Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS) Başkanı Güven Bengihan, ülkede yaşanan hukuksuzluklara karşı mücadelenin yalnızca sokakta değil, hukuk önünde de sürdüğünü belirtti. Ada TV’ye konuşan Bengihan, mahkemelerin karar alma süreçlerindeki gecikmelere ve adaletin kişiler arasında farklı şekilde işletildiği algısına sert eleştiriler yöneltti.
Yargının bu yavaş işleyişinin kamu vicdanında derin yaralar açtığını dile getiren Bengihan, “Adaletin kişilere göre değiştiği izlenimi, halkın adalet sistemine olan inancını yerle bir ediyor,” dedi.
Yıllarca Süren Dava, Hayal Kırıklığı Yarattı
KTAMS’ın, 2020 yılında dönemin Başbakanı Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanı seçildiği gün yaptığı 15 kişilik geçici istihdamı yargıya taşıdığını hatırlatan Bengihan, bu sürecin 4,5 yıl sürdüğünü söyledi. Sonuç ise hayal kırıklığıydı: “Açık hukuksuzlukla yapılan bu istihdamı mahkemeye taşıdık. Ancak neredeyse beş yıl süren bir dava süreci sonunda bile lehimize bir karar çıkmadı. Bu mudur adalet?” diyerek tepkisini dile getirdi.
Bengihan’a göre, adaletin bu kadar gecikmesi, sadece mağdurları değil, tüm toplumu etkiliyor. "Geç gelen adalet, adalet değildir" sözünü hatırlatarak, mahkeme kararlarının siyasi müdahalelere karşı bir zırha dönüştüğünü ileri sürdü.
“Halk Umudunu Kaybediyor”
Yargıya olan güvenin her geçen gün daha da zedelendiğini ifade eden Bengihan, bu durumun halkı hem çaresiz hem de umutsuz bıraktığını söyledi: “İnsanlar artık hukuka güvenmiyor. Dava açsanız bile, sonuç yıllar sonra geliyor ve çoğu zaman sistemin kendisini koruduğu hissi uyanıyor. Bu da geleceğe dair umutları törpülüyor.”
Toplumsal Güven Krizi
KTAMS Başkanı’nın açıklamaları, sadece bir sendika liderinin serzenişi değil, aynı zamanda toplumun genelinde yükselen bir adalet arayışının sesi olarak da değerlendiriliyor. Hukuk sistemine yönelik bu tür eleştiriler, ülkede yargı reformuna, dava süreçlerinin hızlandırılmasına ve toplumsal vicdanı tatmin edecek kararların ivedilikle alınmasına olan beklentiyi gün yüzüne çıkarıyor.
Bengihan’ın sözleri, hukuk sistemine duyulan güvenin sarsılmasının, bir ülkede sadece adaleti değil, geleceği de tehdit ettiğini gözler önüne seriyor.