Antik Roma’dan günümüze kadar ulaşan mozaiklerde, birbirinden güzel yiyecekler ve şarapla karnını doyuran zenginler yer alıyor. Ancak yapılan kimyasal analizler, Roma halkının zengin olmayan yüzde 98’lik kısmının farkirlik nedeniyle çok kötü beslendiğini, hatta kuş yemine bağlı hale gelmiş olabileceklerini gösterdi.

 

Bilim insanlarının Roma döneminden kalma insan iskeletleri üzerinde gerçekleştirdiği analizler, bir zamanlar dünyanın üç kıtasına yayılan imparatorluğun halkının yetersiz beslenme sıkıntısı çektiğini ortaya koydu.

Anthropological Archaeology dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, halkın büyük kısmı, zenginlerin sadece çiftlik hayvanları için uygun olduğunu düşündüğü ‘millet’ adı verilen tahılı tüketiyordu. Tahıl tüketimi, küçük yerleşim birimlerinde yaşayan Romalılar tarafından büyük kentlerde yaşayanlara kıyasla daha fazlaydı.

Roma döneminden kalan mezarlıklardan çıkarılan iskeletler üzerinde analizler yapan ABD’nin West Florida Üniversitesi’nen antropolog Kristina Killgrove, “Hayatları hakkına hiçbir şey bilmiyoruz. Bu yüzden biyo-kimyasal analizlere başvuruyoruz” dedi.

 

ANTİK AKDENİZ DİYETİ
Modern günümüzde Akdeniz’de yaygın olan diyetin, kalp krizi riskini önemli ölçüde azaltan zeytin yağı, balık ve fındık olduğu bilinirken, antik Roma’da bu durumun farklı olduğunu görüldü.

Antik metinler, Romalı zenginlerin çeşitli meyvelerden sebzelere ve kabuklu deniz canlılarından salyangozlara kadar birçok yiyeceği masasında gördüğü ve farklı yemekler sunulan her öğünün saatlerce sürdüğünü anlatıyor. Ancak metinlerde orta sınıf Roma halkı ve imparatorluk nüfusunun yüzde 30’unu oluşturan kölelerden neredeyse hiç bahsedilmiyor.

LiveScience’ın haberine göre, antropolog Killgrove, Roma’nın yükseliş dönemi olan Birinci ve Üçüncü Yüzyıl’lar arasında başkent Roma ve banliyölerinde 1-2 milyon insan yaşadığını tahmin ediyor.

 

SEBZE VE TAHIL
Araştırmacılar, Romalıların hangi tür besinleri tükettiğini anlamak için kemiklerdeki karbon ve nitrojen izotoplarını analiz etti.

Buğday ve arpa C3 sınıfı bitkilere girerken, ‘millet’ ve sorgum gibi farklı fotosentez yapan C4 sınıfı bitkilerden ayrışıyorlar. Farklı fotosentez süreçleri, kemiklerde biriken karbon izotoplarının miktarını da değiştiriyor. Nitrojen izotopları ise insanların protein elde ettikleri besin kaynaklarına ışık tutuyor.

Roma’nın Casal Bertone mezarlığından çıkarılan bir çocuk kafatası, çocuğun küçüklüğünde ağırlıklı olarak ‘millet’ yediğini, ölmeden önceki yıllarda ise buğdayla beslendiğini gösterdi. Göz çukuru kemiğindeki delikler ise çocuğun oldukça güçsüz olduğuna işaret etti.

Killgrove, “Romalıların çok çeşitli yiyeceklerle beslendiklerini anladık... Dikkat çekici olan bulgu, birçoğunun sebze ağırlıklı beslenmesi. Ayrıca, kıyıda yaşayanların dışında çoğunluğu çok az balık yiyordu” dedi.

 

MEZARLIKTA STATÜ FARKI
Mezarlıklarda yapılan araştırmalar, Romalılar arasındaki sınıf farkını da yansıttı. Ağırlıklı olarak elit insanların gömüldüğü Casa Bertone’den çıkarılan kemiklerde ‘millet’ tüketimi az iken, mezarlığı saran alanda gömülü olan iskeletlerde bu oran daha yüksek çıktı. Çok daha uzaktaki Castellaccio Europarco mezarlığında gömülü olan iskeletlede millet oranının yüksek çıkması, şehir duvarları içinde kalmayan nüfusun en basit düzeyde beslendiğini gözler önüne serdi.

Bir göçmene ait olduğu düşünülen iskeletlerden birinde yetersiz beslenme izlerine rastlayan araştırmacılar, ‘göçmenin Roma’ya geldikten sonra ya eski alışkanlıklarından ya da zorunlu kaldığından millet yediğini’ belirtti.

Killgrove, “Hala Roma hakkında çok az şey biliyoruz... Son iki bin yılda birçok şeye baktık ama iskeletleri yeterince araştırmadık. Yeni analizler tarih kitaplarında olmayanları bize öğretebilir” dedi.


Kaynak: NTV