Dr. Okan Dağlı’nın kaleme aldığı Mağusa ile ilgili yeni kitabı, “Geçmişten Geleceğe Mağusa”, kitapevlerindeki raflarda yerini aldı.

   Yazarın, antik kale kenti Mağusa’yı irdelediği, Mağusa’nın tarihçesini, kültürel ve sosyal olaylarına değindiği, kitabı,  kitapevlerindeki büyük ilgi gören kitaplar arasında.

   Kitapta, Mağusa’nın sur içinin, geçmişten günümüze uzanan hikayesine yer veriliyor…

   Tarihi Mağusa’nın fotoğraflarıyla desteklenmiş kitapta, Mağusa’da yaşamış olan herkes, kendisinden bir şey bulacak.

 

Uzun solukla bir araştırma!

   Dr. Okan Dağlı, 4’üncü kitabı, “Geçmişten Geleceğe Mağusa”nın kentle ilgili 2’inci kitabı olduğunu belirterek, kitapta, popüler ve sözlü tarihe yer verdiğini anlattı.

  Kitapta yer alan yazıların birçoğunun, haftalık yayımlanan bir dergide yazdığı yazılardan derlediğini dile getiren Okan Dağlı, kitabı, uzun soluklu bir araştırma, kaynak taraması ve Mağusalılarla yaptığı sohbetler sonrası kaleme aldığını söyledi.

   Okan Dağlı, sözlü tarihin ve kaynakların büyük önem arz ettiğini belirterek, şöyle devam etti:

   “Mağusa’yı bilen, yaşayan ve şimdilerde 70’li ya da 80’li yaşlarında olan kişileri bir bir kaybediyoruz. Bu değerli kişilerle birlikte, tarihimiz de göç edip gidiyor… Bu açıdan bu kişilerin söyleyip, yazdıklarını da kitapta yansıtmaya çalıştım.

   Amacım, kaybolan ve bilinmeyen geçmişimizi kayıt altına alıp, okuyuculara tarihimizi keyifli bir şekilde okutabilmek.

   Klasik tarih kitapları, genelde, Kıbrıs’ın tarihiyle ilgili kan, gözyaşı ve acıları anlatır. Ancak, geçmişimizin yalnızca gözyaşı ve kandan ibaret olmadığını göstermek istedim. Geçmişte, büyük dostlukların da olduğunu anlatmak istedim. Kısacası, tarihin aslılında sıkıcı bir ders olmadığını, çok boyutlu bir olgu olduğunu göstermek istedim.

  Kitapta iki toplumlu evlilikleri, iki toplum arasında yaşanan dostlukları da okuyabilirsiniz.Bu anılar birebir yaşayanların ağzından dinledim ve yazdım. Bu açıdan, kitap, klasik tarih kitaplarına göre farklı. Geçmişle ilgili klasik kitaplarda bulamayacağımız, birçok konuya yer verdim. Kıbrıslıların geçmişten günümüze kadar, nasıl yaşadıklarını nasıl ticaret yaptıklarını, hangi ürünleri yetiştirdiklerini, su sorunlarını nasıl çözdüklerini de çeşitli kaynakları okuyarak yazdım.”

  

Kent geçmişi arıyor!

   Öte yandan, Okan Dağlı, “Geçmişten Geleceğe Mağusa” adlı kitabında, Lüzinyan ve Venedik döneminden, günümüze kadar, su sorununun nasıl çözümlendiği konusunda detaylı bilgi bulunabileceğini kaydetti ve ekledi:

   “Çok ilginçtir, Mağusa’yı birçoğu portakal diyarı olarak bilse de, bin 800’lerde, Mağusa’nın en önemli meyvesi ve ticari ürünü nar meyvesiydi. Bin 878 yılında, yaklaşık 700 bin okka narı, Mağusalılar üretti ve Lavent denilen ülkelere ihraç etti. Bunlar Suriye, Filistin gibi Ortadoğu ülkeleriydi. Nar o ülkelerin en gözde meyvelerindendi. Kayıklarla, Mağusa’dan Suriye’ye götürülüp satılırdı. Oradan da insanlar giyeceklerini, kumaşlarını ve temel gıda maddelerdi alıp gelirlerdi.

   Çok daha gerilere gidecek olursak, bin 400’lü yıllar, Lüzinyan döneminde, Mağusa dünyanın en zengin kentlerinden biriydi, doğu ve batı arasında bir ticaret merkeziydi. O dönemde, en önemli ticari ürün, deve kılından yani saçından yapılan, camletto denilen kumaşlardı.

   Develerin, bizim bildiğimiz renkleri dışında beyaz ve siyah develerin kılından da kumaşlar yapılıyordu. Siyah ve beyaz renkteki develerin kılları, Mısır ve Ortadoğu ülkelerinden Mağusa’da katma değer katılarak işlenirdi ve işlenmiş halde Avrupaya satılırdı. .Mağusalılar bu ticaretten büyük gelir elde ederdi.”

