Kaan Batural: “Müzik benim için bir hayat tarzıdır, beni farklı bir boyuta taşır. Bana sorarsanız müzik bir içe dönüştür.  Ruhumun varlığını hissettirir ve ona masaj yapar, dinlendirir.”

“Albüm ilk olarak Kıbrıs’ta ve ayrıca Avusturya’da piyasaya sürülecek. Tabi ki internet aracılığıyla bütün dünyada isteyen herkes albüme ulaşabilecek.”

Tağmaç ÇANKAYA                                                                          

Kuzey Kıbrıs’ta üretim konusunda sıkıntılar yaşansa da  konu müzik oldu mu, Kıbrıs insanı oldukça güzel ve dünya standartlarına uygun işler çıkarıp, yüreklere su serpiyor.

Kaan Batural’ın kurduğu The Great Flood grubu geçtiğimiz aylarda “So Far So Good” isimli, Kuzey Kıbrıs’ın ilk blues albümünü çıkardı.
Kendilerine ait küçük stüdyolarında ve kendi imkanlarıyla müzik yapan bu grup, çok samimi ve bir o kadar da tutkulu. Grubun kurucusu ve bestecisi Kaan Batural, aynı zamanda grubun solisti ve elektro gitaristi. Bas gitarda kardeşi Altan Batural ve davulda Ulaş Öğüç yer alıyor.

Kaan’la Avusturya’da yaşadığı dönemlerde başlayan blues müzik tutkusunu ve albüme giden yolu konuştuk…

NCUK: Müzisyen kimliğinle konuşacak olursan, müzik senin için ne ifade ediyor? 

K.B:
Müzik benim için bir hayat tarzıdır, beni farklı bir boyuta taşır. Bana sorarsanız müzik bir içe dönüştür.  Ruhumun varlığını hissettirir ve ona masaj yapar, dinlendirir.

NCUK: The Great Flood grubu seninle başladı. Blues müziği ve bu türde kendi albümünü çıkarma noktasında seni motive eden nedir? 

K.B:
Her şeyden önce beni motive eden, kendi hayatımda, iyi veya kötü, yaşadıklarımdır. Yaptığım müziği, blues müziği yaparken hissettiklerim ve bunların bana verdiği hazzın farkına varmış olmam, önemli bir motivasyon kaynağı oldu benim için. Ayrıca konserlerimde yaptığım müzikle dinleyicilerimin duygularını ve ruhunu da etkilediğimi fark etmem ve onlarla müziğim sayesinde bütünleşebiliyor olmam da, blues yapmaya devam etmem konusunda bana her zaman çok büyük motivasyon sağladı.

NCUK: Sende en çok iz bırakmış blues müzisyenleri kimler peki? Onların müziğinde sana etki eden neydi?

K.B: Bende en çok iz bırakmış müzisyenler, genelde sadece virtüoz yerine, daha fazla duygu yüklü müzik yapabilenlerdi. Duygu olarak hüzün veya isyan gibi şeylerden hareketle müzik yapanlar çoğunlukla ilgimi çekenlerdi. Bu da genelde beni ya blues ya da rock türü müziklere çekiyordu. Mesela Stevie Ray Vaughan, B.B King, Robben Ford, Etta James, Ray Charles, Gary Moore, ve ayrıca rock müzisyenleri; David Coverdale, John Lord, efsane gruplardan; Deep Purple, Led Zeppelin, gençliğimden bugüne bende en çok iz bırakanlar oldu.

NCUK: Albüm nerelerde piyasaya sürülecek? Dinleyeciler müziklerine nasıl ulaşacak? 

K.B:
Albüm ilk olarak Kıbrıs’ta ve ayrıca Avusturya’da piyasaya sürülecek. Tabi ki internet aracılığıyla bütün dünyada isteyen herkes albüme ulaşabilecek. Albüm tanıtım konserlerinde ve daha sonra belirlenecek olan bazı noktalarda albüm cd’lerine ulaşılabilecek. Ayrıca ilgilenenler için itunes ve ileride Spotify’da da albüme erişim fırsatı olacak diye değerlendiriyorum.

NCUK: Ülkemizde müzik üretme konusunda yaşadığın zorluklar nelerdir ve bunları nasıl aşıyorsun?
 
K.B: Müziğimi üretirken kayıt, mixing, mastering, cd basım, vs. aşamalarında yaşanan bazı maddi zorluklar oldu. Herşeyin çok pahalı olduğu, kendi para birimi TL olan bir ülkede, sterlin, dolar veya euro’yla ödeme yapmak zorunda kalmak durumu daha da zorlaştırıyor. Bir de ambargolar, buranın dışa kapalı bir ülke olması, üretimden sonra müziği dinleyicilerine ulaştırmayı daha da zor hale getiriyor. Yani kısaca herhangi bir destek olmadan bu ülkede albüm çıkarmak bir lüks bence. Ancak başka şeylerden ödün vererek, daha fazla çalışarak, yeri geldiğinde borçlanarak bu zorlukları aşabiliyorum.

NCUK: Yakın zamanda Avusturya’da  bir müzik festivaline katıldınız.
 
K.B: Evet. Avusturya’da katıldığımız festival ve ardından yaptığımız küçük çapta bir turne, çok güzel bir deneyim oldu. Birçok iyi blues gruplarıyla aynı sahneyi paylaştık. Dinleyici kitlesi bizim için farklıydı. Daha fazla blues sever vardı ve tatmin ediciydi. The Great Flood olarak bize güzel bir tecrübe oldu.

NCUK: The Great Flood nereye doğru akacak? İlerisi için kafanda canlanan bir vizyonun var mı? 

K.B: Kesinlikle uluslararası çalışmak istiyoruz. Şimdilik kendi imkanlarımızla ilk olarak Avrupa’daki blues festivallerinde ve blues kulüplerinde konserler ayarlamaya çalışacağız. Böylece albümü de iyice tanıtabilmeyi umuyorum. Ve işler istenildiği şekilde giderse tabi ki başka albümler çıkarmayı istiyoruz.

NCUK: Blues müziği ile uğraşıp da kendi bestelerini yapan ve albüm çıkaracak müzisyenlere ne gibi tavsiyelerin olurdu?
 
K.B: Fazla beklemeden üretsinler, albümlerini çıkarsınlar, ama sadece albüm olsun diye değil de disiplinli çalışarak en iyisini yapmaya çalışsınlar. İçlerinden ne gelirse, ne hissederlerse, en fazla ne severlerse onu yapsınlar. En önemlisi duyguyu, ruhu unutmasınlar. Stüdyoda kayıtta iken, sanki büyük bir konserdeymiş gibi çalıp söylesinler ve yaptıkları müzikle bütünleşsinler.

NCUK: Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?

K.B: Keyifli dinlemeler. Nothing but the blues…