Ahmet İLKTAÇ

Birçok medeniyete ait tarihi yapıya ev sahipliği yapan Mağusa Kaleiçi’nde, 1 yıl önce hizmete başlayan Tatlı Hayat, Kara Kapısı’nın karşısında bulunan otantik binasında enfes lezzetteki pastalarını hem Mağusalılara hem de ülkemizi ziyaret eden turistlere sunuyor.

Fatime ve Nazif Dinç çiftinin büyük emekle bugünlere taşıdığı Tatlı Hayat, yiyenin adeta tadı damağında kalan ürünlerini nasıl hazırladıklarını ve Tatlı Hayat’ın Gülseren Mahallesi’nde başlayıp, Kaleiçi’nde devam eden 10 yıllık serüvenini bizlere anlattılar.

Dinç çifti, Tatlı Hayat’ın nesilden nesile ulaşmasını ve Mağusa için dünya çapında bir değer olmasını dilediler.

Pastacılık çocukluk merakı

Gazetemiz NORTH CYPRUS UK’in sorularını yanıtlayan Fatime Dinç, Tatlı Hayat’ın Mağusa Kaleiçi’ndeki dükkanının 1 yıldır hizmet verdiğini, 1 yıldan önce 9 yıllık bir Gülseren Mahallesi geçmişleri olduğunu söyledi.

Eşi Nazif Dinç ile Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) İşletme Bölümü Mezunu olduklarını belirten Dinç, kendisinin daha önce bankacılık yaptığını, eşi Nazif’in ise büyük bir şirkette yönetici pozisyonunda yer aldığını bildirdi.

Kendisinin Kıbrıslı, eşinin ise Kıbrıs’a Türkiye’den öğrenci olarak geldiğini anlatan Dinç, mezun olduktan sonra Türkiye’ye taşındıklarını, 10 yıl İstanbul’da yaşadıktan sonra Kıbrıs’a döndüklerini söyledi.

Fatime Dinç, çocukluğundan bu yana bu tip işlere çok meraklı olduğunu ve bu nedenle Mutfak Sanatları Akademisi’nde Profesyonel Pastacılık Eğitimi aldığını belirtti ve şöyle devam etti:

“Daha sonra bir süre pastanede çalıştım. Ayrıca bir devlet okulunda pastacılıkla ilgili eğitim aldım. Türkiye’de iken hep Kıbrıs’ı çok özlerdim ve geri dönmek isterdim. Ama döndüğüm zaman da kendi işimi yapmak isterdim. Hep ne yapabiliriz diye düşündük. Bu eğitimleri de alınca Kıbrıs’da böyle bir iş yapabileceğimize karar verdik. 12 yıl önce de adaya geri döndük. 2008 yılında geri döndüğümüzde önce bir adaptasyon süresi geçirdik. 2010 yılında Gülseren’deki küçük dükkanımızı kurduk. Orası oturmak için hazırlanmış bir yer değildi. Sadece günlük pastalar ve doğum günü pastaları yapardık. Müşterilerimiz gelip onları paket olarak alıp giderlerdi. Zaman içerisinde insanlar bizim tadımızı sevdikçe bize hep ‘Biz bu tadı çok seviyoruz. Ama her zaman da bir doğum günü veya başka bir kutlama olmaz ki bütün bir pasta alıp gidelim. Bu tatları bir kahve ile beraber bir dilim olarak da yemek istiyoruz’ diyorlardır. Gülseren’deki ortam da bunun için uygun değildi. Bizi neresi mutlu edebilecek diye düşünmeye başladık. Popüler olan yer Salamis Yolu idi. Ama biz eşimle hayatımız boyunca herkesin yaptığı şeylerin tersini yapmayı tercih ettik.

