Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, ülkenin kapalı kaldığı 51 günlük sürenin esas amacının sağlık sistemini daha fazla hastaya hizmet verebilecek kapasiteye ulaştırmak olmasına karşın 4 Mayısta başlayan açılma sürecinde hazırlıkların hala daha tamamlanmadığını vurguladı.

Tabibler Birliği’nin açıklaması şöyle:

SAĞLIK BAKANLIĞINA ÇAĞIRI VE KAMUOYUNA DUYURU                                               

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesini amaç edinmiş, bunun için büyük bir sorumlulukla çalışmalar yapmış ve yapmakta olan bir meslek örgütüdür. COVID 19 Pandemisi sürecinde de hem toplumun bilgilenmesi ve bilinçlenmesi için, hem hekimlerin organizasyonu için hem de yöneticilerle işbirliği içerisinde doğru adımlar atılması için büyük bir özveri ve sorumlulukla çalışmaktadır.

Tüm dünyayı etkileyen ve halen devam etmekte olan COVID 19 hastalığının Ocak ayında duyurulmasından sonra harekete geçen KTTB, o zamandan itibaren ülkemizde de hazırlıklar yapmamız, önlemeler almamız gerektiğini tespit ederek çalışmış ve yetkilileri de bu konuda uyarmıştır. Hastalığın ülkemizde görüldüğü 10 Mart 2020 tarihine kadar sağlık sistemimizde iyileşme yapılmaması nedeni ile o tarihte ülkeyi karantinaya almaktan başka çare kalmamıştır. Kapalı kaldığımız ve ekonomik, sosyal, psikolojik sıkıntılarla büyük bir fedakarlığa dönüşen 51 günlük sürenin esas amacının da sağlık sistemini daha fazla hastaya hizmet verebilecek kapasiteye ulaştırmak olmasına karşın 4 Mayısta başlayan açılma sürecinde de hazırlıkların hala daha tamamlanmadığı ortadadır.

ESAS GÜVENLİ OLAN HAZIR OLMAKTIR

Her ne kadar vaka görülmemesi sevindirici görünse de dünyada COVID 19 bitmeden bizde de bitti diyemeyiz. Steril kalmak bize güvenli gelebilir ama esas güvenli olan hazır olmaktır. Bunun için de yeniden hastalarımız olması durumunda kullanmak üzere yatak, test kiti, malzeme, ilaç, cihaz, tomografi, röntgen cihazı, organizasyon ve karantina servislerine- izolasyon odalarına ihtiyacımız vardır. Personelimizi eğitmeye ve artırmaya ihtiyacımız vardır. Yol haritamız elimizde olmalıdır. Ülkenin risk haritasını çıkarmalıyız. Kaç kişinin risk altında olduğunu bilmeden kaç kişilik hazırlık yapacağımızı, yaptığımız hazırlığın yeterli olup olmadığını bilemeyiz. Diğer taraftan açılmayı konuşabilmek için açılmakla oluşabilecek yeni vakalar için hazır olup olmadığımızdan emin olmamız lazımdır. Kaç hastaya hizmet edebilecek hazırlığımız vardır? Hangi riski göze alabilecek durumdayız? Elimizde veri yokken, bunları bilmezken konuşmak dilek ve temennilerden ibaret olur.

Bakanlığın ülke raporunu tamamlaması, hazırlığımızın ne olduğunu açıklaması lazımdır ki biz de neye hazır olduğumuzu bilerek tartışalım. Oysaki Bakanlık sınırların ve uçuşların açılması ile ilgili toplantıya çağırdığı ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu olarak tanımladığı komitenin görüş ve önerilerini kamuoyuna farklı yansıtmakla çelişkili bir durum yaratmıştır.

Böylesi ciddi bir sağlık sorununun yönetiminde kimin tam yetkili olduğunun belli olmadığı, ülke politikasını belirleyenin kim olduğunun belli olmadığı bir süreci geride bıraktık. Yasal olarak toplanması gereken kurul ve komitelerin derhal oluşturularak toplanması, süreç içinde ilgili tüm kesimlerle işbirliğinin yapılması en doğru ve bizi başarıya taşıyacak yöntemdir.

