*Dini inançların gelenekle birleştirildiği bir sofra... Bolluk ve bereket olarak da bilinen Zekeriya Sofrası... 41 çeşit yiyeceğin sunulduğu gelenek, İslamiyette yer almıyor ancak adak olarak anılıp Allah'a yapılan Hamd ve şükür olarak ifade ediliyor.
41 çeşit yiyecek, dualar eşliğinde adak adayan başı örtülü kadınlar... Yeme içme kültürüyle dinin bir araya geldiği Zekeriya Sofrası geleneği...

 

Kur’an-ı Kerim'de yer almıyor
Zekeriya Sofrası, Ramazan ayından önce Şaban-ı Şerif ayı içerisinde yapılan adak adama kültürü olarak biliniyor. Bu gelenek, Kur’an-ı Kerim'de yer almıyor ancak bolluk ve bereket olarak ifade ediliyor.


 

41 çeşit yiyecek şartı var
Zekeriya Sofrası’nın en önemli özelliklerinden biri de, sofrada pişmemiş ve mayalanmamış 41 çeşit yiyeceğin bulunması zorunluluğu. Ev sahibi, ayrıca, 41 çeşit yiyeceğin yanı sıra marifet ve varlığına göre başka yiyecekler de hazırlayabiliyor.

Mum yakmak, dinsel esaslara uymuyor
Dini olarak bilinen Zekeriya Sofrası, 20. yüzyıl başında ortaya çıktı ve günümuze kadar geldi. Namaz kılınması ve mevlit okunması nedeniyle Zekeriya Sofrası zaman içerisinde dinle bütünselleştirilmiş.
Sofrada mum yakıp dilekte bulunmak ise, dinsel esaslara uymuyor. Din adamlarına göre, dua edip Allah'tan dilemek yeterli.

Sofraya oturmadan dualar ediliyor
Peygamber sofrası da denilen bu geleneksel sofra, adağı gerçekleşmiş kişi tarafından kuruluyor. Davetli olan kadınlar da sofraya oturmadan önce dualar eşliğinde masa etrafında 3 kez dönüyor ve içlerinden geçen isteği söylüyor. Böylece dileği gerçekleşenler Zekeriya Sofrası kurarak yakınlarına davet yapar. Şimdilerde aslından biraz uzaklaşmış olsa ve yemişlerin yerini başka yiyecekler alsa da bu sofra, yeme içmenin kültürümüzdeki yerine iyi bir örnek olarak görülüyor.