Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı, Turizm ve Çevre Bakanı, Fikri Ataoğlu,  Bayrak Radyo Televizyon Kurumu’nda (BRTK) yaptığı konuşmasında, parti olarak “ böyle gelmiş, böyle gider anlayışını reddettiklerini” vurguladı ve “ tüm sektörlere, kentlere, KKTC’ye değer kazandırmak için bir yenilenme hareketi içine girilmesi gerektiğini” kaydetti.

“Ama önce şu anda mutfaklarımızda devam eden yangını söndürecek, düşen alım gücümüzü yukarı çekeceğiz” ifadelerini kullanan Ataoğlu, DP’nin asgari ücret konusunda izlediği politika ile dar gelirlilerin yanında olduğunu, turizmde yaptıkları ile de iş insanımıza nasıl katkı sağladıklarını ortaya koyduklarının altını çizdi.

Ataoğlu, yakın gelecekte yapacaklarını ise şöyle ifade etti:

“Önce kendi yapacaklarımızı doğru ve samimi olarak saptayacak, kaynaklarımızı harekete geçireceğiz, sonra da oturup Anavatan Türkiye ile yeni bir İktisadi ve Mali İşbirliği Antlaşması yapacağız. Bu antlaşma için Demokrat Parti’nin YENİLENME, yapılmayanları yapma, reformcu anlayışının hükümette olması şarttır.”

“HEPİMİZ OY KULLANMALIYIZ”

Demokrat Parti Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı, Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu konuşmasına şöyle devam etti.

“Bildiğiniz üzere, 23 Ocak Pazar günü milletvekilliği erken genel seçimi için hepimiz sandıklara gidecek oyumuzu kullanacağız. Oy kullanmak bir vatandaş için en önemli görevlerden biridir. Dolayısıyla ülkemize, hukukumuza sahip çıkmak, demokratik hakkımızı kullanarak meclisimizde bizlerin vekili olarak görev yapacakları seçmek üzere için 23 Ocak günü zor koşullara rağmen mutlaka sandık başına giderek oylarımızı yenilenmek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tüm sektörlerine, tüm beldelerine değer katmak için kullanacağız. Bu bağlamda Demokrat Parti olarak desteğinizi bekliyoruz.”

 

“DP VERİLEN DESTEĞİ BOŞA ÇIKARMAYACAK”

Ataoğlu, “Sizleri temin ederim ki Demokrat Parti’ye vereceğiniz desteği asla boşa çıkarmayacağız.

Bugünden başlayarak Bayrak Radyo ve Televizyonu Kurumu radyo ve televizyonundan yapacağım 7 konuşma ile ülkemiz için tasarladıklarımızı  sizlerle paylaşacağım.

Bugünkü konuşmamda Demokrat Parti’nin genel vizyonu, misyonu üzerinde duracağım. Daha sonraki konuşmalarımda ise sizlere seçim bildirgemizde de bulabileceğimiz, ekonomi, mali konular, sağlık, turizm, eğitim, tarım ve hayvancılık, kamu yönetimi gibi konulardaki düşüncelerimizi, projelerimizi açıklayacağım.

Göreceksiniz ki, Demokrat Parti bilinçli, inançlıdır ve hayali değil, yapılabilecek, uygulanabilecek projelerle iktidara gelmeye, yıllardır biriken sorunları aşmaya, yapılamayanları yapmaya hazırdır” ifadelerini kullandı.

“UMUTSUZ OLMAYA GEREK YOK”

Ülke olarak zor günlerden geçildiğine işaret eden Ataoğlu, “Bir taraftan 2 yıla yakın bir süredir tüm dünyayı ve tabii ki ülkemizi adeta kasıp kavuran kovid-19 salgını, diğer taraftan hayat pahalılığındaki ciddi artış, dövizdeki yükseliş yaşantımızı olumsuz olarak etkilemektedir.

İçinizden gelen ve yine sizin içinizde olan biri olarak sizleri çok iyi anlıyorum. Ancak, umutsuz olmaya gerek yok. Gerçekleri, zorlukları göreceğiz ama karalar bağlayıp oturacak, ağıtlar yakıp kadere küsecek değiliz.

Kıbrıslı Türkler olarak çok zor günlerden geçerek bugünlere geldik. Yok olmaya yüz tutmuş bir topluluk noktasından, Devlet sahibi bir halk noktasına birlikte mücadele ederek ulaştık. Yanımızda, şimdi olduğu gibi yine sadece Anavatan Türkiye vardı. Birçok kritik, tehlikeli dönemi birlikte başarı ile geçtik. Kimileriniz belki, biz bu kritik dönem laflarını çok duyduk, hiç bitmedi diyecek ama gerçekler ortadadır” dedi.

“ ETRAFIMIZ ENERJİ KAYNAKLARI İLE DOLU”

“Kıbrıs adasında yaşıyoruz ve hala komşularımız bizimle bir anlaşma yapmak yerine , egemenliğimizi , özgürlüğümüzü nasıl elimizden alacağının hesabını yapıyor. Etrafımız ateş çemberi. Neden? Çünkü etrafımız enerji kaynakları ile dolu. Çünkü Kıbrıs adası hem bu enerji kaynakları hem de enerjinin arzı, dünya ticaretinin akışı bakımından çok stratejik bir konundadır.