KTTB Başkanı Dr. Özlem Gürkut’un bir gazeteye verdiği özel röportajdan sonra Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Sayın Ali Çaygür 8 Haziran 2020 tarihinde yazılı bir açıklama yapmıştır.  Sayın müsteşarın açıklaması gibi ayni gün Sağlık Bakanı Sayın Ali Pilli’nin Meclis kürsüsünden yapmış olduğu konuşmada da maalesef gerçekleri yansıtmayan, toplumu yanıltıcı ve hem KTTB’ni hem de Dr.Özlem Gürkut’un şahsını hedef alan iddialar yer almıştır.

Bahsedilen açıklamada ve konuşmada KTTB konuyu bilmeden ve araştırmadan açıklama yapmakla suçlamıştır.

Bilindiği gibi Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi COVID 19 salgını sürecinde COVID 19 dışındaki hizmetlerin özel bir hastanede sürdürülmesi kararı ile karantina merkezi olarak belirlenmişti. Ancak kısa süre sonra bu özel hastanenin 60 yataklı kapasitesinin 600 yataklı BNDH’nin yüklendiği sağlık hizmeti yükünü karşılamaktan çok uzak olduğu anlaşılmış ve tüm hizmetler BNDH binasına geri toplanmıştır. Damlacık yolu ile bulaşan bir hastalık olan COVID 19’un tanısı için sadece test yapmanın yeterli olmadığı, sıklıkla düşük doz bilgisayarlı tomografi ve diğer görüntüleme tetkiklerine ihtiyaç duyulduğu da bir gerçektir. Ancak BNDH’nde radyoloji kliniğinde bir tek Bilgisayarlı Tomografi cihazı bulunduğu ve ayni cihazda hem COVİD 19 tanılı veya şüpheli kişilere hem de örneğin kanser hastaları gibi veya trafik kazası geçirerek acil servise başvuran hastalar gibi COVID 19 dışı sebeplerle tedavi görmekte olan kişilere çekim yapılmasının enfeksiyon yayılması riskini artırdığı ortaya çıkmıştır. Hastanede bu amaçlarla kullanılacak ikinci bir tomografi cihazı bulunmadığından Onkoloji Merkezindeki radyasyon onkolojisi kliniğinde bulunan ve normal şartlarda sadece ışın tedavisi görecek olan kanser hastalarının tedavi planları için kullanılan bilgisayarlı tomografi cihazı normal tomografi çekimleri için yoğun olarak kullanılmaya başlanmıştır. Ancak bu sürenin sonunda radyasyon onkolojisindeki tomografi cihazı yoğun kullanıma bağlı olarak arızalanmış, yurtdışından gelmesi gereken teknik ekip ülkemize gelemediği için uzaktan yapılan tetkiklerden kart arızası veya yoğun kullanıma bağlı olarak tüp bitmesi olabileceği belirtilmiştir. 3 haftadır arızalı olan cihazın tamiri mümkün olmadığından bu sürede ışın tedavisine ihtiyaç duyan 16  kanser hastasından 4’ünün tedavisi cihazın tamir edilmesine kadar ertelenmiş, acil olan 12 hasta ise mecburen özel bir hastaneye sevk edilmiştir (8.6.2020 tarihine kadar). Oldukça pahalı bir tedavi yöntemi olan radyoterapi (ışın tedavisi) için devletin yaptığı bu sevkler için ödenecek para da maalesef zaten kısıtlı olan sağlık bütçesinden çıkacaktır. Radyoloji Kliniği tarafından bir tane daha bilgisayarlı tomografi cihazına ihtiyaç olduğu belirtilmiş ve talep edilmiş olmasına ve 2 aya yakın bir süredir ülkemizde COVID 19 vakası görülmemiş ve nispeten rahat bir döneme girilmiş olmasına rağmen bakanlıktan COVID 19 tanı rehberinde yer alan ve ihtiyaç duyulan düşük doz bilgisayarlı tomografi (düşük doz radyasyon kanser riskini azaltmaktadır) cihazının sağlanması için girişim başlatıldığına dair bir açıklama da gelmemiştir.

