Hasan KARLITAŞ  

Ülkemizin en eski müzelerinden Güzelyurt ve Arkeoloji ve Doğa Müzesinin, Doğa bölümü geçtiğimiz aylarda, Turizm ve Çevre Bakanlığına bağlı Eski Eserler ve Müzeler Dairesi ve Taşkent Doğa Parkı işbirliğinde yenilenmişti. Müze kolleksiyonunda bulunan tüm kurutulmuş hayvanların bakımı, Tahnit sanatı uzmanı Mehmet Paralik tarafından gerçekleştirilmişti.

Kıbrıs doğasına ait hayvan türlerinin sergilendiği müzede, kümes hayvanları, kelebekler, böcekler, sürüngenler ve  kuşlar yer alıyor.

Müze kolleksiyonuna son eklenen hayvan ise, Kıbrıs Doğasının en özel türlerinden Muflon – Ovis Orientalis – Ovis Gmelini Ophion.

Kıbrıs Muflon’u

Geçtiğimiz senelerde Kıbrıs Türk Rehberler Birliği ( KITREB ) Yönetim Kurulunda birlikte çalışma şansı yakaladığım Mustafa Tolgalı arkadaşım, Muflonlar ile ilgili değerli bir araştırma yürütmüştü. Muflon demişken, Turist Rehberi isimli dergimizde yayınladığımız bu araştırmadan bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Kıbrıs ta bulunan muflon türü, bilinen diğer türlerden daha küçük ve zayıf oluşu, bunun yanında  renklerindeki farklılık ve boynuz yapısının spiral olması onun adamıza özgü (endemik) olmasını sağlamıştır. Adamıza yaklaşık 8000-9000 yıl öce neolitik dönemde belki insan oğlundan da önce veya adamızın ilk yerleşikleriyle gelen muflonlar, günümüzde  türünü  devam ettirebilen, Kıbrıs adasının tek tarih öncesi canlısıdır dersek yanılmayızdır herhalde.

Tarih öncesi dönemde adamızla tanışan muflonlar, o dönemin iklim koşullarına ayak uydurarak ve gelmiş oldukları yerdeki soydaşlarından farklılaşarak günümüzdeki Kıbrıs muflonunu oluşturmuşlardır.

Kıbrıs muflonunun temel özelliklerine baktığımızda, erkekleri 45-50 kg, dişileri ise 25-35 kg ağırlığa ulaşabilmek de , Kıbrıs muflonunun boy ortalaması ise dişilerde 60cm, erkeklerde 75cm kadar ulaşabilmektedir. Boynuz yapıları ise spiral olup ve diğer türlerden daha kısa  bir yapıya sahiptirler.

Muflonlar, kırmızı-kahverengi renk tonlarına sahip, boyları 90cm-1m ortalamasına ulaşabilen ve 135 kg (dişileri) - 250 kg (erkekleri) vücut ağırlığında bir otçul hayvandır. Muflonların bulunmuş oldukları coğrafi koşullara göre sahip oldukları renk tonların da ve boynuz ölçülerin de farklılıklar görülebilmektedir. Genellikle tüm muflonların Kulakları ve ayaklarının yarıya kadar olan kısımları beyaz renkten oluşsa da, örneğin; Kıbrıs muflonunun boynuz yapısı diğerlerinden daha spiral ve küçüktür, ayrıca Anadolu muflonlarında yaşadıkları coğrafi koşullar gereği  beyaz renk daha baskın olmaktadır.

Kıbrıs da ve diğer ülkelerde bulunan muflonların boy, renk ve kiloları dışında, diğer tüm özellikleri benzerlik göstermektedir. Tüm muflonlar utangaç bir yapıya sahip olup, çoğunlukla geceleri beslenen, ayrıca ayni bölgede fazla kalmayı sevmeyip sürekli yer değiştiren hayvanlardır. Erkekleri  ve dişileri genellikle ayrı gruplar halinde yaşamakta ve sadece çiftleşme sezonlarında bir araya gelip tekrar gruplara ayrılmaktadırlar.

