*  Kıbrıs müzik tarihinde adından her zaman söz ettiren Kurultay Akbay, geçtiği yollarda iz bırakan sanatçılarmızdan. Her fırsatta gitara duyduğu o büyük aşkı anlatan sanatçı, “kişiyi başarıya götüren, ayrıntılara verdiği önemdir” diyor.

 

Kıbrıs adasında yıllardan beridir süregelen siyasi ve ekonomik sıkıntılar ve bunların yarattığı kaoslar, kaçınılmaz bir şekilde birçok konuda olduğu gibi sanatı ve sanatçıları da etkiledi. Ancak herşeye rağmen, zor şartlarda, kısıtlı imkanlala da olsa bu ülkede isimlerini kazımış yetenekli insanlar elbette ki var. Bunlardan bir tanesi de Kıbrıs Müzik Tarihi’nde şüphesiz ki ismi her zaman bahsedilecek olan Kurultay Akbay. Kurultay Akbay’la Mağusa’nın eşsiz mekanlarından Palm Beach’de küçük bir kafede samimi bir söyleşi gerçekleştirdik. Onun müzik yaşamı ve ilerideki hayallerini konuştuk.

Müzisyen bir aileden geliyor
Müziğe küçük yaşlarda başlayan 1957 doğumlu Kurultay Akbay, müzisyen bir ailede yetişti. Harmonika çalan babası ve abisi Ersen Akbay’dan etkilenerek şarkı söylemeye başladığını anlatıyor Kurultay Akbay. Küçük yaşlarda, trompet, akardiyor ve gitar çalmaya başlamış. İlk orkestra deneyimi 1972 yılında abisi mücahitler gazinosunda askerken olmuş. Ersan Akbay, Hasan Güray, Ali Kemal ile ilk kez profestonel olarak o zaman sahneye çıkmış. “Bir daha da hiç sahneden inmedik” diyor tebessümle.

Lise yılları müzikle dolu
Kurultay Akbay, kendisinin de dediği gibi, müzik yaşamı boyunca, sahnelerin heyecanını ve en önemlisi de müziğin ona hissettirdiği hazdan vazgeçmedi. Yıllar boyunca, birçok grupta yer aldı. Lise yıllarında genç bir öğrenciyken, o dönemlerin en iyileri arasındaydı… “Namık Kemal Lisesi’nde öğrenci olduğu sıralar, “Çağrışımlar” adlı bir grup vardı bizden önce. Onlar mezun olunca grup bize kaldı. Jazmanya’dan Gürsel Güngör, Metin Peksoylu ile orkestra kurduk. Daha sonra 1973 yılında kurduğumuz “Köpükler” grubu 1976’ya kadar sürdü. Panayırlarda çalmaya başladık, Sakarya Panayırı, Hendek Panayırı…Daha sonra da Otellerde çalmaya başladık. Daha sonra ise “Davetsiz misafirler” adlı grubu kurduk”

Kayahan ve Sezen Aksu gibi duayenlerin arkasında çaldı
Lise yıllarının ardından, Ankara Gazi Üniversitesi’ne giden Akbay, orada da müzikten vazgeçmedi. Lise yıllarından grup arkadaşı Gürsel’le birlikte Ankara’da Selda Bağcan’ın kulübünde çalmaya başladılar. O yıllarda Türkiye’nin en iyi müzisyenlerinden Oğuz Abadan’la tanıştığını anlatıyor Akbay, onlarda, işin ilmini öğrenmeye çalıştıklarını söylüyor. Kayahan, Sezen Aksu gibi isimlerin arkasında çaldılar... Akbay, “Kıbrısla bağlantımız hiç bitmedi. Biraz orada biraz burada idare ettik” diyor.

Paylaşmayı öğrendim. Gitarı, aşkı, sevgiyi…
Ankara’da ingilizce öğretmenliği okuyan sanatçı, “En iyi arkadaşlarım bile beni müzik öğretmeni olarak bilirler” diyerek, müziğin her zaman onun için önde olduğunu ifade ediyor.  Kıbrıs’a döndükten sonra Namık Kemal Lisesi’nde İngilizce öğretmenliğine başlayan Akbay, öğretmenlik esnasında da birçok kişiye müzik aşkını aşılamış. “Ankara’da paylaşmayı öğrendim. Gitarı, aşkı, sevgiyi… Yüzlerce öğrenci yetiştirdim.” diyor gururla. 

