1863 yılından beri...

Eğer bir Londralıysanız, dünyanın herhangi bir yerinde bir yürüyen merdivene bindiğiniz zaman ister istemez sağ tarafta durursunuz; çünkü Londra metrosunda yürüyen merdivenin her zaman sağ kenarında durmak zorundasınız ve bu sizde alışkanlık yapar. 

Londra metrosu bu yıl 150nci yıldönümünü kutluyor. Dünyanın ilk yeraltı treni olan Londra metrosu, Londralıların deyişiyle ‘the tube’, ilk seferini 1863 yılında Paddington ve Farringdon arasında yaptı. O yıllarda Londra’nın yeni ulaşım biçimi çok popüler hale geldi ve ilk senesinde 11.8 milyon yolcuyu ağırladı. İlerleyen yıllarda da metro gitgide genişletildi. İkinci Dünya Savaşı’nda da sığınak olarak kullanılmıştı.   

Londra metrosu aynı zamanda dünyada elektrikli trenleri kullanan ilk sistem oldu ancak buna rağmen bazı hatlarda buharlı trenler 1961’e kadar kullanılmaya devam etti. 

Harry Beck’in meşhur metro haritası ilk 1933 yılında basıldı. Şimdilerde bir tasarım klasiği olarak görülen harita, günümüzde kullanılan modern versiyonun da orijinalidir. 

En yeni inşa edilen metro hatları, 1968-1971 yılları arasında bölüm bölüm açılan Victoria hattıyla 1979’da açılan Jubilee hattıdır. Günümüzde ise Londra’nın ‘tube’ü 408km demiryolu hattı ve 275 istasyonuyla günde 3 milyon yolcuyu ağırlamaktadır. 

Londra metrosu hakkında ilginç bilgiler!

