Ülkemizde önemli işlere imza atan Tarım Dairesi, özellikle ülkemizde gıda ürünlerinin sağlıkla sofralara gelmesini sağlıyor.

Tarım Dairesi Müdürü Reşat Değirmenci, ülkemizde yapılan analizlerin halk sağlığı için büyük önem taşıdığına değinerek, titizlikle bu çalışmaların yürütüldüğüne vurgu yaptı.

Bazı ürünlerin riski fazla oluyor

Gıda güvenliği açısından ülke genelinde 4 - 5 farklı noktada denetim gerçekleştirdiklerini dile getiren Tarım Dairesi Müdürü Reşat Değirmenci, ülkeye ithal olarak giren ve risk teşkil eden meyve ve sebzelerden numuneler alınarak, Devlet Laboratuvarı’nda bu numunelerin analizlerinin yapıldığını söyedi.

Değirmenci, analizi yapılan numunede herhangi bir kirlilik tespit edildiği anda ürünün ülkemize girmeden iade edildiğine ya da imha edildiğine dikkat çekti.

Yurt dışından ithal edilen elma, armut ve biber gibi ürünlerin büyük risk teşkil ettiklerini belirten Değirmenci, muzun pestisit kullanılmadığı için herhangi bir riskinin olmadığını savundu.

Ülkemizde üretilen yerli ürünlerden alınan numune analizlerinde ise tavsiye dışı veya o ürün için önerilmeyen bir ilaç kullanılmışsa o ürünün hemen imha edildiğini belirten Değirmenci, zaman zaman bitkinin komple sökülmek koşulu suretiyle imha edildiğini, zaman zaman da durumuna göre hasat ertelemeye gidildiğine vurgu yaptı. Değirmenci analizlerle ilgili açıklamasını şöyle sürdürdü.

‘’En fazla kalıntıya maydonozda rastlanıyor’’

‘’Bizim riskli gurup dediğimiz yeşillikler gurubudur ve en fazla kalıntıya da maydanozda rastlanır. Sorun yabancı ot ilaçlarıdır. Diğer taraftan biber de risk gurubu oluşturur. Bazen molehiya gibi yeşil guruplar da sorun oluşur.

Pandemi öncesindeki numune sayımız ithal ve yerli olarak yaklaşık 3 bin 500 idi. Pandemi sonrası öğrencilerin olmayışı, turizm sektörünün etkilenmesi, bu rakamları 2 bin 500-2 bin 700 bandına indirdi. Bu yıl normale döndüğümüz için bu oran daha da artacaktır.

“Pandemi döneminde küçük üreticilerimiz üretimden vazgeçti”

‘’Pandemi döneminde küçük üreticilerimiz üretimden vazgeçti. Şu an işini ticari yapan ve daha büyük alanlarda iş gücünün yeterli olduğu kişilerin yapmış olduğu bir üretim şekli vardır. Dolayısıyla daha büyük çaptaki üretimde kullanılan ilaçlar nispeten biraz daha aşağıya inmiştir. Denetim kısmında gıdaların (zeytinyağı gibi) tağşiş kısmı da bizdedir. Ticaret ve Sanayi Odası ile birlikte çeşitli dönemlerde numuneler alıyor ve bu numunelerde Türkiye’deki gıda kontrol laboratuvarlarında analizleri yapılmak sureti ile herhangi bir tağşiş içerisinde bir karışım var mı bunlara bakılıyor. Zaten bir sıkıntı olursa basınla paylaşıyoruz ve bununla ilgili bir yasal süreç başlatılıyor.’’

‘’Denetimlerimiz sık sık yapılıyor’’

‘’Ülke içeresinde çeşitli denetimlerimiz söz konusudur. Çeşitli gıda firmalarına ziyaretler gerçekleştiriyoruz. Oradaki ürünlerle, paketleme şekilleriyle, son kullanma tarihleriyle ilgili denetimler gerçekleştiriliyor. Ülke içerisinde de aldığımız bütün şikâyetleri değerlendiriyoruz. Türkiye’den bizim iznimiz dışında bir ürün ülkemize gelmişse bunu gümrük kaçakçılıkla birimi ile bunu tespit ediyoruz. Gümrük kaçakçılık birimi gerekli cezalarını yazıyor ve biz de bu ürünleri imha ediyoruz. Yine ilaç bayilerine denetimlerimiz söz konusudur. Yasaklanan veya tarihi geçmiş ilaçları yaptığımız denetimlerle toplatıyoruz. Bir taraftan da üreticilerimizin mağdur olmamasını ve diğer taraftan tüketicilerimizi de koruyoruz. Bir diğer denetim, üreticimizi korumak adına yaptığımız gübre analizleridir. Etikleriyle içeriklerinin uygun olup olmadığını Ticaret Dairesi ile birlikte kontrolünü yapıyoruz.’’

‘’Elçilik yanan labaratuvarın tamiratı için bir çalışma başlattı’’

‘’Yangın sonrası Devlet Laboratuvarı, Veteriner Dairesi Laboratuvarı’na taşındı. Bir kısmını kullanır hale geldi. Laboratuvarın pestisit analizleri konusunda makine teçhizat olarak bir sıkıntısı yoktur. Yanan malzemeler vardı ama şu an pestisitle ilgili olan malzemeleri yapabilecek düzeydedirler. Makine olarak yeterli ancak personel sayısı yeterli değil maalesef. Bu arada daha önce tağşiş analizleri yapılabiliyordu. Maalesef yangından sonra bu analizler yapılamayacak duruma gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kıbrıs Lefkoşa Büyükelçiliğinin desteğiyle yanan laboratuvarın tamiriyle ilgili bir çalışma başlatılmıştır. Mesela tarihi geçmiş ilaçlar var onların imhası söz konusudur. Bunlar gerçekleştiği anda eksik olan malzemeleri de tamamlanırsa zaten bu sorun da ortadan kalkacaktır.’’

