Ahmet İLKTAÇ

Nanyang Teknoloji Üniversitesi ve Dünya Anıtlar Fonu (WMF) finansmanıyla Gazimağusa Suriçi Derneği’nin (MASDER) organizasyonuyla Kıbrıs’ta kültürel miras çalışmaları ile tanınmış Prof. Dr. Michael Walsh ve ekibi tarafından Gazimağusa Suriçi’nde bulunan Aya Zoni Kilisesi’ndeki dökülmek üzere olan Mikail (Archangel Michael) duvar resmi (fresk), sabitlenip sağlamlaştırıldı.

Prof. Dr. Michael Walsh ve ekibinin bir sonraki aşamada da dünya çapında sanat tarihçilerini getirerek tam olarak hangi döneme ait oldukları ile ilgili kesin tespitini yapacakları belirtildi.

Walsh: Düşmemelerini sağladık

Singapur Nanyang Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Michael Walsh, Mağusa Suriçi’nde Aya Zoni Kilisesi’ndeki Mikail duvar resminin hafta boyunca acil stabilizasyon çalışmasından geçirildiğini söyledi.

Prof. Dr. Michael Walsh, MASDER’in de yardımıyla İngiltere, İtalya ve Singapur’dan gelen uzmanlardan oluşan ekibin ilgili çalışmasını tamamladığını kaydetti.

İleriki yıllarda Gazimağusa Suriçi’nde yeni işbirlikleriyle kentin zengin sanat tarihini taşıyan eserlerinde benzer koruma çalışmaları yapmayı umut ettiklerini belirten Walsh, bu tip çalışmalarda öncelikle çökmek üzere olan eserler varsa sabitlemeleri ve konservasyon çalışmalarına kadar düşmemelerinin sağlandığını bildirdi.

Prof. Dr. Michael Walsh, geçmişte Mağusa’da yaptığı fresk çalışmalarında tüm duvar resimlerinin neredeyse düşmek üzere olduklarını gözlemlediğini anlattı.

Bu durumun Mağusa Suriçi’ndeki pek çok duvar resminin acil müdahale gerektirdiğini gözler önüne serdiğini ifade eden Walsh, Gazimağusa’daki duvar resimlerinin 3 temel sorunla karşı karşıya olduklarını dile getirdi.

Prof. Dr. Michael Walsh, bu sorunların başında fresklerin renk katmanlarının son derece zayıf ve tamirat ihtiyaçları olduğunun görüldüğünü ifade etti.

Çoğu duvar resminin farklı dönemlere ait 2-3 katman üst üste geldiğine değinen Walsh, çoğu freskin birbirlerinden ayrılmış, kopmak ve düşmek üzere olduklarını söyledi. Walsh, bu katmanların sıkıca birbirlerine yeniden sabitlenmelerini sağlamanın gerektiğini kaydetti.

Bazı durumlarda duvarda yapışan kısmın malzemenin eskimesinden dolayı dokunulduğu anda ufalanıp toz haline gelmekte olduğunu belirten Walsh, bunun da resmin zerrecikler halinde dökülmesine yol açmakta olduğuna dikkat çekti.

“Bir resim üzerine başka bir resim”

Prof. Dr. Michael Walsh, Mağusa Suriçi’ndeki çalışmalarında fark ettikleri şeyin 2 farklı döneme ait duvar resimleri ile karşı karşıya olmaları olduğunu bildirdi. Walsh, önceden yapılmış bir resim üzerine sonradan eklenen bir resim daha olduğunu gördüklerini aktardı.

Prof. Dr. Michael Walsh, bu yılki çalışmalarında esas önceliklerinin freskin düşüp hasara uğramadan sabitlenmesini ve emniyetini sağlamak olduğunu söyledi.

Aynı işlemi daha önce çalıştıkları St. Ann Kilisesi, Buğday Cami ve Ermeni Kilisesi’nde de uyguladıklarını anlatan Walsh, bir sonraki aşamada da dünya çapında sanat tarihçilerini getirerek tam olarak hangi döneme ait oldukları ile ilgili kesin tespit yapacaklarını açıkladı.

Schmıd: Kültürel Miras Listesi’nde rahatlıkla yer alabilir

Ekipte yer alan İtalya’nın Roma kentinde 40 yıldan bu yana duvar resmi konservasyon uzmanlığı yapan Werner Schmid ise, Gaziağusa Suriçi’nin tarihi zenginliğinin hiç de abartılmadığını söyledi.

Werner Schmıd, Suriçi’nin siyaseten tanınmış olması halinde kesinlikle UNESCO Kültürel Miras Listesi’nde yer alacağını kaydetti.

Atai: STÖ’ler de görev üstlenmeli

MASDER Başkan Yardımcısı Serdar Atai ise, geçtiğimiz yıl Buğday Cami’nde Kültürel Miras Teknik Komitesi

tarafından Mağusa Suriçi’nde Martinengo Tabyası ve Othello’dan Canbulat Kapısı’na kadar olan surların bakım ve onarımı ile ilgili yapılan sunumda teknik komite üyelerinin AB’nin ve UNDP’nin onarım bekleyen pek çok tarihi eser karşısında ciddi kaynak sıkıntısı çektiğini belirttiklerini bildirdi.

Serdar Atai, Kültürel Miras Teknik Komitesi üyelerinin bu sunumda sivil toplum örgütlerinin de inisiyatif üstlenmeye davet ettiğini aktardı.

Gazimağusa’daki tarihi eserlerin çöküş hızının şu anki bakım-onarım hızımızın maalesef bir-iki adım önünde

gitmekte olduğuna değinen Atai, arayı kapatıp çöküşü durdurmak için de sadece UNDP’nin yeterli olmayacağını, sivil aktörlerin de seferber olarak erişebildikleri yetkin kurumlar aracılığıyla ve yerel otoritelerin iznini almak kaydıyla sürece müdahil olmalarının acil bir gereklilik olduğuna vurgu yaptı.

MASDER olarak bundan hareketle daha önce Suriçi’nde çalışmalar yürüten Michael Walsh ve ekibiyle temas kurarak birlikte ne yapabileceklerini tartıştıklarını belirten Atai, kaynak ve ekspertizin Walsh ve ekibi tarafından karşılanmak kaydıyla MASDER Aya Zoni Kilisesi’ndeki duvar resimlerinin stabilizasyonu ile ilgili gerekli izinleri ilgili makamlardan sağlayacağı ve lojistik destek sağlayabileceği taahhüdünde bulunduğunu söyledi.

Serdar Atai, MASDER olarak böylesi bir işbirliğinin olumlu sonuç vermesinden son derece mutlu olduklarını dile getirdi.

Gazimağusa Suriçi’ndeki zengin kültürel mirasın duvar resimleriyle daha da zenginleşeceğini ve ziyaretçilere pazarlanmalarının çok daha kolaylayacağını anlatan Atai, bu nedenle MASDER adına kendilerine izin veren Vakıflar İdaresi’ne ve çalışma yürütülürken gözlemci bulunduran Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’ne teşekkür etti.

Serdar Atai, MASDER’in önümüzdeki yıllarda da benzeri sorumluluklar almaya ve diğer sivil toplum örgütlerine örnek olmaya devam edeceğini açıkladı. Atai; “Söz konusu olan bizim ve çocuklarımızın kültürel mirasıdır” diye konuşarak sözlerine son verdi.