Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hakan Dinçyürek, sürdürülebilir ve sağlıklı bir çevrenin gelecek nesillere aktarılmasının önemine vurgu yaparak, çevreye tek bir daire veya bakanlığın yalnız başına sahip çıkamayacağı nedeniyle  tüm toplumun çevreye sahip çıkması çağrısında bulundu.

 

Elektrik santralleri ve taş ocakları gibi halk sağlığını ve ülkeyi etkileyen sektörlere yönelik etkili ve ciddi önlemler ile kriterler ortaya koyduklarına da işaret eden Dinçyürek, AKSA’ya filtre takıldığını, Teknecik’e de takılması için Kıb-Tek’in 2015 yılı bütçesine kaynak konulduğunu ifade etti.

 

Dinçyürek, Lefke bölgesinde maden ocağı işletme izni başvurusu aldıklarını da ifade ederek, bu konuda İyi İdare Yasası kapsamında 9 Haziran Salı günü, başvuru yapan şirket yetkilileri ile birlikte halkın bilgilendirileceğini kaydetti ve “halka karşı siyaset yapılamayacağını” vurguladı.

 

Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hakan Dinçyürek, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde, “1. Çevre Çalıştayı Sonuç Raporu” ile bakanlığının çevre konusunda yaptığı çalışmaları açıkladı. Dinçyürek’e basın toplantısında bakanlık müdürleri ile çalıştay üyeleri eşlik etti.

 

Dinçyürek, “Sorun çevrede değil, insanoğlundadır” diyerek, çevrenin teknolojik gelişmeler, sanayileşme ve plansız gelişmelerden dolayı zarar gördüğünü vurguladı.

 

Dünyada çevreye yönelik yapılan çalışmalar, toplantılar, seminerler, konferanslara işaret eden Dinçyürek, KKTC’nin de bu çalışmaları yakından takip ettiğini; önem verdiğini kaydetti.

 

BM’nin bu yıl sonunda Fransa’da yeni bir iklim değişikliği konferansı düzenleyeceğini ve yeni bir yol haritası hazırlanacağını ifade eden Dinçyürek, bu toplantı sonuçlarını yakından takip edeceklerini anlattı.

 

Dinçyürek, çevrenin bir dünya sorunu olduğunu, bu çerçevede her ülkeye düşen görevler ve ödevler olduğunu ifade ederek, bakanlık olarak bu kapsamda çalıştıklarını, ÇED tüzüğünde de halkın katılımı ile değişiklik yapacaklarını, burada hedefin hem halkın katılımını sağlamak hem de yaşanabilir bir çevre ile yatırımcıyı yönlendirmenin hedeflendiğini kaydetti.

 

Sürdürülebilir sağlıklı bir çevre için elektrik santrallerindeki yakıtın kalitesinin artırılması ve filtre takılması için yaptıkları çalışmaları anlatan Dinçyürek, AKSA’nın filtre taktığını, denetimlerinin yapıldığını, Teknecik’e takılması için de Kıb-Tek ile gerekli görüşmelerin yapıldığını ve bütçesine gerekli kaynağın konduğunu söyledi.

 

“TEKNECİK’E FİLTRE TAKILMASININ TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”

 

Dinçyürek, Teknecik’e de filtrenin takılması için takipçi olacaklarını, yasaların sadece özele değil kamuya da uygulandığını ifade ederek, yasaların herkese ayrı değil aynı çalıştığını vurguladı.

 

Biyolojik çeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi için çalışmaların sürdüğünü ifade eden Dinçyürek, petrol kirliliği ile mücadelenin sürdüğünü, kıyılarda tesisleri bulunan işletmelerde gerekli analizlerin yapıldığını, bu konuda ileriki günlerde protokoller imzalanacağını anlattı.

 

Ülke genelinde herkesin rahatsızlık duyduğu taş ocakları ile ilgili ciddi adımlar attıklarını, Bakanlar Kurulunun ruhsat uzatma kriterlerine 12 maddelik “olmazsa olmaz kriterler” koyduklarını ifade eden Dinçyürek, toz indirgeme sisteminden patlatma işlemlerine, iş güvenliğinden sağlığına çağdaş kriterlerin getirildiğini kaydetti.

 

Bakan Dinçyürek, çevreye duyarlı gençler yetiştirmek için okullarda eğitimler verdiklerini, bu çerçevede uzmanların yaklaşık 70 okulda eğitim seminerleri düzenlediğini, yeni eğitim yılında da bunların süreceğini belirterek, “Çevreyi ne kadar çok korur ve gençlere yaşam tarzı olarak kazandırırsak geleceğimiz kurtulur” dedi.

