Eşit Hak ve Adalet Sendikası (Hak-Sen) Başkanı Salih Erşangil, hükümete çağrıda bulunarak “toplu taşıma, kamusal eğitim ve sağlık haktır, gasp etmeye kimsenin hakkı yoktur” dedi.

Halkın alım gücü düşerken, anayasal hak olan kamusal sağlık, eğitim ve toplu taşıma gibi alanlarda da hak gasbı yaşanmakta olduğunu dikkat çeken Erşangil, “ücretsiz ve kaliteli bir kamusal eğitim, kamusal sağlık ve toplu taşıma gibi hizmetler hakkımızken, bunlara ya hiç erişemiyor, ya da sağlık ve eğitim için özel şirketlere tonlarca para harcamak zorunda bırakılıyoruz” dedi.

Hak-Sen’den yapılan açıklama şöyle:

"Halkımız ciddi bir ekonomik krizle, hükümet tarafından kaderine terk edilmiş ve tamamen yalnız vaziyette boğuşuyor.

Ülkeyi yönetenlerin vereceği destekten ümidini kesmiş halkımız, en azından yasal haklarına erişebilmek istiyor. Bir yandan alım gücümüz düşerken, diğer yandan kamusal sağlık, eğitim ve toplu taşıma gibi haklarımız yok sayılıyor. Her koşulda ve her konuda desteklenen büyük sermayenin zenginliğine zenginlik katabilmesi uğruna; anayasal hakkımız olan nitelikli ve ücretsiz kamusal eğitim ve sağlık haklarımız gasp edilirken, toplu taşıma hakkımız ise yıllardır yok sayılıyor. İnsanlarımız bu kriz koşullarında, “ya devlet okullarının ve devlet hastanesinin sorunları ve yetersizliğine razı olmak; ya da en temel haklar için bankalara borçlanarak özel şirketlere ödeme yapmak” ikilime arasında bırakılıyor. Halkımızın düzgün bir ulaşım için ise tek bir seçeneği var. Bir ailenin yıllarca ödeyeceği bir borç altına girerek alacağı en az iki araçla, hergün daha da artan akaryakıt ve seyrüsefer gibi masraflarla ulaşımını karşılaması gerekiyor.

Kısaca ülkede özel hastane ve özel okul açan şirketlerin daha çok gelir elde etmesi için, galerilerin daha çok kazanması için halkın toplu taşıma hakkı yok sayılıyor. Özellikle kamusal eğitim ve sağlıkta; akıl almaz kararlar ve plansızlıkla, bilinçli olarak kaos yaratılıyor.

Halkın karar vermeye zorlandığı “ya kötü hizmet, ya da özel şirket” ikileminde, asgari ücretle çalıştırılan emekçi kesim kötü hizmete mahkum edilirken, daha orta halli insanımızın çocuğunun eğitimi veya sağlık için borçlanmayı göze alacağı hesap ediliyor. Oysa artık emekçi kesim, devlet hastanelerinde veya devlet okullarında anayasal hakları için yasadışı şekilde kendilerinden talep edilen ücretlerin altından kalkamıyor. Bir zamanlar borç ödemeyi göze alabilen orta halli insanlarımız ise, artık sıfırı tükettiği için özel şirketlerin hergün artırdığı harçlar ve ücretleri artık karşılayamıyor.

Kısaca ikilem; “ya kötü hizmet, ya da özel şirket” noktasından, “önünüze ne koyarsak ona şükredin” noktasına doğru evriliyor. Oysa bu ikilemin dışında, üçüncü bir yol olan, kamusal sağlık, eğitim ve ulaşım haklarımıza sahip çıkma seçeneğimiz bulunuyor. Anayasal haklarımız hükümet edenler tarafından daha fazla gasp edilmemeli,  yanlış politikalardan dönülerek, devletin bu hizmetleri halka sağlama yükümlülüğünü yerine getirmelidir. Bu yol; anayasal haklarımız olan kamusal, demokratik, nitelikli bir eğitim ile, tüm vatandaşların hiçbir ücret ödemeden faydalanabilecekleri düzgün çalışan kamusal bir sağlık sistemidir."