Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, uluslararası toplumun Kıbrıslı Rumlara “devlet” Kıbrıslı Türklere de “o devlette bir azınlık” olarak davrandığı sürece ortak zemin bulma şansının olmadığını belirterek, Kıbrıs Türk halkının daha fazla zaman kaybetmek istemediğini vurguladı.

BM Genel Sekreteri’nin ortak zemin olmadığını tespit ettiğini ancak birkaç ay içinde tekrar görüşme yapılabileceğini belirten Ertuğruloğlu, “Bu gerçekleşse bile biz masaya eşit taraflar olarak oturana kadar müzakere olmayacak” dedi.

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, Macaristan'ın en önemli gazeteleri arasında yer alan “Magyar Nemzet”'in Dış Haberler Şefi Yardımcısı Dávid László’ya mülakat verdi.

Ertuğruloğlu, görüşmelerin, son 50 yıldır başarısızlığının defaten ispatlanmış zeminde başlamasının anlamsızlığına işaret ederek, “Daha fazla zaman kaybetmek istemiyoruz. Müzakerelerden önce, uluslararası toplumun dikkatini, taraflara eşit muamele etme gerekliliğine çektik. Bu, iki devletin müzakere edeceği anlamına gelir, bir tarafta devlet diğer tarafta toplum değil” ifadelerini kullandı.

BM Genel Sekreteri’nin ortak zemin olmadığını tespit ettiğini ancak birkaç ay içinde tekrar görüşme yapılabileceğini belirten Ertuğruloğlu, “Bu gerçekleşse bile biz masaya eşit taraflar olarak oturana kadar müzakere olmayacak” dedi.

“AB’YE GÜVENMEMİZ İÇİN BANA BİR NEDEN SÖYLEYİN” 

Bir soruya karşılık “AB’ye güvenmemiz için bana bir neden söyleyin” diye konuşan Ertuğruloğlu, şu ana kadar Avrupa Birliği’nin tarafsızlığını kanıtlayamadığını belirtti.

Ertuğruloğlu, “Kıbrıslı Rumlar nasıl AB’ye üye olabilirler? Üyelikleri Kopenhag kriterlerini ihlal etmiyor mu? Adanın bölündüğünü ve sorunun çözülmediğini unuttular mı? Sırf genişlemeyle Almanya'yı memnun etmek ve Yunanistan'ın veto tehdidinden kaçınmak için kendi kriterlerini ihlal ediyorlarsa onlara nasıl güvenebiliriz?” diye sordu.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, Avrupa Birliği'nin kendi üyelerine karşı hareket etmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle sorunu çözmek için yardımcı olmalarının da söz konusu olmadığını belirtti.

Ertuğruloğlu, “Birliğin müzakere masasında yeri yoktur ve bana sorarsanız asla olmayacak da” diye konuştu. 

“Uluslararası toplum KKTC’yi neden şimdi tanısın” sorusuna yanıt veren Ertuğruloğlu, müzakerelerin iki eşit taraf arasında olması gerektiğini, sorunun kökeninin Kıbrıslı Rumlara “Ülkenin tek ve meşru temsilcileri” gibi davranılması olduğunu belirtti.

Ertuğruloğlu, “Biz onların kendi başlarına değişmelerini beklemiyoruz. Bunun için bir sebepleri yok. Onları değiştirmek uluslararası toplumun sorumluluğudur. Cenevre'de tam da buna dikkat çektik. Vurguluyorum: Bizi tanımamaları, var olmadığımız anlamına gelmez! Er ya da geç tanınmamız da gündeme gelecek. Bu kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı.

“Türk askerinin adadan gitmesi durumunda olabileceklerle ilgili” bir soruya karşılık ise Ertuğruloğlu, Kıbrıs'ın bir Yunan adasına dönüşmesini engelleyen tek şeyin Türk ordusunun varlığı olduğuna işaret ederek, tam da bu nedenle Kıbrıslı Rumların temel talebinin Türk kuvvetlerinin ayrılması olduğunu söyledi.

Ertuğruloğlu, “Kötü bir niyetleri olmasa neden Türk askerlerinden korkuyorlar? Türk askeri ayrılırsa Kıbrıs da Girit olur. Girit'i ziyaret edin, adanın tamamında hiçbir Türk bulamayacaksınız. Hepsi kaçtı ve aynı şey burada da olacaktı. Türkiye işgalci bir güç değil, daha fazla toprağa ihtiyacı yok, zaten yeterince büyük bir ülke” diye vurgu yaptı.  

“Sadece Türkiye’ye güveniyoruz” diyen Ertuğruloğlu, “Ancak onlar bizim güvenliğimizi garanti altına alabilirler. Bizi ne pahasına olursa olsun koruyacaklarını zaten kanıtladılar. Avrupa Birliği'ni istemiyoruz, Bosna'da yaşananları gördük. Türk kuvvetlerinin varlığı tartışılmazdır” dedi.