Ali KALAY

 

Özkutan Avukatlık Bürosu avukatlarından Yaşar Doğan, Türkiye vatandaşlarının genel olarak göçmenlik  konusunda en önemli sorunlarından birinin yanlış bilgilendirmeye dayalı olduğunu söyledi. Dogan, "İnsanlarımızın göçmenlik konusunda uzman olmayan kimselerden hukuki yardım istemeleri nedeniyle

kendileri için tamiri oldukça güç veya mümkün olmayan sorunlara yol açıyor" dedi. Türkiye ve Kıbrıs vatandaşlarının çoğunluğunun sahip oldukları birçok haklarınfarkında olmadığını da ifade eden Doğan, "Örneğin, KKTC vatandaşlıklarının yanında Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olan Kıbrıslı soydaşlarımız eşlerini veya çocuklarını İngiltere’ye getirirken koşulları oldukça

esnek olan Avrupa Birliği hukuku altında getirebilirler" diye konuştu. Göçmenlik hukuku uzmanı Av. Doğan merak edilan sorulara yanıt vermeye çalıştı

 

İngiltere, göçmen akışını durdurmak için hemen her gün yeni önlemleri ve kısıtlamaları tartışıyor. Hükümet ne yapmak istiyor?

 

Muhafazakar Parti ve Liberal Demokrat Parti’den oluşan kuvalisyon hükümeti iktidara geldiğinden beri ülkeye giriş yapan göçmen sayısını “yüz bin”li rakamlardan “on bin”li

rakamlara indirmeyi hedeflediklerini her fırsatta dile getirdi.

Böyle bir hedef oluşturmanın politik, sosyal ve ekonomik birçok sebebi olabilir. Örneğin olaya politik bir bakış açısıyla bakıldığında, Muhafazakar Parti’nin hitap ettiği seçmen kitlesini memnun etme çabası içerisinde böyle bir girişime gittiği öne sürülebilir. Ancak

getirilmeye çalışılan değişikliklerin bir hükümet politikasından çok devlet politikası olduğu görüşünü daha gerçekçi buluyoruz. Dolayısıyla, göçmen sayısında önemli bir düşüş yaşanmasının ardında ekonomik sebepler olduğu görüşündeyiz.

Nitekim İçişleri Bakanı’nın 28 Haziran 2010 tarihinde Parlemento’da yaptığı açıklamada buna işaret etmektedir. Bu açıklamada İçişleri Bakanı, göçmen işgücüne olan bağımlılığın

işsizlikten muzdarip milyonlarca vasıfsız İngiliz vatandaşının durumunu iyileştirmediğini ve bu yüzden göçmen sayısının kontrolünde ciddi tedbirlere gidilmesi gerektiğini vurgulamıştı.

Burada asıl gözden kaçmaması gereken bir husus var. O da yakın tarihte birçok doğu Avrupa ülkesinin Avrupa Birliği’ne katılmış olması. Bunun sonucunda, başta İngiltere olmak üzere birçok batı Avrupa ülkelerinin göçmen işgücüne ihtiyaçları ciddi oranda azaldı.

Bütün bunların işaret ettiği noktayı şöyle özetlemek mümkün. İngiltere artık eskisi kadar işgücüne muhtaç değil. Avrupa Birliği ülkelerinden gelen göçmen sayısını control edebileceği hiçbir mekanizması bulunmayan ve özellikle Doğu Avrupa’da yoğun göç alan İngiltere halen kontrolünde olan diğer alanlarda tedbirler alarak bir denge sağlama çabasında denebilir. Örneğin, İngiltere diğer Avrupa Birliği vatandaşlarından farklı olarak Bulgaristan

ve Romanya vatandaşlarına birtakım kısıtlamalar getirebilme hakkına sahip. Bir Fransız vatandaşı İngiltere’de istediği işe  girip hemen çalışabilme hakkına sahip iken, bir Bulgaristan

ya da Romanya vatandaşının önce İçişleri Bakanlığı’nda çalışma müsadesi çıkarması gerekiyor. Bu uygulamanın 2011 sonunda ortadan kalkması bekleniyordu. Ancak İçişleri Bakanlığı 23 Kasım 2011’de yaptığı bir açıklamada bu uygulamanın 2013 sonuna kadar devam edeceğini belirtti. Bu örnek açıkça gösteriyor ki İngiltere kontrol edilmesi mümkün olan her alanda önlemleri arttırmak suretiyle, kontrol edemediği alanlar arasında bir denge

kurmaya çalışıyor.

 

İngiltere'ye vize almak kolay mı, zor mu?

 

İngiltere’ye gelme maksadınıza bağlı olarak başvurabileceğiniz birçok vize turu var. Bu vize türlerinin kendi içlerinde yerine getirilmesi gereken bir dizi gereksinimleri var. Eğer başvurunuz bu gereksinimleri karşılamıyorsa veya doğru düzgün bir şekilde sunulmadıysa red kaçınılmaz oluyor.

Başvurduğunuz vize turu İngiltere’ye yerleşmeye yönelikse, bu tür vizelerin gereksinimleri diğerlerine oranla daha ağır olabiliyor. Örneğin evlilik vizelerinin koşullarının mevcut haliyle bile oldukça ağır olduğunu söylemek mümkün. Bu vizeyi almak için İçişleri Bakanlığı’nın onayladığı bir İngilizce testini geçmiş olmak, yeterli bir gelir düzeyine sahip olmak ve uygun bir eve sahip olmak gibi oldukça ağır koşullar var. Getirilmesi planlanan “minimum gelir”

koşullarıyla birlikte evlilik vizesi almak ciddi anlamda zorlaşacak.