UNDP İLE PROTOKOL 16 NİSAN 2020 TARİHİNDE İMZALANDI

Yapılan açıklama ve konuşmada, Avrupa Birliği’nin UNDP üzerinden sağladığı fon ile COVID 19 Pandemisi mücadelesinde acil ihtiyaç duyulabilecek ancak kamuda bulunmayan veya yetersiz olan personelden özelden hizmet alınabilmesinin sağlanması amacı ile KTTB ile UNDP arasında imzalanan fona değinilmiştir. Bahse konu protokol Sağlık Bakanlığı ile de istişare edilerek KTTB ile UNDP arasında 16 Nisan 2020 tarihinde imza edilmiştir. Protokol ile 14 Nisan-14 Temmuz 2020 tarihleri boyunca 3 ay süre ile pandemi mücadelesinde görevlendirilmek üzere acil ihtiyaç duyulabilecek en fazla 25 sağlık uzmanın göreve başlatılabilmesinin önü açılmıştır. İhtiyaç duyulabilecek uzmanların saptanarak kamu hastanelerinde Sağlık Bakanlığı adına yetkilendirilebilmesi için Sağlık Bakanlığı ile KTTB arasında yapılması gereken ikinci bir işbirliği protokol taslağı Sağlık Bakanlığı’na iletilmiştir. (16.4.2020 tarihinde) Sağlık Bakanı Sn. Ali Pilli, KTTB ile işbirliği protokolü imzalamak üzere 22 Nisan 2020 tarihli Bakanlar Kurulundan yetki almıştır. (Ancak daha sonra Maliye Bakanlığı ile yapılan görüşmede Sağlık Bakanlığının her ne isimle olursa olsun personel alımı yapabilmesi için Maliye Bakanlığı ve Personel Dairesi’nden yetki alması gerektiği, bu yapılmadan Bakanlar Kurulundan böylesi bir karar çıkartılamayacağı da belirtilmiştir.) Buna rağmen KTTB ile UNDP arasında imzalanan protokolün devamı olacak ve 25 kişiye kadar COVID 19 mücadelesinde hizmetine acil ihtiyaç duyulacak sağlık çalışanının görevlendirilebilmesine olanak sağlayacak KTTB ile Sağlık Bakanlığı arasındaki protokolü imzalamayacağını açıklamıştır.  16.4.20 tarihinde KTTB ile UNDP arasında imzalanan protokole göre ihtiyaç alanları KTTB ile ortak belirlenerek göreve alınacak tüm kişilerin COVID 19 mücadelesindeki çalışmaları, verimlilik ve faaliyetleri düzenli olarak raporlanacak ve denetlenecektir. Bu raporlar doğrultusunda fondan karşılanan para ile KTTB görev yapan personele kamudaki dengi sağlık çalışanlarının maaşı kadar bir ödeme yapacaktır. Ayni kişilerin yatırımları da KTTB tarafından yapılacaktır. İmzalanan protokol 3 ayın sonunda Temmuz 2020’de sona erecektir.

Mevcut imzalanmış KTTB-UNDP Antlaşması böyle iken Bakanlık çalıştırılacak kişilerin kimler olacağına, nerede ve ne yetki ile çalıştırılacaklarına tek başına karar verme yetkisini elinde bulunduracağı bir başka antlaşma metnini teklif etmiştir. Her ne kadar esas çerçeveyi UNDP ile KTTB arasında imzalanan antlaşmanın çizdiği ve bu kişilerin COVID 19 mücadelesi dışında görevlendirilemeyeceği,  KTTB’nin bunu sağlamayı ve denetlemeyi taahhüt ettiğini anlatılmaya çalışsak da ortak bir duruş sağlanamadan ülkemizde sıfır vakaya ulaşılmıştır. Bakanlığın zaten önceden işe alma sözü verdiği ve seçim yasakları nedeni ile atamalarını yapamadığı kişilerin bu fon kapsamında göreve alınması yani siyasi istihdam yaratma çabası kabul edemeyeceğimiz konulardan biri oldu.  Süresi 3 ay ile sınırlı olan bu protokol ile elde edilecek olanağın heba edilmemesi için ülkemizde acil ihtiyacın kalmadığını ve olası ikinci bir dalgada kullanılmak üzere protokolün askıya alınmasını talep eden bir mektubu UNDP yetkililerine 29.5.2020 tarihinde göndermiş bulunmaktayız.

