İmkansızlıklar yüzünden okuyamadı ancak müteahhitlikten bahçıvanlığa, kuyu kazmadan, çatı yapmaya kadar her iş elinden geliyor. Üstelik taş oymacılığında büyük bir usta, büyük bir heykeltraş. O'nun adı Ömer Köse...

2 bin 558 kez keski ve çekiç vurmuş... Ömer Köse, küçüklüğünden beri tutkunu olduğu taş oymacılığıyla uğraşarak, hem heykeller yarattı, hem de evini inşa etti. Keski ve çekici eline alıp günlerce uğraşan Köse, işçiliğe o denli meraklı ki, bir taşa şekil verirken, darbeleri saymayı ihmal etmemiş. Evinin girişindeki taşları yaparken tamı tam 2 bin 558 kez keski ve çekiç darbesi kullanmış

Posta memurluğundan heykeltıraşlığa... 22 yıl posta memurluğu yaptıktan sonra heykeltraşlığa yönelen Ömer Köse, taş ve kayalara keski ve çekiçle şekil veriyor ve gerçeğine çok yakın eserler yaratıyor. Zaman içinde el becerisini geliştiren Ömer Köse’nin taş ile yaptığı gravür, 3 boyutlu ve soyut heykeller de görenlerin beğenisini kazanıyor

Heykeltraş Ömer Köse’nin, Roma, Bizans, Venedik ve Lüzinyan dönemine ait tarihi eserleri gözlemleyerek yaptığı heykeller görenleri şaşırtıyor.

Köse, taş oymacılığındaki ustalığını göstererek, evini de kendi elleriyle yapmış.

22 yıl posta memurluğu yaptıktan sonra heykeltraşlığa yönelen Ömer Köse, taş ve kayalara keski ve çekiçle şekil veriyor ve gerçeğine çok yakın eserler yaratıyor.

Zaman içinde el becerisini geliştiren Ömer Köse’nin taş ile yaptığı gravür, 3 boyutlu ve soyut heykeller de görenlerin beğenisini kazandı.

Evinin tamamını kendisi yaptı

North Cyprus UK Gazetesi’ne konuşan Ömer Köse, çocuk yaştan bu yana arkeolojiye meraklı olduğunu, heykel sanatıyla ilgili herhangi bir eğitim almadığını belirtiyor.

Ortaokuldan sonra eğitime devam edemediğini anlatan Köse, Roma, Bizans, Venedik ve Lüzinyan dönemine ait, yerde bulduğu cam parçalarını toplayarak biriktirdiğini ve yıllar sonra bu kolleksiyonu, evinde dekor olarak kullandığını ifade ediyor.

Evinin iç ve dış cephesinde görülen tarihi doku, bu çalışkan heykeltraşa ait. Köse, evinin tamamını kendisi yapmış. 1982 yılında evin yapımına başlamış ve yıkılan evlerin demirlerini ve tuğlalarını yenileyip evin inşaatında kullanmış.

Ömer Köse, “İmkansızlıklar yüzünden okuyamadım ama çok şükür ki elimden her iş geliyor. Kuyu kazar, çatı yaparım. Müteahhitlikten bahçıvanlığa kadar her işi yaparım” diyor.

Keski ve çekiç darbelerini saydı

Keski ve çekici eline alıp günlerce uğraşan Köse, işçiliğe o denli meraklı ki, bir taşa şekil verirken, darbeleri saymayı ihmal etmemiş. Ömer Köse, evinin girişindeki taşları yaparken 2 bin 558 kez keski ve çekiç darbesi kullandığını söylüyor.

Eserlerini, tarihi eser sananlar olmuş

Bu arada Ömer Köse’nin tarihi eser merakı, başına dert olmuş. Köse, bu anısını şu sözlerle anlatıyor:

“Tarihi bir eser gibi heykeller, sütunlar ve kemerler yaratmış olmam, birilerinin dikkatini çekmiş ve bunları tarihi eser sanıp şikayetçi olmuştu. Gerçekler, yapılan inceleme sonrasında anlaşılmıştı.”

Köse, birçok binanın iç ve dış mekanlarına gotik tarzda sütunlar ve kemerler yapmış, eserleri sergilerde yer almış ve ödül almış olsa da, heykel alıcısı olmamasından yakınıyor ve “KKTC, dünyaya kapalı bir ülke olduğundan heykelin alıcısı yok maalesef. Maalesef bu ülkede sanat yapan birinin ilerlemesi çok zor” şeklinde konuşuyor.

Eşinin heykelini yaptı

Eşine müthiş bir sevgi ve bağlılığı bulunan Ömer Köse, sevgisini yeteneğiyle birleştirerek eşinin heykel portresini de yapmış. Eşinin kendisine büyük destek olduğunu söyleyen Ömer Köse, “Ben taşa şekil verirken fotoğraf çekiyor, beni yönlendiriyor. Eşimin ben uğraşırken beni seyretmesi bile bana enerji veriyor” diyor. Heykeltraşlık yanında yazarlık da yapan Köse’nin araştırmalarından derlediği 4 kitabı bulunuyor. Bir elinde birnbir maarifet olan Köse, mesaj vermeyi de ihmal etmiyor: “1974’ten sonra ganimeti bulan üretken Kıbrıslı, üretimden koptu ve zanaatı bıraktı; çocuklar, teşvik edilmedi. Kıbrıslı, eskiden olduğu gibi yine üretime dönmeli. Ürettiğimiz zaman dışa bağımlılıktan da kurtuluruz.”