North Cyprus UK

Geçtiğimiz günlerde Kuzey Kıbrıs’taki kovid-19 salgını ile ilgili öngörülerini sosyal medya hesabından duyurarak Kuzey Kıbrıs’ın gündemine oturan Avustralya Yeni Güney Galler Eyaleti Sağlık Bakanlığı Veri Bilimi Müdürü Dr. Yalçın Oytam, Damla Dabis'in sunduğu Gazedda'nın Gündemi programına konuk oldu.

Dr. Oytam sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, Kuzey Kıbrıs’ta salgının seyrini Avustralya’nın Victoria eyaletindeki seyre benzeterek, “Eğer Kuzey Kıbrıs’ta salgının bu seyirde devam etmesine izin verirsek Kasım başında hastane genel koğuşlarında 150-250 hasta, ayrıyeten 30-50 hasta da yoğun bakımda olur. Yoğun bakıma giren hastaların %30-50’sinin dünya genelinde öldüğünü düşünürsek, ölümler bir kaç hafta içinde başlar ve artarak devam eder” değerlendirmesinde bulunmuştu.

“Hastalığın üreme hızının 0.4’ten 1.4’e çıktı”

Gazedda'nın Gündemi programında çalışma ile ilgili bilgi veren Oytam, KKTC Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı rakamlar üzerinden bir algoritma uygulayarak söz konusu analizleri ortaya çıkardığını ifade etti.

Oytam, çalışmada belirtilen hastalığın üreme hızının 0.4’ten 1.4’e çıkmış olması sonucunun güvenilir bir sonuç olduğunu vurgulayarak,  bu rakamın 1’in altına düşürülmemesi halinde Kasım ayı başında Kuzey Kıbrıs’I bekleyen ‘kabus’u anlattı.

“Sadece sağlık sistemi ile tıbbi müdahalelerle başa çıkılamaz”

Dr. Yalçın Oytam şöyle konuştu:

“Kuzey Kıbrıs’ta hastalığın üreme hızının 0.4’ten 1.4’e çıkmış olması, ilk etapta 7-10 gün arası günlük vaka sayısında %40’lık artış olacağına ve salgının toplum içinde yayıldığına işarettir. Bu 1.4 rakamının 1’in altına düşürülmesi çok önemlidir.

Bu şekilde devam ederse, Kasım ayı başında 150 ile 250 arası kişi hastanelik olur, 30 ile 50 arası kişi ise yoğun bakıma ihtiyaç duyar.

Kıbrıs’taki yoğun bakım kapasitesinin ne olduğunu tam olarak bilmemekle birlikte bu rakamın Kıbrıs için ciddi bir rakam olduğunu düşünüyorum. Haliyle, eğer hastaneler dolarsa ölüm oranları artar. Hastaneler dolmasa bile yoğun bakıma giren hastaların ölüm oranı %30 ile %50 arasındadır.

Bu hastalık sadece sağlık sistemi ile tıbbi müdahalelerle başa çıkılacak bir hastalık değildir. En önemli husus hastalığın önünü almak, insanların hasta olmasını önlemektir.”

“Ne kadar erken kapanırsak o kadar az kapanırız”

“Kuzey Kıbrıs’taki salgının seyri Avustralya’nın Victoria eyaletindeki ile benzerlik gösteriyor. Bu eyalette iki aydan kısa bir zamanda günlük 10 civarında seyreden pozitif vakalar 800’lere fırladı ve eyalet ciddi bir kapanma yaşamak zorunda kaldı. Bu kapanma iki ayı yeni doldurdu ve kapanma süresi tekrardan uzatıldı.

Bu nedenle ne kadar erken kapanırsak o kadar az kapanmak zorunda kalırız. Erken davranmak çok önemlidir.

Şu anda uygulanacak iki haftalık kapanma süreci, ileride iki aylık kapanmanın önünü alır. Kapanma derken yalnızca uçuşların durdurulmasından değil genel bir karantinadan bahsediyorum. “

“İthal vakalar durdurulmalı, sosyal temas düşürülmeli…”

“Bu 1.4’lük üreme hızının düşürülmesi için yapılması gereken birkaç şey var.

Birincisi ithal vakalar durdurulmalıdır. Bu da dıştan karantinasız gelişlerin durdurulmasıyla olur.

İkincisi, sosyal temasın düşürülmesi gerekir. Bu yüzden genel karantina uygulanmalıdır. Sosyal temas bu şekilde devam ederse hastalığın üreme hızı daha da artabilir.

Toplum içerisinde yeterince test yapılmıyorsa pozitif vakaları da bulamazsınız. Salgının gerçek durumunu anlamak için testlerin yapılması lazım.

Her zaman risk vardır, ilerisi için kesin birşey söyleyemeyiz. Ancak düşmanını iyi şekilde anlayıp ona göre strateji belirleyerek kontrol altında tutulabilir.”

“Okulların açılması isabetsiz olur”

“Salgının yayılma hızı 1’in üzerindeyse kesinlikle okulların açılması isabetsiz olur, açılmamalıdır.

Çocuklar bu hastalıktan daha az etkilenir, bunu biliyoruz. Ancak hastalığı bulaştırabilirler.”

“Sosyal adaletsizlik bu hastalıkta bile kendini gösteriyor”

Sağlık açısından risk grubunda bulunanlar dışında, sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı grupların hem covid-19’a yakalanma riskleri daha çoktur hem de yakalanmaları halinde hastanelik olma riskleri daha çok olduğunu gözlemledik. Yani maalesef sosyal adaletsizlik bu hastalıkta bile kendini gösteriyor.