 

Dinçyürek, bu yıl birincisi düzenlenen çevre çalıştayı raporuna da değinerek, çalıştayın çevre için önemine vurgu yaptı ve bu çalıştayda oluşturulan bağımsız ve akademik Bilimsel Komitenin kendilerini denetleyeceğini, eleştireceğini ve uyarılarda bulunacağını kaydetti.

 

Çevre Koruma Dairesinin geliştirilmesi, personel sayısı ve altyapısının iyileştirilmesi gerektiğini, bu konuda gerekli mücadeleyi sürdüreceklerini ifade eden Dinçyürek, bakanlığına ayrılan bütçenin azlığından da yakındı.

 

“EGZOZ EMİSYON DENETİMLERİ YAPILACAK”

 

Soruları da yanıtlayan Dinçyürek, egzoz emisyon denetimleri ile ilgili bir soru üzerine önümüzdeki günlerde hem trafikte denetimlerin yapılacağını, hem de bu denetimleri yapan garajların denetleneceğini söyledi.

 

Dinçyürek, bakanlık olarak çevreye zararlı mazottan vazgeçilip euro dizele geçilmesinde ısraralı olduklarını ifade etti.

 

“AKSA’da filtrenin takılmasına rağmen Teknecik’te bunun neden geciktirildiği” sorusu üzerine Dinçyürek, AKSA’nın kapasite artırımı yaptığını ve ÇED raporunda filtrenin arandığını, Teknecik’in de yeni bir kapasite artırımı yaptığını ve onun için de aynı işlemin sürdüğünü, Kıb-Tek ile de gerekli görüşmelerin yapıldığını ve yasaların herkes için aynı çalıştığını kaydetti.

 

Dinçyürek, “göz yumulacak bir mesele değildir”, yasalar uygulanacaktır” diyerek, Kıb-Tek’in bütçesine Bakanlar Kurulunda engel olduklarını ve bu kaynak konduktan sonra geçmesine izin verdiklerini söyledi.

 

“DEVLET POLİTİKASI ŞART”

 

Tarımsal arazilerin korunması konusunda sorulan bir soruya karşılık, Ülke Fiziki Plan konusunda çalışmalar olduğunu, gerekli toplantıların yapıldığını ve bu toplantıların sürdüğünü belirten Dinçyürek, bu konularda bir devlet politikası gerekliliğine değindi.

 

Çevre Bakanı Hakan Dinçyürek, Lefke bölgesinde bir şirkete maden arama izni verilmesinin ardından ortaya çıkan “maden ocağı işletme izni başvurusu” konusuna da değinerek, “İyi İdare Yasası” kapsamında ilgili şirket ile birlikte bölgeye giderek halkı bilgilendireceklerini kaydetti.

 

Dinçyürek, 9 Haziran Salı günü bu toplantının yapılacağını belirterek, Lefke’de yeni bir maden ocağı kurulması için işletme izninin verilip verilmemesi konusunda halka başvurulacağını anlattı.

 

“Bu konuda referandum yapılıp yapılmayacağı veya halkın istemine göre hareket edilip edilmeyeceğinin” sorulması üzerine Dinçyürek, “Halka karşı siyaset yapılmaz, halkımızın görüşleri dikkate alınacak” dedi.

 

BAKANLIĞIN ÇALIŞMALARI

 

“Çevre konusunda uygulayıcı ve politika üreten yönetim birimi olan bizler, üstlenmiş olduğumuz sorumluluğun bilinci ile hareket ediyoruz” diyen Dinçyürek, bu bağlamda bakanlığa geldikten sonra yaptıkları çalışmaları madde madde şöyle sıraladı:

 

“Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) sürecinde halkımızın da aktif katılımını sağlama için ÇED tüzüğünde bir değişiklik yaptık. Böylece; ÇED sürecini halkın bilgilendirme ve değerlendirmesine açtık.

 

Bizler gerek Çevre Koruma Dairesi gerekse Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı olarak ÇED sürecini yatırımcının, girişimcinin önünde bir engel olarak görmüyoruz. ÇED sürecindeki hedefimiz; hem halkın katılımını sağlayarak; onların hassasiyetlerini ortaya koymak, hem de yaşanılabilir; sürdürülebilir bir çevre adına yatırımcıyı yönlendirmek, ona rehberlik yapmaktık.

  

Sürdürülebilir, sağlıklı çevre anlayışımızın bir başka örneği olarak elektrik santrallerinde kullanılan yakıtların kalitelerinin artırılması ve filtre takılması konuları idi. Yakın tarihte geçiş süresini tamamlayacağız ve kaliteli yakıt kullanımına geçmiş olacağız.

 

Ayrıca AKSA'ya filtre takılması işlemi tamamlanmıştır ve denetlenmesi Bakanlığımız tarafından yapılmaktadır. Bununla birlikte Teknecik Santraline filtre takılması konusuna KIB TEK ile bakanlar Kurulu ve Bakanlığım nezdinde uzlaşı sağlanıp; KIB TEK 2015 bütçesinde yatırım kaleminde filtre takılması yer almıştır.

