Halkın Partisi (HP) Tarım Komitesi Başkanı ve Merkez Yürütme Organı Üyesi Ziraat Yüksek Mühendisi Yrd. Doç. Dr. Turgut Alas son dönemde tarımla ilgili yaşanan gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu.

Partiden yapılan açıklamada; Yrd. Doç. Dr. Alas’ın dünyada yaşanan gıda krizine ve ülkemizde ulusal tarımın önemine dair ifadelerine yer verildi.

Bu şartlarda özellikle girdi maliyetlerindeki artışın devlet eliyle desteklenmemesi ve sahip çıkılmaması durumunda ulusal tarımın durabileceği ve pek çok üreticinin tarımda üretimden çekilebileceği uyarısı yapan Alas “Halkın Partisi olarak tarımsal üretimin sürmesi ve bu ürünler açısından dışa daha da bağımlı hale gelmemek için derhal destek politikalarının yürürlüğe konulması gerektiğine dikkat çekmek istiyoruz. Bu konularda dünyadaki gelişmeler takip edilip doğru değerlendirilmezse yarın ulusal tarım ve üretim açısından çok geç olacak” uyarısında bulundu.

İstanbul’da uzlaşmaya varılan tahıl koridorunun uygulamadaki sorunlarına da dikkat çeken Alas “Tahıl koridoru uzlaşması maalesef dünyada yaşanan gıda krizini sona erdirebilecek nitelikte değildir. Bu nedenle bu konuda aşırı bir iyimserliğe kapılmadan ülkemizdeki tarımsal üretime sahip çıkarak üreticinin yanında durmalıyız ki vatandaşlarımız hem kesintisiz hem de daha uygun fiyata gıdaya ulaşabilsin” ifadelerini kullandı.

Halkın Partisi Tarım Komitesi Başkanı ziraat yüksek mühendisi Yrd. Doç. Dr. Turgut Alas’ın açıklamaları şu şekilde:

“Rusya – Ukrayna savaşı sonrası tedarik zorlukları had safhalara ulaşırken, dış ticarette pandemi ile başlayan ‘Korumacı Politika’ ve ‘Gıda Milliyetçiliği’nin arttığını görüyoruz. Rusya-Ukrayna savaşından bugüne, üç yıldır tahıl stoku yaparak neredeyse dünyadaki toplam tahılın %50'den fazlasını elinde tutan Çin'in aynı zamanda gübre ihracatını yasaklamasını ve dünyanın en büyük ikinci buğday üreticisi olan Hindistan'ın buğday ihracatını durdurmasını bu korumacı politikalara örnek olarak verebiliriz. Bunlara, buğday üretiminde üçüncü sırada olan ABD'nin Tarım Bakanının da geçtiğimiz hafta yapmış olduğu ‘ABD gıda konusunda korumacı politikalara geçmek zorundadır’ açıklamasını ekleyebiliriz.

Tarımsal üretimde en önemli girdilerden biri olan gübre konusundaki gelişmelere de bakacak olursak, Rusya ve Ukrayna; azot, fosfor ve potasyumdan yapılan gübrelerin %28'ini ihraç ediyor. Ukrayna'daki savaş her ikisinin de arzını kesintiye uğratmış durumda. Yani, bu savaş sadece gıda ihracında değil gıdanın en büyük girdisi gübre ihracatında da yapısal sorunlara neden oluyor. Rusya daha önce uygulamaya koyduğu gübre hammaddelerine yönelik ihracat kotasını 31 Aralık 2022 tarihine kadar uzattı. Yaptırımlar nedeniyle özellikle azotlu ve potasyumlu gübrelerde tedarik sıkıntısı oluştu ve fiyat artışları rekor düzeylere çıktı. Bunun yanında, Çin’in fosfatlı ve azotlu gübrelere yönelik ihracat kısıtlaması da sürüyor. Bu nedenle artan fiyatların yanında tedarik zincirinde ihtiyaç duyulan hammaddelere ulaşmakta da sıkıntılar sürecek gibi gözüküyor.

Mazot başta olmak üzere yakıt fiyatları da tarımsal üretimin önemli girdilerinden bir diğeri. Yakıt fiyatları tarımsal üretimi iki şekilde etkiliyor. Öncelikle traktör, hasat araçları ve makineleri, jeneratörler gibi modern tarımsal üretimde kullanılan vazgeçilemez teçhizatlar büyük oranda fosil yakıtlar ile çalışmakta. Aynı zamanda elektrik üretimi ve böylece sulama suyu için de yakıt fiyatı önemli. Ülkemizde artan elektrik ve yakıt fiyatları nedeniyle tarımsal sulama suyu fiyatları da geçen yıla göre 3 kat artmış durumda.