 

Yarısı hayalet kent!

    Literatür ve kaynaklardan derlenen bilgilerin önemine değinen Okan Dağlı, “Özellikle bin 800’lerin içerisinde, Osmanlı döneminde, susuzluktan, Mağusa’nın nüfusunun 300’e düşmüştü. Tuzlu su kaynakları sebebiyle, hastalıklarla boğuşan bir kentti. Bu hastalıklar, sıtma ve trafondu” dedi.

   Kitabında, Mağusa’nın, bahse konu hastalıklarla nasıl mücadele ettiğini konu aldığını kaydeden Dağlı,  bu hastalıkların yok edilmesinde büyük rol oynayan doktorlardan da bahsettiğini dile getirdi ve ekledi:

  “1974 öncesinde Mağusa’nın, gerek turizm gerekse liman ve denizcilik faaliyetleriyle Kıbrıs’taki yüzde 50 potansiyeli üzerinde barındırıyordu.

    Turizm ve liman faaliyetlerinin yarısı Mağusa’daydı… Bu durum, bölgenin ciddi şekilde kalkınmasına sağlamıştı.  1974 sonra Mağusa bu iki özelliğini de maalesef, kaybetti.

   Mağusa, dünyada tek kenttir ki, yarısı hayalet kenttir! Diğer yarısı ise, yaşamaya çalışan bir kent… Bu durum, başka bir yerde örneği olmayan bir durumdur. Bölünmüş kentler, hayalet kentler dünyada vardır. Ancak yarısı hayalet, diğer yarısı yaşamaya çalışan bir kent yoktur. Mağusa bu yönüyle tektir.”

 

Hızla yok oluyor!

   Amacının, Mağusa’yı canlandırmak ve birleştirmek olduğuna vurgu yapan Okan Dağlı, kentin, geçmişte, turizm, liman ve tarihi yönüyle bir bütün olduğunu anımsattı.

   Kentin, bugünkü haliyle turisttik yönünü tamamen kaybettiğini üzülerek anlatan Okan Dağlı, kentte, liman, faaliyetlerinin durduğunu, dış dünyaya ticaret durunca, tarihi kent de hızla yok olmaya başladığını anlattı ve şöyle konuştu:

   “Üniversite sektörü, son dönemde gelişen bir sektör. Ancak, Mağusa’yı, ekonomik olarak büyütmeye yetmiyor. Mağusa geçmişte Kıbrıs’ın ikinci büyük kentiyken, bugün Kuzey Kıbrıs’ın üçüncü büyük kentti… Bunun en önemli sebebi, kendi kendine yeten bir kent olmaktan çıktı.

    Turistini kaybetmiş, liman faaliyetlerini, zenginliğini kaybetmiş kent, yüzünü üniversiteye döndü. Üniversiteye yakın yerlerde marka restoranılar açılmaya başlandı ancak tüm Mağusa’yı ayağa kaldırmaya yetmedi . Göç başladı.

   Ben, hayalet kentimizin birleştirilmesini, kentin, tekrardan yaşanabilir hale getirilmesini, hayata döndürülmesini ve Kapalı Maraş’ın açılarak, yasal sah,plerne iade edilmesini gönülden istiyorum.”

 

Okan Dağlı kimdir?

   1964’te, Mağusa’da doğdu. Yaşamının 11 yılını, tıp eğitimi için gittiği İstanbul’da geçirdi. 1995 yılında adım attığı doktorluk mesleğine, yalnızca milletvekili olduğu dönem ara verdi.

   2003-2009 yılları arasında milletvekilliği yaptı. 1998-2002 yılları arasında,  Gazimağusa Belediyesi’nde meclis üyeliği yaptı.      

   Mağusalı bir grup arkadaşıyla 2010’da Mağusa İnsiyatifi’ni kurdu. Kıbrıs’ta iki toplumun futbol takımlarında da futbol oynadı. Futbolcularla yaptığı söyleşileri ve Kıbrıs Türk Futbolu’nun analizini  içeren “İki Toplumlu Futbolcular” isimli kitabının ilk baskısı, 2012 yılında yayımlandı.

   Mağusa İnsiyatifi’nin kuruluşundan itibaren yaptığı çalışmaları, yazdığı makaleleri ve Mağusa-Maraş konusunda çeşitli yazar ve akademisyenlerin yazdığı yazıların toplandığı “Kıbrıs’ta Çözümün Şifresi” isimli kitabı da mevcuttur.

   Mağusa’nın sokaklarından yola çıkarak suriçi kentini anlatan “Sokak Sokak Mağusa” ve İngilizce çevirisi “Street by Street Famagusta” ve “Geçmişten Geleceğe Mağusa”  isimli üç kitabı da 2013 yılında yayınlanmıştır.