 

Biyolojik çeşitliliğin korunması önceliklerimiz arasındadır. ÖÇKB’lerin (Özel Çevre Koruma Bölgesi) korunması ve geliştirilmesi, sürdürülebilir bir yapıya kavuşması için yasal süreci tamamlamak üzereyiz.

 

Bu konuda, kendi kendine yetebilen bir mali yapı oluşturmak adına; Bakanlık olarak yasal düzenleme yaparak ÖÇKB döner sermayesini kuruyoruz.

 

Ayrıca Dipkarpaz’da yer alan kaçak yapılara yönelik başlattığımız mücadele; bu anlayışın bir uzantısıdır. Bu bağlamda ilk etapta açılan davaların sonuçlanma aşamasındayız.

 

Petrol kirliliği ile mücadele konusunda sertifika programları düzenledik. Ve kıyı tesislerin risk analiz çalışmalarını İTÜ ile birlikte başlattık.

 

Tüm ülke genelinde, her kesimin büyük rahatsızlık duyduğu taşocakları konusunda ciddi adımlar  attık. Taşocaklarının denetlenmesi ve işletme izinlerinin uzatılması ile ilgili çağdaş, reform niteliğinde düzenlemeler yaptık. Bu hafta itibarı ile yürürlüğe koyduk.

 

İyi İdare Yasasının gereği olan halkı bilgilendirme toplantısını KKTC'de ilk kez Bakanlığımız bu hafta Lefke'de yeni bir maden ocağı açılması müracaatı konusunda gerçekleştirecektir.”

 

ÇALIŞTAY BAŞLIKLARI VE SONUÇLARI

 

Dinçyürek, bunlara ek olarak, “sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre politikası için çevreye duyarlı gençler yetiştirmek” amacı ile çocuklara yönelik çevre konulu eğitim seminerleri yaptıklarını, bunun yanında 14-15 Mayıs tarihlerinde “1. Çevre Çalıştayı” ile çevre konusundaki birçok önemli konuyu yurtiçi ve yurtdışından uzmanlar, akademisyenler ve ilgili paydaşlarla birlikte masaya yatırdıklarını kaydetti.

 

3 ana başlık altında gerçekleşen çalıştayda; “Biyolojik Çeşitlilik”, “Katı Atık Yönetimi” ve “Sanayi Atık Suları” konularında kendilerine bir yol haritası belirlediklerini belirtti.

 

1.Çevre Çalıştayı sonuçlarını bir kitapçık olarak hazırladıklarını ifade eden Dinçyürek, şöyle devam etti:

 

BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK

 

“Biyolojik Çeşitlilik: Çalıştayda gündeme gelen problemler ve öneriler değerlendirildiğinde iki önemli sonuç ortaya çıkmaktadır; Çevre Koruma Dairesi’nin kapasitesi artırılması gerekliliğidir. Bu, ÇKD’nin gelirleri, altyapısı ve personeli ile birlikte, yasal mevzuatın da uyumlu hale getirilmesi ile sağlanmalıdır. Bu sayede planlama, yönetim ve uygulama sağlıklı bir şekilde yürütülebilecektir.

 

İkincisi ise, KKTC genelinde ekosistem analizi tabanlı veri bankası ve planlamanın yapılmasıdır. Bu sayede ülkesel fiziki planda eksik olan koruma – kullanma detayları belirlenebilir.

 

Bu çalışmanın çıktıları, her türlü uygulamada, örneğin ÇED ve Stratejik ÇED raporları ile biyo ekolojik, halk ve çevre sağlığı izleme çalışmaları açısından en temel araç olarak kullanılabilecektir.

 

KATI ATIK YÖNETİMİ

 

Katı Atık Yönetimi: Tüm ülkelerde uygulandığı gibi ölçeğine ve konumuna bakılmaksızın entegre atık yönetim hiyerarşisinin KKTC’de de uygulanması gerekmektedir. Bu hiyerarşi sırası ile: Atığın Kaynağında Önlenmesi, Azaltılması, Yeniden Kullanımı, Geri Dönüşümü, Geri Kazanımı (Atıktan Enerji Kazanımı dahil) ve nihai bertarafıdır.

 

Atık yönetim hiyerarşisisine bağlı olarak atığın özelliklerinin; miktarının, kompozisyonunun, fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin ivedilikle belirlenmesi gerekmektedir. Yapılan sunumlar sırasında Kuzey Kıbrıs’taki nüfusun belirsiz olduğu ortaya konmuş olup bu belirsizliğin atık miktarını hesaplamakta ciddi sıkıntılara sebebiyet verdiği düşünülmektedir. Teknik kurul varolan çalışmaların bilimsel bir değer taşıdığı fakat atık yönetim şeklinin belirlenmesi için yetersiz olduğu ortak görüşüne varmıştır.

