Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nun 22 Haziran’da oy birliğiyle onayladığı “Aile (Evlenme ve Boşanma) (Değişiklik) Yasası”, özellikle kadın ve çocuk hakları başta olmak üzere toplumsal cinsiyet eşitliği ve insan hakları temelinde iyileştirici düzenlemeler içeriyor.

En son 1998’de değiştirilen Aile Yasası’na 17 yıl aradan sonra önemli değişiklikler getiren yasa, ilgili devlet kurumları ve sivil toplum örgütleri yanında bu alanda deneyimli kişilerin ve hukukçuların da görüşleriyle hazırlandı.

Soyadı konusunda çağdaş değişiklikler getiren yasa, mahkemenin boşanma durumunda çocuğun velayetinin kime verileceğini saptarken; çocuğun yaşını, fiziksel ve ruhsal sağlığını, maddi ve manevi ihtiyaçlarını, anne ve babanın durumunu göz önünde tutmasını düzenliyor. Yasaya göre ayrıca, mahkeme velayet konusunda karar verirken, 7 yaşından büyük çocukların ve Sosyal Hizmetler Dairesi’nin görüşlerini de dikkate alacak.

18 yaşını bitirdiği halde lisans eğitimi gören çocukların nafakasının devamıyla ilgili açılım getiren yeni yasada, koruma emri konusundaki değişiklikle, sadece evli veya boşanmış çiftler değil, evli olup olmadıklarına veya aynı evi paylaşıp paylaşmadıklarına bakılmaksızın, bireyler ve aile fertleri de koruma emrinden yararlanabilecek.

Şiddete maruz kalanlar, mahkeme yanında, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’ne de başvurarak koruma emri isteyebilecek.

Boşanacak çiftlerin mal ve borç paylaşımı konusunda da yenilikler getiren yasaya göre, boşanma davası açıldığı tarihten 2 yıl öncesine kadar elden çıkarılmış mallar da dikkate alınacak. Borçlarda ise kusurlu tarafın yükümlülüğü olacak.

Yürürlükteki yasada, kadın doğum yaptıktan sonra babanın çocuğu reddetmesi durumunda ispat yükümlülüğü anne ve çocuktayken, yeni düzenlemeyle bu yükümlülük babaya verildi.

DERYA: “ADLİ YARDIM DEVRİM NİTELİĞİNDE”

26 maddelik değişiklik yasa önerisini ilgili kesimlerin görüşleri ve çalışmalarıyla hazırlayıp Meclis’e sunan CTP-BG Lefkoşa Milletvekili Doğuş Derya, yeni yasadaki “adli yardım” düzenlemesinin devrim niteliğinde olduğunu söyledi.

TAK muhabirinin sorularını yanıtlayan Ad-Hoc Komite Başkanı, CTP-BG Lefkoşa Milletvekili Doğuş Derya, yasa değişikliğiyle temel insan haklarının iyileştirilmesi ve daha demokratik bir yasal düzenleme sağlamaya çalıştıklarını söyledi.

“EVET, ACİLDİ!”

Güncel ihtiyaçlarla beraber sorunların da büyüdüğünü, bunlara insan hakları temelinde cevap verecek temelinde bir takım önermeler geliştirmek gerektiğini ifade eden Derya, “Benim her şeyden önce derdim buydu.

‘Önceliğimiz bu muydu, başka sorunumuz yok muydu, acil miydi?’ diye tartışılıyor. Evet, acildi!..” ifadelerini kullandı.

“Kıbrıslı Türk toplumunun 1974’ten, hatta daha öncesinden beridir hak ve özgürlükleri değil, kan, gözyaşı ve hep şiddeti konuşan bir toplum olduğunu” belirten Derya, dolayısıyla ülkede, insan hakları, adalet, demokrasi ve eşitliği sağlamayı acil bir sorun gördüğünü vurguladı.

Derya, “Ben sorunlar arasında hiyerarşi kurmuyorum. Bütün sorunlar çok önemli. Hepsine de çözüm üretmekle zamanımız, enerjimiz yettiğince mükellefiz. Halkın bize verdiği görev de bu. Ben vekilliği böyle görüyorum ama ne zaman insan haklarıyla ilgili bir şey yapacak olsak itibarsızlaştırmaya çalışanları da haksız buluyorum. Yasadaki çocuk hakları, nafaka ödemeleri, şiddet, koruma emri önemlidir” diye konuştu.

