KKTC’de test sonuçları pozitif çıkan bir ailenin kışı kişisel sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile isyan etti. “Ben, annemle, babamın kızı olmaktan gurur duyuyorum diyen” kız günlerdir haklarında çıkan haberleri ve sosyal medya paylaşımlarını eleştirdi.

Hasta haklarının gizli tutulmasının yasal bir gereklilik olduğuna dikkat çeken D.G., ailesinin sadece korona virüs kaptığını yazdı.

Ailesinin her zamanki gibi doğru olanı yaptığını ve kimseyi riske atmadan hastaneye yattığının altını çizen D.G. “Sizin utanılacak hiçbir şeyiniz yok!” dedi.

D.G.’nin paylaşımı şöyle:

Kıbrıs’ta ne zaman kendimden büyük biriyle tanışsam, kendimi gururla E.G. ve M.G.’nin kızıyım diye tanıtırım. Çünkü annemle babamın kızı olmaktan gurur duyuyorum, keşke herkes benim kadar şanslı olabilse. Ama zaten herkes benim kadar şanslı olabilseydi, herkes benim kadar karsındakine saygıyı, vicdanlı olmayı, en önemlisi insanlığı, merhameti en az benim kadar güzel öğrenirdi. Yazık ki durum böyle değil.

M.G. ve E.B.G. KKTC’nin test sonuçlarıyla onaylanmış ilk korona virüs vakalarından. Bir çoğunuz için yazı burada bitebilir, çünkü istediğiniz tek şey iki adet isimdi, aldınız, simdi KKTC Covid-19 grubuna acaba ilk hanginiz yazacak? Koşun çabuk!

Tabi siz daha bu satırları okurken birileri bazı “gazetecilere” servis etmiş bile olabilir, geç kalmış olabilirsiniz yani, ama üzülmeyin benim annem de test sonucunu Facebook’tan öğrendi. KKTC’de normal yani böyle şeyler. 

“Umurunuzda olduğunu sanmıyorum ama…”

İyi dileklerini bizimle paylasan, dualarını bizden eksik etmediğini içtenlikle dile getiren, bir şeye ihtiyacımız varsa koşmaya hazire ailem ve aile bildiğim dostlarımıza kendi adıma ve ailem adına gönülden teşekkür ederim. Korona virüs hasatlarıyla ilgilenen sağlık çalışanlarına da özveriyle görev başında oldukları için annem, babam ve anneannem dahil tüm hastaların tedavisi için olan cabalarından ötürü gönülden teşekkür ederim. 

Ben bir Kuzey Kıbrıs vatandaşı olduğum için utanıyorum, kendi insanim dediğim kendim gibi sanıp yenildiğim bu halkın aileme yaptığı pislikten tiksiniyorum. Kendime bir söz verdim, Allah mecbur etmesin, hayatim boyunca asla doğduğum ülkeye donup yasamayacağım, ailemi de oradan çekip almak için elimden geleni yapacağım. Hani umurunuzda olduğunu sanmıyorum ama, yazımın ilerleyen satırlarında göreceksiniz, pastanemizin sayfasına gelen bir mesaja ve son günlerde artan terbiyesiz tavırlara artık sessiz kalamayacağımı fark ettim. Bir şeyler yazmaya karar verdim, yazmışken de içimi dökeyim dedim. Herkesin kendinde her şeyi paylaşma özgürlüğü gördüğü bir platform sonuçta, ben de biraz içimi dökmüşüm ne olacak? 

“Özür dilerim babacığım…”

Babamla gurur duyuyorum. Hastaneye gitmesi gerektiğini anladığında babam bu süreçten endişeli, kendini ne beklediğini bilmez bir haldeydi ve bayağı evhamlıydı. Gerek sağlık yönünden, gerekse belirsizlikten. Ne kadar hâkliymiş kaygılanmakta ben geç anlıyorum. Özür dilerim babacığım kaygılarını öngöremedim. O kadar çok kez dedim ki keşke anneme babama değil da bana bulaşsaydı bu illet; ben bari burada insan gibi muamele görürdüm diye.  

Babam kaygılarına rağmen dürüst ve sorumlu bir birey olarak hastaneye gitti, test yaptırdı ve test sonucunu öğrenince annem de babam da görüştüğü insanlara karsı olan sorumluluğunu bakanlığın verdiği direktifler doğrultusunda yerine getirdi. Bu açıklama bile çirkin ithamlarını yaparken zerre düşünmeyen halkımız için çok ya, insanlık iste bendeki.

“Siz bu hastaları insan olarak görmüyordunuz değil mi?”

Ihsan haklarına saygı hashtag’i ile 1972 BASIN-SEN referanslı bir paylaşım gördüm. Söyle diyor; “test sonuçları pozitif çıkan ya da korona virüs şüphesiyle hastaneye başvuran bireylerin isim ve fotoğraflarının deşifre edilmemesi gerekir. İsim ve fotoğrafların deşifre edilmesi insan haklarına aykırıdır.”