Böyle olduğu için de malum Devletler işlerine gelmediği için Kıbrıs Türk Halkı’nın haklılığını göremezden gelip Rum tarafının uzlaşmazlığını körükleyen bir politika izliyorlar.

Hal böyle olunca da bir türlü Devlet olarak dünyada hak ettiğimiz yeri alamıyoruz. Kıbrıs bir bütün olarak Avrupa Birliği’ne üye yapıldı ama Annan Planı’nı reddeden Rum tarafı AB’nin her türlü imkanından yararlanırken, BM Planı’na evet diyen bizler söz verildiği halde AB’nin hiçbir olanağından layıkıyla yararlandırılmıyoruz.

Dolayısı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sorunlarını değerlendirir, çözüm yolları önerirken gerçekleri göz önünde bulundurmak durumundayız” dedi.

“BENİM SİYASET ANLAYIŞIM NETTİR: HALK İÇİN DOĞRULARI YAPMAK”

“Ben 1992 yılındaki kuruluşundan bu yana  Demokrat Parti’nin içindeyim. Pek çok kademesinde görev yaptım, Gazi Mağusa ilçe başkanlığını üstlendim ve ilk olarak 2013 seçimlerinde milletvekili seçildim. 2018’de yeniden milletvekili seçildim.

Yani 8 yıldır parlamentoda görev yapıyorum. 2016-2018 yılları arası ile 2020 yılının Aralık ayından bu yana Turizm ve Çevre Bakanlığı deneyimi yaşıyorum. Çok değer verdiğim, sevdiğim, uzun yıllar Demokrat Parti Genel Başkanlığı’nı yapan Sayın Serdar Denktaş’ın aday olmaması üzerine 19 Kasım 2019’da tek aday olarak katıldığım Demokrat Parti Kurultayı’nda Genel Başkan seçildim.

Benim siyaset anlayışım nettir: Zamanı, koşulları çok iyi değerlendirmek, yalana başvurmadan halk için doğruları yapmak, değişime ve yenilenmeye, yenilemeye açık olmak. Çok şükür ki Genel Başkan olarak bu anlayışıma uygun bir milletvekili aday kadrosu ile 23 Ocak seçiminde sizlerden destek istemek nasip oldu.

Evet, Demokrat Parti, dürüst, cesur, dinamik, bilgili ve temiz kadroları ile siyaseti yeniden halkla buluşturmak için hazırdır.

“YENİLENME PROGRAMI İLE YOLA ÇIKTIK”

Ülke tüm sorunlarına çözüm getirecek, sürdürülebilir ekonomik büyümeyi ve kalkınmayı sağlayacak bir YENİLENME programı ile geleceği tesis etmek üzere yola çıkmış bulunuyoruz. Peki ama nedir bu yenilenme? Biz yenilenmeden bahsederken, dünyadaki dijital dönüşümü gerçekten anlamaktan, yeşil kalkınmadan, reformist bir anlayışa ülke sorunlarını çözmekten bahsediyoruz.

“ BÖYLE GELMİŞ BÖYLE GİTMEZ”

“Böyle gelmiş, böyle gider” anlayışını reddediyoruz. İnsanını koruyan, insanına güvenen, o güven içerisinde üretimi sağlayan, üretilenin pazarlanmasına yardımcı olan, insanımızın yüzünü güldüren, hak edenin hak etiğini alabildiği bir düzenden bahsediyoruz.

Sevgili kardeşlerim, bilgi ve teknolojide yaşanan gelişmelerin hızlı bir şekilde hayatımıza yön vermeye başlaması, iletişim araçlarının, insanları yakınlaştırması ve bu yakınlaşma ile oluşan bilgi alışverişi, toplumsal kurumları ve siyasal ilkeleri yeniden şekillendirmektedir.

Bu sürecin doğal bir sonucu olarak, temel hak ve özgürlüklerin gözetildiği, her alanda eşitliğin savunulduğu ve halk iradesinden güç alan katılımcı anlayışlar gelişmektedir.

İnsanların yaşam kalitesini ölçmeye yönelik, dünyaca kabul görmüş standartlar oluşmakta, toplumların refah, başarı ve mutluluk düzeyleri ile devletlerin saygınlıkları bu kriterlere göre değerlendirilmektedir.

“ÖZEL SEKTÖRÜN ETKİNLİĞİ ARTIRILMALIDIR”

Devletlerin faaliyet alanı sürekli daralırken, özel sektörün ve sivil toplum örgütlerinin etkinliği artmaktadır.

Devletler Küresel ısınmanın doğaya olumsuz etkilerini görerek, sürdürülebilir kalkınma konusundaki planlamalarını, çevrenin bir değer olduğu bilinci ile yapmaya başlamıştır.