Hem gübre hem yakıt fiyatlarının artışı ve tedarik sorunları ile beraber dünya genelinde ve tabi ki ülkemizde gıda fiyatlarında trend dışı artışlar görüleceğini söyleyebiliriz.

Gıda fiyatları endeksi 2022 yılının ilk yarısında tarihte pek eşine rastlanmamış seviyelere çıkarken, uzman kuruluşlar ve yorumcular artık gıda fiyatlarındaki artışın 2022'nin geri kalanında ve 2023'te de gıda krizine sebep olabilecek şekilde devam edeceğini açıkça dillendiriyorlar.

Tahıl koridoru gıda krizini bitirmez.

Peki son 1 haftadır tüm Dünya’da konuşulan ‘Tahıl Koridoru Anlaşması’ içindeki ülkelerde durum ne?

Dünya toplam buğday üretimi yaklaşık 780 milyon ton.

Anlaşmanın aktörleri olan ülkeler içerisinde bulunan Rusya, Dünya buğday üretiminde üçüncü sırada. 2021 yılı üretimi yaklaşık 72 milyon ton ve bunun 2022 yılında 88 milyon tona çıkacağı öngörülüyor.

Ukrayna’ya baktığımızda ise 2021 yılı üretiminin 25 milyon ton olduğunu, 2022 yılında üretimin 15 milyon tona düşeceği öngörülüyor.

Ukrayna limanlarında mahsur kalan tahılın ise 25 milyon ton olduğu belirtiliyor. Tahıl Koridoru Anlaşması’na göre, 25 milyon ton tahılın, 120 gün içinde ihracatı sağlanmış olacak. Bu tahıl ihraç edildikten sonra ihracatın devam edip etmeyeceği ise anlaşma içeriğinde belirtilmemiş.

İhracatın devam edeceği yeni bir uzlaşma ortaya çıksa da ihraç edilecek ürünün Rusya'da üretilen ürün olacağını öngörebiliriz. Bunun olması için de Rusya'ya uygulanan yaptırımların kaldırılması gerekiyor. Rus makamlarının yaptıkları açıklamalarda, yaptırımların kalkmaması halinde tahıl koridoru anlaşmasının çökeceği belirtiliyor. Yaptırımlar kalkarsa Rusya'daki gübre hammaddesinin de ihracatının başlayacağını ve tedarikte oluşan sıkıntının aşılabileceğini, bunun da gübre fiyatlarında bir nebze olsun ucuzlama sağlayacağını öngörebiliriz.

Anlaşma ile Ukrayna limanlarından ihracı sağlanacak tahıl miktarı ise Dünya toplam üretiminin sadece %3'ünü oluşturmakta. Bu miktarın dünyadaki gıda krizine ve gıda fiyatlarındaki artışa çözüm olacağını düşünmek doğru bir yaklaşım olmayacaktır.

Tüm bunları alt alta koyunca durumun beklenenden daha yavaş ilerleyebileceği, hatta çökme riski olduğunu da söyleyebiliriz.

Ülke tarımını da mı yasa gücünde kararnameler ile yöneteceksiniz?

Peki biz ne yapıyoruz?

Dünyada yaşanan son gelişmeleri doğru okuyup, bir toplumun ve devletin var oluşunun esas temelinin tarım olduğunu unutmadan, ülkemizin geleceğe yönelik tarım politikalarını bu yönde oluşturması gerektiğini bilmeliyiz.

Yasa Gücü Kararnameler ile ülke yöneten hükümet, ekonomiyi etkileyen her kararnamenin gerekçesinin başına Ukrayna-Rusya savaşını koyuyor. Peki hükümetin özellikle tarım ve gıdada, yakın zaman politika ve icraatlarını belirlerken ortaya koyduğu bu gerekçe hakkında öngörüsü, planı ve atacağı adımlar nelerdir?

Yaptıkları açıklamalarda, gıda krizinin ve gıda fiyatlarının, hatta ekonomideki kötü durumun gerekçesi olarak ilk sıraya koydukları bu savaş devam ederse (ki edecek gibi görünüyor) ve tahıl koridoru süreci çökerse ya da gecikirse, hangi adımları atmayı planlıyorlar ?

Üreticinin alım gücü azalırken, üretim maliyetleri artmaya devam ediyor. Bu sebeple üretici ya aynı ürünü üretmek için kredi ve borç almak zorunda kalıyor, ya da üretimi azaltıyor veya üretimden vazgeçiyor. Dünyada yaşanan gıda krizini düşünecek olursak, günden güne gıdaya ulaşmak daha da zor hale geliyor, ulaşabildiğimiz gıda ise pahalılanıyor. Tam da bu ortamda yerel üretimi artırmanın yollarını aramak yerine yerel üretimde var olanı da kaybetmeye başlamış durumdayız.

Unutmayın ki harmanda yüzünüz olması için tarlada iziniz olması lazım!”