Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Hüseyin Hüseyin Özgürgün, partiye dıştan müdahaleler olduğunu, bunun partinin bağımsız bir parti olmaktan çıkmasına yol açtığını söyledi. Özgürgün, “Benim dönemlerimde müdahale olmaz, beni kimse yönetemez” diye konuştu.

 

UBP Genel Merkezi’nden yapılan açıklamaya göre Özgürgün, Genç TV’de canlı yayına konuk oldu ve gündemdeki konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

 

“SÖZLERİNDE DURMADILAR, AĞRIMA GİTTİ”

 

Özgürgün, şu ifadeleri kullandı:

 

“2006 yılında Başkan oldum, hemen ardından yerel seçimler gelmişti ve partimiz o seçimlerden birinci parti çıkmıştı.  Yine büyük sıkıntıların olduğu bir dönemde 2013 yılında bana yeniden Başkan olmam için teklif gelmişti. Ben de o dönemde ‘aday olurum ama şartım var. Tek Aday olursam aday olurum. Ayrıca Başkan olduktan sonra bana bir genel seçime kadar fırsat vereceksiniz ki ben de partimi bir genel seçime götüreyim ve partiyi birinci parti olarak sandıklardan çıkarayım. Eğer birinci parti olarak çıkarmazsam ben başkanlıktan istifa ederim ve partimde çalışmaya devam ederim’ demiştim. Arkadaşlar da bunu kabul etmişti ve ben tek aday olarak Genel Başkan oldum. Ama gelin görün ki bu arkadaşlar sözlerinde durmadılar ve 31 Ekim tarihinde yapılacak olan kurultayımızda karşıma altı arkadaş rakip olarak çıktı. Bana 2013 yılında bir genel seçime kadar süre vereceklerini söyleyenler aday oldular. Bu olmadı… Ben başkan olacağım, iki yıl sonra daha bir seçime gitmeden bana ‘git’ diyeceksiniz. Bu benim ağrıma gitti…”

 

“DIŞTAN MÜDAHALELER VAR… BENİ KİMSE YÖNETEMEZ”

 

Geçmişte olduğu gibi UBP’ye  dıştan müdahalelerin olduğunun kesin olduğunu ifade eden Özgürgün, “Bu dıştan müdahalelerle partimizi maalesef  bağımsız bir parti olmaktan çıkmıştır. Bu da partiye çok şeyler kaybettirir” dedi.

 

Partideki kararların şimdiye kadar hep oybirliği ile alındığını belirten Özgürgün, “Ama bugün durum değişik,  olayın arkasında bireysel bir şeyler vardır. Bu kurultay her şeyi ortaya koyacaktır. Artık üyelerimiz bu kurultayımızda partimizin dıştan mı, içten mi yönetileceği kararını verecektir. Benim dönemlerimde müdahale olamaz. Beni kimse yönetemez. Siyaset bütünlüklü olarak gidebilir. Kararlar da bütünlüklü olarak alınır. Dıştan müdahale olursa ben ona ‘dur’ derim. Durduramazsam ben giderim” ifadelerini kullandı.

 

“BIRAKIP KAÇTI DEDİRTMEMEK İÇİN…”

 

Ülkenin en büyük iki partisinden birinin UBP olduğunu kaydeden Özgürgün, “En büyük iki parti ortak olarak bir hükümet kurmuştur. Bu devrim niteliğindedir. Halk da bu iki partiden, dolayısıyla bu hükümetten çok şeyler beklemektedir. Ben iki buçuk ay önce bu hükümet protokolüne imza attım. Şimdi ‘bırakıp kaçtı’ dedirtmemek için Genel Başkanlığa yeniden aday oldum. Yoksa altı adaylı bir kurultayda ben asla aday olmazdım” dedi.

 

Özgürgün, şöyle devam etti:

“Yapılan anketlerde halkın yüzde 72’si bu hükümetin kurulmasına ‘evet’ demiştir. Dolayısıyla halkın yüzde 72’si bu hükümeti onaylıyor ve hükümetten de haklı olarak çok şey beklemektedirler. Ben tüm şartları parti meclisine götürdüm ve dedim ki ‘her şey burada, onaylarsanız hükümeti kurarız, onaylamazsanız bu hükümeti kurmayız’ demiştim. Bir arkadaş hariç bunu onaylamıştı ve biz 40 yıllık siyasi rakibimiz CTP ile halkımızın beklentisi doğrultusunda hükümeti kurduk. Bu hükümet de eşit bir hükümettir. Her iki partinin en az üç bakanının olmadığı bir karar asla alınamaz. Tüm konularda birlikte karar verilir. Tek taraflı kararlar alınmaz. Şu anda da hükümet çok iyi gitmektedir. Tüm konular hakkında birlikte toplantı yaparak kararlar alıyoruz.”

