Kuzey Kıbrıs’ın üç gündemi!


Kıbrıs’ta “Kuzey” tarafın gündemine geçtiğimiz Mart ayında üç olay damga vurdu... 

Birincisi, bir restoranda yaşandığı iddia edilen pişirilmeye hazır tavuğa tecavüz olayıydı ki restoranın kapanmasına sebep oldu... 

İkincisi ise 14 yaşındaki bir kız çocuğunun hamile kalmasıydı... 

İngiltere’de, ciddi gazetecilikle, gayrı ciddi gazetecilik farkı çok barizdir... Arada Daily Mail ve Daily Express de iki tarafı idare eder... 

Bazı haberler, ciddi gazetelere asla haber olmaz.

Bazı haberler ise tabloidlerde hiç yer almaz.

Bizde ve Türkiye’de bu ayrım pek yok... Her türden haberi vermek zorundasınız... 

Aslında bu çok ciddi bir mesleki tartışma konusudur ayrıca... Ciddi habercilik ve gayr-ı ciddi habercilik tartışması... Söylediğim gibi İngilizler bu iki türü ayırmışlar... Dileyen dilediğini seçer ve okur... 

Kuzey Kıbrıs’ta geçtiğimiz ay gazetelerimizi oldukça yakından ilgilendiren tavuk konusu ile bir çocuğun hamile kalması olaylarında olduğu gibi, her gazete bu haberleri yayınlamıştır... Şu anda 16 günlük gazete olduğunu da yazmış olalım... Güneyde günlüklerin beş adet olduğunu da belirtelim... 

Çocuğun hamile kalması konusu, yasalarımızda net bir şekilde tarifi bulunan suçtur... 

İlgili zanlılar eğer suçluysa, hapsedilir... Çok sık olmasa da bayağı tanık olduğumuz bir olaydır... Haber değeri ölü tavuğa tecavüze göre çok düşer anlayacağınız... 

Hayvanlarla münasebet de yasalarımızda vardır... Suçtur... Ama “ölü ve pişirilmeye hazır tavukla cinsi münasebet suçu” yasa yapıcılar tarafından düşünülmüş müdür bilemem!

Tekrar edelim; bu tür haberlerin gazetelerde yer alıp almamaları konusunun ciddi bir tartışma hatta akademik inceleme konusu olduğunu çok iyi biliyoruz... 

İntihar haberleri ile ilgili de tartışma yaşanır... 

Ancak bu tür haberlerin gazetelerde yer alıp almamaları veya nasıl yer almaları konusundan öteye; dünyada ciddi ülkelerin tartıştığı bir başka mesele daha vardır... 

 “Ülkenin çıkarları”... 

Bir haber yayınlanırsa; o ülke bundan zarar görür mü?

Örneğin bir turizm ülkesi olan KKTC’de, cinsel suçların, uyuşturucuyla ilgili suçların, kriminal olayların tümünün çok geniş bir şekilde haber yapılması şart mıdır değil midir?

Evet şarttır... Ama ne kadar şarttır?

Abartarak mı yayınlamak gerekir yoksa küçük bir şekilde mi vermek lazımdır?

Biz bunu tartışaduralım; İngiltere ile ilgili aklıma gelen bir anımdan bahsedeyim... 

İngiltere’de Deli Dana Hastalığı dediğimiz, etten insanlara da bulaşabilen hastalık bir dönem çok yayılmıştı... 

2000’li yılların başlarıydı... 

Mesela Fransa, İngiltere’den et alımını tamamen durdurmuştu... 

İskoçya’nın biftekleri elde kalacaktı... 

İngiliz devleti ciddi efor harcadı ve bu hastalığı aylar süren mücadele sonucunda yendiğini falan duyurdu. Her şey kontrol altındaydı ki bir Kıbrıslı Türk kökenli genç bu hastalığa yakalandı... 

Bir Türkiyeli gazeteci dostumuz, bu haberi anında İngiliz gazetelerine pazarlamaya çalıştı... Para karşılığı haberi büyük ulusal gazetelere satmayı denedi... 

En bulvar yani tabloid gazetesinden, kısacası en ciddiyetsizinden başladı, en ciddisine kadar devam etti. Solcusuna, sağcısına, muhafazakarına, İşçi Partilisine denedi... 

Hiç bir gazete ilgilenmedi... Satamadı.

O yöne bakmadılar bile... 

Oysa, müthiş bir gazetecilik olayını ortaya çıkarmış diye düşünüyordu arkadaşımız... 

Neden almadılar, sebebi neydi acaba?

Sebebi tekti; Fransa ve bazı Avrupa ülkeleri, Birleşik Krallık’a uyguladıkları et ambargosunu kaldırmıştı ya da kaldırmak üzereydi... Eğer o haber yayınlansaydı, ambargo sürecekti; ülke ekonomisi ciddi zarar görecekti... 

İnsanlık mı, habercilik mi, ülke sevgisi mi?

Önce insanız elbette... 

Gelelim ülkemize... Arkadaşlarla öğle yemeği yiyecektik; beş kişi; beşimiz de garsona, “bize sakın tavuk getirme” dedik... 

Ciddi anlamda bir sapığın tavrı, önce büyük para harcayan masum bir yatırımcıya, bir iş yerine ama genelde ülke ekonomisine ciddi zarar verir noktaya geldi... 

Medyamız hata mı yaptı?

Hayır, medya hata yapmadı... Bazılarımız biraz abarttık, o kadar... 

Ve son bir not: Çok üzgünüm ama sahip çıkabileceğimiz bir ülkemiz de olmadığı için; İngilizler gibi, o ülkenin çıkarlarını da korumayı hiç aklımıza getirmiyoruz... 

Bu arada, ülkedeki üçüncü gündem olayından bahsedemedik... 

Mehmet Ali Talat... Güneydeki Neo – Nazi ELAM’cuların saldırısına uğradı... Mart ayında konferans için gittiği Limasol’da faşistler Molotof attılar... 

Tavuk olayı benim için bir şakadır... Sapık bir adamın pisliği... ELAM olayı mı; ELAM gibi örgütlere üye olanların beyin yapısının o tavuk sapığından farkı olmadığından da adım gibi eminim... Ciddiye almıyorum... Normal bir insanın almaması gerektiği inancındayım...