“Lahmacuncuların çoğalmasıyla piyanist şantörlüğe başladım”
1985 yılında Mustafa Alkapon’un da aralarında olduğu “Telex” adlı bir Reggie grubu kurarlar, sonra Ersen Sururi ile “Jazz X” adı altında bir başka grup. “1985’ten sonra lahmacuncuların çoğalmasıyla piyanist şantörlüğe başladım. On yıl kadar öyle çalıştım” diyor Akbay. Ancak, gitara duyduğu aşkından dolayı tavernalarda çaldığı tek orgla aldığı hazzı alamamış belli ki. Öğretmenlikte altı yıl kadrolanamayan Kurultay Akbay, o işten vazgeçip İngiliz Üstlerinde polis olarak çalışmaya başlar. 25 yıldır polislik de yapan Akbay, bu birbirinden bambaşka mesleklerde bambaşka kişiliklere bürünür değimi yerindeyse. Ve gitara geri dönme kararı alıyor Akbay. “O benim aşkım” dediği yol arkadaşına. Fahri Kilis, Harber Akbay, Adil Gür, Hakkı Atakan’ın da aralarında bulunduğu Kaband diye bir grup kuruyorlar. Ayda bir program yapıp özel konserlerde yer alıyorlar.

“En büyük hayalim sözsüz müzik yapmak”
Müzik için ilerideki planlarını soruyoruz Akbay’a. “Daha gitar çalmayı öğreniyorum.” diye espri yapıyor. Daha güzel gitar çalmak istediğini söyleyerek, “Bundan sonra yapacak daha çok şey var” diye ileriki planlarından bahsediyor. Hangi müzisyenleri dinlediği konusunda yönelttiğimiz soruya karşılık ise, “Orhan Gencebay’ı da dinlerim, Müslüm Gürses’i de. Güzel olan her müziği dinlerim. Özümserim ve çalmaya çalışırım” diyor. Onun en büyük hayali ise solo müzik yapmak.

Gülümseten anılar…
Bir yandan kahvemizi yudumlarken, diğer yandan da sohbetimizi sürdürüyoruz büyük sanatçıyla. Unutamadığı anılarını dinliyoruz merakla. Sahnede elektrik çarpmış bir keresinde, bir kere de gençlik yıllarında, kocasının yanında olduğunu fark etmekleri bir bir kıza bakarken az kalsın başlarına iş alıyorlarmış…
Müzik olur, gece hayatı olur da içki olmaz mı? “Bir zamanlar çok içki içerdim. Ancak artık içmiyorum” diyor.

Ayrıntılara önem vermeli
Ülkenin sosyo ekonomik sıkıntılarından da bahsediyoruz. Küçük bir ülkede ve izolasyonlar altında olmanın, başarının önüne geçmemesi gerektiğini ifade ediyor Akbay. Şikayet etmek yerine, kendine güvenen herkesin yolunu açık tutması inancında. “Kişiyi başarıya götüren, ayrıntılara verdiği önemdir” diyor.  

Dayanışma gecesinde buluştular
Son olarak da kardeşi Harber Akbay için düzenlenen konser hakkında konuşuyoruz. Son 4 yıldır MS hastası olan kardeşinin bir geliri olmadığını sigortası da olmadığını söyleyen Akbay, çalmadıkları kapı bırakmadıklarını ve sonuçsuz kalan girişimleri ardından Mağusa Kültür Hareketi kurduklarını anlatıyor. Geçtiğimiz günlerde düzenlenen dayanışma gecesinde elde edilen gelirle, Harber Akbay’ın sigortasını aldığını söylüyor sevinerek. Grup Babutsa, Birsen Tezer ve ekibi, Koray Çapanoğlu, Naim Korudağ,  Soner Ersen, Frekans, SOS, Dirty Beat & Angel-i, Grup Trafik, Grup Next Day, Fahri Kilis & KA BAND, Jazzmania’nın da gecede yer aldığını belirten Akbay, o akşam bütün müzisyenlerde bir heyecan olduğunu anlatıyor.