Dünyada her yıl 12 milyonun üzerinde insana kanser tanısı konulmakta ve yaklaşık 8 milyon insan bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Çalışmalar göstermiştir ki gelişen kanserlerin üçte birinden fazlası alınabilecek basit önlemlerle önlenebilmektedir. İşte bu amaçla 4 Şubat, Uluslararası Kanser Örgütü tarafından ‘Dünya Kanser Günü’ olarak belirlenmiştir. Bu gün çerçevesinde Dünya Sağlık Örgütü desteği ile tüm dünyada; kanserden korunma, kanser hakkında doğru bilgilenme ve toplumsal bilinçlenme yaratabilmek amacıyla kampanyalar, bilgilendirme toplantıları ve etkinlikleri düzenlenmektedir. Bu önemli günün paralelinde, kadınlarda en sık görülen kanser olan ''meme kanseri'' hakkındaki gerçekleri, tıptaki güncel gelişmeleri ve uyguladığımız yeni tedavi ve korunma yöntemleri ile başarılı bir tedaviye ulaşmanın arkasında yatan sırları bu yazı aracılığı ile sizlerle paylaşmak istiyorum. Yazıyı okudukça doğru bildiğiniz bazı bilgilerin aslında ne kadar yanlış olduğunu sizler de farkedeceksiniz. Ve bu hastalıktan korkmak yada görmezden gelmek yerine hastalık hakkında bilinçlenip gereken tedbirleri alarak bu korunmanın veya başarıyla tedavi olmanın aslında ne kadar kolay olabileceğini göreceksiniz.

 

Meme dokusunun habis (kötü huylu) hastalığı olarak da adlandırılan ve geçmişten günümüze her kadınının korkulu rüyası olan meme kanseri günümüzde tam olarak tedavi edilebilen bir hastalık haline gelmiştir. Tedavinin başarısında gerçek rol aslında kadının kendisine aittir. Her kanser hastalığında olduğu gibi meme kanserinde de tedavideki kilit aşama ''erken tanı'' dır. İşte bu hastalıktaki elimizdeki en önemli silah hastalığın çok erken safhalarında iken yakalanmasıdır. Bu silahı en etkili şekilde kullanabilecek kişi ise, zamanında muayene ve tetkiklerini yaptırma bilincine ve sorumluluğuna erişmiş kadının kendisidir.

 

 

Meme kanseri nedir..

 

En anlaşılabilir tanımı ile; memeyi oluşturan süt bezleri (lobulus), süt kanalları (ductus) ve destek elemanlarıdaki hücrelerin nedeni halen tam bilinemeyen bir şekilde kanser hücrelerine dönüşerek kontrolsüz olarak çoğalmalarıdır. Çoğalan bu kanser hücreleri giderek büyüyen kitleler yapar ve bir süre sonra lenf yada kan damarları ile diğer organlara yayılır (metastaz). Meme kanseri kaynaklandığı meme yapısına göre isimlendirilir; süt kanallarındaki hücrelerden köken alıyorsa ''duktal karsinom'', süt bezlerinden köken alıyorsa ''lobuler karsinom'' gibi.

 

 

Ne kadar sık görülür..

 

Meme kanseri kadınlarda görülen ''en sık'' kanser türüdür. Yapılan istatistiki çalışmalara göre, Amerika Birleşik Devletleri' nde ''her yedi kadından biri'', Avrupa Ülkeleri' nde ise ''her on kadından biri'' hayatlarının bir döneminde meme kanseri olacaklardır. Günümüzde dünya üzerinde her 3 dakikada bir kadına meme  kanseri tanısı konulmakta ve yine her 11 dakikada bir kadın bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetmektedir.

 

 

Neden olur..

 

Vücudumuzdaki normal fonksiyon gören hücrelerin bir nedenle değişerek kanser hücrelerine dönüştüğü ve hastalık yapar hale geldiği çok uzun bir süredir bilinmekte olup, yapılan tüm araştırmalara ve teknolojideki gelişmelere rağmen halen kanser hücrelerine dönüşümün nasıl ve neden olduğu tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Meme dokusu östrojen ve progesteron hormonlarının etkisi altında olup kanser hücrelerinin çoğalmasında bu hormonların etkisinin olduğu bilinmektedir. Bunun yanında her kanser hastalığı için belirli risk faktörlerinin olduğu açıktır.

