Rahmetlik dedem, 2. Dünya Savaşı’nda birçok ülkede İngiliz ordusunda savaşmış, İngiliz kültürünü iyi bilen bir Kıbrıslı Türktü.

Dünyayla ilgili genel sohbetlerimizde, İngiltere’nin uluslar arası kararlarını kastederek ‘Oğlum sen Kraliçe’ye kulak as. O ne dediğini bilir’ derdi.

Bu da benim kulağımda hep yer etmiştir. Uluslar arası ve yerel siyasete baktığımda İngilitere’nin konuyla ilgili politikasının ne olduğuna muhakkak bakarım.

Takriben 15 yılımı İngiltere’de geçirdim.

Son 10 yıldır da Kıbrıs’ta yaşamaktayım.

Senenin şu zamanlarında 3-4 gün de olsa muhakkak İngiltere’de olurum.

Yine bu yıl geçen haftalarda 4 günü İngiltere’de geçirdim.

Bu sefer çok daha heyecanlı ve önemli bir ziyaretti. İngiltere’de üniversite eğitimine devam eden oğlumu ziyaret etmek, birlikte zaman geçirmek için oradaydım.

Ama yine de 15 yıl yaşadığım ülkeyi yılda birkaç kez gittiğimde birtakım oturmuş kuralları, devletin vatandaş için varlığını hissetmemek mümkün değil.

Bunları söylerken İngiltere’deki yasaların 10-20-30 yıl önceki yasalar olduğunu söyleyemem. Birçoğu değişime uğramış ve birçok ülkede olduğu gibi birçoğu devletin lehine işletilmiştir.

Ama ülkenin nüfusuna, yıllık aldığı turist sayısına, tamamiyle hizmet sektörüne yoğunlaşmasına, uluslar arası kararlarına baktığımızda birçok konuda süper güç denilen ABD’nin ve hemen hemen birçok Avrupa ülkesinin de önünde kararlar aldığını hissedebilirsiniz.

***

İngiltere’de çeşitli kesimlerle yaptığım sohbetlerde gözler Nisan’a çevrilmiş durumda.

Herkes Brexit olayına yoğunlaşmış… Nisan’da faizlerin yükseleceğini, bununla birlikte emlak sektöründe fiyatların düşeceğini konuşuyorlar.

Bu sebepten İngiltere Nisan ayında olası bir kriz söz konusudur.

Tabii Nisan’daki krizin Kıbrıs’a yansıması ne olur demeyin; Sterlin’in TL karşısında değer kazanması veya kaybetmesinin adanın kuzeyinde yaygın Sterlin kullanımından dolayı KKTC’ye yansıması da her halükarda yaşanacaktır.

Fakat Nisan’a gelene kadar, Türkiye’de Mart’ta düzenlenecek yerel seçimler sonrası dövizde patlama olacağı ve bunun etkilerinin adaya İngiltere’deki durumdan daha erken geleceği öngörülüyor.

Bu sebepten her halükarda 2019’un ilk çeyreğini gerek Türkiye’deki beklenti, gerekse İngiltere’de yaşanacak olan faiz müdahalesinin Kıbrıs’ta etki göstereceğini düşündüğümüzde yeni yılın ilk çeyreğinde temkinli davranmak ve olası krizleri olabildiğince kişisel tedbirlerle karşılamak gerektiği görülüyor.

Gelin görün ki ülkemizde kendi yönettiğimiz para birimleri olmadığı için ana para birimimiz olan TL’nin seyrini Türkiye’yi yakın takip ederek, ikinci en yaygın para birimi de Sterlin olduğundan İngiltere’yi sıkı takiple geleceği tahminden başka çaremiz görünmüyor.

İngiltere gibi ekonomik süreçleri belirleyen ve hatta yöneten ülkelerin kendilerinden bağımsız şekilde dahi gelişse bir ekonomik krize hazırlık seviyesi ile bizim gibi eğreti ekonomilerin bu durumu karşılayabilme gücünü kıyaslamak zaten abesle iştigal…

Ancak bu, elden gelen tüm bireysel ve kurumsal çabaların gösterilmemesi anlamına gelmiyor. Ülkemizde bireysel tedbirlerin geleceğimize yön vereceği açıkça ortada.