* İnsan boyutunda yaptığı heykeller ve parmaklarla şekillenen hamurdan yaratılan muhteşem ifadelerle dikkatleri çeken Sevcan Çerkez, büyük bir sıçrayışla ülkedeki sınırları aşan bir başarı yakaladı. Sanatçının hayalgücünün sınırsızlığının örneği olan eserleri, büyük hayranlık uyandırıyor.

* Kıbrıs insanının yüz ifadelerini yansıttığı heykelleri dünya çapında büyük bir ilgi gören Sevcan Çerkez azmi ve yeteneğiyle dikkat çekiyor. Film projelerinden müzik projelerine, sanatın birçok dalına da katılım gösteren sanatçı yeni projelerinin hazırlığı içerisinde.

 

Yaşamın ve insanın yansımaları avuçlarda şekillenirken, dokunuşlarla hayat buluyor…Yaptığı insan boyutlarında heykellerle ismini duyuran Sevcan Çerkez ülkemizi aşmış başarısıyla hayallerin sınırsızlığını, gerçeğe dönüşünü, başarıyı ve hatta zaferi insana hissettiriyor. Tüm iç yanılsamaların dışa vurumu belki de, onun eserleri… Yıllarca birikmişleri, içte saklı tutulanları, belki de hep var olanları; korkuları, acıları, hüzünleri, endişeleri, mutlulukları muhteşem bir yaratıcılıkla elle tutulur gözle görülür, bir gerçekliğe dönüştürüyor.

“Sanat ruhani bir olaydır”
Ağır’dağda, çam ağaçlarının arasında bulunan evinde kahve içip sohbet ettiğimiz Sevcan Çerkez, Baf kökenli 1961 Küçükkaymaklı doğumlu. Onun sanatla tanışması çok küçük yaşlarda başlamış… “Ruhani bir olaydır. İnsan galiba sanatçı doğar. Daha sonra düşünceler ve yaşam ona göre değişir. Sanata başlama anı yoktur” diyor.
Çocukluk günlerinden eline geçen her şeyi heykele çevirmeye çalışır Sercan Çerkez… İkiz kız kardeşi Semra Beyhanlı ise daha fazla resimle ilgiliymiş o dönemlerden. Kardeşi öğretmen akademisine girmiş ancak  kendisi üniversiteye gitmeye hak kazandığı halde gidememiş.

Ve kabuğu kırış
18-19 yaşlarında, 30 yıl öncesi gözlerinde devam ediyor konuşmasına… “Aşktı…” dediği evlilik yaşamı giriyor sanatla arasına. Aslında girer gibi görünüyor… Çocuklarını büyütüyor. Eşi çalışmasına izin vermediği için ev hanımlığı yapıyor. Daha sonraları yavaş yavaş kabuklarını kırmaya başlıyor. Yenidüzen’de iki yıl politik karikatür çiziyor. Yurt dışında karikatür sergilerine gönderiyor eserlerini. Ardından Kız Meslek okuluna gidiyor. Onun değimiyle seramik giriyor hayatına. “Çocuklarım üniversiteye girdiğinde bende bir boşluk oluştu. Bir çıkış noktası isterdim.” dediği günlerde, Kız Meslek okulunda çamurun nasıl çatlamayacağı, seramiğin kaç derecede pişeceği gibi ana bilgileri öğreniyor. Sonra da küçücük olarak yapmaya başladığı heykeller büyümeye başlıyor…Onun hayalleriyle birlikte…

Sanatta çıkış noktası…
40-50 cm boylarında Kıbrıs nenelerini yaratıyor çamurla…Neden mi? “Yaşlıların çizgileri, ifadeleri dikkatimi çekerdi. İfadeler ön planda oldu. Baf’ta nenelerimizle vakit geçirirdik. Onlara olan özlemdi. Geçmişe, çocukluğa olan özlem…”
Büyükhan’da atölye arayışına giriyor. Hanay adlı atölyesiyle birlikte, kendini sanata veriyor. Workshop’lara katılıyor. Dünyadan seramikçilerle tanışıyor.
Hollandalı bir seramikçinin sokak heykelleri onu insan boyutlarında heykeller yapabilme düşüncesini ortaya çıkarıyor…Ve ilk kez, insan boyutunda, ‘Düşünen Adam’ heykelini yapıyor.

