Dr Okan Dağlı

Evet, bir zamanlar buralarda henüz adamız bölünmemiş, EOKA ve TMT kurulmamış, KOP Kıbrıs Türk futbol takımlarına Gassipi’nin kapılarını kapamamıştı. Yada biz o kapıları zorlamak istememiştik! Gerçi kapıların kapanışı üzerinde farklı görüşler de olmasına rağmen yine de sonuç sonuç değişmemiştir.
İşte o zamanlarda insanlarımız Kıbrıslı Türk’ü, Rum’u, Ermeni’si ayni forma altında terini döküyor, forması için din, dil, millet ve ırk gözetmeksizin oynuyor, Kıbrıs’ta yaşayanlar düşmanlık nedir de bilmezlermiş...
Ali’si, Derviş Arap’ı, Andonis’i, Terziyan’ı, Aram’ı ayni takımda beraber top oynarken, ayni zamanda Kıbrıs Karmasında da beraber KIBRIS için de ter döküyorlarmış. Örneğin Kıbrıs-İsrail milli maçlarında Ali de Erdoğan da İsrail’e goller de atmış...
Evet mış’lı, miş’li bu anlattıklarım bir masal gibi gelse de sizlere masal değil aslında. Sizlere yarım asırdan önceki Kıbrıs’ı anlatıyorum aslında.
Bu kitapta geçmişte Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin futbol takımlarında forma giymiş 16 futbolcu ile sohbet ettim. Onların anılarını dinledim. 1930’lardan günümüze kadar çeşitli dönemlerde çeşitli Rum ve Türk takımlarında oynamış bu oyuncuların yanında 1950’lerde o dönemin Kıbrıs Milli Takımı da diyebileceğimiz Kıbrıs Karması’nda forma giymiş oyuncularla da sohbetlerimiz oldu.
Aşağıda sohbet ettiğim 16 futbolcunun söylediklerinden kısa kısa alıntılar yaptım. Sohbetlerin tümünü ve dönem ile ilgili anlizlerimi “İki Toplumlu Futbolcular” kitabında okuyabilirsiniz.


Ali (Ahmet) Eşrefoğlu
“Anorthosis’te gol kralı oldum. 4 yıl Anorthosis’de oynadım. 19 yaşında Kıbrıs Milli Takımı’na Kıbrıslı Türk olarak bir ben gittim.”

“Anorthosis’de son maçlarımı oynayıp, ertesi yıl Çetinkaya’ya gidecektim. Çetinkaya şampiyon olması için bizi yenmesi şarttı... Ligin bitmesine 2-3 maç kalmıştı. Maç 0-0 ilerliyordu. Çetinkaya’ya bir gol attım. Ardından rakip gol attı. Yine eşitlik oldu. Çetinkaya’lı arkadaşları gelip beni tutun diye kendilerini uyarmaya başladım. Biz galip gelsek Çetinkaya şampiyon olamayacaktı. Faik beni tutsun, yanıma gelsin diye sürekli kendilerini uyardım. Maçın sonlarına doğru bir şutum daha üst direkten döndü. Direkten dönen topu dışarı çıkması için vurmuştum ama o da gol oluyordu. Yanıma kaptanımız geldi ve bana “Ali bu maçta sen oynamak istemedin” diye de bana laf atmıştı. Erol Kazım nihayet Çetinkaya’nın 2. golünü attı. Maçı 3-1 alarak Çetinkaya şampiyonluğa çok yaklaştı, 1951 yılında. O yılda Müftüzade’nin çabalarıyle Çetinkayaya transfer oldum.”


Hüseyin Galliga
“Senin Kıbrıslı Türk, Rumların Paralimni takımında oynuyor, onu engelleyin” diyen Omonoia’lılar, Denktaş’tan benim top oynamamı engellemek istiyordu.

“Omonoia ile Kıbrıs Kupası yarı finaline kaldık. Ama yarı finalden önce çeyrek final maçımız Larnaka’nın Alki takımıylaydı... Tribünlerin önünden elimle düzelterek önüme bir top aldım ve herkesi çalımlayarak gidip golümü attım. Göstere göstere bir gol atmış ama kale arkasındaki foto muhabirine yakalanmıştım. Pazar günü bütün Rum gazetelerinde bu golün fotoğrafı çıktı. Bizde ertesi gün Lefkoşa’da Kıbrıs Türk Karması olarak toplanıp Ankara’ya maç yapmaya gidiyorduk. Bizim sorumlumuz (KTFF Başkanı) Ahmet Sami Topcan futbola çok mereklı biriydi. Sabah sabah Lefkoşa’da Rum gazetelerini alıp benim fotoğrafımı görmüştü. Beni odaya çağırdı ve ‘Ankara’ya gidip gelde sonra hesaplaşırız seninle’ dedi bana.


