“Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir.” diyen bir önderimiz vardı. Sevgili “Mustafa Kemal Atatürk”.

            Öyle ulu bir önderdi ki Atatürk; acılar yaşandığı zaman, mücadele etme duygusuyla, aynı amaç doğrultusunda tüm insanları, milletini bir araya getirirdi. Birlik vardı, saygı vardı, acılar insanları birleştirirdi. Peki ya şimdi? Şimdi de öyle miyiz?

            Bizler acılar etrafında birleşmeyi unutmuş gibiyiz. Saygıyı kelimelerde bırakıp, uygulamaya geçince zorlandığımız günlerdeyiz. Sosyal medyanın verdiği rahatlıkla sağa sola saldırabilme cesaretine sahip, doğruyu, yanlışı araştırmaksızın; iletişimin dibe vurduğu garip bir dönemdeyiz.

            24 Kasım’da öğretmenler günü kutlandı. Üzerinden çok geçmedi ki; üzücü bir kaza hepimizde derin hasarlar bıraktı. Kaza sonrası yaşananlar ise üzüntülere üzüntü kattı. Çünkü bizler maalesef ki acılarda bir olmayı başaramadık. Farklı farklı gruplar oluşturduk. Birbirini destekleyen, köstek olan, saldıran, mücadele eden, çok üzülen ve daha birçoğu….

            Bir de öğretmenler vardı;  öğrencisi sabah okula gelirken, üzerine kalın bir şeyler giydi mi diye meraklanan. Yağmur altında kalan öğrencisini koruyan. Yeri geldi bazı anne babadan bile daha yakın olan. Öğrencisinin başına bir şey geldiğinde içi sızlayan. Öğrencisinin üzüntüsüne ortak olan; candan elini tutan, derdine çare arayan…

            Her meslek alanında işini tam olarak yerine getirmeyen kişiler olduğunu biliyoruz. Ancak görevini layıkıyla yerine getiren, vicdanın sesiyle hareket eden kişileri de göz ardı etmemek gerekir. Hele ki saygın bir mesleği değersizleştirmek, toplumun ilerlemesinin sebebi olan eğitimi farklı ve istenilmeyen boyutlara taşımak, saygıyı yitirmek ancak gelişmemiş ülke, toplum ve kişilerin özelliği olabilir.

            Gelişelim. Gelişmeyi önce kendimizden başlayarak yapalım. Çok boyutlu, çözüm önerisi üretebilen ve uygulamaya koyabilen insanlar olalım. Sorumluluk almanın bilincinde, birliğin gücünde, sahip çıkmayı öğrenerek ilerlemeye katkı koyalım.

            Ve unutmadan… Öğretmen deyip geçmeden… Aydınlanan yolun ışığının nereden geldiğini hatırlayarak…

            Bu ayki yazımın sonunda söylemek istediğim tek şey genç öğrencilerimize Allah’tan rahmet dilemek….