Hristofyas, Talat'la egemenlik konusunda vardıkları ifadenin Kıbrıs Sorunu'nun gidişatında önemli bir adım olduğunu yazdı...

Rum Yönetimi eski Başkanı Dimitris Hristofyas, “Kıbrıs Sorunuyla İlgili Gerçek” başlığıyla bugün Rum gazetelerinde yer alan makalesinde, Kıbrıs sorunuyla ilgili görüşlerini paylaştı.

 

Fileleftheros gazetesinde yer alan makaleye göre Hristofyas, ikinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile egemenliğin tek ve bölünmez, aynı zamanda Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türklerden eşit bir şekilde kaynaklanmakta/doğmakta olduğu ifadesine vardıkları zaman, Kıbrıs sorununun çözümü gidişatında önemli bir adım attıklarını düşündüğünü ifade etti.

 

Makalesinde, ileri sürdüğü “işgal gücünün Talat’a yönelik sürekli müdahaleleri yüzünden, Talat ile gerçekleştirdikleri hiç de kolay olmayan müzakereler sırasında”, iki kesimli-iki toplumlu federasyonu üzerine inşa edecekleri sağlam bir zemini güvenceye almaya özen gösterdiklerini dile getiren Hristofyas, bu zeminin, “tek ve bölünmez egemenlik, tek vatandaşlık ve tek uluslararası temsiliyetten ibaretten olduğunu” ifade etti.

 

Hristofyas, ısrarlı ve zahmetli bir çaba gösterildiğini de kaydetti.

 

“2 YILIMIZI ALDI”

 

“Üç singles (tek egemenlik, tek vatandaşlık, tek uluslararası temsiliyet)” ile ilgili herhangi bir tartışma veya şüpheye yer bırakmayacak bir görüş birliğine varmalarının yaklaşık iki yıllarını aldığını dile getiren Hristofyas, bunun 2010 yılının başında, egemenlikle ilgili bütünlüklü bir görüş birliğiyle tamamlandığını belirtti.

 

Vardıkları ifadenin, BM Güvenlik Konseyi kararlarında da yer aldığını dile getiren Hristofyas, 2008 yılından 2010 yılının Ocak ayına kadar, ileri sürdüğü Türk uzlaşmazlığının meydana getirdiği birçok badire atlatmalarına rağmen, yönetim başlığında ciddi görüş birliklerine vardıklarını ve Annan Planı’ndaki yetkilere kıyasla, merkezi hükümetin yetkilerini artırdıklarını anlattı.

 

Merkezi hükümetin ve bölgesel hükümetlerin, yani federasyonun birimlerinin yetkileriyle ilgili görüş birliği zarfında; devletin, ekonominin ve halkın birlik/beraberliğinin güvenceye alınmakta olduğunu ifade eden Hristofyas, federasyonun birimlerine geniş bir özerklik ve eşit yetkiler tahsis edilirken; ayrılma, taksim ve/veya başka bir devletle birleşmenin ise açıkça yasaklandığını izah etti.

 

“4 ÖZGÜRLÜKTE DE GÖRÜŞ BİRLİĞİNE VARMIŞTIK”

 

Dimitris Hristofyas, makalesinde, dört özgürlüğün uygulanması ve güvenceye alınmasıyla ilgili olarak da görüş birliğine vardıklarını belirterek, özgür yerleşim, mal-mülk alım satımı ve federasyon çapında, bütün Kıbrıslıların mesleklerini icra etmeleriyle ilgili görüş birliğinin en büyük başarıyı teşkil ettiğini kaydetti.

 

Bazı maddelerin, kısa bir geçiş döneminin ardından uygulanacakları anlamına geldiğini de dile getiren Hristofyas, gerekli olan ve federasyonun iki toplumluluğunu güvenceye alan tek kısıtlamanın, Kıbrıs Türk kurucu birimi idaresi altında yer alacak Kıbrıslı Rum daimi sakinlerin, oy verme haklarını kullanma şekilleriyle alakalı olduğunu belirtti.

 

Bunların sayısının, bütün seçim haklarını bu birimde kullanacak olan Rumların oranından fazla olacağını ifade eden Hristofyas, bu Kıbrıslı Rumların, seçim haklarını, Kıbrıs Rum federal biriminin seçimlerinde kullanacaklarını söyledi.

 

Hem Yunan hükümeti ve hem de AB’nin rızasını isteyecek olmalarına bağlı olarak; Türk vatandaşların yerleşme/iskanı konusunda mutabakata varılmamasına rağmen, o dönemki muhalefet tarafından yapılan eleştirinin hem yanlış, hem de adaletsiz olduğunu söylemesi gerektiğini de dile getiren Hristofyas, bu görüş birliğinin, Türk vatandaşların federal Kıbrıs’ta özgür bir şekilde yerleşmelerine kapıyı açmadığını belirtti.

 

Bunun tam aksine bazı kısıtlamalar ortaya koyduğunu ve kapıyı kapadığını izah eden Hristofyas, “Sayın Talat ile egemenliğin tek ve bölünmez olduğu, aynı zamanda Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türklerden eşit bir şekilde kaynaklandığı/doğduğu ifadesine ulaştığımız zaman, Kıbrıs sorununun çözümü gidişatında önemli bir adım attığımızı düşünüyorum” diye yazdı.

 

“ANASTASİADİS’TEN DESTEK GÖRMEDİM”

 

Hristofyas, o dönemin muhalefetin başkanı olan Nikos Anastasiadis’e, kendisini konu hakkında bilgilendirmek ve ilerleyebilmeleri için desteğini almak için davet gönderdiğini, ancak Anastasiadis’ten beklediği desteği göremediğini de belirtti.

 

Öte yandan, Anastasiadis’in bir yıllık ülke yönetimi ve epeyce maceralardan sonra, Rum kesiminin “üç singles” hususunda, egemenlik konusunda çok da net olmayan bir anlaşmayı kabul etmeye maruz kaldığını da ifade eden Hristofyas, BM üye devletleriyle ilgili dış egemenlikten söz edildiğini, öte yandan federal birimlerin iç egemenliğinin var olmasının da havada kalması olasılığının mümkün kılındığını belirtti.

 

İkinci olarak ise, en başından bölgelere “artık yetki” tahsis edilmekte olduğunu söyleyen Hristofyas, vatandaşlıkla ilgili ifadenin de daha iyi olabileceğini dile getirdi.

 

“ANASTASİADİS KRİZİ DERİNLEŞTİRDİ”

 

Makalesinin sonunda, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in gerçekten de kriz başkanı olduğunu kanıtladığı görüşünü ifade eden Hristofyas, Anastasiadis’in gerek ekonomik krizle ilgili kararları, gerek Kıbrıs sorunuyla ilgili müzakerelerin başlamasıyla ilgili icraatları konusunda, krizden çıkılmasına değil, krizin bütün alanlarda derinleşmesine yol açtığını sözlerine ekledi.