KKTC’de çok ciddi bir ekonomik kriz yaşanıyor.

   Her ne kadar nüfus belli olmasa da; işsizliğin yüksekliği hözle görülür boyutta… 

   Ekonomik kriz nedir?

   Ekonomik kriz, satın alma gücünün düşmesidir.

   Şu anda KKTC’de satın alma gücü de çok ciddi anlamda düşmüştür.

   TL’nin, üç beş ay içinde ama özellikle de 17 Aralık 2013’ten sonra döviz kaşrısında aldığı düşüş seyri, KKTC’de satın alma gücünü olumsuz yönde etkilemiştir.

   İstihdam daralmış durumdadır çünkü yatırım yoktur.

   İstihdam daralırsa, işsizlik artarsa, ekonomi küçülmeye başlarsa ve negatif büyüme gerçekleşirse, bu krizdir…

Ve KKTC’de tam anlamıyla bulunan bir şeydir.

   Dövizdeki yükseliş böyle devam ederse, pek yakında özel sektörde işten durdurmalar artacak.

   Şirketlerin veya ticaretin tamamı dövize bağlı ithalat yapıyor… 

   İthalata bağımlı olan bir çok şirket, “tasarruf”a gitmek zorunda kalacak; çalışanları da durduracak.

   İngiltere veya çağdaş ülkelerdeki gibi, “tazminat” alışkanlığı veya uygulaması da yok KKTC’de… Çok sayıda insanın canı yanacak. 

 
Zam” yapamaz mı mesela?

Evet zam da yapacak elbette…

   Dövizdeki yükseliş devam ederse, ithalata dayalı çalışan tüm şirketler, işçi kıyımı yanında; elbette kâr marjını düşürmeyi de yaşama geçirebilir ama daha önce de çok yazdık; ne yazık ki bizim ülkede bu alışkanlık galiba yok…

   Kaldı ki kâr marjını düşürmek, gelir azalması demektir ki bunun da ucu, “işçi kıyımı”na dayanır…

   Eğer “zam” yani fiyat artışına bağlı olarak şirketlerin satışlarında düşüş olursa ki bu da kaçınılmazdır; gayet net bir şekilde görülebilir ki, yine bu nokta gelecek ve “işçi kıyımı”na sebep olacak…

   Acıdır, üzücüdür ve utandırıcıdır ki; kapitalizmde bir şirketi koruma altına almak için ilk yapılabilecek iş istihdamın azaltılmasıdır…

   Uzmanların tümü, bu konuda yayın yapan “ekonomi” ile alakalı haber ajanslarının tamamı; dövizin yükselmesi sonucunda zora düşebilecek olan şirketlerin alacağı ilk önlemlerden birinin istihdamı düşürmek, diğer bir deyişle çalışan sayısını azaltmak olacağını söylüyorlar.

KKTC’de bu durum gerçekleşecek kesinlikle  gerçekleşecek…

   Dövizdeki artış mevcut hızıyla sürerse, birçok aile ciddi krize girecek… 

   Borçlarını ödeyemeyecek… Okullar ödenemeyecek… 

   KKTC’de hükümet, mevcut krize çok fazla müdahale edemez. 

   Para ve maliye politikası Türkiye’ye bağlı olan KKTC’de piyasaya döviz mi süreceksiniz?

   Faizleri mi yükselteceksiniz?

   İhracatı mı artıracaksınız?

   Daha çok turist mi taşıyacaksınız?

   Türkiye’de  siyasi kriz dövizdeki artisan temel nedeni… Siyasi krizin nedeni de Mart ayı sonundaki seçimler… Yerel sçeimler… 

   O tarihe kadar döviz yükselmeyi sürdürür diyenler çoğunlukta… 

    Peki bu durumda, Kıbrıslı Türklerin “kurtuluş umudu” ne olur?

   Bu durumda kurtuluş umudu, Kıbrıs’ta siyasi çözümdür…

   IMF’ye göre, aralarında Yunanistan, Güney Kıbrıs, İtalya, İspanya gibi ülkelerin de bulunduğu AB üyelerinde “iyiye gidiş” başladı… 

   Belki Güney Kıbrıs hala diğerleri gibi değil ama sonuçta gidiş, iyiye doğrudur…

   Olası bir siyasi çözüm, Maraş’ın tek başına açılması bile, bizim gibi küçük ekonomilere kısa sürede ciddi iyileşme sağlar…

   Her şeyimizin dibe vurduğu bir dönemdeyiz…

    Tek bir şansımız var: Kıbrıs sorunu çözülmeli… 


                       *****


Sterlin’I KKTC’de harcamanın tam zamanı; haydi tatile

    Sterlin geliri olanların KKTC’de bu yaz tatil yapmalarının tam zamanı…

   Yani anlayacağınız sevgili İngiltere’de yaşam süren vatandaşlarımız; “haydi tatile”… 

   Geçen sene 100 TL 40 Sterlindi; şimdi 100 TL 25 sterlin olmak üzere… 

   Kısacası, iki kişi, iyi bir restoranda, 25 Sterline yamak yiyebilirsiniz…

   İlla ki “avantajlısınız” demek istemem ama gerçekten Sterlin’in TL karşısındaki yükselişi, harcama kolaylığı sağlayacak.