 

Ayrıca, yapılacak atık karakterizasyon çalışmasının güncel verileri içerecek, 20-25 yılık projeksiyonu yapılacak, mevsimsel değişiklikleri dikkate alacak, tüm atık türlerini (evsel, tıbbi, tehlikeli, endüstriyel, bahçe, maden, hayvansal vs) kapsayacak, ülke ölçeğinde olacak ve bütünlük sağlayacak şekilde olması gerekliliğine dikkat çekilmiştir.

 

Karakterizasyon çalışması ardından alternatif her yöntemi kapsayacak ve değerlendirecek kapsamlı bir fizibilite çalışması yapılmalı ve uygulamaya yönelik en uygun alternatifleri ortaya koyan bir fizibilite raporu hazırlanmalıdır.

 

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bu çalışmalar belediyelerin ayrı ayrı yapmalarının verimli ve uygun olmayacağından dolayı Bakanlığın sorumluluğu altında yapılması gerekmektedir.

 

Karakterizasyon ve fizibilite çalışmaları yapılmadan ihaleye çıkmak üzere şartname hazırlanması atık yönetiminin belirlenmesi yolunda atılan yanlış bir adımdır. Bu çalışmalar yapılmadan ihaleye çıkıldığı takdirde, yatırım yapmak isteyen özel kuruluşlar bu eksiklikten yararlanıp kendi çıkarları doğrultusunda ancak devletin uzun sürede zararına olabilecek tesislerin kurulmasına sebebiyet verecektir.

 

Yönetim planı çerçevesinde paydaşların (işletmeci, belediye, toplama ve geri kazanım tesisleri vs.) sorumluluklarının net olarak belirlenmesi gerekmektedir.

 

SANAYİ ATIKSULARI

 

Sanayi Atıkları: KKTC’de başlıca öneme sahip Endüstriyel Atıksular; süt işletme tesislerinde ortaya çıkan peyniraltı suları, zeytinyağı işleme tesislerinde oluşan zeytin karasuları ve mezbaha-kesimhanelerden kaynaklı atık sulardır.

 

KKTC genelinde çıkan bu üç önemli endüstriyel atıksuyun atık olarak değil kaynak olarak görülmesi ve öncelikle sanayi ürünlerinde ham madde olarak kullanılması gerekmektedir. Bu sebeble teşvik ve finansmanların sağlanması büyük önem taşımaktadır.

 

KKTC’de bu uygulamaların başlatılması çok yararlı olacaktır, ancak öncelikle bir fizibilite raporu hazırlanması gereklidir. Bu işin profesyonelce bir firma tarafından yapılması, ancak ekipte Çevre Bakanlığı görevlilerinin ve Üniversitelerden çevre konusunda bilgili öğretim üyelerinin yer alması uygun olacaktır.”

 

“VERİ EKSİKLİĞİ”

 

Dinçyürek, gündeme getirilen bir diğer sorunun ise veri eksikliği olduğuna işaret ederek, bir sistem kurularak bütün işyerlerinin, kapasitelerinin, bilgilerinin toplanmasının yararlı olacağına inanç belirtti.

 

Özellikle küçük işletmelerin sayısı ve kapasitesi konusunda yetersiz bilgi bulunduğunu işaret eden Dinçyürek, şöyle devam etti:

 

“Atıksu arıtımının ve geri kazanımın kolay ve ekonomik bir şekilde uygulanabilmesi için İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri kurulması çok yararlı olacaktır. Örneğin süt işleme tesislerinin bir arada olması geri kazanım, arıtma ve biyogaz eldesi açısından çok uygun olacaktır.

 

Entegre Atık İdaresi başlatılması çok yararlı olacaktır. Bu kapsamda TC Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Entegre Atık Yönetim Planı Hazırlama Kılavuzundan yararlanılabilir.

 

Mevcut çevre mevzuatındaki düzenlemelerin ve gelecekteki yeni mevzuat çalışmaların karasu, pirina ve mezbaha atıksuları yönetimine ilişkin yapılacak uygulamalarla koordineli ve uygun bir biçimde düzenlenmesi önerilir.”

 

Bakan Dinçyürek, 1. Çevre Çalıştayına ve kitapçığına koyduğu katkılardan dolayı Telsim’e teşekkür ederek, konuşmasını “tüm vatandaşlarımızın Dünya Çevre Gününü kutluyor, temiz bir çevre ve sağlıklı bir gelecek diliyorum” diyerek tamamladı.

