Fileleftheros, 2023’ün son gününde, Hristodulidis ile yaptığı geniş söyleşiyi yayımladı. Hristodulidis, Rum Ulusal Konseyi’ni 8 Ocak’ta saat 09.30’da toplayacağını ancak bunu AKEL ve DİSİ kendisini eleştirdiği için değil, Genel Sekreter’in şahsi temsilcinin Ada’ya gelişi öncesinde, önüne, müzakerelerin yeniden başlamasıyla ilgili bazı olası senaryolar koyabilmek için hazırlık yapmak üzere gerçekleştireceğini söyledi.

Kıbrıslı Rum lider, “Atamayı başarmak için metotlu çalıştık, olumlu sonuç da olması lazım. Olumlu sonuç için ise elimizden geleni yapacağız. Bunun için gereken bir strateji üzerinde çalıştık. Stratejimizi Ulusal Konsey’e sunarak, üyelerden görüş ve önerilerini isteyeceğim” diye ekledi.

Bir soruya karşılık, Kıbrıs sorunundaki bu çabanın başarısızlığa uğrama riskinden endişe duyduğunu söyleyen Hristodulidis “Üzerinde çalışmakta olduğumuz senaryolardan biri, şahsi temsilcinin atanması, Türk tarafının tutum değiştirmemesi, 50 yıl sonra bu çabanın da sonuç vermemesi halinde ne gibi etkileri olabileceğiyle ilgilidir” dedi, şunları ekledi:

“Ulusal Konsey’e, çabanın başarısızlıkla sonuçlanmaması veya başarısız olsa bile nasıl göğüsleyeceğimize dair bir senaryomuz olsun diye incelenmek üzere bu senaryoları sunacağız. Ulusal Konsey’de özlü bir görüşme olmasını istiyorum. Fikirlerim var, görüşlerim var, yaklaşımlarım var.”

“TÜRK TARAFINI İNCELEDİM, İZLEYECEĞİ OLASI SENARYOLARI BİLİYORUM”

Hristodulidis, bir B planı olup olmadığı sorusuna, “Türk tarafının bu yeni çabaya yaklaşım tarzını yönetme planım var. Kıbrıs sorununun çözüm şekliyle ilgili bir B planım yok, öyle bir B planına inanmıyorum” dedi.

Nikos Hristodulidis, “Genel Sekreter’e yetkisini verenler ile birlikte, çözüm şeklinin değişmeyeceğini güvence altına alması gerekebileceğini” belirterek “Türk tarafını incelediğim için, izleyeceği olası senaryoları biliyorum. Bütün bunları Ulusal Konsey’de görüşmek istiyorum” ifadesini kullandı.

Genel Sekreter’in, BM’nin ve uluslararası toplumun kararlarına bağlı olduğunu söyleyen Hristodulidis Türkiye’nin masaya başka bir çözüm şekli koymak için büyük çaba harcadığını ancak uluslararası toplumda karşılık bulamadığını söyledi, “Karşılık bulmayacağını güvence altına almamız gerek” dedi.

“AB’NİN KIBRIS TEMSİLCİSİ ROLÜ OYNAMAK İSTEYEN BİR AVRUPALI SİYASİ YETKİLİYLE GÖRÜŞTÜM”

Hristodulidis “Kim ne derse desin AB’nin Kıbrıs sorununun çözümüne ilgi duyduğunu ve müdahil olduğunu” savunarak “İsteseler de istemeseler de Kıbrıs Cumhuriyeti çözümden sonra da AB üyesi olacak. Türkiye de kendi çıkarı için AB ile ilişkilerini güçlendirmek arzusunda ancak bu Kıbrıs sorunundan geçer” dedi, özetle şunları ekledi:

“Evet, bir AB temsilcisinden söz ettim. Şu ana kadar başaramamış olmam, çabalamaktan vazgeçeceğim anlamına gelmez. Kolay bir şey yok. Hangi AB üyesinin başkanı olduğumu, Kıbrıs’ın AB içerisindeki olanaklarının ne olduğunu biliyorum. Avrupalı bir siyasi yetkili ile görüştüm. Müdahil olmak, daha önce birçok kez tarif ettiğim bu rolü oynamak istiyor. Avrupa Konseyi Başkanı ile de görüştüm. Bu kişi konusunda o da hemfikir. Çabalarımı bitmedi. Talebimizin, açıkladığımızın ertesi günü gerçekleşmesini beklemiyorum.”

Rum Müzakere Heyeti konusunda AKEL’in koştuğu ön şartlara yaklaşımı sorulduğunda “Anlayacağınız gibi ön şart kabul etmem” cevabını veren Hristodulidis, bu konuda AKEL Genel Sekteri Stefanos Stefanu’ya yazılı cevap vermediğini, konuyu telefonda görüştüklerini, mektup da göndereceğini anlattı.

Hristodulidis bağlayıcı olmamakla birlikte, görev icabı siyasi partilere, müzakere heyeti için önerileri olup olmadığını sorduğunu ancak nihai tercihin kendisine ait olduğunu belirtti. Müzakere Heyeti’yle ilgili açıklamasını 8 Ocak’taki Ulusal Konsey toplantısından sonra yapacağını söyleyen Hristodulidis, heyet üyeliği için parti geçmişi olması gibi bir kriteri olmadığını, dikkate alacağı ana kriterin “çabaya gerçek anlamda katkıda bulunup bulunamayacakları olduğunu belirtti.

