Demokrat Parti Ulusal Güçler (DP-UG) Genel Başkanı Serdar Denktaş, babası Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın, her zaman  müzakere masasına kırmızı çizgilerle oturup, bu kırmızı çizgileri tartıştırmayacağının altını çizerek görüşmelere başladığını belirtti.

Serdar Denktaş, “Kıbrıs Türk halkının haklı taleplerini daima olabildiğince üst düzeyde tutardı. Bugünkü koşullarda bırakın kırmızıyı, pembe çizgiler dahi yok. Emin olun Rauf R. Denktaş şu an yattığı yerde rahat uyumuyor ve ayağa kakabilse” dedi.

Ana muhalefet DP-UG Genel Başkanı Serdar Denktaş, Radyo Güven’de “Gündem Özel” programına konuk olarak, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın vefatının 4. yıl dönümünde babası ile olan anekdotlarını ve anılarını paylaştı,  ülke gündemini baba Denktaş’ın gözüyle değerlendirdi.

“BUGÜN KIRMIZI ÇİZGİ DİYE BİR ŞEY YOK”

DP-UG’den yapılan açıklamaya göre, Genel Başkan Serdar Denktaş,  Rauf Denktaş’ın masaya daima kırmızı çizgilerle oturduğunu ve bundan asla taviz vermediğini kaydederek şunları söyledi:

“Rauf Denktaş, daima kırmızı çizgilerle masaya oturur ve bunları tartıştırmayacağını söylerdi. Talebi de her zaman olabilecek en üst düzeydeydi. Çünkü bütün dünyanın Kıbrıs Türk tarafına baskı yapacağını bilen bir tecrübeye sahipti. O dönemde bile siyasi eşitlik, egemenlik ve Türkiye’nin garantisinden taviz vermedi. Bugünkü koşullara bakıyoruz  “kırmızı çizgi” diye bir şey yok. Bırakın kırmızıyı, pembe dahi yok.”

“ÖYLE GÖRÜNÜYOR Kİ, ‘GARANTİ VE İTTİFAK ANTLAŞMASI’ ORTADAN KALKACAK”

Bugün garantörlüğün tartışıldığı bir zeminde müzakerelerin devam ediyor olmasının kendisini endişelendirdiğini  ifade eden Serdar Denktaş; “Öyle bir safhaya girilmiştir ki, bu şunu gösterir : Garanti ve İttifak Antlaşması ortadan kalkacak! Ancak başka bir garanti sistemi, ne isterse olsun bunların hiçbiri bugün var olan garantinin yerini tutmayacak” dedi.

KURUCU CUMHURBAŞKANIN SON SÖZLERİ; “İNSANIM BENİ ADAYA TÜRK ASKERİNİ YENİDEN GETİREN KİŞİ OLARAK HATIRLASIN”

Serdar Denktaş, Rauf Denktaş’ın rahatsızlığı dönemde dahi askerin adadaki varlığının önemine dikkat çektiğini, hasta yatağında söylediği sözlerden birinin de; “İnsanım beni, Ada’ya Türk askerini yeniden getiren kişi olarak hatırlasın” şeklinde olduğunu söyledi.

Ada’da barışın 1974’te Türk askerinin gelişiyle başladığını ve o günden bugüne kimsenin kimseyi öldürmediğini belirten Serdar Denktaş, Türk askerinin Ada’dan çekilmesinin,  Türkiye’nin garantörlüğünün ortadan kalkmasının yeni çatışmaların başlaması demek olduğunu ifade etti.

Serdar Denktaş, “ Bizim ileriye yönelik en önemli güvencelerimizden biri olan garantiler konusu şu anda müthiş bir tehdit altındadır ve büyük bir ihtimalle ortadan kaldırılacaktır!” dedi.

“DENKTAŞ  YATTIĞI YERDE RAHAT UYUMUYOR…”

Rauf Raif Denktaş’ın bugün hayatta olsa garantörlüğün asla ve hiçbir koşulda müzakere edilmesine izin vermeyeceğini vurgulayan Serdar Denktaş, “Ancak şu anda bu konulara yazık ki, çok fazla itibar edilmiyor veya önemsenmiyor. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş yattığı yerde rahat değildir, rahat uyumuyor.  Ayağa kalkabilse herhalde biz yetkililere kızardı” dedi.