 

 

Çevre Bakanı Dinçyürek: “Çevreye herkes sahip çıkmalı”

 

“Lefke bölgesinde halkı bilgilendirme toplantısı yapacağız”

 

Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hakan Dinçyürek, sürdürülebilir ve sağlıklı bir çevrenin gelecek nesillere aktarılmasının önemine vurgu yaparak, çevreye tek bir daire veya bakanlığın yalnız başına sahip çıkamayacağı nedeniyle  tüm toplumun çevreye sahip çıkması çağrısında bulundu.

 

Elektrik santralleri ve taş ocakları gibi halk sağlığını ve ülkeyi etkileyen sektörlere yönelik etkili ve ciddi önlemler ile kriterler ortaya koyduklarına da işaret eden Dinçyürek, AKSA’ya filtre takıldığını, Teknecik’e de takılması için Kıb-Tek’in 2015 yılı bütçesine kaynak konulduğunu ifade etti.

 

Dinçyürek, Lefke bölgesinde maden ocağı işletme izni başvurusu aldıklarını da ifade ederek, bu konuda İyi İdare Yasası kapsamında 9 Haziran Salı günü, başvuru yapan şirket yetkilileri ile birlikte halkın bilgilendirileceğini kaydetti ve “halka karşı siyaset yapılamayacağını” vurguladı.

 

Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hakan Dinçyürek, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde, “1. Çevre Çalıştayı Sonuç Raporu” ile bakanlığının çevre konusunda yaptığı çalışmaları açıkladı. Dinçyürek’e basın toplantısında bakanlık müdürleri ile çalıştay üyeleri eşlik etti.

 

Dinçyürek, “Sorun çevrede değil, insanoğlundadır” diyerek, çevrenin teknolojik gelişmeler, sanayileşme ve plansız gelişmelerden dolayı zarar gördüğünü vurguladı.

 

Dünyada çevreye yönelik yapılan çalışmalar, toplantılar, seminerler, konferanslara işaret eden Dinçyürek, KKTC’nin de bu çalışmaları yakından takip ettiğini; önem verdiğini kaydetti.

 

BM’nin bu yıl sonunda Fransa’da yeni bir iklim değişikliği konferansı düzenleyeceğini ve yeni bir yol haritası hazırlanacağını ifade eden Dinçyürek, bu toplantı sonuçlarını yakından takip edeceklerini anlattı.

 

Dinçyürek, çevrenin bir dünya sorunu olduğunu, bu çerçevede her ülkeye düşen görevler ve ödevler olduğunu ifade ederek, bakanlık olarak bu kapsamda çalıştıklarını, ÇED tüzüğünde de halkın katılımı ile değişiklik yapacaklarını, burada hedefin hem halkın katılımını sağlamak hem de yaşanabilir bir çevre ile yatırımcıyı yönlendirmenin hedeflendiğini kaydetti.

 

Sürdürülebilir sağlıklı bir çevre için elektrik santrallerindeki yakıtın kalitesinin artırılması ve filtre takılması için yaptıkları çalışmaları anlatan Dinçyürek, AKSA’nın filtre taktığını, denetimlerinin yapıldığını, Teknecik’e takılması için de Kıb-Tek ile gerekli görüşmelerin yapıldığını ve bütçesine gerekli kaynağın konduğunu söyledi.

 

“TEKNECİK’E FİLTRE TAKILMASININ TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”

 

Dinçyürek, Teknecik’e de filtrenin takılması için takipçi olacaklarını, yasaların sadece özele değil kamuya da uygulandığını ifade ederek, yasaların herkese ayrı değil aynı çalıştığını vurguladı.

 

Biyolojik çeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi için çalışmaların sürdüğünü ifade eden Dinçyürek, petrol kirliliği ile mücadelenin sürdüğünü, kıyılarda tesisleri bulunan işletmelerde gerekli analizlerin yapıldığını, bu konuda ileriki günlerde protokoller imzalanacağını anlattı.

 

Ülke genelinde herkesin rahatsızlık duyduğu taş ocakları ile ilgili ciddi adımlar attıklarını, Bakanlar Kurulunun ruhsat uzatma kriterlerine 12 maddelik “olmazsa olmaz kriterler” koyduklarını ifade eden Dinçyürek, toz indirgeme sisteminden patlatma işlemlerine, iş güvenliğinden sağlığına çağdaş kriterlerin getirildiğini kaydetti.

 

Bakan Dinçyürek, çevreye duyarlı gençler yetiştirmek için okullarda eğitimler verdiklerini, bu çerçevede uzmanların yaklaşık 70 okulda eğitim seminerleri düzenlediğini, yeni eğitim yılında da bunların süreceğini belirterek, “Çevreyi ne kadar çok korur ve gençlere yaşam tarzı olarak kazandırırsak geleceğimiz kurtulur” dedi.