 

 

Meme kanseri için risk faktörleri nelerdir..

 

İki gruba ayrılabilir; değiştirilemeyen risk faktörleri ve kişinin kendisinin değiştirebileceği risk faktörleri. Kadın cinsiyet, yaşlanma, erken adet görmeye başlama, geç menapoza girme, özellikle anne tarafında ailesinde meme kanseri olması ve başka genetik hastalıklara da sahip olma gibi etkenler değiştiremeyeceğimiz risk faktörlerini oluşturur ve meme kanseri olmak için belirli bir temel risk teşkil eder. Sigara kullanma, yağdan ve karbonhidrattan zengin beslenme, aşırı alkol kullanma, egzersiz ve spor yapmama, uzun süre doğum kontrol hapı gibi hormonel ilaçlar kullanma ve en önemlisi ise rutin muayene ve kontrollerini ihmal etme gibi faktörler de kişinin değiştirebileceği risk faktörlerinden bazılarıdır. Burada anlaşılması gereken en önemli nokta sayılan bu faktörlerden uzak durarak mevcut meme kanseri olma riskimizi en alt seviyede tutabileceğimizdir.

 

 

Belirtileri nelerdir..

 

Meme kanseri hastalarında izlenebilecek belitilerden bazıları şunlardır; meme başından kan yada kanlı bir akıntı gelmesi, meme başında içeriye doğru çekinti veya gamzeleşme, memenin konturlarında düzensizlik, meme cildinde kızarıklık, pullanma, kaşıntı, portakal kabuğu gibi şiş ve ödemli bir görünüm ile parmak uçları ile dokunulduğunda ele bir şişlik yada kitlenin gelmesidir. Bu belirtilerin saptanması maalesef hastalığın ilerlediğini ve tedavisinin daha zor olacağını gösterir. Meme kanseri tedavisindeki esas amacımız ise bu belirtiler ortaya çıkmadan, hastalık henüz hücre boyutunda iken teşhis etmektir.

 

 

Meme kanserinde erken tanı ne demektir, önemi nedir..

 

Erken tanı, her çeşit kanser için çok önemli olup, kanser bulguları henüz ortaya çıkmadan ve hastada henüz hiçbir şikayete sebep olmadan hastalığın çok erken evresinde tanısının konulmasıdır. Bu sayede hastalık henüz çevreye ve diğer organlara yayılmadan kontrol altına alınabilir ve daha basit yöntemlerle tedavi edilebilir. İleri teknoloji kullanan tanı araçları günümüzde bir çok kanser hastalığının erken tanısını mümkün hale getirmiştir. Meme kanseri için günümüzde en sık kullanılan erken tanı araçları; Dijital mamografi (MG) ve doppler-ultrason (US) dur. Gerekli görülen hastalarda manyetik rezonans görüntüleme (MRI), bilgisayarlı tomografi (CT-scan) ve pozitron emisyon tomografi (PET-CT) gibi ileri görüntüleme yöntemleri de kullanılabilir. Bu sayede yakalanan şüpheli alanın kesin tanısı için biyopsi almak gerekmektedir. Yine ileri teknoloji yardımıyla el ile hissedilemeyecek kadar küçük alanlar MG veya US eşliğinde ince bir klavuz tel ile işaretlenerek çevre meme dokuya hasar vermeden sadece şüpheli alanın biyopsileri yapılabilir (sterotaktik biyopsi).  Bu sayede henüz hücresel düzeyde olan kanser hastalığı olabilecek en erken döneminde, çevre dokulara ve başka organlara yayılmadan tespit edilmiş olur. Hastalık ne kadar erken dönemde yakalanırsa tedavisi o kadar etkili olur. Meme kanserinde erken tanı sağlanması halinde tedavi yüzde yüz başarıyla sonuçlanmaktadır.

 

''Kanser taraması'' nedir, ne amaçla yapılır..

