Ahmet İLKTAÇ

Taşkent Doğa Parkı, 6 yıl önce “çocuklara doğa eğitimi” temasıyla başladığı faaliyetlerine, coğrafyanın en gelişmiş yaban hayat kurtarma, tedavi, rehabilitasyon ve araştırma olan Kıbrıs Yaban Hayat Araştırma Enstitüsü olarak devam ediyor.

Hem adamızdaki yaban hayvanları için hem de yurt dışından ülkemize kaçak getirilen yaban hayvanları için yaşam umudu olan Taşkent Doğa Parkı, farklı türlerden birçok yaban hayvanına tedavi ve rehabilitasyon hizmeti veriyor.

Taşkent Doğa Parkı, günümüzün zor ekonomik şartlarında devlete birçok konuda destek olmasına rağmen, devletin maddi katkısından yoksun bir şekilde çalışmalarına devam ediyor.

Basat: Öngörü yılda 30 hayvandı ancak yılda bin hayvan geldi

Gazetemiz NORTH CYPRUS UK’e konuşan Taşkent Doğa Parkı Direktörü Kemal Basat, Taşkent Doğa Parkı’nın 6 yıldır faaliyet gösterdiğini, başlangıç hedeflerinin daha çok çocuklar için çevre/doğa eğitimi ağırlıklı olduğunu söyledi.

İşe başladıktan sonra ülkenin yaban hayvanları için bir rehabilitasyon merkezine ihtiyaç olduğunu gözlemlediklerini ifade eden Basat, Uluslararası Yaban Hayat Rehabilitasyon Konseyi’ne üye olarak bir rehabilitasyon merkezi kurduklarını belirtti.

Basat, deniz kaplumbağalarının merkezlerine gelmeye başlamasıyla Deniz Canlıları Merkezi’ni kurduklarını dile getirdi.

İlk başta yaptıkları araştırmalarda ülkede sadece 20-30 hayvanın yardıma muhtaç olduğunu belirlediklerini ifade eden Basat, ancak durumun bu şekilde gerçekleşmediğini merkezlerine yılda bine yakın yardıma muhtaç hayvan geldiğini aktardı.

Yaban hayvanlarına hizmet için de Yaban Hayat Hastanesi’ni kurduklarını anlatan Basat, önceleri hasta gelen hayvanların semptomatik tedavilerini yaptıklarını, hayvanların hastalıklarının teşhisi üzerine de test yapabilecekleri bir laboratuvarın ülkede bulunmaması nedeniyle, hastalığın ne olduğunu bilmeden tedavi uyguladıklarını söyledi. Basat, bu ihtiyacı da gidermek için Taşkent Doğa Parkı bünyesinde bir laboratuvar kurduklarını ifade etti.

Kemal Basat, 2018 yılında yaptıkları çalışmaların seviyesinden dolayı tüm çalışmalarını bilimsel bir çatı altında toplayabilmek adına Kıbrıs Yaban Hayat Araştırma Enstitüsü’nü kurduklarını kaydetti. Basat, enstitü binalarının pandemiden dolayı gecikse de yavaş yavaş tamamlandığını anlattı.

“Devletten katkı alamıyoruz, tüm masrafları kendimiz karşılıyoruz”

Bunları yaparken başlangıçtaki noktalarıyla şu anda geldikleri nokta arasında çok ciddi farklar olduğunu anlatan Basat, konuşmasına şöyle devam etti:

“Maliyetlerimiz ve planlamalarımızda çok ciddi fark var. Adanın her neresinde olursa olsun 7/24 arayabileceğiniz 1190 Yaban Hayat Destek Hattı hizmette. Hayvanların alınması, tedavi edilmeleri daha sonra rehabilitasyon süreçlerinden geçip, doğaya geri döndürülmeleri üzerine yaptığımız tüm çalışmaların masraflarını biz karşılıyoruz.

Devletimiz şu anda el koyduğu hayvanları bakımları için bize veriyor ama devletten maddi olarak herhangi bir katkı alamıyoruz. Tüm masraflarını biz karşılamak zorunda kalıyoruz”.