Serdar Denktaş  programda Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın liderlik vasıfları, Türk dünyasının ona karşı bakışı ve baba-oğul ilişkileri hakkında da bilgi verdi

Serdar Denktaş, babası  Rauf Raif Denktaş’ı Türk dünyası ile paylaşmanın nasıl bir duygu olduğunu şu ifadelerle anlattı:

“Kolay bir iş değil tabi ama küçüklükten beri öyle alıştırılarak büyürseniz, o dönemde farkı çok fark etmezsiniz. Babam Denktaş’ın sürekli uğraşacağı işleri, sürekli görmesi, görüşmesi gereken halkı vardı. Dolayısıyla ben ve kardeşlerimin okuldaki durumuyla veya evdeki sorunlarla ilgilenecek vakti yoktu. Evde o boşluğu dolduran eşi vardır ama yeterli olmaz tabii ki. Zaman geçtikçe o boşluğun nasıl bir boşluk olduğunu anlarsınız ama artık doldurulacak durumda da değildir. Ancak böyle bir durum içinde yaşamaktan hiç şikâyetçi olmadık. Çünkü her şeyden önce alıştırılmadık” 

“O’NU EVDE HEMEN HEMEN HİÇ GÖRMEZDİK…”

Çok küçük yaşlarda Ankara’daki sürgün yaşamlarında dahi Rauf Denktaş’ı evde hemen hemen hiç görmediklerini belirten Serdar Denktaş; “Çok seyrek de olsa ‘gelin çocuklar sizi tatile çıkarayım’ derdi. Bizim tatil diye gittiğimiz yerde meğerki Kıbrıs meselesi ve mücadele ile uğraşırdı. Bir keresinde Anamur’daki Bayrak Radyosu’nun teftişine gidilmiş, oradan yayın yapılacak ama bizim bilgimiz yok. Biz onu tatil olarak görüyoruz. Veya aniden ortadan kaybolurdu, meğer gizli gizli Kıbrıs’a çıkarmış. Annemin dahi haberi olmazdı.”

“EN MUTLU GÜNÜ BAĞIMSIZLIĞI İLAN ETTİĞİ GÜN 15 KASIM 1983’TÜ”

Rauf Denktaş’ın çok zor günler ve acılar yaşadığını ancak yılmadığına dikkati çeken oğul Serdar Denktaş; “Çok zor günler ve anlar yaşadı. Üç evlat kaybetti. Çok yalnız kaldığı dönemler oldu. Gün geldi en yakın arkadaşları kendisini terk etti veya yolda bıraktı. Hiç bıkmadı, usanmadı. İnandığı dava uğruna mücadelesine devam etti. İnandığı dava, müthiş bir mücadele azmi, yorulmak bilmeyen bir ruh yapısı, neticede hepimizi bir yerlerden aldı bir yerlere getirdi. O anlamda hepimiz böyle bir lidere müteşekkiriz. Kendisini en çok mutlu eden gün ise 15 Kasım 1983’tü. Bağımsızlığı ilan ettiği gün o ruh halini, o sevincini, ‘nihayet olması gereken oldu’ diye evdeki neşesini kelimelerle anlatmak mümkün değil” diye konuştu.

“RAUF DENKTAŞ ‘EVİMİZ’ DİYEBİLECEĞİMİZ BİR DEVLET BIRAKTI BİZE”

Serdar Denktaş, Rauf Denktaş’ın Kıbrıs Türk halkına “evimiz” diyebileceği bir devlet bıraktığını bu mirasa sahip çıkılmasının her vatandaşın görevi olduğunu belirtti.