 

Hiçbir şikayeti olmayan sağlıklı bireylere erken tanı amacıyla belirli aralıklarla yapılan incelemelere kanser taraması (screening) adı verilir. Amaç kanser hastalığının mümkün olan en erken döneminde yakalamak ve tedavisini başarıyla yapmaktır. Tarama programlarıyla tüm dünyada her yıl yüzbinlerce insan erken tanı almakta ve bu sayede hayatları kurtulmaktadır. Meme kanseri tarama programlarında mamografi ve meme ultrasonu kullanılmaktadır. İlerleyen yaşla birlikte tüm organlarımız gibi kadın memesi de doğal olarak değişikliklere uğrar, artık ihtiyaç duyulamayacak olan süt bezleri ve süt kanalları yerini yağlı destek dokusuna bırakır, bu yüzden meme dokusu yumşar ve kendini salar. Bu yapısal değişimlerden dolayı tanı araçlarının meme üzerine olan etkinliği de değişir. Genel kaide olarak 40 yaşın altındaki bayanlarda meme ultrasonu, üzerindeki bayanlarda ise mamografi kullanılarak tarama yapılır. Tarama sıklığı ise kişinin taşıdığı kişisel risk faktörleri ve ait olduğu toplumun genel özellikleri dikkate alınarak belirlenmelidir. Bizim toplumumuzun genetik ve yapısal özellikleri dikkate alındığında meme kanseri tarama sıklığı önerimiz; 40 yaşın üzerindeki kadınlarda yılda bir kez mamografi ve genel cerrah tarafından muayene, 40 yaşın altındaki kadınlarda ise 3 yılda bir genel cerrah tarafından muayene ve gereği halinde meme ultrasonu çalışılmasıdır. Bunun yanında her yaşta kadın erken farkındalık amacıyla ayda bir kez kendi kendini meme muayenesi yapmalıdır. Kadınların ''ya bir şey çıkarsa'' korkusuyla kontrollerden kaçmaları değil, ''eğer bir şey çıkacaksa bunu erkenden bileyim ki önlemini alayım'' bilinciyle bunu yapmaları gerekmektedir. Bir başka bilinen yanlış ise her yıl mamografi çektirmenin ''zararlı'' olduğudur, bu sebeple birçok kadın yıllık kontrollerini yaptırmak istemez. İşin aslı şudur ki, günümüz dijital teknolojili mamografi cihazlarında kullanılan ışın miktarı çok çok düşük olup, meme kanserine neden olduğuna dair bilimsel bir kanıt mevcut değildir. Faydası ise erken tanı çerçevesinde hayat kurtarıcı olmasıdır.

 

 

Kendi kendini meme muayenesi nedir ve neden önemlidir..

 

Kişinin kendi meme dokusunu, doktorun gösterdiği şekilde parmak uçları ile ayda bir kez muayene etmesidir.  Kişi yaptığı ilk muayenelerde kendi meme dokusunu tanır ve daha sonra gelişebilecek en ufak bir değişikliği erkenden farkedebilir. Meme dokusu hormonel değişikliklerden dolayı aylık periyodun faklı günlerinde farklı yapılar gösterir. Bu sebeple adet gören kadınlar için en iyi muayene zamanı adet kanaması bittikten sonraki 5-7. günler arasıdır. Adetten kesilmiş, menopoz sonrası dönemdeki kadınlar ise kendi belirledikleri günlerde aylık olarak muayenelerini yapabilirler. Önceki aylardaki muayenelerinde olmayan yeni gelişmiş herhangi bir değişiklik farkeden kadınlar korkmamalı ancak nedenini anlamak için bir genel cerrahi uzmanına başvurmalıdırlar. Unutulmaması gereken şudur ki, doktor sizi yılda bir defa görür ve muayene eder, ama kişi kendisini her ay bir kez 5 dakikasını ayırıp muayene ederse olası bir problemi çok daha erken farkedebilir. Tüm amacımız erken tanı ve farkındalık olduğu için kendi kendini meme muayenesi tüm sağlıklı kadınların yapması gereken basit ama etkili bir erken tanı aracıdır.

 

 

Meme kanserinde güncel tedavi..

 

Günümüzde meme kanseri erken tanı konulduğunda tam olarak tedavi edilebilen bir hastalıktır. Erken dönemde yakalanan bir meme kanseri ile tanısında gecikilmiş bir meme kanserinin tedavileri birbirinden çok farklıdır. Modern yöntemler kullanılarak günümüzde erken dönem bir meme kanserinin tedavisi meme dokusu korunarak tam iyileşme ile yapılabilmekte iken ilerlemiş bir meme kanserinin tedavisi tüm meme dokusuyla birlikte, koltuk altı lenf düğümlerinin çıkartılması hatta memenin yerleştiği göğüs duvarı kaslarının dahi alınmasını gerektirebilir ve buna rağmen tam tedavi şansı yakalanamayabilir.

