YEŞİM ERYILMAZ- AYDINLIK

Aliyev ile yakın zamanda tekrar görüşeceklerini de açıklayan Tatar, 'KKTC gerçeği kökleşip yerleşiyor.' ifadelerini kullandı.

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Bir millet, üç devletiz.” ifadesinin Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından da onayladığını söyledi. Azeri milletvekillerinin, iş insanlarının, öğrencilerin KKTC'ye geliş gidişinin artmasına yönelik Aliyev'in talimat verdiğini belirten Tatar, tanınma sürecinin olumlu yönde geliştiğini bildirdi. “KKTC gerçeği kökleşip yerleşiyor. Tanınma bir süre sonra gelebilir.” diyen Tatar, görüşmeyi “tarih yazıldı” şeklinde niteledi. Toplantıdan iki ülkenin diyaloğunun gelişmesi yönünde karar çıktı, iki lider yakın zamanda tekrar bir araya gelecek. KKTC Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'la görüştük. Tatar, geçen günlerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın davetiyle önce 13. Büyükelçiler Konferansı'na ardından 5. İslami Dayanışma Oyunları Açılış Töreni'ne katıldı. Tatar'ın burada Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile yaptığı 40 dakikalık görüşme çok konuşuldu. Tatar ile bu görüşmenin ayrıntılarını, KKTC'nin tanınma sürecini ve bölgesel gelişmeleri konuştuk...

BÜYÜK TÜRK VATANI

  • 13. Büyükelçiler Konferansı'nda iki devletli çözümden yana olduğunuzu bir kez daha belirttiniz. Bu yeni siyasi yol haritanızı dünyaya nasıl tanıtacaksınız?

Türkiye Cumhuriyeti'nin Doğu Akdeniz politikası çok önemli bir noktaya geldi. İki devletli siyasetimiz esas itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin Doğu Akdeniz politikasıyla örtüşüyor. Doğu Akdeniz politikası dediğimizde Mavi Vatan, kıta sahanlığı, deniz yetki alanları... Bütün bunlar farklı farklı haritalara yol açıyor. KKTC ayrı bir devlet olduğu için kendi deniz yetki alanları ve kıta sahanlığı var. Türkiye Cumhuriyeti'nin kendi kıta sahanlığı ve deniz yetki alanları ile birleştirildiğinde, çok daha değerli bir Mavi Vatan ortaya çıkıyor. İşte size çok büyük bir Türk vatanı...

ALİYEV DE KATILDI

5. İslami Dayanışma Oyunları Açılış Töreni'nde Aliyev'e de aynı şeyi söyledim. Biz “bir millet, üç devlet” deriz. Azerbaycan Cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Hepimiz aynı gönül birliği içerisinde bu coğrafyadaki varlığımızı gücümüzün en iyi şekilde yaşatılması için heyecanla çalışıyoruz. Sayın Aliyev de “Söylediklerine aynen katılıyorum.” dedi.

AZERBAYCAN ZİYARETİ GÜNDEMDE

  • Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev ile görüşmeniz çok dikkat çekti. Görüşme nasıl geçti. Azerbaycan ziyareti gündeme gelir mi?

Gündeme gelecek çünkü zaten konuşuldu. Görüşme çok samimi geçti. Aliyev, aynı bizler gibi, kendisini Türk milliyetçisi olarak tanımlıyor. Aynı milletin evlatları olduğumuzu söylüyor. Türkiye'yi çok seviyor. Tayyip Bey'i çok seviyor. Azeri milletvekillerinin, iş insanlarının, öğrencilerin KKTC'ye geliş gidişinin artmasına yönelik talimat vereceğini söyledi. Avrupa Birliği bu görüşmeye çok bozuldu. Tehdit ve mesajlarla karşı tarafı sindireceklerini sandılar. Bizleri birbirimize bağlayan çok özel bağlar var. Sadece gönül birliği ve duygusallık anlamında değil, aynı zamanda kültürel, ticari, ekonomik... Bu bağlar gelişti, gelişmeye devam edecek. Aynı dili konuşuyoruz, kültürümüz aynı, geleneklerimiz aynı. Gönül birliğinin daha da fazla gönül köprüleriyle birleştirilmesi, buluşturulması ve tezahür edilmesi doğal.

TANINMA SÜRECİ OLUMLU YÖNDE GELİŞİYOR

  • Azerbaycan'dan KKTC'nin tanınmasına ilişkin bir adım bekliyor musunuz?