Serdar Denktaş, “Evinizden atılmış durumdasınız, çadırlardasınız size bir ev kurdu. O evi tertipli ve temiz tutmak bizim görevimizdi. Tertipli tutabiliyor muyuz? Hayır. Çok temiz mi evimiz? Hayır. Ama bize ’evimiz’ diyebileceğimiz bir devlet bıraktı. Bunun kıymetini bilmemiz lazım. Yürüyeceğimiz her yol, atacağımız her adımda, bu Kıbrıslı Rumlarla müşterek veya ayrı bir yol olur hiç fark etmez ama evin bizim olduğunu bilerek hareket edersek önümüz açılır. Bu evden vazgeçersek işte o zaman işimiz çok zor” dedi.

“KIBRIS’TA NEREDEYSE HERKESİN, TÜRKİYE’DE DE BİRÇOK İNSANIN MUTLAKA BABA DENKTAŞ İLE HATIRASI VAR”

Kurucu Cumhurbaşkanı merhum Denktaş’ın halkla arasına mesafe koymayan, halkıyla daima iç içe bir lider olduğunun anlatan Serdar Denktaş, “Hayattayken çok fazla fark etmezsiniz ama  onu kaybettikten sonra gördüm ki Kıbrıs’ta neredeyse herkesin, Türkiye’de de birçok insanın mutlaka babam Denktaş ile bir hatırası var. Buda halkın içerisinde ne kadar yaygın bir şekilde dolaştığını, halktan hiç kopmadığını ve onlarla birlikte yürüyebildiğinin en açık göstergesi” diye konuştu.

“SARAY DAİMA HALKA AÇIK, HER İSTEYEN, İSTEDİĞİ AN SARAY’A GİREBİLİR, DENKTAŞ’I GÖREBİLİR, DERDİNİ ANLATABİLİRDİ”

Rauf Denktaş’ın görevde olduğu dönemde halkın Saray’a daima açık olduğunu hatırlatan Serdar Denktaş; “Her isteyen, istediği an Saray’a girebilir Denktaş’ı görebilir, derdini anlatabilirdi. Kimisi çözüldü, kimisi çözülmedi ama bir uğraş verildi. Mutfağı da daima açıktı. O saat gelen birine ‘gel beraber bir şeyler yiyelim’ derdi. Böylesine içten, insanını seven, sevgi dolu, Kıbrıs konusu gündeme geldiğinde şahinleşen ama yüreğinde de o sevgiyi, kendi topraklarına, kendi insanına, Türkiye’ye, askere, Anadolu insanına yürekten yaşayan bir insandı” dedi.

“YABANCI DİPLOMATLAR DAHİ, GÜNÜN SONUNDA ÖNÜNDE SAYGI İLE EĞİLİYOR”

Duruşundan rahatsız olan yabancı diplomatların dahi günün sonunda Rauf Raif Denktaş’a saygı gösterdiğini hatırlatan Serdar Denktaş; “Yurt dışına bakıyoruz. Denktaş’ın duruşundan rahatsız olan yabancı ülke diplomatlar bile günün sonunda önünde saygı ile eğildiklerini söyleyebiliyorlar. ‘İnandığı bir davaydı, biz o duruşu beğenmesek de kararlılığından tek bir adım atmadı, bu saygı duyulacak bir davranıştır’ diye açık açık ifade ettiler. Bu yönde mektupları dahi var. Günü geldiğinde inşallah onları da yayınlayacağız” diye konuştu.

“RAUF RAİF DENKTAŞ’IN DÖNEMİNDE KIBRIS TÜRKÜ DE AYNI SAYGIYI GÖRMEKTEYDİ. VEFATIYLA BİRLİKTE…”

Rauf Denktaş’ın vefatının ardından saygınlığın yitirildiğini, özgüvenin ortadan kalktığını ve bir dağınıklığın söz konusu olduğuna dikkati çeken DP Ulusal Güçler Genel Başkanı Serdar Denktaş; “Rauf Raif Denktaş tüm dünyada saygı gören birisi olduğunu ancak  en önemlisinin, onun döneminde Kıbrıs Türkü’nün de aynı saygıyı gördüğünü kaydetti”dedi.

