Maliye Bakanı Birikim Özgür 13. maaş ödemelerinin Ocak ayı içerisinde yapılacağını, bunun tarihinin kesin olarak belirlenmesi adına çalışmaların sürdüğünü söyledi.

 

Özgür, kamuda yetkili sendika temsilcileriyle protokol görüşmeleri çerçevesinde yaptığı toplantıda hem 13. maaşlardaki gecikme, hem de geciken protokol masası çağrısı nedeniyle sendikalardan özür diledi ve hükümetin 2015 yılı mükellefiyetlerinin tümünü yerine getireceğini ifade etti.

 

“SAVAŞ SONRASI OLUŞAN YAPI ARTIK SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL”

 

Birikim Özgür, KKTC’de savaş sonrası oluşan yapının artık sürdürülebilir olmadığını, yapısal reformlara ihtiyaç duyulduğunu, fakat 13 maaş ve kazanılmış haklara dokunmak veya kaldırmak niyetinde olmadıklarını kaydetti.

 

Özgür, gelinen aşamada halen TC ile bir programın imzalanmadığını, sendikaların önceki toplantılarda yaptığı öneriler hakkında somut bir açıklama yapacak durumda olmadığını, fakat Maliye’nin kendi içinde bu önerileri değerlendirdiğini ve ev ödevini yerine getirdiğini belirtti

 

Maliye Bakanı Özgür, şu an için ülkenin geleceğinin belirsiz olduğunu, bu nedenle sendikalarla birlikte çalışarak yapısal reformları hayata geçirmek, sürdürülebilir olmayan tüm yapıları daha sağlıklı hale getirmek ve ülkenin geleceğine yatırım yapmak niyetinde olduklarını anlattı.

 

Kamuda da özel sektörde de belli reformların hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Bakan Özgür, sendikalardan bu konuda destek istedi ve TC’den kredi vasıtasıyla yaratılan kaynakların bu reformların yapılması karşılığında verildiğini, fakat toplumsal konsensüs yaratılamadığı için hükümetin bu alanda hızının yavaşladığını kaydetti.

 

“OCAK AYINDA MAAŞLARA ARTIŞ DÜŞÜNÜYORUZ”

 

Maliye Bakanı Birikim Özgür, DPÖ’nün açıkladığı hayat pahalılığı ve enflasyon rakamları oranında ocak ayı içerisinde çalışanlara ve emeklilere artış yapmayı düşündüklerini, TC ile yürütülecek ekonomik program ve oluşacak toplumsal konsensüse bakılarak 47/2010 sayılı yasaya tabii çalışanlarla ilgi ne yapılabileceğine de bakılacağını söyledi.

 

Özgür, sendikalarda, iktidar partilerinde ve toplumun diğer katmanlarında “gelirleri nasıl artırırız” diye düşüncenin bir konsensüs olarak ortaya çıktığını belirtti.

 

ÖZKARDAŞ: “YAPISAL REFORM ADI ALTINDA HAKLARI BUDAMAK İSTİYORLAR”

 

KAMU-SEN Başkanı Mehmet Özkardaş, 13. maaşın yasal hak olduğunu yasada aralık ayında ödenmesi gerektiğinin emredildiğini ve şu an hükümetin -sebebi ne olursa olsun- suç işlemekte olduğunu söyledi.

 

Özkardaş, yıllar geçmesine rağmen protokol masasında değişen hiçbir şey olmadığını, her zaman “yapısal sorunlar vardır” dendiğini ifade etti.

 

Özelleştirme, emekli yaşının yükseltilmesi, emekli maaşlarından kesinti, İhtiyat Sandığı yatırımlarının düşürülerek sermayenin yükünün azaltılması, tüm düşünülenlerin hükümetler tarafından hayata geçirildiğini fakat emekçinin kaderinin değişmediğini ve ülkenin düze çıkamadığını kaydeden Özkardaş, sonuç olarak halkın cebindeki paranın erimesi ve alım gücünün düşmesinin değişmeyen şeyler olduğuna işaret etti

 

Her yıl için 500 milyonluk vergi kaçağı ortadayken “13. maaş ödenmezse vesayetten kurtuluruz” ya da “emekli ikramiyeleri fazla” gibi söylemlerde çare bulanların aslında “vesayetten kurtulmak istiyorsanız sofranızdaki ekmekten vazgeçin” demek istediğini savunan Özkardaş, “Göç Yasası” yaratıldığında KKTC’nin kendi ayakları üzerinde duracağının zannedildiğini fakat bunun olmadığını da hatırlattı.