Dünyamızda köklü değişimler yaşanırken, Ülkemiz; zamanını ve enerjisini bireysel çıkarlar için tüketmektedir.

Eğitimli ve dinamik nüfusumuza, üniversitelerimize ve turizm potansiyelimize rağmen, sürdürülebilir ekonomi yaratılamamış, yeterli kalkınma sağlanamamıştır.

“GELİR DAĞILIMI ADALETSİZ, KAMU VERİMSİZ”

Yanlış politikalar yüzünden, insanımız üretimden koparılmış, devletin ekonomideki rolü azaltılamamış, gelirin dağılımında adalet sağlanamamış, etkin, verimli bir kamu yönetimi yaratılamamıştır.

Yapılan tüm bu yanlışlar sonucunda, insanımız ağır vergi yükü ve yoğun bürokrasi altında ezilirken, ekonominin üretim gücü zayıflamış, istihdam azalmış ve siyasi rant ekonomisi oluşmuştur.

Tüm bunların yanında siyaset kurumunun giderek yozlaşması halkın siyaset kurumuna ve Devletine olan güvenini sarsılmış, insanımızın geleceğe ilişkin umutları kırılmıştır.

DP, sorunlarımıza çözüm bularak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni her alanda uluslararası standartlara ulaştırarak, halkımıza hak ettiği yaşamı sunmak ve yaşanan tarihi değişimlerin yarattığı fırsatları değerlendirerek Kurucu Cumhurbaşkanımız Sayın Rauf  DENKTAŞ’tan ilham alarak egemen eşitliğe dayanan bir çözümle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni dünya ile bütünleştirme gailesi ile hareket etmektedir.

“TÜRKİYE İLE HER ALANDA GÜÇLÜ İLİŞKİLER GELİŞTİRMELİYİZ”

DP için Anavatan Türkiye ile ilişkiler yaşamsal bir öneme sahiptir.

Tarihsel, kültürel, ulusal bağlar Kıbrıs Türkleri Anavatan Türkiye ile her zaman sağlıklı ilişkiler içinde olmasının temel unsurlarıdır.

Kıbrıs Türklerinin önce varoluş mücadelesinde, sonrasında ise kendi devletini kurarak ekonomik, sosyal, kültürel kalkınmasında ve korunmasında Anavatan Türkiye yanımızda olan tek ülke olmuştur.

Kıbrıs Türklerinin Kıbrıs’taki varlığı Anavatan Türkiye’nin desteği ile sürmektedir. Kıbrıslı Türkler Türkiyesiz, Türkiye Kıbrıslı Türklersiz düşünülemez. Buna bağlı olarak Demokrat Parti, Anavatan Türkiye ile her alanda sağlıklı ve güçlü ilişkiler geliştirmeyi kendisine misyon edinmiştir.

DP, ülkemizin eğitimli ve dinamik nüfusunu doğru yönlendirecek, zengin turizm potansiyeli ve engin kültür birikimini ortaya çıkaracak,  doğru ekonomi hamleleri ile halkımıza hak ettiği yaşamı sunacak misyon ile hareket etmektedir.

Kronik hale gelen işsizlik, ekonomideki istikrarsızlık, tasarrufları kamu açıklarının finansmanına yönlendiren yönetim anlayışını aşarak ülkeyi düze çıkaracak bir siyasi iradeye ihtiyaç vardır. DP, bu iradeyi temsil etmektedir.

Partimiz, yaşadığımız sorunları analiz ederek ve ülkemizin koşullarını göz önünde bulundurarak, sorunlara çözüm getirecek, sürdürülebilir ekonomik büyümeyi ve kalkınmayı sağlayacak, halkına yabancılaşan siyasi yapıyı düzeltecek, halkın yeniden devletine güveneceği ve halkımızın geleceğe umutla bakmasını sağlayacak yenilenme programını ortaya çıkarmıştır.

“ÖNCE MUTFAKTAKİ YANGIN SÖNDÜRÜLECEK”

Ama önce şu anda mutfaklarımızda devam eden yangını söndürecek, düşen alım gücümüzü yukarı çekeceğiz. Demokrat Parti asgari ücret konusunda izlediği politika ile nasıl dar gelirlilerin yanında olduğunu, turizmde yaptıkları ile de iş insanımıza nasıl katkı sağladığını ortaya koymuştur. Nasıl mı? Önce kendi yapacaklarımızı doğru ve samimi olarak saptayacak, kaynaklarımızı harekete geçireceğiz, sonra da oturup Anavatan Türkiye ile yeni bir İktisadi ve Mali İşbirliği Antlaşması yapacağız.

Bu antlaşma için Demokrat Parti’nin yenilenme, yapılmayanları yapma, reformcu anlayışının hükümette olması şarttır.

Demokrat Parti’nin 23 Ocak’tan sonra iktidarda olması Kıbrıs Türk Halkı’nın var olan sorunlarını aşması ve kalkınması için gereklidir. Bunun için sizden destek istiyor, gerçek hizmet sözü veriyoruz.”