“Bu ülkenin değerini bilelim… Birbirimizi sevelim, koruyalım. Her an çözüm olacakmış gibi, ekonomimizi ve rekabet gücümüzü hazırlayalım. Daha akılcı yönetelim, yönetilelim. Ülkemizin geleceği turizmdir.”

 

Hasan KARLITAŞ

Kuzey Kıbrıs turizm sektörünün öncü isimlerinden Ünal Çağıner, 1977 yılında başlayan turizm yolculuğunu, 40 senede paha biçilmez eserlerle donatarak, emsalsiz bir hazineye dönüştürdü.
Çatalköy bölgesindeki altı buçuk mil mevkiinde, birkaç galiften, 2 bin yataklı dev turizm yatırımına dönüşen bir başarı öyküsü bu.
1970’li yıllarda turizmi düşünmek ve ona yönelik yatırımları hedeflemek herkesin harcı değildi. İşte Ünal bey, büyük düşündüğü için “Ünal Çağıner” olabildi. Bu topraklara iz bırakabildiği için sevilip sayıldı. Turizm ile yatıp turizm ile kalktığı için hedeflerine ulaştı.
Akgünler Turizm ile başlayan turizm yatırımları, Acapulco Tatil Köyü ile taçlandı. Yaklaşık kırk senedir, ülkemizde “tatil” denildiği zaman ilk akla gelen yerlerin başında, Acapulco geliyor.
Ünal Çağıner’in ülkemize armağan ettiği, bin kişinin üzerinde istihdam hacmine sahip, Akgünler Turizm ve Denizcilik, Acapulco Otel ve Tarsan Çiftliği, çok önemli turizm yatırımları olarak ülkemizin gurur kaynağı. North Cyprus UK Gazetesinde bu ay, turizmin duayeni, cesur yürek Ünal Çağıner ile yaptığımız mülakatı sizlerle paylaşmak istiyorum. Ünal beyin girişimcilik ruhundan ve söylediklerinden, hepimizin öğrenecekleri var.

Ünal Çağıner ismini Kuzey Kıbrıs’ta elbette tanımayan yoktur. Ancak sohbetimize başlarken bize kendinizden bahseder misiniz?

1946 Malya doğumluyum. Babam Malya, annem Evdim köylerindendi. İlk çocukluk yıllarım Malya’da geçti. Ardından ailem 1952 senesinde Ciyas Pirasgosu’na göç etmek durumunda kaldı. Üç sene de orada yaşadıktan sonra 1955-63 dönemleri arasında Evdim Pirasgosunda bulundum. 1963 – 74 dönemindeyse Evdim’de yaşadık. 1974 senesinden sonra ise Girne’ye yerleştik. Dile kolay, 1946 – 1974 arasında geçen 28 senede beş sefer göç etmek zorunda kaldık. O yüzden, Kıbrıs Sorunu, 1974 senesinde başlamadı. 1950’li yıllardan beridir bu sorun var. İngiliz Yönetiminin Türkleri de polis yazması ile birlikte, babam 1957’de polislik yapmaya başlamıştı. Annem ev hanımıydı.

Her şey bir hayal ile başlar. Peki sizin, turizm ile tanışmanız nasıl oldu ?

Kıbrıs’ın geçirmiş olduğu, zor koşullar içerisinde turizm yapma hayalleri kurdum. 1972 senesinde, Evdim denizinde 24 dönümlük bir arazi satın almıştım.  O arazinin hemen yanı başında bitişiği diyebileceğimiz, 350 dönüm Vakıf arazisi vardı. Arkadaşlarımızla, o araziyi de içine alan, bir tatil köyü projesi çıkarmıştık.  1974 senesine kadar, proje çalışmaları devam etmişti. 1974 hadiselerinden dolayı, projemizi hayata geçiremedik. Turizm amaçlı, 12 ortakla kurduğumuz, Turizm Kooperatifi, hala daha güneydeki şirketler mukayyitliğine kayıtlıdır. O yıllarda, İngiliz üslerinde, Hava Tahmincisi olarak çalışıyordum. 1969 senesinde, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, 1970 – 74 döneminde dört yıla yakın, İngiliz üslerinde görev yaptım. Havayı iyi tahmin etmem, o dönemden kalan bir yeteneğim. Bana güzel bir iş deneyimi oldu. 1974 Harekatı’ndan sonra Girne’ye yerleştik. Aşağı yukarı bir yıl kadar ( 6 ay maliye, 6 ay İskân Bakanlığı) kamu görevi yaptım. Baktım gördüm ki, bu memuriyet bana göre bir iş kolu değil. Memuriyet görevini bırakıp, ticarete atıldım. Kardeşlerim ve eniştelerim ile birlikte, Akgünler Ticaret Şirketi’ni kurduk. Akgünler Market fikrini hayata geçirdik. 1977 senesinin ocak ayında, 31 yaşındayken,  Akgünler turizmi kurarak, hep hayalim olan, turizmin ilk adımlarını attım.