 

“Vergi mükelleflerinin birçoğunun beyan yapmadığını, yapanların da yüzde 80 gelirlerini sakladığını, devletin Telsim ve Turkcell’den elini çektiğini, kime verildiğininse belli olmadığını, yıllık 60 milyon doların bu şekilde kaybedildiğini, batık bankalardaki 700 milyon doların hesabının sorulmadığını, ‘akıllı sayaç’ ihalesinde yolsuzluk olduğunu” savunan Özkardaş, protokol masasına oturan taraflardan kimsenin kimseyi kandırmaması gerektiğini söyledi.

 

Halkın alım gücünün yüzde 50 düştüğünün altını çizen Özkardaş, hükümetin “yapısal reform” adı altında hakları budamaya çalıştığını savundu ve “Daha ne verelim? Vere vere hiçbir şey kalmadı” ifadelerini kullandı.

 

ELCİL’İN “DR. DERVİŞ EROĞLU” İMZALI KRAVATI…

 

KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, Bakan Özgür’ün söyledikleriyle yaptıklarının birbirini tutmadığını, bütçenin Meclis’ten geçirildiğini ve içerisinde “süt üreticisi, narenciye üreticileri, turizme teşvik ve destek” adı altında sermaye kesimine avantajlar sağlandığını savundu.

 

Bu arada öğretmenin hazırlık ödeneğinden kesinti yapıldığını ve içerisinden 2 milyonun “çalındığını” öne süren Elcil, 26 bin yeni vatandaşlığın kabul edildiğini, Ercan’daki ihalenin 7 Aralık’ta kurulan bir şirket vasıtasıyla Bilal Erdoğan’ın sınıf arkadaşına verildiğini, örtülü ödenek ve beklenmeyen harcamalar kalemlerinden yapılan harcamaların hesabının sorulmadığını söyledi.

 

Cumhurbaşkanlığındaki örtülü ödenekten harcanan “giyim” masrafları hakkında eleştirilerini dile getiren Elcil, “Evine ekmek götüremeyen” bir arkadaşı tarafından kendisine “Dr. Derviş Eroğlu” imzalı kravat verildiğini belirterek kravatı basın mensuplarına da gösterdi.

 

Elcil, Bakan Özgür’e hitaben, “Siz halkın yanında yer almazsanız, biz sermayeye çalışan hükümetlerin karşısında olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

 

ÖZGÖÇMEN

 

Elcil’in konuşmasının ardından Hemşireler ve Ebeler Sendikası Başkanı Ali Özgöçmen, sağlık çalışanlarının birçok sıkıntıları bulunduğunu belirtti ve sorunun kaynağının sağlık sisteminde olduğunu ifade etti.

 

KAPTAN: “YETKİLERİ BİZE VERİN... EK MESAİ SORUNUNU 15 GÜNDE ÇÖZELİM”

 

KTAMS Genel Başkanı Ahmet Kaptan, “Hükümetin 2015 yılı adına mükellefiyetlerini yerine getireceğini” söylemesinin muhtemelen dünya ülkelerinden bir tek KKTC’de olabileceğini savundu.

 

Devletin zamanında ödenmeyen her vergi için zam uyguladığını fakat çalışanın alacağının aynı şekilde durduğunu söyleyen Kaptan, “Sayın Bakan bizlere 13. maaşın ödeneceği müjdesini vermiştir. Teşekkürler” ifadelerini kullandı.

 

Protokol masasına otururken önce samimi olmak gerektiğini kaydeden Kaptan, “ülkeyi yönetenlerin ülke kaynaklarını dağıttıklarını, ‘Devlet Misafiri’ adı altında Mercedes arabaların yollarda çokça görüldüğünü, üçlü atamaların, örtülü ödeneklerin yapıldığını, vergi adaletinin sağlanmayarak KKTC’ye gelen sanatçılardan vergi alınmadığını, konserler için ‘turist’ getirilmesi adına Euro cinsinden teşvikler ödendiğini, havaalanının peşkeş çekildiğini” ifade etti.

 

Kaptan, Bakan Özgür’e Ombudsman Emine Dizdarlı’nın bahsettiği 11 milyon 250 bin dolar üzerinden vergi alınıp alınmayacağını sordu ve “Maliye’nin sadece vatandaşın boğazına değil, Taş Yapı’nın ve ilgili Bakanın da boğazına sarılması gerektiğini” iddia etti.