 

Dinçyürek, bu yıl birincisi düzenlenen çevre çalıştayı raporuna da değinerek, çalıştayın çevre için önemine vurgu yaptı ve bu çalıştayda oluşturulan bağımsız ve akademik Bilimsel Komitenin kendilerini denetleyeceğini, eleştireceğini ve uyarılarda bulunacağını kaydetti.

 

Çevre Koruma Dairesinin geliştirilmesi, personel sayısı ve altyapısının iyileştirilmesi gerektiğini, bu konuda gerekli mücadeleyi sürdüreceklerini ifade eden Dinçyürek, bakanlığına ayrılan bütçenin azlığından da yakındı.

 

“EGZOZ EMİSYON DENETİMLERİ YAPILACAK”

 

Soruları da yanıtlayan Dinçyürek, egzoz emisyon denetimleri ile ilgili bir soru üzerine önümüzdeki günlerde hem trafikte denetimlerin yapılacağını, hem de bu denetimleri yapan garajların denetleneceğini söyledi.

 

Dinçyürek, bakanlık olarak çevreye zararlı mazottan vazgeçilip euro dizele geçilmesinde ısraralı olduklarını ifade etti.

 

“AKSA’da filtrenin takılmasına rağmen Teknecik’te bunun neden geciktirildiği” sorusu üzerine Dinçyürek, AKSA’nın kapasite artırımı yaptığını ve ÇED raporunda filtrenin arandığını, Teknecik’in de yeni bir kapasite artırımı yaptığını ve onun için de aynı işlemin sürdüğünü, Kıb-Tek ile de gerekli görüşmelerin yapıldığını ve yasaların herkes için aynı çalıştığını kaydetti.

 

Dinçyürek, “göz yumulacak bir mesele değildir”, yasalar uygulanacaktır” diyerek, Kıb-Tek’in bütçesine Bakanlar Kurulunda engel olduklarını ve bu kaynak konduktan sonra geçmesine izin verdiklerini söyledi.

 

“DEVLET POLİTİKASI ŞART”

 

Tarımsal arazilerin korunması konusunda sorulan bir soruya karşılık, Ülke Fiziki Plan konusunda çalışmalar olduğunu, gerekli toplantıların yapıldığını ve bu toplantıların sürdüğünü belirten Dinçyürek, bu konularda bir devlet politikası gerekliliğine değindi.

 

Çevre Bakanı Hakan Dinçyürek, Lefke bölgesinde bir şirkete maden arama izni verilmesinin ardından ortaya çıkan “maden ocağı işletme izni başvurusu” konusuna da değinerek, “İyi İdare Yasası” kapsamında ilgili şirket ile birlikte bölgeye giderek halkı bilgilendireceklerini kaydetti.

 

Dinçyürek, 9 Haziran Salı günü bu toplantının yapılacağını belirterek, Lefke’de yeni bir maden ocağı kurulması için işletme izninin verilip verilmemesi konusunda halka başvurulacağını anlattı.

 

“Bu konuda referandum yapılıp yapılmayacağı veya halkın istemine göre hareket edilip edilmeyeceğinin” sorulması üzerine Dinçyürek, “Halka karşı siyaset yapılmaz, halkımızın görüşleri dikkate alınacak” dedi.

 

BAKANLIĞIN ÇALIŞMALARI

 

“Çevre konusunda uygulayıcı ve politika üreten yönetim birimi olan bizler, üstlenmiş olduğumuz sorumluluğun bilinci ile hareket ediyoruz” diyen Dinçyürek, bu bağlamda bakanlığa geldikten sonra yaptıkları çalışmaları madde madde şöyle sıraladı:

 

“Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) sürecinde halkımızın da aktif katılımını sağlama için ÇED tüzüğünde bir değişiklik yaptık. Böylece; ÇED sürecini halkın bilgilendirme ve değerlendirmesine açtık.

 

Bizler gerek Çevre Koruma Dairesi gerekse Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı olarak ÇED sürecini yatırımcının, girişimcinin önünde bir engel olarak görmüyoruz. ÇED sürecindeki hedefimiz; hem halkın katılımını sağlayarak; onların hassasiyetlerini ortaya koymak, hem de yaşanılabilir; sürdürülebilir bir çevre adına yatırımcıyı yönlendirmek, ona rehberlik yapmaktık.

  

Sürdürülebilir, sağlıklı çevre anlayışımızın bir başka örneği olarak elektrik santrallerinde kullanılan yakıtların kalitelerinin artırılması ve filtre takılması konuları idi. Yakın tarihte geçiş süresini tamamlayacağız ve kaliteli yakıt kullanımına geçmiş olacağız.