Neden Akgünler ismi ?

Akgünler ismi 1974 yıllarında, o dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı rahmetli Bülent Ecevit’in kullandığı bir söylemdi. Ecevit’in Kıbrıs Barış Harekatı’nda gösterdiği cesaretten dolayı, hepimiz ondan çok etkilenmiştik. Şirketimizin ismi de, onun söyleminden geliyor. Akgünler, 1970’li ve 80’li yıllarda çok büyük turizm operasyonları yaptı. Kıbrıs turizm tarihinin ilk acentelerindendir. O yıllarda, Dome, Celebrity, Mare Monte, Salamis, Rocks ve Dorana gibi oteller vardı. Ağırlıklı olarak, Türkiye pazarı ile çalışıyorduk. Abartısız, Kuzey Kıbrıs turizminin %70’ini biz yapıyorduk.

Acapulco nasıl doğdu ve yıllar itibarıyla nasıl gelişti? İsmi nereden geliyor?

Acapulco’nun ismi, Meksika’nın ünlü turizm cenneti Acapulco’dan geliyor. 6.5 mil olarak bilinen, Acapulco’nun bulunduğu mevkide, 1978’den 1982’ye kadar, plaj çalıştırdım ve restorancılık yaptım. O dönemde, bu bölgede hiç bir altyapı, elektrik, su yoktu. Restoranın yanına, küçük bir havuz yapmıştım. Elektrik olmadığı için Lefkoşa’daki buz fabrikasından, buz getirtip, havuza koydurdum. Böylelikle kola ve diğer içeceklerin soğuk kalmasını sağlıyordum.
Acapulco’yu 1982’de, 50 bungalov ile kurduk. Böylelikle, acentecilikten, otelciliğe de geçiş yapmış oldum. O yıllarda birçok kişi bana Girne’nin dışına yatırım yaptığım için deyim yerindeyse gülüyordu. Ancak ben, Girne’nin çevresi ile büyüyebileceğine inandım. O yıllarda, ‘kimse gelmez’ denilen burası, bugün büyük bir çekim merkezi oldu. İlk yıllarda, Alman ve Avusturyalı turistler bizi tercih etmeye başladı. Çok iyi hatırlıyorum, 1983’te tesisin %80’i Avusturyalıydı. Zaman içerisinde 229 bungalov ve 52 otel odaya çıktık. Son dönemde yürüttüğümüz otel projesi ile otel odalarının sayısını 660’a çıkardık. Şu anda, Acapulco’nun yatak sayısı 2 bin dolaylarındadır.

Yeni yatırım projeleri var mı ?

Acapulco kurulduğundan beri bu bölgede yaklaşık kırk yıldır inşaat durmadı. Ben hayatta olduğum sürece de devam edecek. Yatırım yapmak bir hastalıktır. Kongre turizmi, luna park, yeni plaj bar alanı, spor alanları, yüzme havuzları yanında, son olarak da sağlık-spa alanında çok iddialı bir yatırım yaptık. Yeni projeler üretmeye devam edeceğiz. Ada ekonomilerinde turizm başta gelir. Turizme dayalı tarımsal üretim yanında, turizme dayalı hafif sanayiyi hedeflemeliyiz. Biz kendi işletmemizde bunu uyguluyoruz.

Topluma nasıl bir mesaj vermek istersiniz ?

Değerini bilemediğimiz, doğasıyla, insanıyla çok güzel bir ülkede yaşıyoruz. Bu ülkenin değerini bilelim. Geçmişte yapılan en büyük hata, KTHY’nin batırılma süreciydi. Her ülkenin kendi hava yolları olması gerektiğine inanıyorum. Birbirimizi sevelim, koruyalım. Her an çözüm olacakmış gibi, ekonomimizi ve rekabet gücümüzü hazırlayalım. Daha akılcı yönetelim, yönetilelim. Ülkemizin geleceği turizmdir.