“Yasada fiili polis koruması olsaydı bundan birkaç yıl önce Aşkın Şevketoğlu belki de öldürülmeyecekti” diyen Derya, adli yardımın önemini de “Bir insanın maddi durumu iyi olmadığı için avukat tutup boşanamaması, evini terk edememesi, dayak yiyip şiddet görmesi acildir” dedi.

AVUKATLARIN DİLE GETİRDİKLERİ… KADINLARIN SOYADI TALEBİ…

CTP-BG Lefkoşa Milletvekili, Ad-Hoc Komite Başkanı Doğuş Derya, yasa önerisinin gerekçesini anlatırken, zaman zaman avukatların, Aile Mahkemelerindeki boşanma, velayet, nafaka, mal paylaşımı davalarında aksaklıklar yaşandığını dile getirdiğini; ayrıca kendi soyadını kullanmak ve çocuğuna kendi soyadını da verebilmeyi isteyen kadınlar bulunduğunu söyledi.

“KONU AJANDAMDAYDI”

Derya, bazı kadınların da soyadı konusunda hukuk mücadelesi başlattığını; ayrıca soyadı değişmesin diye evlendiği halde pasaport ve kimlik kartını değiştirmeyen kadınlar bulunduğunu ifade ederek tüm bunların sivil toplumdan gelen biri olarak kendisine de iletildiğini ve konunun ajandasında yer aldığını anlattı.

Geçen yıl ekim sonu bazı avukat arkadaşlarıyla Aile Yasası’yla ilgili çalışma başlattıklarını belirten Doğuş Derya, geniş katılımla hazırlanan taslağı önce partisiyle, ardından mart ayında Meclis’e sunduğunu kaydetti.

Meclis kapanmadan yasanın geçebilmesi için ad-hoc komitesi kurulmasın önerdiğini ve tüm partilerin onayıyla bir komite kurulduğunu ifade eden Derya, böylece Meclis’te grubu olmayan TDP’nin de temsil edildiği komitede Savcılık yanında Barolar Birliği gibi sivil toplum örgütleri de dahil tüm tarafların katılımıyla 7 toplantı yaptıkları, ayrıca bazı gayrı resmi toplantılar da yaptıklarını anlattı.

Derya, yasadaki radikal değişikliklerde özellikle Barolar Birliği’nin önemli katkısı olduğunu ifade etti.

NELER DEĞİŞTİ?

Yasadaki temel değişiklikler konusunda bilgi veren Derya, boşanma sürecinin uzamasını ve acılı olmasını engellemek amacıyla boşanma nedenlerinde, mahkemenin takdirini genişleten düzenlemeye gidildiğini kaydetti.

Boşanma şartlarının “fiili, anlaşmalı ve kusura dayalı ayrılık” olmak üzere üç unsurda düzenlendiğini belirten Doğuş Derya, çocukların haklarıyla ilgili düzenlemelerin de 1996’da KKTC Meclisi’nce de kabul edilen BM Çocuk Hakları Sözleşmesi dikkate alınarak yapıldığını bildirdi.

Velayet belirlenirken çocuğun kanaatlerinin de dikkate alınacağını belirten Derya, ayrıca çocuğun yaşayacağı ortam ve gideceği okullarla ilgili Sosyal Hizmetler Dairesi’nin görüşlerinin de alınacağını söyledi.

NAFAKA

CTP-BG Milletvekili Doğuş Derya, şu andaki uygulamaya göre nafaka ödemelerinin 18 yaşta kesildiğini ve bunun sıkıntı yarattığını belirterek, yeni yasada 18 yaşını bitiren çocuğun lisans eğitimi süresinin bir buçuk katı kadar sürede mahkeme kararına gerek kalmaksızın nafakasının sürmesi yönünde düzenlemeye gidildiğini kaydetti.

BABALIK… İSPAT…

Bebeğin babasının ispatlanmasıyla ilgili düzenlemeye göre, erkeğin, bebeğin doğmasından sonra bir ay içinde “bu çocuk benim değildir” diyebileceğini ancak bunu ispatlamakla yükümlü olacağını, bilimsel testlerin yapılacağını ifade eden Derya, mal paylaşımıyla ilgili de yeniliklere gidildiğini söyledi.

