CTP Milletvekili Fikri Toros yaptığı paylaşımda, yeniden açılmanın ardından en az üç ay boyunca işletmelerin devlet desteğine ihtiyacı olacağını ifade ederek, işletmelerin desteğe ihtiyaç duyacağı alanları sıraladı.

Toros’un paylaşımı şöyle:

“Dolayısıyla, yeniden açılma sonrasında tüm işletmeler büyük bir gelir kaybı ile karşı karşıya olacaklardır. Bu yüzden, en az üç ay boyunca aşağıdaki alanlarda devlet desteğine ihtiyaç duyulacaktır:

1) İşletmelerde alınacak sağlık önlemleri ile ilgili koruyucu malzeme ve denetim sağlanması
2) İstihdam desteğinin, yeniden açılma sonrasında da devam etmesi
3) Sosyal Sigorta ve İhtiyat Sandığı primlerinin, kapalılık süresine ait olanları devletin karşılaması; yeniden açılmayı takiben ise faizsiz olarak ertelenmesi
4) Tarım ürünlerinde biriken stoğun acilen tüketilmesi için yerel piyasada destek sağlanmasının yanısıra, temsilciliklerimizin de katkılarıyla dış pazar bulunmasına yönelik sonuç alıcı girişimlerin yapılması”

Toros’un 28 Nisan 2020 tarihinde Meclis Genel Kurul toplantısında yaptığı konuşma :

“Herşeyin başı sağlık” diyerek, ülkemizi ve yaşamımızı güvene almanın birinci önceliğimiz olduğunu vurgulayarak konuşmama başlamak istiyorum. Son günlerde yapılan testlerde herhangi bir pozitiv vakaya rastlanmamış olması da sevindirici ve elbette yeniden açılma planında temkinli bir cesaret nedenidir. Ancak, nüfusun sadece takriben %2’sine test yapılmış olması, olası bir 2. Dalgaya karşın sağlık kapasitemizin artırılmadığı ve hala daha bir pandemi hastanesi yapılmamış olması, halkımız genelinde taşınan ciddi kaygıların temel nedenleridir.

Covid-19 pandemi sürecinin başından itibaren, ana muhalefet sorumluluğunun bilinci içerisinde alternatif politikalar geliştirerek kriz yönetimine katkı yapan, hatta siyasi sorumluluk almaya da hazır olduğunu defalarca dile getiren Cumhuriyetçi Türk Partisi, Yeniden Açılmaya dair yol haritası çalışmalarına müdahil edilmemiştir. Bu tür olağandışı koşullarda toplumsal menfaat için güç birleştirme ve dayanışma içinde olmamız gerektiğini söyleyen hükümet, söylemleri ve eylemleri arasında maalesef çelişmektedir.

Yeniden açılma için bir yol haritası belirlenirken, hükümet önce açılacak olan yerlerde tüm sağlık önlemlerini aldığından emin olmalı, açıldıktan sonra yeniden kapanma olasılığını ortadan kaldırmalıdır!

Bunun yanısıra, insan psikolojisini ve sosyo-ekonomik yaşamı da güven altına almayı asla ihmal etmemelidir. Örneğin, çalışanlarımızın iş kaybına uğrama riskinin azami seviyede olduğu bir ortamda, onların aylık ödemeleriyle oluşan ve geçim sigortası niteliğinde olan işsizlik ödeneğinde yaptığınız %44 oranındaki kesintiden derhal vazgeçmelisiniz! Çeklerin takas tarihini 90 gün uzatarak alacaklı işletmelerin nakit akışında yarattığınız sorunlara son vermek üzere, bu uzatma süresini gözden geçirmelisiniz. Ayrıca, takas tarihinde karşılığı olmayan çekler için, yapılandırma yoluyla yargıya intikal edecek olanları asgariye indirmeleri için bankalara çağrıda bulunmalısınız. Gerek gelir kesintileri, gerekse TL’de devam eden değer kaybının olumsuz etkilediği alım gücü ve lokomotif konumda olan başta turizm ve yüksek öğretim olmak üzere tüm hizmet sektörlerinin durağan hale gelmesi, piyasadaki talebi hayli azaltacağı kesindir. Dolayısıyla, yeniden açılma sonrasında tüm işletmeler büyük bir gelir kaybı ile karşı karşıya olacaklardır. Bu yüzden, en az üç ay boyunca aşağıdaki alanlarda devlet desteğine ihtiyaç duyulacaktır:

1) İşletmelerde alınacak sağlık önlemleri ile ilgili koruyucu malzeme ve denetim sağlanması
2) İstihdam desteğinin, yeniden açılma sonrasında da devam etmesi
3) Sosyal Sigorta ve İhtiyat Sandığı primlerinin, kapalılık süresine ait olanları devletin karşılaması; yeniden açılmayı takiben ise faizsiz olarak ertelenmesi
4) Tarım ürünlerinde biriken stoğun acilen tüketilmesi için yerel piyasada destek sağlanmasının yanısıra, temsilciliklerimizin de katkılarıyla dış pazar bulunmasına yönelik sonuç alıcı girişimlerin yapılması.

Sayın Başkan, Değerli Milletvekiller,

Şu an itibarıyla dış kaynaklı destek temini konusunda başarısız olan ve iç borçlanmayı ısrarla öteleyen Hükümet, ekonomik sıkıntıları maaş ve devlet katkılarında yaptığı kesintilerle ve bireysel borçların ek borçla çözülebileceği hayali içerisindedir !! Gerçekçi olan strateji, yeniden açılma planı ile birlikte, işletme ve bireylerin kapalı kalınan dönemdeki yükümlülüklerini dondurmak ve bunların kısa vadede yerine getirilmesini sağlayacak, “can suyu” niteliğinde kaynağın ekonomiye pompalanmasıdır.

Ekonomi, toplum genelinde ve siyasette yapılması gereken yapısal değişikliklerle normale dönebilecektir. Unutulmamalıdır ki, sorunlarımız sadece salgın ve ekonomiden ibaret değildir; aynı zamanda Toplumun dünyadan izole edilmiş konumda olması, insan hakları, iklim değişikliği ve biyolojik çeşitliliğin yetersizliği gibi sorunlar da önümüzdedir.

Koronavirüsü salgını ve etkileri dünya ülkelerinde olduğu gibi, Kuzey Kıbrıs’ta da yeni bir sayfa açılmasını zaruri kılacaktır. Hiçbirşeyin, 10 Mart öncesi gibi olmayacağı kesindir. Yeni dünya düzenine adapte olmak için ülkemizde de Siyasetin, Ekonominin, İşgücü Piyasasının, Eğitim ve Sosyo-Kültürel yaşamın yeniden şekillenmesi kaçınılmaz olacaktır. Siyasette yeni şekil, korumacı, ayrılıkçı ve milliyetçi akımlar yerine, liderlik, güç birliği, dayanışma ve işbirliğine öncelik veren sosyal demokrasi hakim olacaktır. 2008 küresel finans ve 2014 Ebola virüsü krizlerinin aşılmasında dünya ülkeleri arasındaki oluşturulan güç birliğinin katkısını lütfen hatırlayın!”