- Mağusa’da onu tanımayan yok. Bisikleti üzerinde tam 33 yıldır yasemin satan ‘Yaseminci Ali, Kıbrıs ile özdeşleşen bu kültürü günümüze taşıyor.

 

- “Yaseminleri sabah toplarım hanım dizer. 17:30 da yollara çıkarım. 20:00’ye kadar elimdeki yaseminleri bitiririm. 8-10 tane birşey satarım. 1-2 tane daimi müşterim vardır. Ben 10 TL’ye satarım, kürt çocukları 5 TL’ye satar. Haziran, Temmuz, Ağustos boyunca sürer yasemin işi...Benim yaseminlerim 24 saat dayanır”

 

- “ Birisi,  striptizci bir kadının cinsel organına gelecek kadar büyük yasemin ısmarladı. Fiyat 10 lira. Hovarda geçinen bir rumdu. Soyunmasını bekleycen boynuna da sen takacan dedi. Kabareye gittim ve bekledim. Nihayet kadın başladı soyunsun...”

 

Misli Kadıoğlu

 

Kıbrıs denilince akla ilk gelenlerdendir ‘yasemin’. Adayla bu narin mis kokulu çiçek özdeşleşti. Kıbrıs’ın simgelerinden biri haline gelen Kıbrıs yasemini, en son dünyaca ünlü sanatçı  Janeffer Lopez’le de gündeme geldi. Lopez’in gerçekleşmese de Kıbrıs’a gelme şartları arasında odasında yasemin konulmasını istemesi Türk basını yanı sıra yabancı basında da yer almıştı. Geçmişten beridir Kıbrıslıların vazgeçilmezidir yasemin. Her ne kadar ekmek parası için de olsa Ali Galip Özyolaç bu kültürün devamını sağlamak gibi önemli bir misyonu üstlendi. 33 yıldır Mağusa’da bisikleti üzerinde yasemin satıyor. Mağusa’da herkes onu tanıyor. Bu sayımızda onun Galatya’dan Mağusa’ya uzayan ilginç yaşam öyküsüne yer verdik. Geçmişten bu güne bir yolculuk yaptığımız ‘Yaseminci Ali’ ile tatlı bir söyleşi gerçekleştirdik.

 

Annesi ölmüş ve evlatlık verilmiş

Yaseminci Ali Mağusa’da evinin avlusunda gazetelere göz gezdiriyordu. Bizleri içtenlikle karşıladı. Trajik bir yaşam öyküsüyle karşılaştık onunla yaptığımız kısa söyleşide.  5-6 yaşındayken Ali Galip Galatya’daki köylerinde kaybolmuş anlattığına göre ve bu kayboluşu 7 gün 7 gece sürmüş...Annesi de hamileymiş o zamanlar ve onu ararken ölmüş. Sonraları babası tarafından Mağusa’da Hakkı Derman’a evlatlık verilmiş Ali Galip, o dönemler köyden geldiği için de dışlanmış bir süre okulda. Bisiklet tamirciliği yapmış çocukluğunda. O yıllar oyun bile oynayamamış, hayatın ağır bedellerini ta küçük yaşta ödemeye başlamış...Mağusa'da sinema filmleri tellallığı da gelmiş arkasından. 

 

Gazetecilikten sinema tellallığına...

Ali Galip Özyolaç savaştan önce de gece gündüz çalıştığını anlatıyor. 5 çocuğuna bakmak ve bir aileyi geçindirmek adına yıllarca çalışmış. Anlattığına göre, 59-60 yıllarıydı, Türkler gazetelerini dağıtsın diye Rumlara verirdi. Türkçe, Rumca, İngilizce gazeteler satmış Ali Galip, o yıllarda da başına gelen kalmamış değimi yerindeyse. EOKA’cı olmakla suçlanmış, tutuklanmalar, hücreye atılmalar, dayaklar, Türk olduğunu anlatabilmekle çok uğraşmış...Sonraları gazetecilikten ayrılmış. Belediyede de çalışmış bir süre.  “Çalışmadan ekmek bulmadım, çalışmadan yatak bulmadım” diyor Ali Galip yaşam öyküsünü bizlere anlatırken, biraz da sitemkar.

 

 

Gancellinin yanındaki yaseminin bereketi

Küçük yaştan beri çalışan Ali Galip, şimdi oturduğu evine taşındığı yıllarda, gancellinin yanında kocaman bir yasemin ağacı varmış...Hala daha aynı yasemin ağacı aynı yerde duruyor, anlatıldığı gibi eskiden olduğu kadar büyük olmasa da... Ali Galip, 1967 yılında hem kendi bahçesindeki yaseminleri hem de komşulardan toplamaya başlar, “İlk denemede yufka gittik” dese de 33 yıldır bu işi yapıyor. “Sabah toplarım hanım dizer. 17:30 da yola çıkarım. 20:00’ye kadar bitiririm. 8-10 tane birşey satarım. 1-2 tane daimi müşterim vardır. Ben 10 TL’ye satarım. Kürt çocukları 5 TL’ye satar. Haziran, Temmuz, Ağustos boyunca sürer bu yasemin işi...Benim yaseminlerim 24 saat dayanır. Başkalarınınki erken açarmış.” diyor. İşin sırrını ise eşinin bildiğini söylemeden geçemiyor.

 

“Yasemini boynuna ben astım”

Yıllarca bisiklet üzerinde yasemin satan Ali Galip’in anısı da çok. Çok fazla insanla ve çok fazla hayatla karşı karşıya geldi ne de olsa. Anlatmaya başlıyor büyük bir heyecan ve yüzünde o günleri hatırlamanın mutluluğuyla...“ Bir tanesi striptizci bir kadının cinsel organına gelecek kadar büyük yasemin ısmarladı. Fiyat 10 Kıbrıs Lirası. Hovarda geçinen bir rumdu. Soyunmasını bekleycen boynuna da sen takacan dedi. Nihayet kadın başladı soyunsun. Saat 00:00 oldu. Kadın çırılçıplaktı yasemini boynuna astım. Sarıldı öptü beni. Bütün rumlar da alkışladılar. Yeni evliydik hanımla az kalsın bozuşalım.”

 

Yasemin dizmeyi unuttuk

Kıbrıslı Türklerin çok büyük çoğunluğunun evinin bahçesinde yasemin var. Ancak eskisi gibi, iğne ve ipliği eline alıp da yasemin dizenler çok az kaldı. Kah güldük kah üzüldük Ali Galip’in yaşam öyküsüne. Bize unutmaya yüz tutmuş bu değerlerimizi birazcık da olsun hatırlattığı için hepimiz ona büyük bir teşekkür borçluyuz.