“ASKERÎ NİTELİKLİ BAZI TEDBİRLER ÜZERİNDE ÇALIŞTIK, YÜRÜRLÜĞE KOYDUK”

Hristodulidis, gazetenin sorusu üzerine, ara bölge konusunun kendisini çok çok endişelendirdiğini belirterek özetle şunları ekledi:

“Ara bölgenin statüsü her zaman sorgulanıyordu ancak işgal ordusu tarafından artan bir sorgulama söz konusu. Bu da bizi kaygılandıran bir şey. Kısa süre önce BM Genel Sekreteri’ne de başvurdum. İki konu var: Birincisi, halkın güvenlik duygusunu sağlamak için bizim aldığımız önlemler. Güvenlik konularıyla ilgili olduğu için bazı önlemler görünür olmaz ve/veya açıklanamaz. İkincisi Türkiye tarafından yapılan bu tür faaliyetlerin engellenmesi konusunda BM ile işbirliğimiz. Özellikle BM Güvenlik Konseyi’nin, Kıbrıs’ta Barış Gücü askeri bulunduran bazı daimi üyeleri işgal ordusunun ara bölgedeki faaliyetlerini çok iyi anlıyor. Askerî nitelikli bazı tedbirler üzerinde çalıştık ve yürürlüğe koyduk ancak açıklayamayacağımız başka önlemler de var.”

“Pile’de bir gelişme olacak mı?” sorusuna “Anlaşmaya varılanların uygulanması için hazırız” diyen Hristodulidis’e “Anlaşma var mı?” sorusu yöneltildi. Hristodulidis "Evet, Türk planlamalarını bozmak için bizim inisiyatifimizin devamında anlaşma oldu. Uluslararası toplum tarafından da tanındı. Sorun çözüldü iddiasında değiliz ancak BM’den ilk kez öyle bir tepki gördük. Örneğin 1996’da ara bölge içerisinde insanlar öldürülmüş ve BM’den özlü bir tepki gelmemişti” derken Pile-Yiğitler yolu sorulduğunda ise “biz varılan anlaşmanın tamamının uygulanmasına hazırız” cevabını verdi.

“ÖNLEMLER HAZIR, UYGUN GÖRDÜĞÜM ZAMAN AÇIKLAYACAĞIM”

Nikos Hristodulidis Kıbrıslı Türklere yönelik önlemlerinin bir süreden beridir hazır olduğunu ve uygun gördüğü zaman açıklayacağını da söyledi ve “uygun zamanı” ise şu cümlelerle tarif etti: “Yani temsilcinin atanması, müzakerelerin yeniden başlaması yönünde yeni bir çaba başlaması ile büyük hedef olan çözüm açısından en etkin olacağını değerlendirdiğim zaman.”

Hrisodulidis hazır olduğunu söylediği önlemler ile Kıbrıslı Türklere “gelecekleri, sorunları, günlük olarak karşılaştıkları zorluklar için lafla değil icraatla ilgilendikleri mesajı” vereceklerini öne sürdü.

Gazetenin “Bu tür önlemlerin sonuç vereceğini düşünüyor musunuz? Örneğin, ne MEB’de olanlara ne de ara bölgede olanlara Kıbrıslı Türklerden tepki geldiğini görmedik” sorusuna karşılık “Söylediğinizi tam olarak anlıyorum. Ama olanakları nedir? Türkiye’nin tam kontrolü altında ve ona bağımlı olan sıradan Kıbrıslı Türklerin olanakları nedir, bunu kimse yadsıyamaz” diyen Hristodulidis, özetle şunları söyledi:

“Kıbrıslı Türkleri Türkiye’ye bırakmayacağız. Size bir şey söyleyeceğim. Niyetimi açıkladığımda, Kıbrıslı Türklerden büyük bir memnuniyetle, talepler ve öneriler aldım. Özgür bölgelerde olup bitenleri takip ediyorlar. İlgileniyorlar. Ben de perspektif oluşturmakla ilgileniyorum. Tatar ve Türkiye ile başaramayacağıma göre Kıbrıslı Türkler ile ülkeyi yeniden birleştirme yönünde perspektifler yaratmakla ilgileniyorum. Önlemlerin Kıbrıs sorununu çözeceğini düşünmüyorum ancak bir mesaj veriyorum. Aksi halde sahte devlette dedikleri gibi Kıbrıs Rum yönetimi olurum.  Kıbrıs Rum yönetimi değilim. Sıklıkla, sahte devlet öyle yaptı biz de böyle yaparız eleştirisini işitiyorum. Biz sahte devlet değiliz. Biz uluslararasında tanınmış Kıbrıs Cumhuriyetiyiz.”

Hristodulidis halihazırda Kıbrıslı Türk gruplar ve kişiler ile temas halinde olduğunu, bu temaslarda müzakerelerin yeniden başlama perspektiflerinin nasıl yaratılacağı vb. ilgili görüş alışverişi, tartışma yapıldığını söyledi. Nikos Hristodulidis, temas ettiği kişilerin nüfuzu sorulduğunda ise “Evet, Kıbrıs Türk toplumu içerisinde ve ötesinde nüfuzları var” cevabını verdi.