Bağlarbaşı ailesinin Bandabuliya No. 40’ta satışa sunduğu el yapımı ürünü likörler ve kremler de özellikle turistler tarafından büyük ilgi görüyor.

 

Tağmaç ÇANKAYA

 

Lefkoşa’nın zengin tarihinin yaşayan en güzel örneklerinden Bandabuliya, son dönemlerde hak ettiği değeri görmeye başladı.
Yerel halkın üretim odaklı, kendi kültüründen damıttıkları ve el emeklerinin satışını gerçekleştirdiği dükkanlardaki artış, Bandabuliya’nın değerine değer katıyor. Bandabuliya bu haliyle birçok insana da üretmek konusunda ilham kaynağı oluyor.

Geçtiğimiz günlerde hizmete giren Bandabuliya No. 40’ta bu dükkanlardan bir tanesi. Likörler ve şifalı bitkilerden kremler satılan bu yerin işletmecisi Doğa Bağlarbaşı, üretici bir ailenin ikinci nesli olarak işi babadan devralmaya hazırlanıyor.

 

Bahçedeki meyvelerden likör ve krem üretmişler

 

Doğa Bağlarbaşı ile kendi yerinde yaptığımız söyleşimizde, bu işe öncelikle yerel meyve ve sebzelerden likörler çıkararak başladıklarını öğreniyoruz. Havuçtan tutun da babutsaya kadar, birçok meyve ve sebzenin likörünü yaptıklarını ifade eden Bağlarbaşı, bunların çok ilgi gördüğünü ve gelen talep üzerine artık ürünlerini halkla buluşturmak adına, Bandabuliya’daki bu dükkanı açtıklarını söylüyor.

Babası kimya mühendisi olan Doğa, daha yıllar öncesinden, kendi evlerinin bahçesinde yetiştirdikleri ürünlerin meyvelerinden toplayıp, likörler ve şifalı bitkilerden kremler yaptıklarını anlatıyor.

Bir dönem ailece Türkiye’ye taşınan ama memleket hasretine dayanamayıp geri dönen ve yeniden imalathane ve laboratuvar kuran Bağlarbaşı ailesi, başta babaları olmak üzere üretime ve yerli üretimin hem yurtiçinde hem de yurtdışında pazarlanmasına katkı sağlayan bir misyon edinmişler.

 

“Formülleri babam hazırlıyor”

 

Kremlerin yapımında, kendilerine özgü ve bunun yanında bin yıllardır bilinen Kleopatra kremi gibi tarifleri yapmak için doğal bitkileri kullanıyorlar.

Dönemimizin büyüyen trendi olan doğal ürünlerden imalat konusunu ciddiye alan Bağlarbaşı ailesi, kimya mühendisi baba ve yurtdışında tahsilini tamamlayıp işe tekrardan dahil olan Doğa Bağlarbaşı ile bu işe güzel bir başlangıç yaptılar. Babasının üretime ve elde mevcut olan ürünler ile en iyisini yapma tutkusuna atıfta bulunan Doğa Bağlarbaşı, tüm formüllerin de yine babası tarafından geliştirildiğinin altını çiziyor.

 

“Ek turizm fırsatını değerlendireceğiz”

Bandabuliya’da yerel halk yanında turistlerden de gördükleri ilgili değerlendiren Bağlarbaşı, üretimi genişletmek üzere inşaat başlattıklarını ve imalathanelerinin de içinde olacağı kendilerine ait geniş bir toprakta, ayrıca ürün imal ettikleri bitki, meyve ve sebzeleri de yetiştirip, turistlerin bahçeden şişeye gelene kadarki sürece dahil edileceğini belirtiyor.

Böylelikle, turistlerin hem üretime katkı sağlamasını, hem de burada konaklayabilecekleri  bir projeleri olduğunu belirten Bağlarbaşı, böylelikle eko ve agro turizm anlamındaki fırsatı değerlendirmek istediklerini sözlerine ekliyor.

 

Harup likörleri ilgi görüyor

 

Özellikle harup likörleri en çok satan ve turistlerce ilgi gören ürünleri. Doğa, bu ürünün şişelenmesi için, bugün artık Kıbrıs’a özgü olarak kabul edilen damacanaların benzer tasarımında üretilmiş küçük ölçekli şişeleri, İtalya’dan bulup getirttiklerini söylüyor. Üretimin zaten çok meşakkatli bir süreç olduğuna da değinerek, emeğin doğru şekilde neticelenip, alıcıya ulaştırılmasının bir sorumluluk olduğunu da sözlerine ekliyor.  “Neden bu şişeleri seçtiniz?” diye sorduğumuzda; “Bu şişeler ile hem ürünlerimizin sunumundaki estetik kaygımızı gideriyor, hem misyonumuz olan kendi ürünlerimizi dünyaya doğru tanıtmayı gerçekleştirmiş oluyoruz’ diyor.

 

“Şifalı bitkiler konusunda Kıbrıs bir cennet”

 

Ürettikleri kremlerle ilgili de bilgiler veren Doğa Bağlarbaşı, özellikle yasemin ve zeytin yağı özlü kremlerle cilt bakımından tutun da bir çok soruna da çözüm ürettiklerini söylüyor.

Doğa, Kıbrıs’ın şifalı bitkiler konusunda çok değerli bir coğrafya olduğunu ve yerel bitkilerimizin daha iyi tanınması sayesinde, bunların üretime dahil edilerek, ülkede birçok yeni ürün üretme potansiyelini de bizlere hatırlatıyor. Bunları söylerken Kıbrıs’ın özellikle Kıbrıslılar tarafından daha iyi tanınması gerektiğine de göndermede yaparak, “Gelen turistler, çoğu zaman bizim bitkilerimizi bizden daha iyi biliyorlar ve buna şaşırıyoruz” diye göndermede bulunuyor.

 

Arasta ve Eski Lefkoşa bölgesinin bu gelen yeni dalga ile yeniden kazanılması, canlandırılıp, hareketlenmesi ve ülkenin her yanından ve köylerden gelen yeni nesil üreticilerin, kültürümüzü korumak ve çeşitlendirmek için ortaya koydukları bu güzel çabada, yerini alan Bağlarbaşı ailesinin örnek teşkil eden üretici ve vizyoner tutumlarının yayılmasını temenni ederiz.