Kaleiçi tutkusu

Çocukluğumdan beri Kaleiçi benim çok sevdiğim bir yerdir. Şu anda sakindir ama ben çocukken düğmecisinden, yorgancısına kadar her şey Kaleiçi’ndeydi. Çok güzel bir yerdir. Daha sonra yeni dükkanımızın Kaleiçi’nde olmasına karar verdik ama neresi olabilir diye çok düşünmeye başladık. Ara ara Kaleiçi gezip dolaştık. Eşime hiç söylemeden çok uzun bir süre ben burayı düşündüm. Sonra bir gün eşime ‘Gel seni bir yere götüreceğim. Ben orayı hayal ediyorum. Bence oradan çok güzel bir Tatlı Hayat olur’ dedim. Eşimle geldik. Arabadan indik. Buraya yürümeye başladığımızda etraftaki esnaf dükkâna bakmaya başladığımızı görünce bize ‘o dükkânı kimseye kiralamazlar. Yıllardır hiç kimseye vermediler. Hiç boşuna uğraşmayın. Burayı asla kiralamazlar’ dediler. Biz de dükkanımıza geri döndük. ‘Bunca yıldır kimseye vermediyseler bize de vermeyecekler anlamına gelmez’ dedik. Sahiplerini arayıp bulduk. İngiltere’de yaşayan bir aileydiler. Buranın sahibi yıllar önceki kiracılarıyla çok sorun yaşadıkları için bir kez daha kiralama yapmadıklarını öğrendik. Biz ısrar ettik. Bizi araştırdılar. Bizimle ilgili olumlu bilgiler almaları üzerine de bize burayı kiraladılar”.

Binanın her yerinin çürümesi nedeniyle çok ciddi bir restorasyon süreci başlattıklarını ifade eden Dinç, alt yapı da olmak üzere her şeyi elden geçirdiklerini, 4 ayda tamamlanması beklenen restorasyonun bu nedenle 12 ay sürdüğünü anlattı.

2019 yılı haziran ayında dükkanlarını açtıklarını kaydeden Fatime Dinç, önceleri bir kısım insanın çok akıllıca iş yaptıklarını düşünürken, bir kısım insanın da “karanlık, hiç kimsenin gitmediği sokaklara yatırım yaptılar” diye düşündüğünü anlattı.

“Ama biz onları şaşırttık” diye konuşan Dinç, insanların Kaleiçi’ndeki Tatlı Hayat’a da çok güzel ilgi gösterdiklerini, hatta genç yaşta olup, annesini, nenesini ve dedesini alıp buraya getirenler de olduğunu belirtti.

Fatime Dinç gördükleri ilgi ile ilgili konuşmasına şöyle devam etti:

“Hepsi de şunu söyledi. ‘Biz geçmişteki nostaljiyi yaşamak için burada oturmak istiyoruz. Senelerdir Kaleiçi’ne girmedik. İyi ki burayı yaptınız ve biz Kaleiçi’ne yeniden girebildik’ diyen çok fazla insan vardır. Bitkileri çok sevdiğimiz için çok fazla çiçek ektik. Bir kısım kişi bizi “Çiçekli yer” veya “Yeşil yer” diye tarif eder…”

Bir pasta vitrine girebilmesi için 16 kez deneniyor

Fatime Dinç, eşinin de kendisinin de hayatları boyunca zeytin ile ekmek dahi yiyecek olsalar bunun iyisini yemeyi tercih ettiklerini söyledi.

Yemek yemeyi, tatlı yemeyi ve pasta yemeyi hep çok sevdiklerini anlatan Dinç, “Bir şey yaparken aslında biz bunun ticaretinden önce lezzetini düşünüyoruz. Hani biz ne yapalım da basit olsun, ucuz olsun değil de nasıl yaparsak lezzetli ve güzel oluru tercih ettik” dedi.