Olumlu olarak gelişiyor. Fakat ben bu tanıma meselesine şöyle bakıyorum; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gerçeği kökleşip yerleşiyor. Dünyaya şu mesajı verdik; biz artık federasyona geri dönmeyiz. Geçmiş olan çoktan bitmiştir. Zaten garantör ülke Türkiye Cumhuriyeti de böyle düşünüyor. Türkiye Cumhuriyeti sadece garantör ülke değil, aynı zamanda bu bölgenin en büyük ülkesidir. Sadece 40 mil uzaklıkta ve bizim ana vatanımız.

Tanınma bir süre sonra gelebilir ama şu anda KKTC gerçeği artık her yerde görüldü, görülüyor. Bunu dünya kabul ediyor. Kıbrıs'ta iki ayrı devlet vardır. Biri Kıbrıs Cumhuriyeti dünyanın tanıdığı diyelim, bizi tanımayabilir ama bizim varlığımızı kabul ederler. Yani orada bir realite var, bir gerçek var. Bu gerçeği hiçbir güç değiştiremez. Biz her zaman egemen bir devlet olarak yolumuza devam etmek istiyoruz. Egemen olmazsak federal bir çatı içerisinde bizleri Rumların azınlığı yaparlar. Türkiye'nin desteği Türkiye'nin garantörlüğü bizim için hayati öneme sahip. Yeni siyasetin temel unsuru egemenlik meselesi. Egemen değilseniz kendi kararlarınızı kendiniz alamazsınız. Böyle federasyon yapılarında çoğunluk azınlığı yönetir ve zaman içerisinde iki taraf arasındaki ilişkiler pek sağlıklı sürdürülemez. Biri daha fazla söz sahibi olduğu için zayıf olan zaman içerisinde yok olmaya mahkumdur. Devletimizi daha da güçlendireceğiz. Bizim başka çaremiz yok.

ALİYEV İLE GÖRÜŞMEDE TARİH YAZILI

  • Aliyev ile görüşmenize ilişkin hem Rum kesimi, hem Yunanistan hem de Avrupa Birliği sözcüsünden gelen açıklamalar var. Nasıl değerlendiriyorsunuz, ne bu kadar hayal kırıklığı yarattı?

Bizim İlham Aliyev ile böyle bir toplantıda buluşacağımızı düşünmediler. Avrupa üzerinden Azerbaycan'ı korkutmak, yani plan o... Ama Sayın İlham Aliyev bize gösterdiği nezaketle bu oyunu bozdu ve dedi ki; 'Ben KKTC Cumhurbaşkanı ile görüşürüm.' ve görüştü. Bu da bir adımdır. Yani öyle kapalı kapılar arkasında da konuşulabilir, görüşülebilir ama basına açıktı. Esasında bir tarih yazıldı. Yani Konya’da benim Cumhurbaşkanı Aliyev ile görüşmem bir tarihtir. KKTC ilk defa Türkiye Cumhuriyeti dışında bir başka ülkenin Cumhurbaşkanı ile buluştu. O ülkenin Cumhurbaşkanı açıklama yaptı, 'KKTC'nin Cumhurbaşkanı ile buluştuk, görüştük ve diyaloğumuz devam edecek.' diye. Kimse bunu küçümsemesin. İşler iyi gidiyor, hamdolsun sabrettik, mücadele ettik, devletimiz bir adım daha ileri gitti. Bu önemli.

GELECEĞE KARAMSAR BAKMAMALIYIZ

  • Tam üyelik ne zaman gündeme gelecek?

İslam ülkeleri içinde 56 ülke var. O 56 ülkenin bizi ayrı bir devlet olarak kabul etmesi zordu, ama biz Türkiye’nin desteği ile başardık ve işte 'gözlemci' statüsüyle üye olduk. Yani her toplantıya katılabiliyoruz. Spor oyunlarında ise bu gerçekleşmedi. Çünkü öyle bir kural koymuşlar. Fakat bu birliğe Rusya da 'gözlemci' statüsüyle üyesidir. Neden diyeceksiniz? Rusya'da Müslümanlar yaşıyor, bayağı sayıda bir Müslüman var Rusya’da. Dolayısıyla mücadelemiz devam ediyor. En azından konuları masaya yatırıp meselelere hakim olabiliyoruz. Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin desteği devam ediyor. Haliyle geleceğe baktığımızda karamsar olmamamız lazım. Güzel şeyler de oluyor, olumlu şeyler de oluyor ve bütün bunlar halkımıza olumlu yansıyor. Halkla birlikte bu işi yürütmeye çalışıyoruz.