   Bekliyoruz… 

   Hele şimdi gelmek için şans varsa, kaçırmayın derim.

   Hani Şubat tatili falan var mı? 

   Değerlendirin…

   “Yeşil Ada” deniyor ya; tam öyle bir durum var şu anda… 

   Her yan yemyeşil… 

   Hava da güzel… 

   20’li derecelerde… 

   KKTC’de zaten doğa dışında bir başka güzellik de kalmadı dersek yanlış yapmayız… 

   Siz yine de gelin ama… Tatilde ülkenin 1974 sonrası içine düştüğü zavallılık ile karşı karşıya kalmazsınız nasıl olsa… 

   Bakın size ne anlatacağım… 

   KKTC’den bir adet bilgisayar aldık... Avrupa’da ya da İngiltere’de size paranızla uzun süreli garanti de satıyorlar; bir yıllık kendi garantisinin dışında değil mi?

   ..

“Abi bir sene garantisi var” dedi satan çocuk...

   Bilgisayar dokuz ayda bozuldu... Aldığımız yere götürdük... Dayak yemediğimiz kaldı...

   Türkiyeli genç bir satıcı çocuk, “... Bozulan hardware olsaydı, mutlaka tamir ederdik ama software bozulmasıdır, virüs girdiydi, şu olduydu, bu olduydu...” diye açıkladı...

   Kavga mı edelim?

   Bir bilgisayarımız daha var masamızda (O Güneyden alındı – Avrupa tarafından Kıbrıs’ın)... 

   Alırken, bir yıl kendi garantisine ek olarak, para ödeyerek üç yıl daha garanti aldık...

   İkinci yılındayız...

   Bozuldu... 

   Ağır da bir mal... 

   Sırtlandık, götürdük aldığımız yere... 

   Bıraktık...

   Garanti belgemize baktılar. Hiç lafazanlık yok... 

   Mühürleyip imzalayıp elimize bir belge tutuşturdular ve bilgisayarı alıp, “... tamir edilince size döneceğiz” dediler...

   Döndüler...

    Güneye geçtik... 

   İlgili alışveriş merkezindeki dev mağazaya gittik. Bilgisayarı aldık. Sorunun ne olduğu bize açıklandı. Ufak tefek bir şeyler de satın aldık... Kasadaki görevli, “koskoca bilgisayarı öyle taşımayın, alın size çanta verelim” dedi... İlgilendi...

  
Lefk
oşa’nın Güneyi tertemiz... Yollar kusursuz... Bir yerde belediye iş yapıyor... 

   Onlarca metre öncesinden uyarı levhaları. Dev ışıklı panolarla tek şeride düşürülen çift şerit falan...

   Mağazalar pırıl pırıl. Alışveriş merkezi dop dolu.

   Hastanenin görüntüsü “güven verici”... Trafik ışıkları, trafik düzeni, çizgileri...

Tıpkı İngiltere… Hiç farkı yok… Avrupa Avrupa!

  
Ve geri döndük...

   Yollar pis, çukur dolu...    

   Sağlı sollu çöpler... Trafik kurallarını bilmeyen bir sürü sürücü.

   Dağınıklık...

   Güneyde, Londra görüntüleri...

Kuzeyde az önce bombalanmış Bağdat sokakları...

.

   KKTC’de, her anlamda, tam 39 yıl gerisindeyiz Güneyin.

   “İki eşit devlet” diyor bazıları...

   Neresi eşit çok merak ediyorum ve gerçekten, bana bir tek “eşit” olduğumuz tarafını göstersinler, ne dilerseniz yaparım.

   Güvendiğiniz bir kurum adı söyleyin mesela...

   Övünülecek bir yanımızdan bahsedin.

   Adını işittiğimizde gülümsediğimiz bir eserinizi sergileyin...

   Yediğimiz sebze ve meyveye bile güvenmiyoruz...

   Ama siz bakmayın sevgili Londralılar bu yazdıklarıma… Tatilin tam zamanı… Sterlin’in satın alma gücü çok yüksek…