Nejat Onat

Bana Türkiye’den geldiğim için MTG’de oynarken rakip takım taraftarları “karasakal” diye çok küfür ederdi. Nere gitsem bu değişmezdi. Fakat Nea Salamina’da oynadığım 1 yıl boyunca tek bir kötü söz, tek bir küfür duymadım.”
“Arabada herşey hazırdı. BMW’de soyunup formalarımı giydim. Koşarak maça çıktım. Maçın 90 dakikası 0-0 bitmişti. Uzatmalar oynanacaktı. Hocama dedim ki yarın milli maçım var beni lütfen çıkar, uzatmalarda oynatma! “Hayır” dedi Yugoslav hoca, “çıkıp oynayacaksın”. Çıktım. Uzatmanın ilk devresinde 7-8 kişiyi arka arkaya çalımladım ve kaleci ile karşı karşıya kaldım. Yanımdan geçen arkadaşım Goççino’ya pası verdiğimde boş kale vardı artık. Goççino golü atmış, 1-0 öne geçmişiz ama herke bana koşuyordu... Golü ben atmış gibi herkes beni tebrik etmişti.”



Sevim Ebeoğlu
“Temaslar tekrar başlayınca hayatımda görmediğim, yaşamadığım bir karşılama yaptılar bana. AEL beni krallar gibi karşıladı. Gözlerim doldu.”



İbrahim Bekircan
“Glafkos Kleridis’le ayni kampta kalıyorduk. Onunla yaşıt da olduğumuz için aramız çok iyiydi. Voleybolu çok severdi ve takımı O kurmuştu. Kıbrıslı Türkler ve Rumlar arasında hiç bir ayırım yapmayan, çok yardımsever ve çok efendi biri idi.”


Eşref Arifoğlu
“APOP’ta oynamaya başlayınca müşterilerim 3-4 kat artmıştı. İşlerim çok iyi gidiyordu. Ayrıca futboldan da iyi para kazanıyordum. Memur maaşlarından fazla bir gelirim de futboldan oluyordu. Herkes beni tanıyordu, işlerimle beraber futbol çok iyi gidiyordu.”

Derviş (Arap) Bırışık
“Kıbrıs KOP Kupasını kazandım EPA ile... Fiziğim çok güçlü idi. Bu, biraz da evim ile çalıştığım Hala Sultan Tekkesi yanında bulunan tuzhane arasındaki 10-15 kilometrelik mesafeyi her gün koşarak gidip gelmem sayesinde oldu.”

 

Özkan (Mustafa) Aşardağ
“Rumlar bizi el üstünde tutuyordu. 1952-53 sezonu yani ilk gittiğim yıl Kupa’da finale kaldık. Rakibimiz Çetinkaya idi. Ben de eski takımım Çetinkaya’ya karşı EPA formasıyle final oynayacaktım

Zihni (Ahmet) Kalmaz

“Tekrardan geri döneceğimde Olympiakos Kulüp Başkanına gidip durumu izah etmeyi çalıştım. Başkan ‘burada EOKA, orada TMT, bundan dolayı kararına saygım var’ dedi bana.


Erdoğan (Mustafa) Aşardağ
“Kıbrıs Karmasında Kıbrıslı Rum ve Ermenilerle beraber forma giyerdik. İsrail ile 20 bin kişinin önünde deplasmanda oynadığımız ilk maç 2-2 bitmiş ve Karmanın ilk golünü ben atmıştım.”


Coşkun Ulusoy
Nea Salamina’lı taraftarlar beni çok tutuyorlardı. Hatta adıma şarkı yazıp, sloganlar da atıyorlardı”


Nejdet Ustaoğlu (Lucky)
“Benim en büyük özelliğim kornerden attığım gollerdi. Toplara ayağımın içi ile kesme vuruşlar yapardım. Bu şekilde APOP’ta oynarken attığım çok goller vardır.


Mehmet Naim
“İngiliz ordusunda görev yapıyordum. Ama APOP’taki çevrem olaylara karışmamamı isteyip beni koruyacaklarını söylediler. Öyle de oldu. Beni rahatlatmışlardı.”



Ayhan Nazım (Dumancı)
“KOP’ta futbol yarı profesyonel idi. AEL beni almak için TOL’a para, forma ve malzeme yardımı yapmıştı.”

 

Ali İmam
“Güney Kıbrıs’ta oynadığım 7 yıl boyunca Rumcayı anadilime yakın öğrendim. Bununla beraber çok güzel dostluklar kurdum. Kısa bir süre önce Güney Kıbrıs’a bir arkadaşıma gitmiştim. Yolu geçerken bastonlu, 80 yaşlarında bir ihtiyar beni gördü ve yanıma geldi. “Sen Nea Salamina’da oynayan gençsin dedi.” Gözlerim doldu... Güney’de oynarken çok iyi oynadığım maçlarda “aman aman o İmam” diye bana sevgi gösterilerinde  bulunurlardı.”

 

Fikret (Ahmet) Aydınoğlu
“Rum bize hala daha çok büyük ilgi gösterirken maalesef ayni ilgiyi burada göremiyoruz. Anorthosis ile Kıbrıs Kupası Şampiyonluğumuz var. Ben genelde soliç abim Ali de solaçık oynardı. Hatta bana “topları hep abine atıyorsun” diye kızanlar da olmaz değildi. Aradan 60 yıl geçmesine rağmen Anorthosis bize hala daha büyük ilgi gösterir. Orada tüm kapılar bize açılır. Ama Çetinkaya’da yıllarca şampiyonluk yaşamış biri olarak bunu söyleyemem. Kupa ve Pakkos Şildi’ni defalarca kazanan ekipten 3-4 kişi kalmamıza rağmen burda unutulduk.”