 

“TÜZÜK DEĞİŞİKLİĞİ OYBİRLİĞİYLE GEÇTİ”

 

Özgürgün, partinin tüzük değişikliğinin de oybirliğiyle geçtiğini hatırlatarak, “Bu tüzük değişikliği üzerinde 1998 yılından beri çalışılmaktadır.  Eski tüzükte köhnemiş bir delege sistemi vardı. Kurultay Delegesi, İlçe Delegesi… Halbuki yeni tüzüğümüze göre artık tüm üyeler kurultaylarda oy kullanacaktır. Eskiden bir köyde 1-2-3 delege varken şimdi bu sayılar her köyde en az 75-80 olmuştur. Dolayısıyla artık bu tüzükle partimize tam demokrasi gelmiştir” ifadesini kullandı.

 

Özgürgün, şunları kaydetti:

 

“10 bine yakın üye oy kullanacaktır. Hazırlanan üye listeleri MYK kararı sonrası ilçelerde 7 gün süreyle itiraz için asılı kalmıştır. Bu süre sonrası itirazlar 3 gün süre ile ilçelerde değerlendirilmiş ve MYK’ya gönderilmiştir.  Eski tüzüğe göre kurultaya gitmiş olsaydık bu kurultayımıza herhalde 700 kurultay delegesi ile giderdik ki bu ben bu 700 delegenin en az 351’nin oyunu alırdım.  Bu kurultaya 10 bin kişinin iki bin kişisi gelse ve ben bin bir oy alarak başkan olsam inanın sevinmem. Ama bu 10 bin kişinin tamamı veya tamamına yakını bu kurultaya gelsin ve ben başkan olmayayım, ona sevinirim. Çünkü UBP’de bütünlüğü sağladığımıza inanacağım…”

 

Üyelikler konusuna da değinen Özgürgün, şöyle devam etti:

 

“Üyelik için kişiler örgütlere ilçelere veya genel merkeze müracaat ederler, bunlar değerlendirilir ve üye kaydı yapılır. Bugünkü liste de en az hatayla hazırlanmış bir listedir.  Aday olan arkadaşlar geçen günlerde geldiler ve partiyi bastılar. Ben bu kişilerin yönlendirildiklerine inanıyorum. Bütün örgüt başkanlarımızda örgütlerin, dolayısıyla üyelerimizin listesi vardır. Eğer çalışmak isteyen aday olsalardı, giderlerdi örgüt başkanlarına ve üye listelerini alırlardı. Geldiler partiye ve ‘bunların hepsini birleştirin ve mühürleyerek bize verin’ dediler. Birleştirdik tüm üyelerin listesini, onlara CD’de verdik. Karşıma altı adayın çıkması beni ürkütmüyor. Ben çok koltuk meraklısı değilim. Eğer koltuk meraklısı olsaydım bugün Başbakan Yardımcısı olurdum. Ben bugüne kadar partimin bana verdiği her görevi yaptım. Hiç kimse herhangi bir görevi yapmadığımı söyleyemez, ispat ederse ben şimdiden istifa ederim. Bir milletvekili olmasam bile partime yine çalışırım. Parti Başkanlığına yeniden güçlü bir şekilde gelirsem göreve devam ederim.”

 

Özgürgün, geçmiş Cumhurbaşkanlığı seçimine de değinerek; “Biz Cumhurbaşkanımız Dr. Derviş Eroğlu’nun sonuna kadar yanında olduk. Eroğlu bu seçimleri de kazansın diye partimizi borçlandırdık ve kendi seçimimde çalıştığımın 5 mislini harcadım; bunu herkes bilir. Partimiz içerisinde de kendisini desteklemeyen gruplar vardı. Biz kazanması için çok mücadele ettik, benim çevrem de çok çalıştı ama olmadı. Takdir halkındır” dedi.

 

“SU KONUSU BU ADA İÇİN HAYATİDİR”

 

Su konusuna da değinen Özgürgün, “Su konusu bu ada için hayatidir. 40 yıl önce var olan dereler bugün yoktur. 40 yıl sonraki su durumumuz çok sıkıntılı olacaktır. Anavatanımız Türkiye bunu düşünerek bize suyu sağlamıştır. Bu gerçekleştirilen projeyi dünyada ancak 4-5 ülke gerçekleştirebilirdi. Bu çok büyük bir projedir. Su yönetimi yasayla devletindir. Bu proje gelecekte çocuklarımız için de gereklidir” ifadelerini kullandı.

 

Özgürgün, Kıbrıs konusunda ise, “Ulusal Birlik Partisi’nin duruşu bellidir. Elbette CTP’nin de bellidir. Partiler misyonları ve aldıkları kararlar doğrultusunda görüş belirtmekte, açıklama yapmakta, tavır takınmakta serbesttir” diye ekledi.

 

.