MASAYA OTURMA ŞARTI

  • Rum tarafıyla diyalog hangi aşamada?

Ben diyalogdan hiçbir zaman çekinmedim ama egemenliğimiz ve eşit ulusal statümüz tanınmadan  biz onlarla aynı masada oturup resmi müzakere yapmayız. Çeşitli etkinliklerde buluşup ayakta iki laf etmek falan sıkıntı değil. Resmi müzakerelere ancak bizim egemenliğimizin kabulüyle başlayabiliriz. Onlara göre bizim egemen eşitliğimizi tanıdıklarınla bizim devletimizi de tanımış olacaklar. Öyle bir endişeleri var, korkuları var olabilir ama biz kendi devletimizden vazgeçmeyiz. Görüşmek isterlerse bu temelde.

OYUNLARA KIBRISLI TÜRK GENÇLER DE KATILSIN

  • Suudi Arabistan makamlarından bakanla görüşmenizin fotoğrafları basında yer aldı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Suudi Arabistan'ın  Gençlik ve Spor Bakanı toplantıya katıldı. Biliyorsunuz, Ekonomik İşbirliği Teşkilatının Genel Merkezi Cidde’de. Dolayısıyla Bakan da İslam İşbirliği Dayanışma Oyunları'yla ilgili kararları üreten bir kişi. Toplantıda Gambiyalı bir genel sekreter ve Suudi Arabistan Gençlik ve Spor Bakanı ile KKTC'nin oyunlara katılmasına ilişkin görüştüm. Yemekte de Tayyip Bey'den rica ettim. Tayyip Bey de bir sonraki oyunlarda Kıbrıslı Türk gençlerinin de olması için rica etti. Bizzat bunun takipçisi olacağız.

ABDÜLHAMİD HAN GEMİSİ ÇOK ÖNEMLİ

  • Avrupa’da enerji krizi var, petrol sorunu var, doğalgaz sorunu var, Doğu Akdeniz’de sular ısınıyor. Bir hareketlilik var tüm sahalarda... Böyle bir zamanlamada 4. Sondaj gemimiz Abdülhamit Han, Mavi Vatan’a açıldı. Abdülhamit Han'ı ziyaret ettiniz. İzlenimleriniz nelerdir, Doğu Akdeniz’de dengeler açısından nasıl bir etki yaratacak?

Devasa bir gemi. Kıbrıs’ta bu geminin faaliyetlerine çok önem veriyoruz. Mavi Vatan’da inşallah bir zenginlik bulunabilirse, bizim de hayrımıza olur.  Abdülhamit Han gemimize başarılar diliyorum. Abdülhamit Han gemisine üç gemi daha eşlik ediyor bunlar 24 Aralık 1963 tarihinde banyo küvetinde katledilen şehit edilen o yavruların isimleri. Hakan, Kutsi ve Murat. Bu çok anlamlı.

EKONOMİK SEKTÖRLERİ DAHA DA GELİŞTİRMELİYİZ

  • Şimdi Kıbrıs'ta yaşanan elektrik ve internet sorunu var. Bununla ilgili çalışmalar ne durumda?

Elektrik kesintileri maalesef akaryakıt tedarikindeki sıkıntıya bağlı olarak gelişti. Bugünleri hep birlikte birlik ve beraberlik içerisinde geçirebilmek ve ona göre geleceğe daha emin adımlarla ilerlemek hepimizin görevi. Türkiye'yle olan ilişkilerimizi en iyi şekilde sürdürmeliyiz. Türkiye'nin desteğiyle burada altyapı yatırımlarını tamamlamalıyız. Ekonomik sektörler dediğimiz; turizm, inşaat, üniversitelerimiz ve bunlara bağlı yan sektörler  gelişmeli. İnsanlarımıza daha fazla refah vermek en büyük dileğimiz ve temennimizdir.

TÜRKİYE SAYESİNDE KIBRIS'I ANLATABİLİYORUM

  • Kurucu Cumhurbaşkanı sayın Rauf Denktaş’tan sonra Türkiye'de en çok sevilen Cumhurbaşkanı oldunuz. Sayın Tatar bunu neye bağlıyorsunuz?

