Milliyetçi Demokrasi Partisi, Kıbrıs’ın üç garantöründen biri konumunda olan İngiltere’nin Kıbrıs’a dair ortaya koyduğu iddia edilen planı değerlendirerek, “Böyle bir teklifin kabul edilmesi Kıbrıs Türkü için intihar demektir” dedi.
Milliyetçi Demokrasi Partisi Genel Sekreteri Sunalp Derviş Sencer, Birleşik Krallık tarafından Kıbrıs için öngörülen çözüm formülünün, Dışişleri Bakanı Dominic Raab'ın adaya ziyaretinde doğrulandığının söylendiğini belirterek, “Birleşik Krallık Kıbrıs Formülü’nün Kıbrıslı toplum liderlerine de sunulduğu belirtildi, ancak liderlerden bu yönde bir açıklama gelmedi. Crans Montana'dan sonra Antonio Guterres'in raporu doğrultusunda ‘köprü öneri’ olarak da adlandırılan formülün, her iki toplumun hassasiyetlerine göre hazırlandığı değerlendiriliyor” dedi.
Sencer, İngiltere’nin yaptığı iddia edilen, fakat henüz teyit edilmemiş olan 7 maddelik önerinin, ilk bakışta cazip görünebileceğini fakat, biraz daha yakından bakıldığında, bu önerinin de birçok soruna gebe olduğunun farkedildiğini söyledi.
Sencer’in değerlendirmeleri şöyle;
“Öncelikle, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) ne Kıbrıs Türklerinin kurduğu bir devleti ne de Kıbrıs Türkü’nün eşit egemenliğini tanıması beklenemez. GKRY bunları tanımayı kabul edecek olsaydı Kıbrıs meselesi yıllar önce çözümlenmiş olacaktı. GKRY’nin defaatle ileri sürdüğü tez Rumlar’la Türkler’in eşit olmadığı, azla çoğun bir tutulamayacağıdır. Bu bakış açısıyla, GKRY’nin ne Türk kurucu devletini ne de Türk eşit egemenliğini kabul etmesi mümkün değildir. GKRY’nin bu bakış açısından vazgeçmesi için de herhangi bir sebep görünürde yoktur. Bunlara ilâveten, eş başkanlık hususu da GKRY tarafından reddedilmiş bir konudur. Gerçi geçmişte ‘eş başkanlık’ devlet başkanlığı ile ilgili olarak mevzu edilmişti; fakat, İngiliz önerisinde devlet başkanının sembolik bir görevi ve güç odağının bakanlar kurulu olacağı dikkate alındığında, GKRY’nin Bakanlar Kurulu’na iki eş başkanın başkanlık etmesini kabulü mümkünat harici gözükmektedir.
Öneriye göre ‘Federal hükümetin dış politika, ekonomi, güvenlik, vatandaşlıklar gibi tanımlanmış yetkileri olacak... Federal Meclis 36 kişilik tek bir yapıdan oluşacak ve 24 Kıbrıslı Rum ile 12 Kıbrıslı Türk temsil edilecek.’ Bu yetkileri haiz bir Federal Meclis, üçte iki Rum çoğunlukla, Türk kurucu devletini daha beşiğindeyken açlıkla öldürebilir. Dış politika, ekonomi ve güvenlik... Sayısal olarak az olsa da, bu yetkiler devlet gücünün temelini teşkil eder. Ve bu temel yetkiler Rumların çoğunlukta olduğu Federal Meclise ait olacak. Böyle bir teklifin kabul edilmesi Kıbrıs Türkü için intihar demektir. Özellikle buna ‘Kıbrıs Cumhuriyeti, Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüşürken, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği üyeliği de yeniden başvuru gerektirmeden bu yeni yapıyla devam edecektir’ önerisi de ilâve edildiği zaman, Kıbrıs Türkü’nün, Türkiye Cumhuriyeti’nin dahil olmadığı fakat Yunanistan’ın üye olduğu bir Avrupa Birliği denizinde boğulacağı muhakkaktır. 
Maraş ve Güzelyurt iade edilecek. ‘Mülkiyette ise duygusal bağ tanınarak ‘iade-tazminat-takas’ formülü üzerinden ilerlenecek’. Böylece kurucu Türk Devletine tanınması öngörülen azamî 29.2% toprak nispeti de yıprandırılmış olacak.  Bu durumda Türk devletinin hiçbir ekonomik yeterliliği olmayacağı gibi stratejik olarak da müdafaasının son derecede güçleşeceği muhakkaktır. Türk askerinin adadan çekilmesi ve müdahale hakkının kalkması da dikkate alındığı zaman durumun vahametini idrak edememek mümkün değildir.
Bunlar dikkate alındığında, İngiltere’nin yaptığı iddia edilen öneri ancak kasabın koyunu mezbahaya celp etmek maksadıyla uzattığı ot tutamı olarak değerlendirilebilir”.