Sanatında, acıdan espriye, Kıbrıs insanının yaşamı var
“Düşünen adam heykelini yaptıktan sonra başardığımı anladım. Eve kapanıp bu heykeli yapınca başka fikirler doğdu. Bunlardan bir tanesi ‘Hanay Sergisi’ fikriydi.”
Hayaller, sınırları zorluyor. Büyükhan yakınlarında bir eski ev bulunuyor. Kurgular yapılıyor, tiyatro ve oğlunun bestlerinin yer aldığı sıradışı bir sergiyle 500’ü aşkın kişinin katılımıyla bir açılış yapılıyor Hanay’a.
Kendini üniversite okumadığı için yetersiz hisseden, yıllarca kalıpların içerisine hayallerini sıkıştırmaya çalışan Sevcan Çerkez, sanatında Kıbrıs insanını yaşamını, acılarından esprilerine kadar her şekliyle yansıtıyor. Onun değimiyle “Sanki insanlar beni beklermiş gibiydi…” dediği bir ilgiyle karşı karşıya kalıyor bu sergiyle.

Afrika’da bir Kıbrıslı Türk…
Ve aslında bir başlangıç…Bir sıçrayış başlıyor Sevcan Çerkez’in yaşamında. İnternetle tanışıyor. Sanatını dünya sanatçılarıyla kıyaslamaya başlıyor. Analizler yapıyor. 2008 yılında Zeytinlik Festivali’nde workshop düzenliyor. Ardından da 640 sanatçının katıldığı, dünyaca ünlü Commonwealth adlı bir yarışmaya 6 eserinin fotoğrafını gönderiyor. Heykellerinin bu kadar büyük ve ifadeli olması ve kurguları yarışmayı kazanan 6 kişiden biri olmasını getiriyor. Ve, onun yaşamında bir dönüm noktası daha oluyor bu. Afrika’ya gidip orada hem sanatını öğretmek, hem de sergi açma fırsatı buluyor…Orada bambaşka bir yaşamı hissediyor yüreğinde, emperyalizmle tanışıyor. Büyük sıkıntılar ve güzel dostluklarla kendine daha da fazla güvenerek dönüyor geriye…  “Hayatımı, Kıbrıs Türklerini analiz ettim. Devamlı şikayet halindeyiz. Ne kadar haklıyız, ne kadar haksız...En kötüsü de üretemememiz. Üretilmemeye mahkum edilmemiz. Maddiyatçılığın ne kadar fazla hayatımızda olduğunu anladım.” diyor Çerkez.

Korkularla yüzleşme ve bir sergi: “Ödüm koptu”
Kuzey Kıbrıs’ta sanat dünyasına geç de olsa büyük bir başarıyla giren Sevcan Çerkez, tüm bu deneyimlerin ardından Avrupa Birliği’nin bir projesiyle 20 günlüğüne Hollanda ve Finlanda’da ardından da Türkiye’de Workshop’lara katılıyor. Güney Kıbrıs’ta ‘Yansımalar’ adlı bir sergi açıyor. Ve 2011 yılında “Ödüm Koptu” sergisi geliyor gündeme. Türkiye’de gerçekleştirdiği bu sergi için çalışmalar yapıyor.  Ve şu sözlerle anlatıyor bu eserlerini: “Çocukluktan buyana korkularımızla yaşıyoruz. Korkutuluyoruz. Ve bu korkular içimize işliyor. Korkuyla alay etmek ve bununla yüzleşmeyi amaçladım. Savaşlara hayır diyen bir korkuluk vardı, evreni sorgulayan bir korkuluk…İlgi çeken yüzlerin ifadeli olmasıydı.”

El izlerinden bir sokak heykeli gündemde
Sakin bir yazın ardından, yeni bir sergiye hazırlıklarında Sercan Çerkez. İnsanların tarihe iz düşümünün gerçekleştirileceği, kişilerin el izlerinden oluşacak bir sokak heykeli projesi var bu kez gündeminde. Management Center’le yürütülen bu çalışmada Güney Kıbrıs ve Kuzey Kıbrıs’tan insanların el izlerinin yer aldığı ağaç şeklinde bir heykelin yapımıyla uğraşıyor. Ali Kocaer, İrsen Küçük’ün oğlu Kemal Küçük’ün ardından bir de Engelliler Derneği Başkanı Rahmetli Mustafa Çelik’in heykelini yapacak.

Film ve müzik projeleri…
Ve müzik…Ne ilginçtir ki, Gommalar Grubundan müzisyen Aytunç Akdoğu’nun dikkatini çekiyor Sevcan Çerkez’in sesi ve yaşam öyküsü…Onun yaşamına yönelik besteler yapan Aytunç’un hazırladığı bir single çıkarma çalışmaları da var….Ve Ölü Bölgeden Fısıltılar Film’inden sonra yeni bir film projesinde de yer almaya hazırlanıyor Sevcan Çerkez. Ve o sanatı, yaşam öyküsü ve duruşuyla ülke sınırlarını aşan bir başarı yakalıyor.