Fatime Dinç pastalarındaki lezzetin sırrını şu sözlerle anlatmaya devam etti:

“Biz ‘nasıl bir şey yemek isteriz’ hani neyi severiz. Ne ile ne birleşirse güzel olur. Hep bundan yola çıktık. Bazen bir pastanın vitrine girmesi için 16 kez denediğimiz şeyler vardır. Bir bir gramlarıyla oynadığımız şeyler vardır. Örneğin Cheesecake yapıyorum. Peynir koyuyorum. Krema koyuyorum. Şekerini koyuyorum. Tadıyorum. ‘bu hiç olmadı. Müşteriye denetmeye bile gerek yok’ deyip direk çöpe attığımız şeyler de vardır…”

Lezzetlerinin hiç değişmemesinin en önemli sebeplerinden birisinin malzeme olarak ne bulursalar onu almayı değil, standartları neyse o malzemeyi almayı tercih ettiklerini ifade eden Dinç, “Tatlı Hayat’ta aynı pasta 30 kere de yapılsa 30 keresinde de kendi gramlarıyla yapılır. Aynı dakikalarla pişer ve markaları, ürünleri değiştirmeyi çok mecbur kalmadıkça sevmiyoruz. Bazen yeni çalışan eklendiğinde bu kurallara uyulması olmazsa olmazımız oluyor. Kendi yemek istemediğimiz hiçbir şeyi müşterilerimize sunmuyoruz”.

Binanın otantik yapısı büyüleyici

Tatlı Hayat’ın bugün hizmet verdiği binasını seçmelerindeki en önemli nedenin otantik hali olduğunu anlatan Dinç, bazı tanıdıklarının binanın otantik yapısını oluşturan duvarlarını yenilemelerini önerdiğini, ancak kendilerinin o yaşanmışlığı hatırlatan dokuyu bozmayı asla akıllarından dahi geçirmediklerini dile getirdi.

“Eğer biz bunları (duvarları göstererek) kırıp dökseydik., boyayıp sıva atsaydık binanın tüm ruhunu öldürmüş olacaktık. Bu nedenle bu otantik hava bizim için çok önemliydi ve bu ruhu koruduk” diyen Dinç ailesi, kapı ve pencereyi eski Kıbrıs kültürü olan demir kapı ve çerçeveden yola çıkarak koruduklarını belirtti.

Tatlı Hayat, Mağusa’nın değeri olmalı

Sözü alan Nazif Dinç, Türkiye’den Kıbrıs’a dönerken Tatlı Hayat ile ilgili amaçları olduğuna dikkat çekti ve şöyle devam etti:

“Biz Türkiye’den buraya gelirken ben eşime telefonda şunu söyledim. Kıbrıs’a gideceğiz. Mağusa’ya yerleşeceğiz. Tatlı Hayat’ı açacağız. Ve Tatlı Hayat Mağusa’da bir değer olacak. Nasıl ki İtalya’ya Roma’ya gittiğinde İspanyol merdivenlerde yukarıya doğru çıkarken sol tarafta bir kafe var. Bu kafe en az 150-200 yıllık. Bizde Mağusa’da bir değer olalım. Tatlı Hayat ismini bizden sonra bir başkası alsın ve onu devam ettirsin. Tatlı Hayat Mağusa’nın bir güzelliği olsun. İnsanlar buraya yıllarca gelsinler. Bu kuşaktan kuşağa devam etsin…”

Bazı kafelerde çok yüksek seste müzik olduğuna değinen Nazif Dinç, Tatlı Hayat ortamın böyle olmadığını, insanlar Tatlı Hayat’a geldiklerinde sohbetlerini etsin ve uzaktan gelen müziğin sohbete eşlik etmesini istediklerini söyledi.

Nazif Dinç, Kaleiçi’nin kendisi için de çok önemli olduğunu ifade etti ve “ Mağusa’nın kalbi neresidir diye sorarsanız, bence Kaleiçi’dir” dedi.

Tatlı Hayat’taki çiçeklerle ilgili de konuşan Dinç ailesi, “bizi seven birçok müşterimiz çiçek ektiğimizi görünce saksı saksı çiçekler getirdiler. Özellikle Kıbrıs çiçekleri yer alıyor. Son olarak da Yasemin çiçeğimizi ektik. Burasının tiril tiril bir yer olmasını, Akdeniz’i, Yaz mevsimini hissettirmesini istedik. Yerdeki karoları 1974 öncesini anımsatmasını istedik. Koltuklar Kıbrıs kültürünü yansıtsın istedik”.