Derya, bir başka düzenlemeye göre, evlilik sırasında edinilen borçta tek bir tarafın kusuru varsa ve borç evlilik maksatları için kullanılmamışsa, o zaman kusursuz tarafın borcun bölüştürülmemesini, kusurlu tarafa kalmasını talep edebileceğini belirtti.

BOŞANMADA MAL PAYLAŞIMI

Boşanma durumunda mal paylaşımıyla ilgili de değişikliğe gidildiğini, çünkü boşanmayı kafasına koymuş bazı kişilerin eşinin haberi olmadan, dava öncesinde malları sattığını anlatan Doğuş Derya, bunu önlemek için boşanma davası açılmadan önceki 2 yıla kadarki süredeki malların da paylaşım kapsamına alındığını bildirdi.

Derya, boşanma sırasında içinde oturulan konut ve eşyaların acilen bölüştürüldüğünü; yasaya eklenen yeni maddeyle mahkemeye, evi ve eşyaları bir süre daha kimin kullanacağını takdir yetkisi verildiğini kaydetti.

KORUMA EMRİ VE ADLİ YARDIM

Eski yasada yeterince işlevsel olmayan “koruma emri”yle ilgili de yeni düzenlemeye gidildiğini ifade eden Doğuş Derya, Şiddeti Önleme ve Danışma Merkezi’ne (ŞÖDAM) başvuran kişilerin bu merkez aracılığıyla da koruma emri alabileceğini söyledi.

Derya, kişinin, ŞÖDAM aracılığıyla adli yardım hizmeti alabileceğini kaydederek “Adli yardımın gelmesi devrim niteliğindedir. Daha önce yoktu” dedi.

Daha önce koruma emrinde fiili polis koruması olmadığını, yeni düzenlemeyle 7/24 polis koruması emri verilebileceğini belirten Doğuş Derya, aleyhine koruma emri verilen bireyin de eğer görevi gereği veya avcı olduğu için ruhsatlı silahı varsa, silahına el konulacağını anlattı.

Ayrıca, aleyhine koruma emri verilen kişinin, çocuğuyla görüşmesinin refakatçi eşliğinde yapılabileceğinin de yeni yasada yer aldığını ifade eden Doğuş Derya, adli yardımın da Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’ne (TOCED) bağlandığını, kriterlerin de TOCED ile Barolar Birliği’nin hazırlayacağı ve Bakanlar Kurulu’nun onaylayacağı bir tüzükte saptanacağını kaydetti.

Derya, eski yasada koruma emrinin sadece evli veya boşanmış çiftleri kapsarken, yeni düzenlemeyle evli olmayan kişilerin ve çocukların da kapsama alındığını ifade etti.

EVLİLİK ÖNCESİNDE SOYADI KONUSUNDA BEYANNAME VERİLECEK

Yeni Aile Yasası’ndaki soyadıyla ilgili yeniliği de şöyle anlattı:

“Çiftler evlenme bildirimi sırasında bir takım belgeler sunuyorlar. Bu belgelerin içine bir de beyanname konulmasını düzenledik. Dedik ki, çiftler evlenme başvurusu yaparken eğer aile soyadı olarak bir soyadını belirlemişlerse veya ‘ikimiz de bekarlık soyadına devam edeceğiz’ diyorlarsa bunu evlenme sırasında beyannameyle sunsunlar ki daha sonra bu konuda aksaklık çıkmasın. Taraflar eğer anlaşırlarsa bir soyadını, aile soyadı olarak alabilirler. Kadın erkeğin, erkek kadının fark etmez ama bir tek aile soyadı var. Bekarlık soyadı aile soyadı olmayan kişi, aile soyadından sonra kendi soyadını da ekleyebilir. Böyle bir çiftten doğacak çocuğun soyadı da aile soyadı olarak belirlenen soyadı olur. Fakat, evlilik beyannamesi sırasında taraflar kendi soyadlarını kullanmaya devam edeceklerini beyan ederse, doğacak çocuk hem annesinin hem babasının soyadını taşıyacak. İkiden fazla soyadı olamayacak.

İki soyadlı çocuklar büyüyüp evlenince, onların doğacak çocukları 4 soyadlı mı olacak? Hayır. Bu durumdaki çocuk, soyadlarından birini seçecek.

