Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, Avrupa Parlamentosu’nun yalnızca Kıbrıslı Rum kayıplara yönelik anıt dikilmesi kararına tepki gösterdi. Özersay, Kıbrıslı Türklerin de yıllardır benzer acılar yaşadığını belirterek, “Bu tür acıların dini, milliyeti yoktur” dedi.
Özersay, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, ailesinden birçok kişinin 1967 ve 1974 yıllarında sivil olmalarına rağmen öldürüldüğünü hatırlattı. “1974’ten çok önce, daha 1967 yılında annemin dayısı ve iki oğlu şehit edildi. Asker değil sivildiler, masumdular. 1974’te babam, amcam ve dayılarım savaş suçu işlenerek şehit edildi. Cenazelerini alamadık, topluca bir çukura atıldılar. 33 yıl sonra cenazelerine ulaşabildik. Onlar kayıp, biz de kayıp yakını olduk” ifadelerini kullandı.
Yaşadıkları travmanın hâlâ sürdüğünü vurgulayan Özersay, Kıbrıslı Rum kayıp yakınlarının da benzer acılar yaşadığını bildiğini belirtti. “Bu tür acıların dini, milliyeti yoktur. Önemli olan, 1950’lerin sonlarından itibaren Kıbrıslı Türklerin de şehitleri ve kayıpları olduğunun, özellikle 1963 ile 1974 arasındaki 11 yılın Kıbrıslı Türkler için bir toplumsal travma olduğunun Kıbrıslı Rumlar tarafından kabul edilmesidir” dedi.
Özersay, Avrupa Birliği’nden bu konuda bir beklentisinin olmadığını dile getirerek, “Ne kadar diplomasi yaparsak yapalım, Rumların yönetimindeki Kıbrıs’ı tek yanlı olarak AB’ye aldıkları için ve üye devletler arasında dayanışma ilkesi geçerli olduğu için Rum siyasi liderliği bu durumu istismar etmeye devam edecek” ifadelerini kullandı.
Avrupa Birliği yetkililerinin iyi niyetli olmaları hâlinde, Birleşmiş Milletler bünyesinde faaliyet gösteren Kayıp Şahıslar Komitesi’nin çalışmalarına bakarak Kıbrıslı Türklerin de 1974 öncesinde kayıplar verdiğini görebileceğini söyleyen Özersay, “AB bu komiteye zaman zaman bağışta bulunuyor. Ne yaptıklarını bilmezler mi?” diye sordu.
Özersay, yaşanan son anıt tartışmasının kök nedeninin Kıbrıs sorunu çözülmeden, Rumların yönetimindeki Kıbrıs’ın AB üyesi yapılması olduğunu belirterek, “Bu adada travmaların iki yönlü olduğunun görülmek ve kabul edilmek istenmemesi en büyük sorundur” dedi.
Açıklamasının sonunda “Dileyen dilediği yere dilediği anıtı diksin, anıt manıt istemeyiz biz. Sevdiklerimiz geri gelmeyecek olduktan sonra ne fayda” diyen Özersay, gerçek yüzleşmenin ancak iki toplumun da acılarının karşılıklı olarak kabul edilmesiyle mümkün olabileceğini ifade etti.