Yani İngiltere’ye vize almanın çok kolay olmadığı açık. Daha açık olan ise bu durumun daha iyiye gitmeyeceği. Hükümet her fırsatta vize ve oturum almayı zorlaştırmanın yollarını arıyor. Ancak, insanlarımızın asıl dikkat etmesi gereken husus zaten haluhazırda bu kadar engellerle doldurulmuş vize veya oturum başvuru süreçlerinde hatalar yaparak durumlarını daha büyük çıkmazlara sokmamaları gerektiğidir.

 

Türk vatandaşları vize konusunda ne gibi zorluklarla karşılaşıyorlar?

 

Türkiye vatandaşlarının genel olarak göçmenlik konusunda en önemli sorunlarından birinin yanlış bilgilendirme ile ilgili olduğu kanaatindeyiz. Tabii ki amacımız hiç kimseye çatmak veya kimse ile polemiğe girmek değil. Ancak, insanlarımızın göçmenlik konusunda uzman olmayan kimselerden hukuki yardım istemeleri nedeniyle kendileri için tamiri oldukça güç veya mümkün olmayan sorunlara yol açtığına defalarca şahit olduk. Avukatlar hata yaptığı

zaman, başvuru sahipleri bu durumu maalesef mahkemede bile geçerli bir maazeret olarak kullanamıyorlar. Bu nedenle, insanlarımızın avukatlarını çok doğru seçmeleri gerekiyor.

 

Ankara Anlaşması ile ilgili yeni gelişmeler bekleniyor mu?

 

Ankara Anlaşması ile ilgili 2000 yılından bu yana çok önemli gelişmeler kaydedildi. Bu ilerlemelerde emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Fakat, Ankara Anlaşması Türkiye vatandaşlarının haklarının genişletilmesi bakımından daha çok işlenmesi gereken bir alan. Şu anda bizim ilgilendiğimiz İngiltere Yüksek Mahkemesi’nde (High Court) görülen birkaç davamız mevcut. Mevcut Göçmenlik Kuralları’nın gereksinimleri ağırlaştırıldıkça, Ankara Anlaşması’nın önemi daha da artacak. Örneğin, şimdiye kadar Ankara Anlaşması hep bir oturum edinme aracı olarak kullanıldı. Ancak, ilerleyen yıllarda Türkiye vatandaşlarının British olduktan sonra bile Ankara Anlaşması altında yerine getirilmesi daha kolay şartlar altında eşlerini ve çocuklarını İngiltere’ye getirebilmeleri için argümanlar geliştirilmeye çalışılacağını öngörüyoruz. Özkutan Avukatlık Bürosu olarak bu konuda çalışmalarımızı başlatmış durumdayız.

 

Size başvuran müvekilleriniz daha çok hangi konularda yardım istiyorlar?

 

Müvekkillerimizin bizden en çok hizmet istediği konular göçmenlik hukuku ve mülkiyet alım-satımı ile ilgili. Tabii ki aile hukuku, sivil uyuşmazlık davaları, ceza hukuku davaları ve başka birçok alanda da hizmet sunmaktayız. Ancak daha çok Türkiye vatandaşlarına hitap eden bir avukatlık firması olmamız münasebetiyle, en çok göçmenlik hukuku icra ediyoruz. Müvekkillerimizin göçmenlik

hukuku ile ilgili işlemleri çok geniş bir yelpaze oluşturuyor. Bunların içinde Ankara Anlaşması, evlilik ve nişanlılık vizeleri, süresiz oturum başvuruları, mahkemelere itiraz davaları, çocuk vizeleri, insan hakları üzerinden oturum başvuruları, öğrenci vize ve

oturumları, Avrupa Birliği vatandaşlarının eş ve çocuklarının başvuruları ve buna benzer daha birçok alan yer alıyor.

 

Türkiyeliler veya Kıbrıslılar sahip oldukları hakların farkındalar mı?

 

Türkiye ve Kıbrıs vatandaşlarının çoğunluğu maalesef sahip oldukları birçok hakların farkında değiller. Örneğin, KKTC vatandaşlıklarının yanında Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı

olan Kıbrıslı soydaşlarımız eşlerini veya çocuklarını İngiltere’ye getirirken koşulları oldukça esnek olan Avrupa Birliği hukuku altında getirebilirler. Ancak, edindiğimiz izlenim o ki, insanlarımızın çoğunluğu British vatandaşlıklarını kullanarak daha ağır koşulları karşılamak zorunda kalıyorlar. Aynı şekilde Türkiyeli insanlarımız birçok göçmenlik hukuku ve sosyal güvenlik yardımları konularında sahip oldukları hakların çok farkında değiller. Bunun en önemli sebeplerinden bir tanesi sonradan gelen insanlarımızın kendilerinden önce gelenleri hukuk otoritesi gibi görmeleridir. Bir de kulaktan kulağa yayılan gerçek dışı durumlar insanların yanlış

bilgilenmesinde büyük rol oynuyor. Türkiyeli ve Kıbrıslı insanlarımız aslında kendilerine sunulan çok önemli imkanları

kullanmıyorlar. Türkiyeli avukatların kurduğu avukatlık firmalarının hemen hepsi ön görüşmeler için ödeme talep etmiyor. Bu aslında toplumumuz için büyük bir şans. Ücret ödemeden hakları ile ilgili bilgi sahibi olabilecek imkanları var. Ancak bazı insanlarımız

bu durumu abartılı bir şekilde kullanırken, bir kısım insanlarımız ise bu imkanı hiç kullanmıyorlar. Bunun yanında, ücretsiz hizmet sunan Çitizens Adviçe Bureau ve Law Centres olarak bilinen birçok güvenilir kurum mevcut. İnsanlarımıza önerimiz haklarını

öğrenmeleri ve bu hakları kullanmalarıdır.