Ayrıca 18 yaşını bitiren her çocuğun mahkemeye başvurup soyadında değişiklik yapma hakkı var.”

HALİHAZIRDA EVLİ ÇİFTLER 3 YIL İÇİNDE DEĞİŞİKLİK YAPABİLECEK

Derya, Yasadaki geçici madde uyarınca, halihazırdaki evli çiftlerin ve 18 yaşını tamamlamamış çocuklarının da 3 yıl içinde Nüfus Kayıt Dairesi’ne başvurarak soyadlarında değişikliğe gidebileceğini söyledi.

“SOYADI VE VERASET YASALARINDA DA DEĞİŞİKLİK ŞART”

CTP-BG Lefkoşa Milletvekili Doğuş Derya, bir soru üzerine, Aile Yasası’nda yaptıkları değişikliğe paralel olarak artık çok geri kalmış bir yasa olan 16/1974 tarihli Soyadı Kanunu’nda değişiklikler yapmalarının şart olduğunu, yasanın görüşüldüğü gün Meclis kürsüsünden de dile getirdiğini vurguladı.

Ayrıca mirası düzenleyen Veraset Yasası’nda evlilik dışı çocukların mirastan yararlanamadığını, bu adaletsizliği de düzeltmek gerektiğini söyleyen Derya, bu konuyu hem komitede konuştuklarını, hem de Meclis kürsüsünde ifade ettiğini, bir sonraki dönem bunu da gündeme alacaklarını belirtti.

Derya, Evlilik Dışı Çocuklar Yasası’nın da güncellenmesi gerektiğini söyledi.

“EŞCİNSELLERLE İLGİLİ TALEP VARSA…”

Bir başka soruyu da yanıtlayan Doğuş Derya, Aile Yasası’nı hazırlama gerekçeleri arasında, eşcinsellerin evlenmesiyle ilgili bir toplumsal talep bulunmadığını, böyle bir niyet de gütmediklerini belirterek, “Ben şahıs olarak eşcinsel evliliğe karşı değilim, olması gerektiğini de düşünürüm ama bu yasayla olacak bir şey değildi bu…” dedi.

Derya, eşcinsel insanların böyle bir talebi varsa, sivil beraberlik yasasının hazırlanabileceğini kaydederek, Güney Kıbrıs’ta bir ay kadar önce böyle bir yasa hazırlandığını hatırlattı ve “Eğer böyle bir niyet varsa, bunlarla ilgili de elbette çalışırız” diye konuştu.

“CİNSİYETSİZ DİL KULLANDIK”

BM ve AB’nin cinsiyetsiz dil kullanımıyla ilgili önermelerini dikkate alarak Aile (Değişiklik) Yasası’nda cinsiyetsiz dil kullanmaya özen gösterdiklerini, örneğin “karı- koca” yerine “taraflar, eşler, kişiler” sözcüklerini kullandıklarını anlattı.

Yasa değişiklik önerisini hazırlarken, AİHM kararları, BM’nin kadın ve çocuklara karşı ayrımcılığı önlenmesine ve Avrupa Komisyonu’nun kadına şiddeti önlemeye dair sözleşmelerini incelediklerini belirten Derya, soyadıyla ilgili düzenlemeler için de AB’de ve dünyada yapılanlara baktıklarını, örneğin Fransa’da 2005’te kendilerinin şu anda yaptığına benzer bir düzenleme yapıldığını, yine Güney Kıbrıs’ta kadınların kendi soyadlarını kullanabildiklerini anlattı.

Derya, şöyle konuştu:

“Ama kendi yerel koşullarımıza da baktık. Sadece orda bir yerde bazı prensipler bunları söylüyor diye, toplumun dokusuna ya da sorunlarına hiç uymayan bir şey hiç yapmıyoruz. Ben zaten sosyolog olduğum için yasaların sorun çözücü bir yerden tasarlanması gerektiğini düşünüyorum. Daha büyük sorunlara mahal verebilecek, yukardan inme, bizim koşullarımızla bağdaşmayan yasalar yapmayı doğru bulmuyorum. O yüzden de düzenlemeleri, mahkemelerde yaşanan sorunlara, çocukların içinde bulundukları duruma ve boşanma oranlarının genel bir resmine bakarak yapmaya çalıştık.”