Deneyimli ekip

Kemal Basat, Kıbrıs’taki sulak alanların korunmasını amaçlayan yeni tüzüğün yapılmasında aktif rol oynadıklarını, yine avcılıkla ilgili yasanın geliştirilmesi ve iyileştirilmesi ile ilgili çalışmalarda da yer aldıklarını bildirdi söyledi. Basat, şöyle devam etti:

“Ülkedeki sahillerimize gelen deniz kaplumbağalarının yaklaşık yüzde 65’inin koruma çalışmalarını biz yapıyoruz. Karpaz ve Karşıyaka bölgelerinde olmak üzere. Profesyonel bir ekibimiz vardır. Adadaki tek profesyonel çevre kuruluşuyuz.

7 biyolog, 2 veteriner hekim, 2 su ürünleri mühendisi, 2 ziraat mühendisi merkezimizde profesyonel olarak çalışmaktadırlar. Buna ilaveten yurt dışından uzman kişi ve kurumlarla ciddi işbirliklerimiz vardır. Bu merkezin karşılığı Rum tarafında yoktur, adada tekiz ve hatta Türkiye veya İsrail’de bizim standartlarımızda merkez yoktur. İsrail’deki merkeze gidip inceleme yaptık. Çok iyi bir yaban hayat hastaneleri vardır, ancak rehabilitasyon merkezleri yoktur. Bunların hepsi bir bütündür”.

“Yükü paylaşabilirsek, kimseye ciddi yük olmadan güzel işler başarabiliriz”

Ülkemizde çevre için en iyisini yapmayı amaçladıklarını ifade eden Basat, doğadaki kayıpların geri dönüşü olmadığını, bir hayvanın nesli tükendikten sonra yoktan o hayvanın geri getirilemeyeceğini kaydetti.

Ada insanındaki en büyük eksikliğin ‘bilgi’ olduğuna dikkat çeken Basat, şunları söyledi:

“Korunması gereken türlerin ne olduğunu, ne zaman, ne şekilde korunmaları gerektiğini bilmiyoruz. Bizim sadece rehabilitasyon merkezi veya yaban hayat hastanesine gelen hayvanların bile ne zaman aktif olduklarını, ne zaman, hangi bölgelerden daha çok geldiklerini bilmiyoruz. Aslında bu bilgiler koruma faaliyetlerine de destek oluyor.

Amacımız ‘bu hayvanlar yaralansın gelsinler bizde tedavi edelim’ değildir. Amacımız, hayvanların yaralanmaması için ne yapılması gerektiği, neden yaralandıkları, yaralanmamaları ve ölmemeleri için ne yapılması gerektiğidir. En başarılı olacağımız gün rehabilitasyon merkezimizin boş kaldığı gün olacaktır”.

Kemal Basat, ilk birkaç yılda işlerini ciddi şekilde yapıp, dışarıdan maddi destek talep etmeden çalıştıklarını herkesin görmesiyle birlikte devlet tarafından destek alacaklarını tahmin ettiklerini ancak tahminlerinin doğru çıkmadığını söyledi.

Tüm girişimlerine rağmen devlette bu işler için ayrılacak bütçe bulamadıklarını kaydeden Basat, sloganlarının “İşbirliğiyle koruma” olduğunu bu noktada bu ülkenin doğası için bu yükü paylaşabilirlerse kimseye ciddi bir yük olmadan çok güzel işler yapılabileceklerini anlattı.

Basat, yaşadıkları maddi zorlukları şu örnekle açıklayarak sözlerine son verdi:

“Bir kişinin ödeyebileceğinin çok üzerinde aylık giderimiz var. Ama tüm ülkenin bu tür işleri yapmak için sağlayacağı katkıyla üstesinden gelemeyeceğimiz bir gider yoktur. Sadece 3 aylık elektrik faturamız 170 bin TL’yken, çıktığımız elektrik faturasına destek ilanında yaklaşık 8 bin TL para toplayabildik”.

Öte yandan, Taşkent Doğa Parkı’na yardımda bulunmak isteyenler bu hesaplardan yardımlarını ulaştırabilirler.