Samimiyetime, doğallığıma ve yürekten konuşmama. Türk insanı kimin kimi sevdiğini, kimin kiminle samimi olduğunu, kimin kiminle gerçek dost olduğunu çok iyi görür. Gözünden okur. Yüreğini görür, konuşmasını dinler ve ona göre bir değerlendirme yapar. 10 yıl İstanbul'da yaşadım. İki kızım orada doğdu, eşim orada üniversiteyi bitirdi, dolayısıyla biz her zaman Türkiye ile çok yakın ilişkiler içerisinde olduk, hamdolsun bu hep böyle oldu. Bu makamda da Türkiye'nin çeşitli farklı bölgelerinden aldığım davetlere gidip orada kalabalıklara konuşmalar yapabiliyorum. Onlarla muhabbet ve sohbet edebiliyorum. Onlara Kıbrıs'ı anlatabiliyorum. Kıbrıs'ın gerçekten şehitler diyarı, mücahit toprağı ve özvatan olduğunu, oradaki fedakarlıkları ödenen bedelleri ve hepimizin burada Anadolu'ya, Türkiye'ye ne kadar minnet duyduğumuzu ve bu coğrafyada varlığımızın sürdürülebilmesi için güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti'nin buranın garantör olarak güvenliğimizde tabii ki büyük katkısının olduğunu ve öyle devam etmesi gerektiğini söylüyorum. Sonra elbette o sevgi oluşmuştur. Ekranlarınızdan tüm Türkiye kamuoyuna buradan sevgilerimi saygılarımı iletiyorum.

TATAR'DAN GKRY'YE PKK TEPKİSİ

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, terör örgütü mensuplarının, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ndeki (GKRY) Trodos'ta PKK propagandası yapmasına tepki göstererek, "GKRY'yi bu vesileyle bölgesel tansiyonu yükseltmekten başka hiçbir amaca hizmet etmeyen, terörizmi gizli bir 'savaş aracı' olarak konumlandıran bu yaklaşımından bir an önce vazgeçmeye davet ediyorum." ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanı Tatar, yaptığı yazılı açıklamada, ana vatan Türkiye'nin iç güvenlik konusunda, yıllardır hain terör örgütlerine yönelik yürüttüğü kahramanca mücadelenin her geçen gün çok daha büyük başarılarla sonuçlanacağına olan inancını yineledi.

PKK'nın siyasi kolu olan PYD'ye GKRY tarafından ocak ayında temsilcilik açma izni verilmesiyle GKRY-PKK ilişkilerinin tekrar gündeme geldiğine, bunun ülke ve bölge güvenliğiyle ilgili barındırdığı risklere işaret eden Tatar, şunları kaydetti:

"Her geçen gün Güney Kıbrıs'ta artarak devam eden bölücü terör örgütü faaliyetlerinin en son örneği, dün yaşanmış. GKRY'deki bölücü terör örgütü yanlılarının örgütlü olduğu GKRY Kürt Halk Meclisi üyesi 50 kişilik bir grubun, PKK'nın gerçekleştirdiği ilk eylemi sembolize eden ve her yıl kutlanan '15 Ağustos sözde Diriliş Bayramı'nı kutlamak amacıyla Trodos'daki piknik alanında bir etkinlik düzenlediği öğrenilmiştir.

'TERÖRİZMİ SAVAŞ ARACI OLARAK KONUMLANDIRIYORLAR'

“Piknik alanında terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ve Mahsum Korkmaz'ın resimleriyle PKK, HPG, YPG ve YPJ bayrakları açılmıştır. GKRY'yi bu vesileyle bölgesel tansiyonu yükseltmekten başka hiçbir amaca hizmet etmeyen, terörizmi gizli bir 'savaş aracı' olarak konumlandıran bu yaklaşımından bir an önce vazgeçmeye davet ediyorum."

Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde, TSK'ya ait bir üs bölgesinde arama tarama faaliyeti sırasında yaralanarak hastaneye sevk edilen Piyade Sözleşmeli Er Atakan Çakır'ın yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit olduğunu belirten Tatar, şehit Çakır’ın acı haberinin, Lefke ve Osmaniye'de bulunan ailesine, askeri erkan ve diğer yetkililerce verildiğini aktardı. Tatar, "Ebediyete intikal eden şehidimize Yüce Allah'tan rahmet, ailesi ve yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum." ifadesini kullandı.