 

Ayrıca AKSA'ya filtre takılması işlemi tamamlanmıştır ve denetlenmesi Bakanlığımız tarafından yapılmaktadır. Bununla birlikte Teknecik Santraline filtre takılması konusuna KIB TEK ile bakanlar Kurulu ve Bakanlığım nezdinde uzlaşı sağlanıp; KIB TEK 2015 bütçesinde yatırım kaleminde filtre takılması yer almıştır.

 

Biyolojik çeşitliliğin korunması önceliklerimiz arasındadır. ÖÇKB’lerin (Özel Çevre Koruma Bölgesi) korunması ve geliştirilmesi, sürdürülebilir bir yapıya kavuşması için yasal süreci tamamlamak üzereyiz.

 

Bu konuda, kendi kendine yetebilen bir mali yapı oluşturmak adına; Bakanlık olarak yasal düzenleme yaparak ÖÇKB döner sermayesini kuruyoruz.

 

Ayrıca Dipkarpaz’da yer alan kaçak yapılara yönelik başlattığımız mücadele; bu anlayışın bir uzantısıdır. Bu bağlamda ilk etapta açılan davaların sonuçlanma aşamasındayız.

 

Petrol kirliliği ile mücadele konusunda sertifika programları düzenledik. Ve kıyı tesislerin risk analiz çalışmalarını İTÜ ile birlikte başlattık.

 

Tüm ülke genelinde, her kesimin büyük rahatsızlık duyduğu taşocakları konusunda ciddi adımlar  attık. Taşocaklarının denetlenmesi ve işletme izinlerinin uzatılması ile ilgili çağdaş, reform niteliğinde düzenlemeler yaptık. Bu hafta itibarı ile yürürlüğe koyduk.

 

İyi İdare Yasasının gereği olan halkı bilgilendirme toplantısını KKTC'de ilk kez Bakanlığımız bu hafta Lefke'de yeni bir maden ocağı açılması müracaatı konusunda gerçekleştirecektir.”

 

ÇALIŞTAY BAŞLIKLARI VE SONUÇLARI

 

Dinçyürek, bunlara ek olarak, “sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre politikası için çevreye duyarlı gençler yetiştirmek” amacı ile çocuklara yönelik çevre konulu eğitim seminerleri yaptıklarını, bunun yanında 14-15 Mayıs tarihlerinde “1. Çevre Çalıştayı” ile çevre konusundaki birçok önemli konuyu yurtiçi ve yurtdışından uzmanlar, akademisyenler ve ilgili paydaşlarla birlikte masaya yatırdıklarını kaydetti.

 

3 ana başlık altında gerçekleşen çalıştayda; “Biyolojik Çeşitlilik”, “Katı Atık Yönetimi” ve “Sanayi Atık Suları” konularında kendilerine bir yol haritası belirlediklerini belirtti.

 

1.Çevre Çalıştayı sonuçlarını bir kitapçık olarak hazırladıklarını ifade eden Dinçyürek, şöyle devam etti:

 

BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK

 

“Biyolojik Çeşitlilik: Çalıştayda gündeme gelen problemler ve öneriler değerlendirildiğinde iki önemli sonuç ortaya çıkmaktadır; Çevre Koruma Dairesi’nin kapasitesi artırılması gerekliliğidir. Bu, ÇKD’nin gelirleri, altyapısı ve personeli ile birlikte, yasal mevzuatın da uyumlu hale getirilmesi ile sağlanmalıdır. Bu sayede planlama, yönetim ve uygulama sağlıklı bir şekilde yürütülebilecektir.

 

İkincisi ise, KKTC genelinde ekosistem analizi tabanlı veri bankası ve planlamanın yapılmasıdır. Bu sayede ülkesel fiziki planda eksik olan koruma – kullanma detayları belirlenebilir.

 

Bu çalışmanın çıktıları, her türlü uygulamada, örneğin ÇED ve Stratejik ÇED raporları ile biyo ekolojik, halk ve çevre sağlığı izleme çalışmaları açısından en temel araç olarak kullanılabilecektir.

 

KATI ATIK YÖNETİMİ

 

Katı Atık Yönetimi: Tüm ülkelerde uygulandığı gibi ölçeğine ve konumuna bakılmaksızın entegre atık yönetim hiyerarşisinin KKTC’de de uygulanması gerekmektedir. Bu hiyerarşi sırası ile: Atığın Kaynağında Önlenmesi, Azaltılması, Yeniden Kullanımı, Geri Dönüşümü, Geri Kazanımı (Atıktan Enerji Kazanımı dahil) ve nihai bertarafıdır.

 

Atık yönetim hiyerarşisisine bağlı olarak atığın özelliklerinin; miktarının, kompozisyonunun, fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin ivedilikle belirlenmesi gerekmektedir. Yapılan sunumlar sırasında Kuzey Kıbrıs’taki nüfusun belirsiz olduğu ortaya konmuş olup bu belirsizliğin atık miktarını hesaplamakta ciddi sıkıntılara sebebiyet verdiği düşünülmektedir. Teknik kurul varolan çalışmaların bilimsel bir değer taşıdığı fakat atık yönetim şeklinin belirlenmesi için yetersiz olduğu ortak görüşüne varmıştır.