“Numune Analiz Ücretleri Açısından Türkiye ile aramızda rakamsal olarak uçurum yok”

‘’Türkiye Narenciye ihracatında bizden her bir tır için numune istiyor. Dolayısıyla bazen ihracat döneminde gecelik olarak 30 tır gönderildiği oluyor. O zaman bu rakamlar laboratuvarın şu anki yapısının üzerinde olur. Tabi burada Türkiye’deki Bakanlık yardımcı oluyor. Rakamsal olarak bir uçurum yok. Türkiye’de ödenen fiyatlarla aynıdır. İhracat numunelerinin analiz ücretini ihracatı yapan firmalar öder. Çok bir şey fark etmiyor. Bazen de Türkiye’den destek alınıyor ve orada yapılıyor.’’

“Süre açısından çok bir problemimiz yoktur”

‘’Pestisit analizleri bizde çok hızlı çıkıyor. Özellikle ithal numunelerde geldiği günün hemen birkaç saat sonrası analiz sonuçları çıkar ki ülkeye giriş çıkış yapabilsin, meyve ve sebze beklemesin. Bazen yurtdışına yapılacak ihracat (harnup) bunun küf maya analizlerinin de yapılması lazım. Bu daha meşakkatli bir süreçtir. Dolayısıyla bu analizler 2 ya da 3 gün sürebiliyor. O yüzden aslında süre açısından çok bir problemimiz yoktur.’’

“Tahıl gurubu çalışmaları içerisine, rotasyonu da katmak istedik”

‘’Bizde tahıl konusundaki çalışmalar 2000’li yılların başında başladı. O zaman Türkiye’den birtakım çeşitler getirildi. Bunların ekimleri adaptasyonları gerçekleştirildi. Sonrasında da bu çalışmalarda bir kopukluk oldu. Ardından 2007-2008 yılında çeşit çalışmaları tekrar başladı. O dönem de benim görev aldığım dönemlerdi. Ancak biz bu çalışmalarda fark ettik ki yurt dışından gelen arpa veya buğday tohumları ülkemizde yeterli verimi vermiyor. Bazıları hiç başağa bile çıkamamıştı. Bizler bu çalışmaları genişlettik ve ıslah çalışmalarına başladık. Bu arada da tahılla birlikte, topraklarda yoğun tarımdan kaynaklı verimsizlik gözleniyordu. Tahıl gurubu çalışmaları içerisine, rotasyonu da katmak istedik ve Fiğ (Vigo) ile ilgili de Islah çalışmalarını başlattık.

“Üçüncü yıldan itibaren kendi melezlerimizi yapmaya başladık”

2008 senesinde fiğ (Vigo) ıslah projesi başlattık. O zaman yine sıkıntılarımız vardı. Özellikle tohum verimleri yeterli değildi. Bütün ıslah çalışmaları da maalesef 10 yıl sürmek zorundadır. 11 yıl içerisinde Değirmenci ve Güzelyurt diye 2 tane fiğ çeşidi geliştirdik. Şu an da bu çeşitlerimizin tarımsal araştırmada üretimleri yapılıyor. Ve bu çeşitler de üreticiyle buluşacak. Ancak buğday ve arpayla yaptığımız çalışmalardan sonra, 2013 senesinde arpa ıslah çalışmalarına başladık. Elimizde çok geniş bir materyal vardı. Arpa ıslahına 450 farklı genotiple başladık. Üçüncü yıldan itibaren de kendi melezlerimizi yapmaya başladık. Yani tamamı ile annelerini babalarını bizim seçtiğimiz bebekleri yetiştirmeye başladık.’’

“Tahılla ilgili olan çalışmalar da benim kontrolümde devam ediyor”

‘’2021 yılında biz bu ülkeye Beşparmak çeşidini sunduk. 2022 yılında da sağ olsunlar beni Tarımsal Araştırma onure etti, ıslah edilen Arpa çeşidine Reşat Bey Arpa ismini vermişlerdir. 3,5 yıldır müdürlük görevim olmasına rağmen tarımsal araştırmadaki görevim de devam ediyor. Tahılla ilgili olan çalışmalar da benim kontrolümde devam ediyor. Tarımsal Araştırmanın müdürü de bu konuda çok meraklı ve ıslah çalışmalarının da öncülüğünü yapıyor.’’

‘’Yüz üreticiye dağıtım yapıldı’’

‘’Bizler ıslah çalışmasına başladığımızda Türkiye’nin de yazlık tip, yani bizim ülkemiz gibi olan bölgeler için çeşit sayısı çok sınırlıydı ancak bugün için Türkiye’de de ülkemiz için çok uygun çeşitler geliştirildi ve bunlar da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde üretim alanları içeresinde yerini almıştır. Bütün çalışmalarımız da o günden bugüne kadar incelendiğinde yerel tohumlarımıza göre geliştirdiğimiz çeşitlerde yüzde 25’lik fazla bir verim söz konusudur. Geçtiğimiz yıl Beşparmak yaklaşık 150 tonluk bir üretimi söz konusuydu. Yaklaşık 100 üreticiye de dağıtımı yapıldı. Sulanabilir arazilere dağıtıldı ya da 1 yıl önceden fiğ olup münavebe yapmış olan kişilere verildi.’’