Çiftleşme zamanları kış öncesi aylara denk gelmekte ve diğer benzer türlerinde olduğu gibi çiftleşmede egemen olacak erkeğin belirlenmesi için aralarında sert rekabetler yaşanmaktadır. Bunun sonucunda da  genellikle boynuz ölçüleri büyük olan orta yaşlı muflonlar galip gelmektedirler.

Erkek muflonlar 7 yaşına gelene kadar bu rekabete ortak olmazlar. Dişi muflonlar ise 3 yaşına kadar çiftleşmekten kaçınırlar. Ayrıca dişiler 210 günlük hamilelik döneminden sonra doğum yapmaktadırlar.

Kıbrıs kültüründe yer etmiş olan bu yaban koyunundan, yazılı kaynaklar ilk olarak Lüzinyanlar döneminde bahsetmektedir. Bu döneminde ki kralların  avlamayı en çok sevdikleri hayvan olarak geçen muflonlar, bazı kaynaklarda  kolay avlanabilmeleri için, özel olarak yetiştirilmiş leoparlardan da yararlanıldığını, bizzat Kıbrıs a gelmiş  gezginler kendi yazılarında belirtmektedirler.

Kıbrıs ta tarih öncesi yıllardan başlayarak yakın tarihimiz olan 1975 yılına kadar muflonlar insanoğluna gerek etiyle, gerek derisiyle, gerekse de birçok konuda sembol olarak katkı yapmış, fakat 1975 yılında (IUCN) World Conservation Union ın kararıyla nesli tükenmekte olduğu için koruma altına alınmışlardır.

Muflon v e kültüre etkileri

Kıbrıs insanı “Samarella” denilen, Baf ve Dillirga bölgelerine has bu Kıbrıs pastırmasını uzun yıllar boyunca avladıkları muflonların etinden üretmekteydiler, derisini ise hem ayakkabı, hem de çobanların veya avcıların kullandıkları dağarcık yapımı için kullanmaktaydılar. Bunların dışında muflon, Kıbrıs Cumhuriyetinin hem parasına hem de havayollarına geçmiş dönemlerde simge olmuştur.

Yukarıda da bahsettiğimiz üzere, günümüzde muflonlar koruma altına alınmış olup, çok az sayıda Kuzey Kıbrıs da Dillirga bölgesinde görülmektedir. Güney Kıbrıs da  ise, Trodos dağlarının kuzey batı bölgesinde, muflonları korumak için oluşturulmuş özel bir doğal park mevcut olup buradaki muflon popülasyonu 1200 olarak tespit edilmiştir.

Muflonların nesillerinin koruma altına alınmasından sonra, nesillerinin çoğalması için 1975 yılından beri gözlem altında tutulmalarının yanı sıra  2001 yılında bir muflon başarılı şekilde klonlanmış ve tam 7 ay boyunca yaşamıştır.

Mustafa Tolgalı arkadaşımıza bu güzel özet için teşekkür ederim. Trodos Dağlarının  karlı olduğu dönemde, yiyecek bulmak için karsız bölgeye inen muflonları Bağlıköy, Yeşilırmak ve Lefke Bölgelerinde görmek mümkün. Coğrafyamıza ait bu özel tür,  kendine baktıran, alımı ancak biraz da ürkek, tavırlarıyla kendine özgü bir değerimiz. Bu vesileyle, muflonların, doğa yürüyüşü yaparken, karşıma defalarca çıktığını belirteyim...

Kıbrıs muflonları nın ait olduğu bu coğrafyada özgürce yaşamasını temenni eder, North Cyprus UK okurlarına sağlıklı ve mutlu günler dilerim.

Yararlanılan Kaynak : Mustafa Tolgalı / Kıbrıs Muflonu ve Kültür – KITREB TURİST REHBERİ Dergisi.