Her gün 3 milyon yolcunun metroya bindiğini düşünürseniz birileri mutlaka yolculuk yaparken doğum yapmıştır diye aklınızdan geçebilir. Bugüne kadar  yalnızca 3 bebek metroda doğdu. Bunlardan birincisi 1924 yılında doğan bir kız bebekti. İkincisi – yine bir kız bebek – 2008 yılında, Londra metrosunun ilk erkek bebeği ise 2009 yılında dünyaya geldi. 
En yoğun istasyon, yılda 76.5 milyon yolcuyla Victoria istasyonudur.
Ama sabahın yoğun saatlerinde, 50 000 kişinin istasyona girmesiyle Waterloo en kalabalık metro istasyonudur. 
Yaklaşık 19 000 kişi Londra metrosunda çalışır.
1987’de istasyonlarda ve trenlerde sigara içmek 6 aylık bir deneme süresi için yasaklandı. Yere atılmış bir kibritin sebep olduğu, 31 kişinin öldüğü King’s Cross yangınından sonra ise tamamen yasaklandı. 
Gerçi metroda 40 dakikalık bir yolculuğun 2 sigara içmeye denk olduğunun iddia edildiğini biliyor muydunuz?
Londra metrosunda toplam 64 asansör vardır.
En derin asansör boşluğu Hampstead’tedir ve 55.2m derinliğindedir. 
En büyük araba park yeri Epping’deki 599 arabalık park yeridir. 
Ortalama tren hızı (duraklar da dahil) saatte 33km’dir. 
1988’de normal bir günde işten eve dönerken Paul Middlewick metro haritasında bir fil şekli farketti ve bunun üzerine ‘Metronun Hayvanları’ (Animals of the Underground) adlı bir sanat projesi başlattı. Metro haritasındaki metro hatlarının gösterildiği çizgileri kullanarak yaratılan hayvan şekillerinin sayısı gitgide çoğaldı. Yunus, kuş ve yarasa bunlarda sadece bazıları. 
En uzun yolculuk, Central Line üzerindeki West Ruislip ve Epping arasındaki 54.5 km’lik yolculuktur. 
11 Temmuz 2000’de Northern hattı üzerinde 100 kişi taşıyan bir treni süren şoför uyuya kalınca tren 1 km boyunca geri geri gitti. Allahtan tren kırmızı ışıkta geçince frenler otomatik olarak devreye girip treni durdurdu. 
Metronun sisteminin birçok yerinde film çekimleri yapılır fakat en popüler olanları eskiden Picadillt hattı üzerinde olan ve şu an kullanılmayan Aldwych istasyonu ve Charing Cross’taki kullanılmayan Jubilee hatlarıdır. 
Tomb Raider 3’te Lara Croft’un fareleri öldürdüğü sahne Aldwych istasyonunda çekilmişti. 
Harry Potter ve Felsefe Taşı’nda Hogwarts müdürünün dizinde Londra metrosu haritasına benzer bir yara izi vardır.
Londra metrosunun perili olduğunu söyleyen birçok şahit var. En meşhur hayalet hikayelerinden birisi, 1758 yılında cinayete kurban giden Anne Naylor’ın hikayesidir. Anne Naylor’ın ruhunun halen Farringdon istasyonunda olduğu iddia edilmektedir. Yolcular sık sık en son tren gittikten sonra çığlıklar duyduklarını söylemektedirler. 
Piccadilly hattı üzerinde bulunan Covent Garden’da şık giyimli bir adamın bir an görünüp sonra gözden kaybolduğu söylenir. Bu sebepten bazı çalışanlar işi bırakmış. 
İlk yürüyen merdiven 1911 yılında Earls Court’ta kullanıma girdi.
Baker street en fazla platformu olan istasyondur , 10 tane platformu vardır. 
En kısa yürüyen merdiven, sadece 50 basamakla Chancery Lane’dedir. 
Londra metrosunun neredeyse %60’ı yerin üstündedir
275 istasyonun sadece 27’si Thames nehrinin güneyindedir. 
Sayıları 400’ü aşan yürüyen merdivenlerden her biri her hafta dünyayı iki kere dönecek mesafeyi kateder. 
Metro sisteminin en batısında yer alan Amersham istasyonu aynı zamanda deniz seviyesinin 150 metre üstünde olup en yüksek istasyon ünvanına sahiptir. 
Yer altındaki sivrisineklerin yer üstündekilerden tamamen farklı bir türe dönüştüğü söylenilmektedir. 
Bazı istasyonların yer üstünde binaları yoktur. Bunlardan bazıları Regent’s Park, Piccadilly Circus, Hyde Park Corner ve Bank. 
Metroda hava sıcaklığı yerin üstünden yaklaşık 10 derece daha sıcaktır
Her sene ortalama 100 kişinin kendini trenin önüne atıp intihar ettiği tahmin edilir. İntihar vakalarının çoğu Victoria ve King’s Cross istasyonlarında gerçekleşir. 
En popüler intihar saati sabah 11’dir
Efsanevi metro farelerini en rahat farkedebileceğiniz istasyonlar Waterloo ve Oxford Circus’tır. Metro fareleri hakkında yazılmış çocuk kitabı serisi vardır. 
2001 yılında St James’ Park, Piccadilly Circus ve Euston istasyonlarında, ‘Madeleine’ adı verilen bir parfüm kullanılmaya başlandı ancak yolculardan gelen şikayetler üzerine kısa sürede kaldırıldı.  
2005 yılının Ocak ayında Londra metrosu problem yaratan gençlerin bulunduğu istasyonlarda klasik müzik çalmaya başlanılacağını duyurdu. Bu uygulamadan sonra çalışanlara gösterilen şiddette %33 azalma saptandı. Bu istasyonlardan biri de Wood Green istasyonudur. Wood Green’e giderseniz halen daha orada klasik müzik çaldığını farkedeceksiniz. 
Jubilee hattının ismi Kraliçe Elizabeth’in 1977’deki Gümüş Yıldönümü’nden (Silver Jubilee) gelmektedir. 
Aldgate istasyonu, 1665’te 1000 cesedin gömüldüğü toplu mezarın üstüne inşa edilmiştir. 
Fındıklı Cadbury, metrolardaki makinelerden en çok satın alınan yiyecektir. 
Bu sebeple oalcak ki 2004 yılında Piccadilly hattındaki menteşelerin fazla yolcu ağırlığından düimeye başladığı duyurulmuştu. Tamir masrafları 20 milyon sterlini aşmıştı. 
Londra metrosunun meşhur ‘MIND THE GAP’ (boşluğa dikkat edin) sözü 1968’de Northern hattında ortaya çıktı.