 

Ayrıca, yapılacak atık karakterizasyon çalışmasının güncel verileri içerecek, 20-25 yılık projeksiyonu yapılacak, mevsimsel değişiklikleri dikkate alacak, tüm atık türlerini (evsel, tıbbi, tehlikeli, endüstriyel, bahçe, maden, hayvansal vs) kapsayacak, ülke ölçeğinde olacak ve bütünlük sağlayacak şekilde olması gerekliliğine dikkat çekilmiştir.

 

Karakterizasyon çalışması ardından alternatif her yöntemi kapsayacak ve değerlendirecek kapsamlı bir fizibilite çalışması yapılmalı ve uygulamaya yönelik en uygun alternatifleri ortaya koyan bir fizibilite raporu hazırlanmalıdır.

 

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bu çalışmalar belediyelerin ayrı ayrı yapmalarının verimli ve uygun olmayacağından dolayı Bakanlığın sorumluluğu altında yapılması gerekmektedir.

 

Karakterizasyon ve fizibilite çalışmaları yapılmadan ihaleye çıkmak üzere şartname hazırlanması atık yönetiminin belirlenmesi yolunda atılan yanlış bir adımdır. Bu çalışmalar yapılmadan ihaleye çıkıldığı takdirde, yatırım yapmak isteyen özel kuruluşlar bu eksiklikten yararlanıp kendi çıkarları doğrultusunda ancak devletin uzun sürede zararına olabilecek tesislerin kurulmasına sebebiyet verecektir.

 

Yönetim planı çerçevesinde paydaşların (işletmeci, belediye, toplama ve geri kazanım tesisleri vs.) sorumluluklarının net olarak belirlenmesi gerekmektedir.

 

SANAYİ ATIKSULARI

 

Sanayi Atıkları: KKTC’de başlıca öneme sahip Endüstriyel Atıksular; süt işletme tesislerinde ortaya çıkan peyniraltı suları, zeytinyağı işleme tesislerinde oluşan zeytin karasuları ve mezbaha-kesimhanelerden kaynaklı atık sulardır.

 

KKTC genelinde çıkan bu üç önemli endüstriyel atıksuyun atık olarak değil kaynak olarak görülmesi ve öncelikle sanayi ürünlerinde ham madde olarak kullanılması gerekmektedir. Bu sebeble teşvik ve finansmanların sağlanması büyük önem taşımaktadır.

 

KKTC’de bu uygulamaların başlatılması çok yararlı olacaktır, ancak öncelikle bir fizibilite raporu hazırlanması gereklidir. Bu işin profesyonelce bir firma tarafından yapılması, ancak ekipte Çevre Bakanlığı görevlilerinin ve Üniversitelerden çevre konusunda bilgili öğretim üyelerinin yer alması uygun olacaktır.”

 

“VERİ EKSİKLİĞİ”

 

Dinçyürek, gündeme getirilen bir diğer sorunun ise veri eksikliği olduğuna işaret ederek, bir sistem kurularak bütün işyerlerinin, kapasitelerinin, bilgilerinin toplanmasının yararlı olacağına inanç belirtti.

 

Özellikle küçük işletmelerin sayısı ve kapasitesi konusunda yetersiz bilgi bulunduğunu işaret eden Dinçyürek, şöyle devam etti:

 

“Atıksu arıtımının ve geri kazanımın kolay ve ekonomik bir şekilde uygulanabilmesi için İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri kurulması çok yararlı olacaktır. Örneğin süt işleme tesislerinin bir arada olması geri kazanım, arıtma ve biyogaz eldesi açısından çok uygun olacaktır.

 

Entegre Atık İdaresi başlatılması çok yararlı olacaktır. Bu kapsamda TC Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Entegre Atık Yönetim Planı Hazırlama Kılavuzundan yararlanılabilir.

 

Mevcut çevre mevzuatındaki düzenlemelerin ve gelecekteki yeni mevzuat çalışmaların karasu, pirina ve mezbaha atıksuları yönetimine ilişkin yapılacak uygulamalarla koordineli ve uygun bir biçimde düzenlenmesi önerilir.”

 

Bakan Dinçyürek, 1. Çevre Çalıştayına ve kitapçığına koyduğu katkılardan dolayı Telsim’e teşekkür ederek, konuşmasını “tüm vatandaşlarımızın Dünya Çevre Gününü kutluyor, temiz bir çevre ve sağlıklı bir gelecek diliyorum” diyerek tamamladı.