini, tansiyonu, demiri ve tüm kan parametrelerini dengede tutacak besinlerden oluşan bir menü yediğinizde aslında fazlasıyla doyuyorsunuz ve kan şekeriniz de dengede kalıyor. Sağlıklı bir tabakta tüm besin gruplarından olması gerekiyor. 4 yapraklı yonca diyetisyenlerin amblemidir. Her bir yaprak 4 temel besin grubunu temsil eder. Bu süt grubu, et grubu, sebze-meyve grubu ve tahıllar grubudur. Tabakta biz bu grupların hepsinden bulundurmaya çalıştığımızda hem gözümüzü tatmin etmiş oluyoruz. Hem de karnımızı doyuruyoruz. Hem de tek bir çeşit besin grubundan vücudumuza yüklememiş oluyoruz. En büyük sıkıntı örneğin sadece makarna ve tavuk yiyoruz. Bu kez de doymak için tepeleme bir tabak makarna yemek zorunda kalıyoruz. Böylece fazlasıyla bir grup besin aldığımız için diğer besin gruplarından almamış oluyoruz. Bu da aldığımız enerjide dengesizlik yaratıyor. Her besinin vücutta, organda ve mekanizmada farklı bir fonksiyonu farklı bir görevi olduğu için çeşitli beslenmek aslında en doğru ve en temel beslenme tarzıdır” şeklinde konuştu.

Sağlıklı beslenmek için sağlık sorunumuzun ortaya çıkmasını beklememiz gerektiğine dikkat çeken Ercen, sağlıklı beslenmenin aslında koruyucu hekimlik olduğunu bildirdi.

Şöhret Ercen, doğru bir beslenme alışkanlığı edinerek çok daha sağlıklı ve kaliteli yaşabileceğimizi işaret etti. Vücudumuz bizi ömrümüzün sonuna kadar taşıyacak olan kaportamız olduğuna vurgu yapan Ercen, sağlığımızı yitirmeden sağlığımızın kıymetine varıp, doğru, sağlıklı ve güzel beslenerek bedenimize iyi davranmaya başlayabileceğimizi sözlerine ekledi.

Fotoğraflı