KTTB COVID 19 DAYANIŞMA FONU İLE İLGİLİ BİLGİLER ŞEFFAF ŞEKİLDE PAYLAŞILMIŞTIR

Ülkemizde yaşanan pandemi mücadelesi boyunca kurum, kuruluş, sendika, meslek örgütlerimizin ve halkımızın örnek bir dayanışma ve duyarlılık gösterdiğini hep birlikte gördük. KTTB öncülüğünde mücadelede kullanılmak üzere acil ihtiyaçların karşılanması ve daha fazla hastanın tespit edilerek izolasyonunun sağlanarak enfeksiyonun yayılmasının engellenmesi amacı ile tanı testlerinin alınması amacı ile bir COVID 19 Dayanışma Fonu oluşturulmuştur. Fona yapılan katkılar kalem kalem kamuoyuna da basın yolu ile açıklanmış toplanan paradan 1050 adet PCR test kiti, 1050 adet PCR izolasyon kiti ve 2800 adet swab alınarak Sağlık Bakanlığı’na teslim edilmiştir. Karşılığında Fondan 561, 750 TL ve 844 Euro ödenmiştir. KTTB COVID 19 Dayanışma Fonunda kalan mevcut para ikinci dalgada gerekebilecek acil ihtiyaçlar için (Çünkü Sağlık Bakanlığı’ndan verilen bilgiye göre ihaleye çıkılarak alınması gereken ihtiyaçlarda süreç uzayabilmekte ve gecikmeler olabilmektedir) korunmaktadır ve gereğinde kullanılmaya hazırdır.

BAKANLIĞA ve HÜKÜMETE SORUYORUZ:

Hastane ile ilgili olarak;

1)         COVID-19 için hastanelerimizdeki yatak sayısı kaçtan kaça artırılmıştır?

2)         COVID-19 hasta sayıları arttığı durumda öncelikli hangi servisler COVID-19 servisine dönüştürülecektir? Ve gerekirse hangi hastane pandemi hastanesine dönüştürülecektir?

3)         BNDH COVID-19 pandemi hastanesi olması halinde COVID-19 dışındaki diğer hastalar hangi hastanede sağlık hizmeti alacaktır?

4)         2. ve 3. basamak hastanelerde COVID-19 hastalarının artması durumunda gereken izolasyon oda kapasitesi kaçtan kaça artırılmıştır?

5)         Ağır hastaların artması durumunda gerekecek ventilatör (solunum destek ünitesi) sayısı ne kadar artırılmıştır? Bu ventilatörlerin gerekmesi durumunda bu cihazları kullanacak hemşire ve doktor sayısı yeterli midir? Yeterli ise bu konuda eğitim verildi mi? Organizasyon yapıldı mı?

6) COVID 19 şüpheli veya tanılı hastaların görüntülemelerinde kullanılması gereken düşük doz bilgisayarlı tomografi cihazı niye hala daha alınmıyor?

Personel ile ilgili olarak;

1)         Sağlık çalışanlarının kullanması gereken kişisel korunma ekipmanları yeterli sayıda var mı? Var ise kaç hasta için ve  ne kadar süre için yeterli olacaktır?

2)         Sağlık çalışanlarına kişisel korunma ekipmanını kullanımı konusunda eğitim verildi mi? Verildi ise kaç çalışana eiğitim verildi?

3)         Sağlık çalışanlarını COVID 19 açısından taramak için testler yapılıyor mu? Yapılıyor ise hangi test, hangi sıklıkta ve kimlere yapılmaktadır?

4)         COVID-19 hasta sayısının artması durumunda tedavi ekip sayıları artırılacak mı? Artırılıcak ise öncelikle hangı hekimler ve hemşireler görevlendirilecek? Konu ile ilgili organizasyon yapıldı mı?

5)         Sağlık çalışanlarına COVID-19 ile iligili tanı ve tedavi için eğitim verildi mi? Verilecek mi?

