Gazimağusa’da “Kraliçe’nin Evi” olarak bilinen, Venedik Kraliçesi Caterina Cornaron’un yaşadığı, KKTC’nin 3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun eşi Meral Eroğlu ve evlatlarının doğup büyüdüğü Vedenik Evi hizmete açıldı…

Gazimağusa’da “Kraliçe’nin Evi” olarak bilinen, Venedik Kraliçesi Caterina Cornaron’un yaşadığı, KKTC’nin 3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun eşi Meral Eroğlu ve evlatlarının doğup büyüdüğü Vedenik Evi, Canaltay ailesinin katkılarıyla hizmete açıldı.

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Gazimağusa Milletvekili Resmiye Canaltay ve eşi Serdar Canaltay’ın, tarihi yapısını bozmadan restore edip hizmete açtığı tarihi mekan, mimari ve tarihi yapısıyla Kıbrıs’ta bir ilk.

Kıbrıs kültürünün yanı sıra, Kıbrıs mutfağını ziyaretçilerine tanıtan Venedik Evi, gerek turistler gerekse Kıbrıslılar tarafından büyük ilgi görüyor.

Kıbrıs mutfağına özgü geleneksel tatların yanı sıra serpme kahvaltısıyla ün salan Venedik Evi’nin patates köftesi, bumbar, fırın makarnası, fırın patatesi, molehiyası, dolması, yahnili makarnası, patates köftesi ve daha nice seçenekleri oldukça meşhurdur.

“İlgiden memnunuz”

Başarıyla dolu 33 yıllık meslek hayatından sonra, Venedik Evi’nin işletmeciliğini titizlikle yürüten Resmiye Canaltay’ın eşi, eski Limanlar Dairesi Müdürü Serdar Canaltay, North Cyprus UK’e konuştu ve 6 aylık kısa bir sürede gördükleri ilgiden ötürü duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Venedik Evi’nin açılışının, eşinin en büyük hayali olduğunu belirten Serdar Canaltay, evin kalıcılığı ve daha ileriye gitmesi için ara vermeden çalışacaklarını söyledi.

Serdar Canaltay, şöyle devam etti:

“Farklı sektöre adım atmanın verdiği güçlükle ilk zaman çok zorlandım. Çok yoruldum. 2 personelle, üzerimde büyük bir yük vardı. Yeri geldi garsonluk yaptım, yeri geldi mutfağa geçtim. Venedik Evi’ni şimdiki hale getirebilmek için çok uğraştım, büyük emek sarf ettim. Yapılması gereken işleri adım adım, çözerek, ileriyi görerek, yeniliklerle birlikte şimdiki hale getirmek çok kolay olmadı.

Eşim 2016 yılında evin altyapı çalışmalarına başlamıştı, ben, emekli olduktan sonra, Nisan ayında çalışmaların başına geçtim. Gerekenleri kısa sürede yapıp, evi hizmete açtık. 6 ayır da büyük ilgi görüyoruz. Memnun ve gururluyum.

İşin başındayım hep. Günlük alışverişin ardından eve geliyorum. Alışverişte kaliteye büyük önem gösteriyorum. Evime ne alırsam, buraya da alıyorum. Yeme kültüründen iyi anladığımı düşünüyorum. Kıbrıslı ev kadını ahçımız da mutfakta hünerlerini gösteriyor. Çıkan her yemeğin tadına bakar, düşüncelerimi söylerim. Gelen misafirlerimizi memnun etmek için mutfaktan en iyisinin çıkmasına büyük önem gösteririm. Herkesi mutlu etmeye çalışıyorum, gözlemlediğime göre de gelenler mutlu ayrılıyor. Eleştirilere de açığız tabi ki, hatamız varsa, bir daha tekrarlanmaması için iki kat özen gösteriyoruz.

Fiyatlarımız piyasaya göre çok uygun. Ekonomik krizden etkilenen halkımızın bütçesini etkilememk için menü fiyatlarının piyasa üzerinde olmamasına dikkat ediyoruz.

Menü ve etkinliklerimizi sosyal medya aracılığıyla duyuruyorum. Venedik Evi’nde kahvaltı, öğle ve akşam yemeğinin yanı sıra organizasyonlara da ev sahipliği yapıyoruz.

Venedik Evi’nde, Kıbrıs’a özgü kına gecelerinin yanında, düğün, nişan törenleriyle doğum günü partileri ve baby shower organizasyonları düzenliyoruz.

İşimizi severek yapıyoruz, kurumsallaşma adına daha profesyonel hizmet vermeye çalışıyoruz.”

Venedik Evi’nn tarihçesi

Ortaçağ Mağusa’sından günümüze gelen sivil mimarinin en güzel örneklerinden biridir. İtalyan Rönesans’ının detaylandırılmış taşra stilinde yapılmıştır.

Geçmişi hakkında fazla bilgi yoktur. Önceleri “Kraliçe’nin evi olarak bilinmekteydi. Son Venedik Kraliçesi Katerina Kornaron’un bir süre bu evde kaldığı belirtilen ev İngiliz döneminde kadınlar hapishanesi olarak da kullanılmaktaydı.

Kıbrıs’ın önemli ressamları arasında yer alan Mağusalı Avukat George Poliviu Georgiou tarafından belli bir süre resim atölyesi olarak kullanılmıştır.

Bir iç avluya perdeleyen ev cephesi kesme taşlarla yapılmıştır. Anıtsal giriş kapısı geniş kemerli ve söveleri düzgün kesilmiş iri taşlarla zenginleştirilmiş olması bakımından aynı sokaktaki Bidulph kapısının bir benzeridirKapının iki yanında yer alan küçük pencereler normal pencerelerden daha yüksektedir. MS XV-XVI yüzyıla tarihlenmektedir.