 

Meme Koruyucu Cerrahi nedir..

 

Erken dönemde tanı konulmuş meme kanserli hastalara uygulanabilen kanserli alanın alınarak, sağlam meme dokusunun bütünlüğünün korunduğu cerrahi bir tedavi yöntemidir. Klasik cerrahi yaklaşımda her meme kanseri tespit edilmiş hastanın tüm meme dokusu alınmakta, koltuk altındaki çok sayıda lenf düğümü çıkartılmakta idi. Bu yaklaşımla kadınlar için çok değerli olan meme dokusu tamamen alınmaktaydı. Bunun yanında koltuk altında kesintiye uğramış lenf akımı kol boyunca birikerek tedavisi çok zor olan şişliklere neden olabilmekteydi.

Günümüzde erken tanı almış ve bu yöntem için uygun olan bir meme kanseri hastası, tüm meme dokusu alınmadan ve sadece örnekleme için bir yada birkaç adet koltukaltı lenf düğümü çıkartılarak (bekçi / sentinal lenf nodu biyopsisi) hastalığından kurtarılabilmektedir. Bu yöntemle kadınlar sağlıklı durumdaki meme dokularını kaybetmemiş ve kol ödemi gibi sorunlarla karşılaşmamış olurlar. Ayrıca hastanede yatış ve yara yeri iyileşme süreleri çok kısalır. Birbaşka önemli avantajı da bu şekilde erken evrede yakalanan hastalar için genellikle henüz lenf yolları ve/veya kan yoluyla vücuda yayılım olmadığı için cerrahi sonrası kemoterapi tedavisi gerekmez. Sadece ameliyat bölgesinin lokal olarak radyoterapi ile ışınlanması yeterli olmaktadır.

 

 

Erkekte meme kanseri..

 

Zannedilenin aksine erkeklerde de meme kanseri görülür. Erkeklerde meme dokusu aktif olmadığı ve östrojen/progesteron gibi kadınlık hormonları bulunmadığı için meme kanseri kadınlardakinden 100 kat kadar az görülür. Ancak erkekte meme dokusu çok az olduğu için çevreye çok hızlı yayılır ve bu tip hormonlardan bağımsız olduğu için de tıbbi tedavilere dirençlidir. Yani tedavisi kadınlardakilerden çok daha zordur ve genellikle ihmalden dolayı hastalar ileri evrelerde doktora başvururlar. Bu yüzden etkili bir tedavi için en önemli tedbir erkeklerinde ayda bir kez meme bölgelerini elleriyle muayene etmeleri ve herhangi bir farklı durum hissettiklerinde vakit kaybetmeden bir genel cerraha başvurmalarıdır.

 

 

 

Akılda kalması gerekenler..

 

- Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türüdür

- Meme kanserinden korkmak değil bu konuda bilinçlenmek gerekir

- Erken tanı tüm kanserlerde olduğu gibi meme kanseri için de hayat kurtarıcıdır

- Erken tanı konulduğu taktirde, meme kanserinde tam tedavi sağlanır

- Erken tanı için tek yol yıllık meme kanseri taramalarını yaptırmaktır

- Kendi kendine aylık meme muayenesi her kadın tarafından yapılması gereken etkili bir erken tanı aracıdır ve şüpheli bir durum halinde genel cerraha başvurulmalıdır

- Kırk yaşın üzerinde her kadın yılda bir kez bir genel cerrah tarafından muayene edilmeli ve mamografi ile değerlendirilmelidir

- Akıla takılan bir soru halinde hiç çekinmeden bir genel cerraha danışılmalı ve meme kanseri hakkında doğru bilgiler edinilmelidir

 

Unutmayınız ki erken tanı hayat kurtarır…

 

 

Yrd. Doç. Dr. K.Koray Baş

Yakındoğu Üniversitesi Tıp Fakültesi

Genel Cerrahi Öğretim Üyesi

 

Soru ve katkılarınız için: drkoraybas@yahoo.com