 

“15 GÜNDE EK MESAİ SORUNUNU ÇÖZMEYE TALİBİZ”

 

Kaptan, devletin ilk önce istihdam yapmadığını, sonra da “83 milyon ek mesai ödedik” dediğini kaydederek, “KTAMS olarak tüm yetkiler kendilerinde olmak kaydıyla 15 günde ek mesai sorununu çözmeye talip olduklarını” kaydetti.

 

Hastanede doktor, hemşire eksikliği bulunduğunun, hastanedeki laboratuara en son 10 yıl önce istihdam yapıldığının altını çizen Kaptan, şu an devlet hastanesinde taşeron firmanın kamu görevlisi olmadığı halde kamu görevi yaptığını belirtti.

 

Ahmet Kaptan, ülkede vergi adaletinin sağlanmasını ve sadece “bordro mağduru” memurların mağdur edilmemesi gerektiğini söyledi ve protokol görüşmelerinin 22 Ocak’a kadar bitirilmesini istedi.

 

GÖKÇEBEL: “HAK BUDAMA YOK’ DEYİP ÂLÂSINI YAPIYORLAR”

 

KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel, “Hak budama yoktur” diyerek, hak budamasının âlâsının yapıldığını savunarak CTP- UBP hükümetinin sorunların etrafından dolaşan ikiyüzlü bir politika izlediğini iddia etti.

 

Gökçebel, “Siz hangi reformu yapmak istediniz de halk ve STÖ’ler size hayır dedi?” ifadelerini kullanarak, ülkede harçların yüzde 60-70 oranında zamlandığını, kumarhane, gece kulübü, bahis evleri gibi yerlerin kapatılmadığını, rant sisteminin sürdüğünü ve tüm bunlara rağmen bakanların koltuklarında oturmaya devam ettiklerini söyledi.

 

İşsiz bekleyen KKTC’li öğretmen varken, 2 maaş birden çeken TC’li öğretmenin istihdam edildiğini belirten Gökçebel, mevcut ikiyüzlü politikayla ne reformun ne de değişikliğin mümkün gözükmediğini bildirdi.

 

Maliye Bakanının STÖ’leri protokol masasına çağırırken, ciddi olarak çağırması gerektiğini kaydeden Gökçebel, Bakan Özgür’den koltukta oturmasının gereklerini yerine getirmesini, yapamayacaksa bunu neden yapamadığını çıkıp kamuoyuna açıklamasını istedi.

 

USAR: “YAŞADIĞIMIZ ÜLKE YAŞANABİLİR BİR ÜLKE DEĞİL”

 

TIP-İŞ Başkanı Sıla Usar İncirli, KKTC’nin şu an için yaşanabilir bir ülke olmadığını kaydettiği konuşmasında, her geçen gün insanların cebindeki paranın eridiğini, sağlığının bozulduğunu, eğitim kalitesinin düştüğünü, nitelikli kamusal hizmetlerin azaldığını söyledi.

 

Hastanedeki hekim istifalarını kamuoyuyla paylaşmaları halinde halk tarafından çok değişik tepkiler doğacağını bildiklerini kaydeden İncirli, halkın Yeşilırmak’tan Dikarpaz’a kadar eşit sağlık hakkı bulunduğunu, fakat sağlık sisteminin günden güne kan kaybetmeye devam ettiğini belirtti.

 

Bütçeden sağlığa ayrılan miktarla, sağlıklı bir sistem kurmanın da mümkün olmadığını kaydeden İncirli, gerçek katılımcılık ve STÖ’lerle halkın da içinde bulunduğu bir reformla başarıya ulaşılabileceğini bildirdi.

 

İncirli, TIP-İŞ olarak “taşeron hekimliğin” karşısında olduklarının da altını çizdi.

 

DİLEK: “ÇALIŞANLAR HAYAT PAHALILIĞININ ÜZERİNDE BİR ARTIŞ BEKLİYOR”

 

KAMU-İŞ Başkanı Sami Dilek, Bakan Özgür’den 13. maaşların hangi gün verileceğini söylemesini istedi ve bunun hem kamu çalışanları hem de özel sektör için bir umut anlamına geldiğini söyledi.

 

Maaş ödemesi tartışmaları içerisinde KKTC-TC ilişkilerinde iki ülkeyi birbirine düşürecek söylemlerden kaçınılması gerektiğini de ifade eden Dilek, maaş ödemelerinin planlamalarının bütçe planlamaları içerisinde hâlihazırda yer almış olması gerektiğini, bu tip tartışmaların her yıl başında yaşanmaması gerektiğini vurguladı.