Babasının vefatının bu açıdan da büyük kayıp olduğunu ifade eden Serdar Denktaş, “ O saygınlığı yitirdik, özgüven ortadan kayboldu, bir dağınıklık içerisindeyiz” diye konuştu.

BÖYLE BİR GURUR HER EVLADA NASİP OLMAZ”

Dışişleri Bakanlığı döneminde çeşitli ülkeleri ziyaret ettiğini, bu ziyaretlerde ‘Denktaş’ soyadının getirdiği sevgi ve saygının kendisini gururlandırdığını ifade eden Serdar Denktaş; “Böyle bir gurur her evlada nasip olmaz.” sözlerini kullandı.

TÜRKİYE’DEN SONRA İKİNCİ TÜRK DEVLETİ

Kıbrıs Türk halkının Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş önderliğinde verdiği mücadeleye dikkat çeken Serdar Denktaş konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Rauf Denktaş bir mücadeleye önderlik etti ancak halkımız o dönemde hakikaten bu mücadeleyi büyük bir başarı ile verdi. Ve esaret altında yaşayan diğer bölgelere örnek oldu.

Örneğin Sovyetler döneminde Azerbaycan’da yaşayan Türklerin burayı nasıl izlediklerini gördük, Makedonya’da resmen ‘Sizin Kıbrıs’ta verdiğiniz mücadele bizlere her zaman ışık olmuştur. Denktaş’a saygımız bundandır’ şeklinde dile geldi.

Kolay bir iş değildi. Zor şartlar altında, bölük pörçük yerlerde yaşayan halkınızı aynı dava etrafında birleştirecek, birlikte bir yol yürüyeceksiniz ve neticede bir devlet kuracaksınız. Kendi bağımsızlığını bir mücadele sonrası ilan eden Türkiye’den sonra ikinci Türk devleti KKTC.

Böylesi bir insanın oğlu olmak hakikaten bir taraftan çok büyük bir gurur veriyor, öte yandan da çok büyük zorlukları var çünkü çok büyük bir sorumlulukta yüklüyor. Ama tüm zorluklarına rağmen her şeyi ile “iyi ki o evde doğmuşum, o evde büyümüşüm” demekten de geçemiyorum.”

“ANİDEN EVDEN KAYBOLURDU”

Kurucu Cumhurbaşkanı merhum Denktaş’ın korumalarından ve evden çok sık kaçarak ortadan aniden kaybolarak elinde fotoğraf makinesiyle doğayı ve tarihi fotoğrafladığını kaydeden Serdar Denktaş, “Belli ki, çocukluğunu yaşayamamaktan kalan bir haylaz tarafı vardı. Ayrıca yalnız kalmayı severdi. Karanlık odaya kapanıp çektiği fotoğrafları temizlerken aslında gün içinde yaşadığı sıkıntıyı o karanlık odada kendi kendini iyileştirmek için kullanırdı” dedi.

“BİR TARİH VAR…”

Rauf Denktaş’ın eserlerinin de yaşatılmaya devam edileceğini belirten Serdar Denktaş,  bir çok çalışmadan derlenmiş 2 kitabının çalışması ve çok sayıda fotoğrafın istiflenerek hazırda bekletildiğini kaydederek; “Anıt bittiği ve tüm olanakları ile hizmete sunulduğunda tüm bu arşivin bilirkişi tarafından toparlanması gerekecek. Çünkü bir tarih var orada” dedi.

“KURALLARA, SINIRLAMALARA PEK GELMEZDİ. ÇÜNKÜ ÖZGÜRLÜĞÜNE DÜŞKÜNDÜ”

Rauf Denktaş’ın tehdit altında olduğu dönemde dahi bunu kimseye yansıtmadığını korumasız, kendi aracını kendisinin kullandığını, bisikletle seyahat ettiğini kaydeden Serdar Denktaş; “Tehdit hiç tükenmedi hayatında. Ama o özellikle koruma ve şoför istemezdi. Kurallara, sınırlamalara pek gelemezdi. Çünkü özgürlüğüne düşkündü” dedi.