6)         1. 2. ve 3. basamak ve/veya özelde COVID-19 şüpheli bir hasta olması durumunda oganizasyon şeması var mıdır? Var ise eğitimi verildi mi?

7)         COVID-19 salgınından sonra kamuda görev yapmak üzere kaç kişi hangi birimlerde göreve alınmıştır? Göreve alınan kişilerin yasal statüsü nedir?

8)         Özelde çalışan sağlık çalışanları için kişisel korunma ekipmanı sağlandı mı?

9)         Özelde çalışan sağlık çalışanları için COVID-19 ile ilgili eğitim ve organizasyon şeması planlandı mı?

Testler ile ilgili olarak;

1)         COVID-19 için test yapma endikasyonları (kimlere, hangi durumda) hangi kriterlere göre belirlenmektedir? Testler hangi bilim kurulunun alınan hangi kararlarına göre yapılmaktadır?

2)Bugüne kadar yapılan testlerde kullanılan test kitlerinin hangileri olacağı nasıl kararlaştırılmıştır? Hangi firmalardan teklif alınmıştır? Bağış olanlar nasıl temin edilmiştir?

3)         Günlük toplam kaç adet PCR testi yapma kapasitemiz vardır? Elimizde mevcut veya gelecek kitlerimizi hesaba katarsak günlük ortalama maksimum test yapma (kit) kapasitemiz nedir?

4)         Toplumumuzun mevcut bağışıklık durumunu ve belli sürelerde toplum bağışıklığını takip etmek amacı ile ilgili herhangi bir çalışma başlatıldı mı veya planlandı mı?

5)         Hastaların ülkemizde üst solunum yolu şikayeti ile başvurması durumunda COVID-19 sürveyansı yapılıyor mu? Yapılyor ise toplum içinde hangi virüsün ne kadar oranda dolaştığına yönelik çalışma başlatıldı mı veya planlandı mı?

Tedavi ile ilgili olarak;

1)         Hafif belirtilerle başvuracak hastalar için kaç kişiye yetecek ilaç ve malzeme mevcuttur?

2)         Yoğun bakım ihtiyacı duyulacak hastalar için kaç kişiye yetecek miktarda ilaç ve malzeme mevcuttur?

Organizasyon ile ilgili olarak;

1)         Temas ekibi ve vaka araştırma ekibi kaç kişiden ibarettir, kimlerden oluşturulmuştur?

2)         Temaslı ve hasta sayısı arttığı zaman bu ekibe katılacak kişiler için organizasyon yapıldı mı? Eğitim verildi mi?

3)         Bulaşıcı Hastalıklar Yasası’na göre oluşturulması gereken komiteler oluşturulacak mı? Koordinasyonu sağlaması ve süreçte fikir birliğinin sağlanması için yetkili olan Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi yasaya göre zaten en az senede 2 defa toplanması gerekirken niye hala yasanın emrettiği şekilde oluşturularak toplanmıyor?

4)         COVID 19 sürecinin ülkemize ait epidemiyolojik verileri elimizde var mıdır? Var ise paylaşılacak mı?

Açıkça bilinmelidir ki ülkemizdeki tüm hekimlerin mesleki evi olan Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği toplumun sağlığının korunması ve geliştirilmesi için üzerine düşen sorumluluğun farkında olarak, herkesle işbirliği yapmaya hazırdır ve kararlıdır.

Sağlık alanının en büyük örgütlerinden birisi olarak gördüğümüz eksiklik ve aksaklıkları belirtmemizdeki amaç ancak ve ancak daha iyi ve doğruya ulaşma çabamızın sonucudur.

Ne Sağlık Bakanlığını ne de hükümeti sırf muhalefet olsun diye hedef almış değiliz, bu asla düşünülemez. Şimdi toplumumuzun bize gösterdiği ve örnek olduğu gibi dayanışmayı ve işbirliğini artırma ve güçlerimizi birleştirme zamanıdır. Daha yapılacak çok işimiz, gidermemiz gereken birçok eksikliğimiz vardır.

Sağlık Bakanlığını sürece katkı sağlayanları hedef haline getirmek yerine birlik ve beraberliği sağlayarak yol almaya davet ederiz.