 

Sendikaların Maliye Bakanlığı’na sundukları önerilerin yapılacak reformun ilk adımları olabileceğini dile getiren Dilek, ülkenin olduğu gibi, belediyelerin de borç batağında olduğunu, çalışanların ve işçilerin hayat pahalılığı oranının üzerinde bir artış beklediğini söyledi.

 

ÖZGÜR

 

Maliye Bakanı Birikim Özgür ise sendika temsilcilerinin konuşmalarının tamamlanmasının ardından yaptığı açıklamada, her alanda yapılması gereken reformlardan bahsettiğini kaydetti ve buna örnek olarak da belediyelerde yapılacak “yerel yönetimler reformunu” gösterdi.

 

Sendikaların, belediyede yıllardır yapılmayan İhtiyat Sandığı ve Sosyal Sigorta yatırımlarını talep etmesini isteyen Özgür, su konusundaysa belediyelerin gelirlerini azaltmayacak, aksine artıracak bir model olmasını istediklerini belirtti.

 

Telekomünikasyon alanındaki çalışanlarının haklarının yenilmeyecek şekilde yeni bir bütçe yapıldığını, fakat burada gerekli meblağın bulunmadığını söyleyen Özgür, TC’den bu konuda kaynak istediklerini fakat “Biz kendi ülkemizde kamusal kaynak kullanmıyoruz” cevabını aldıklarını, kamu-özel işbirliğini reddetmenin “çağın gerisinde kalmak” anlamına geleceğini ifade etti.

 

Birikim Özgür, kamu görevlileriyle ilgili yasa konusunda sendikalardan çok güzel katkılar aldığını kaydederek, bu yasanın artık ete kemiğe büründüğünü, kısa zaman sonra bir yasa tasarısının ortaya çıkacağını söyledi.

 

“KKTC ŞU ANDA TC’DEN DESTEĞE BAĞIMLI”

 

Tarımdaki bütçenin yetersiz olduğunu, eğitimde ise OECD standartlarını yakalayıp eğitim saatlerini buna uydurmak istediklerini belirten Özgür, KKTC’nin şu an için TC’den desteğe bağımlı olduğunu kaydetti.

 

Söz konusu desteğin yüzde 50’ye yakınının hibe şeklinde, günübirlik harcamalar için verildiğini, geriye kalanınınsa kredi şeklinde alındığını bildiren Özgür, KKTC’nin kendi kendini yönetir ve kendi kendine yeter duruma geldikten sonra bu borçları kapatma noktasına ulaşacağını ifade etti.

 

“MÜSRİFLİK LÜKSÜMÜZ YOK… ÖRTÜLÜ ÖDENEĞİN HALKLA İLİŞKİLER AMAÇLI KULLANILMASI DOĞRU DEĞİL”

 

Kamunun “müsriflik” yapması lüksünün bulunmadığını ve tasarruf noktasında hep birlikte çalışmaları gerektiğini belirten Özgür, “örtülü ödenek” konusunun halk tarafından da çok tartışıldığını, bu ödeneğin gerekli yerler dışında “halkla ilişkiler” amaçlı kullanılmasının doğru olmadığını vurguladı.

 

Özgür, “13. maaşla vesayeti ilişkilendirdiği” yönünde eleştirilere de değinerek, o günlerde “Bize dayatılıyor, kabul etmeyin” şeklinde baskılar gelmesinden dolayı kendisinin de “13. maaşı ödemeyelim, bakalım halk nasıl karşılayacak” türünde bir açıklama yaptığını hatırlattı.

 

Devlet yönetiminde kendisinin soyut konuşma hakkının bulunmadığını anlatan Özgür, devlet yönetiminde devamlılığın esas olduğunu, bakanlık koltuklarında oturan kişilerin de bu devamlılığı sağlama mecburiyetinde olduğunu söyledi.

 

Daha önce bir anlaşma imzalandığını, “bu anlaşmayı ben uygulamıyorum” demenin, belli kaynakları alamamak anlamına geldiğini ifade eden Özgür, kendisinin daha önce yaptığı açıklamada esasen bunu vurgulamak istediğini kaydetti.

 

Özgür, en geç 22 Ocak’a kadar mali durumla ilgili tabloyu somutlaştırmak ve sendikaların verdiği önerileri somutlaştırma noktasına gelmeyi umduklarını da sözlerine ekledi.