Hasan KARLITAŞ
 

Kıbrıs kültürünün bir parçası olan hasır iskemleler, hem sağlamlığı hem de nostaljik görüntüsüyle tüm Kıbrıslılar için özeldir.

Biz Kıbrıslılara ait birçok kültürel değerimize sahip çıkmadığımız gibi hasır sandalyelerin de plastiklere yenik düşmesine göz göre göre izin verdik.

Kıbrıs’ta geçmişte sinemalarda, kahvehanelerde, düğün salonlarında, restoranlarda, evlerde… Aklınıza gelecek her yerde sadece hasır sandalyeler kullanılıyordu. Hatta büyüklerimizin anlattığına göre, evlenecek kızların çeyizinde de mutlaka 2 tane hasır sandalye olurmuş.

Çocukken her birimizin mahallesinde mutlaka unutamadığı bir kahvehane vardır. O kahvehaneleri bütünleştiren en güzel görüntü de bu hasır sandalyelerdi.

Mahallemizin büyükleri, bir hasır sandalyeye oturur, her iki kolunun altına ya da bir kolunun altına bir tane alır, diğerini yanında boşta tutardı. Önlerinde duran hasır sandalyenin görevi ise, masaydı. Metal yuvarlak bir tepside gelen kahve ile suyu taşıyan bu sandalye ayrıca kişinin ayağını sandalyenin alt kısmında bulunan tahtaya koyup, keyifle kahvesini yudumlamasını sağlardı.

Kimisi, bir sandalye de ayağını uzatmak için kullanırdı. Ata Atun’un “Lefkoşa Tarihi-Sevdası Krallıklardan Bir Kent” isimli kitabında, bu hasır sandalyelerle ilgili ilginç bir bilgi var.

Eskiden evlere giden özel misafirlerin önüne mutlaka bir tane hasır sandalye konurmuş. Bu nezaket tavrı olarak görülürmüş. Bunun amacı ise, misafirin ayağını alttaki ayakçaya koyarak, ayağını soğuk mermer zemine basmamasını sağlamakmış. Çocukken aklımda kalan bu görüntü, daha sonra karşıma çıkan birçok eski fotoğrafta da vardı.

Bu oturuş, bu kahve keyfi bize özeldi… Biz Kıbrıslılara… Eskiden çok tercih edilen, hem kuzeyde hem de güneyde birçok atölyede üretimi yapılan hasır sandalyeler, yeniden tercih edilmeye başladı.

Modern sandalye türlerinin iskeletini, hasırla ördüren, model değiştiren birçok kişi var. Hem rahatlığı hem de sağlamlığıyla bilinen hasır sandalyeleri işlemek çok meşakkatli bir iş…

Bir hasır sandalyeyi tamamlamak günler bile alabiliyor. Bu işi yapan az sayıda usta olsa bile, mesleği babadan oğula miras bırakanlar da var.

Sandalyelerin tahtaları kesiliyor, iskelet kuruluyor… Ardından sazlarla sandalyeler örülmeye başlıyor. Ören kişinin elleri, nasır tutuyor. Hasır sandalye ustaları sazları genelde kendileri buluyor, kesiyor, kurutuyor. İşlem burada bitmiyor. Kurutulan sazlar deste deste bağlanıp, saklanıyor.

Sandalye örme işlemi öncesi sazlar kırılmasın diye tekrardan ıslatılıyor. Ancak ustalar artık saz bulmakta çok zorlandıklarını da belirtiyor. Barajlara, göletlere ve derelere sineklerden kurtulmak için atılan ilaçların, sazları kuruttuğu söyleniyor. Saz bulamayan ustaların, Türkiye'den getirttiği dönemler de oluyor.

Fotoğraflar: Yıltan TAŞÇI