Ama bir dakika, siz bu hastaları insan olarak görmüyordunuz değil mi? Yurt dışından gelen öğrencilere yaptığınız muameleden de, içerdi çeşitli kaygılarla yatan hastalar hakkında tek ilgilendiğiniz şeyin isimleri ve onları işaretlemek oluşundan da anlamam gerekirdi. Dolayısıyla bu yasanın niye aileme geçerli olmadığını düşündüğünüzü de anlamam gerekirdi. Cahilliğime verin.  

Bugünlerde pastanemizin Facebook sayfasına yağan like’lardan bizi ne beklediğini sezmem lazımdı. Birisi mesaj atıyor, haberci müsveddelerinden birinin yaptığı bir paylaşımın ekran fotoğrafını atıyor bize ve diyor ki, “iyi aksamlar, çok geçmiş olsun umarım yalan bir haberdir, gerçeklik payı varsa neden kendinizi açıklamıyordunuz.” Ben de buradan sormak istiyorum başka hangi ülkede görmüşler acaba testi pozitif çıkan birisinin kendisini açıklama eylemini? Gerçi dünya görüsü olmadığını her haliyle belli ediyor sorduğu sorulardan, takip ettiği “gazetecilerden” ama olsun ben yine de soruyorum. Nasıl da normalleştiriyor hasta mahremiyeti dediğimiz bir gerçeğin aksini savunmayı. Kendinde bu haddi bu hakki görüyor, hayretler içindeyim.

“Asıl bencil, düşüncesiz olan sizsiniz”

Bakanlık yapılması gerekeni yaptıysa ve ailemin görüştüğü insanlara ulaştıysa ne ala, ulaşmadıysa da eyvah, fakat herkes anlamak zorundadır, bilmek farkında olmak zorundadır, hiç olmadı öğrenmek zorundadır, bu bakanlığın devletin vs.nin görevidir. Asıl bencil, düşüncesiz olan sizsiniz ki içeride sağlığına kavuşmak için mücadele veren bir hastanın ne tur bir psikolojide olduğunu hiç umursamadan, ne tür zorluklardan geçtiğini hiç düşünmeden şuursuzca yüzsüzce kendisini ifşaa etmesi size bir borcuymuş gibi böyle bir beklenti içine giriyorsunuz. Hadsizlik, her şeyin en iyisini bilmek, veya her şeyi bildiğini sanmak en büyük özelliklerinden ama iste bu halkın, diyorum ya cahillik benimkisi. 

İkidir bakanlık diyorum devlet diyorum, belirtmek isterim ki, kimseyi zan altında bırakacak bir açıklama veya imada asla bulunmuyorum. Tek vurgulamak istediğim, test sonucu belirlendiğinden beri, durumun ailemden, vaka ve birey olarak, çıkmış ve bu kurumların sorumluluğunda olan bir durum olduğudur; ve dolayıyla bize yapılan ithamların yersiz ve haksız olduğudur. İzlenilen prosedürle ilgili bir probleminiz varsa muhatabınız biz değiliz.  

Bütün dünyanın sınandığı bu dönmede, benim aileme, fiziksel olarak yeterince dar olan bir hastane odasından ibaret dünyalarını dar ettiniz. 

“Çok şükür ki teknolojiyle aran yok çok ve bu rezilliklere şahit değilsin”    

Annemle gurur duyuyorum. Bugünleri annemsiz atlatamazdım ne ben ne babam. Güçlü durusun, her şeye rağmen pozitif kaldığın için morallerimizi yükselttiğin için atlatacağız anneciğim biz bugünleri. Canım babam, herkes senin kadar dürüst ve yürekli olamıyor, semptom gösterip gitmeyenlerden tut, polis zoruyla teste çağırılacak olanlar varmış bak, o yüzden sen basını dik tut. Çünkü siz her zamanki gibi doğru olanı yaptınız ve sizin utanılacak hiçbir şeyiniz yok! Hele da bu rezil topluma karsı. Canım anneanneliğim Allah sana şifa versin, tez vakitte iyileşip evine dönesin. Çok şükür ki teknolojiyle aran yok çok ve bu rezilliklere şahit değilsin.     

Bizi ailecek üzen, linç eden, çirkin ithamlarda bulunan, kendini koruma, haber yapma kılıfları altında iyi niyetin zerresini göstermeyen herkesi topluca Allaha havale ediyorum, çünkü islemeyecek bir hukuk sistemine harcayacak vaktim yok benim. Empati ve hastaya karsı bekleyeceğim bir saygı bir anlayışın sözünü bile etmek traji-komik artık maalesef! Ama inanıyorum ben, hepiniz hak ettiğinizi bulacaksınız elbet ve adalet yerini bulsun diye ben her gece dua edeceğim.

kaynak:  Haber Kıbrıs