Çıraklıktan ustalığa

 

Feriha TEL

 

Osman Kerim Belet, 20 Mart 1936 yılında Serdarlı köyünde doğdu. 1948'de ilkokulu bitirdikten sonra köylerine gelen terzi Hüseyin Emiroğlu'nun yanında çırak olarak mesleğe başladı. 1 sene kadar orada çalıştıktan sonra köylerine yakın Ulukışla köyünde bir Kıbrıslı Rum'un yanında çıraklık yapmaya başladı. 1 buçuk yıl da orada çalıştıktan sonra Lefkoşa'ya geldi ve İzzet Altınmakas'ın yanında işe girdi. Pek fazla iş olmadığı için Güney'de kalan Kıbrıslı Rum bir terzinin yanına geçip, 1955 yılına kadar orada terzilik yaptı.  

 

Eğitim için İstanbul’a gitti

 

Kıbrıs'ta yaşanan hadiselerden dolayı, 1955 yılında Kıbrıslı Rum terzinin yanından ayrılıp Lefkoşa'nın güneyinde kendi dükkanını açtı. Örf ve idare sorunlarından, dükkanlar sürekli kapatılmaktaydı, Dükkanına gidemeyen Osman Amca, dükkanını kapatmak zorunda kaldı. Çok küçük yaşta dükkan açınca, mesleğinde çok iyi olmadığını öğrendi Osman Amca. İstanbul'a biçki dersi almak için gitti. Orada eğitim gördükten sonra adaya döndü ve Bozkurt Matbaası'nın karşısında yeni bir dükkan açtı. 1957-1962 seneleri arasında orada çalıştı. Yine mesleğini geliştirmek için Almanya'ya gitti. Bir sene orada kaldı. O dönene kadar ailesi ona şimdiki dükkanın olduğu yeri hazır duruma getirdi.  

 

Lefkoşa Suriçi’nde Terzi Osman

 

Dükkanı Lefkoşa Suriçi, Polis Sokak'ta bulunan Osman Amca, 1964'de İngilizlerle çalışmaya başladı. Barış Gücü adaya gelince hepsi müşterisi oldu. O zamanların tüccarları Güner Özdil, Hüseyin Songur ve Salahi Bey'den İngilizler gelip kumaş beğenince, Osman Amca'ya İngilizler geldi diye haber verilirdi, o da gider orada ölçü alır, prova yapar, kıyafetlerini dikerdi. Böylece onu tanımış ve işini görmüş olurlardı. Gelmiş geçmiş Barış Gücü komutanları ve Birleşmiş Milletler yetkililerinin üniforma ve sivil kıyafetlerini dikti. Dükkanın her yerinde ürettikleri için ona yetkililer tarafından takdim edilen plaketler var. Müşterileri ile arasında çok güzel dostlukları olan Osman Amca'ya, yine dönemin fotoğraf çekmeye meraklı Birleşmiş Milletler Yetkilisi tarafından, Nar fotoğrafı hediye edilmiş, o da duvarda asılı duruyor.  

 

Dükkanda yer alan ilginç fotoğraf

 

Dükkanda asılı fotoğraflardan bir tanesinde, takım elbiseli gençler arasında iç çamaşırlı bir genç dikkat çekiyor. Hikayesini Osman Amca şöyle anlatıyor; 'Birleşmiş Milletler askerleri benim diktiğim kıyafetlerle hep birlikte fotoğraf çekmeye karar veriyor. Aralarındaki bir kişinin kıyafetini ben dikmemiştim, arkadaşları o kişiye, takımıyla poz vermesine izin vermiyor, o da kıyafetini çıkarıp, onlarla öyle fotoğraf çektiriyor'. Daha sonra bu fotoğrafa ithafen çekilen başka fotoğraflar da Osman Amca'ya hediye edildi.  

 

4 koca defterde saklanan ölçüler

 

Osman Amca'nın ölçü ve siparişlerinin bulunduğu 4 kalın defteri bulunuyor. Osman Amca; 'Bir defa kıyafetini diktiğim birinin, ismini unutsam da, simasını unutmam ve ölçülerini bilirim' diye anlatıyor. Ölçüleri değiştiyse, ölçülerini tekrar alır ama nasıl beğendiğini, nasıl istediğini unutmayarak, dikimleri ona göre yaptığını da ekliyor.  

 

Osman Amca ve erkek kıyafetleri

 

Dükkanın adı 'Osman The Tailor-Specialist For Men's Wear' olarak geçiyor. Yıllarca milletvekilleri, üst düzey yetkilileri ve halkı giydiren Osman Amca, dükkanın adında erkek kıyafetleri yazsa da, kıramayacağı kadın müşterilerine de dikim yapıyor. Kadın müşterilerine elbise değil sadece takım olarak etek-ceket veya pantolon-ceket diktiğini anlatıyor.   

 

Konfeksiyon, özel dikime ilgiyi azalttı

 

Yerli halkın ilgisi konfeksiyon çıkana kadar devam etti. Konfeksiyon çıkınca ucuz ve daha hızlı olan hazır giyime yöneldiler. İnsanlara tüccara gitmek, kumaş beğenmek, alıp terziye gitmek, provaya gelmek zor gelmeye başladı.  Şu an terzilere daha çok konfeksiyonda üzerlerine kıyafet bulamayanlar geliyor. Oysa Osman Amca hazır giyimin ne kadar başarılı olduğuna emin olmadığını söylüyor. Her zaman hazır olan ile tam üstüne göre dikilenin aynı olamayacağını düşündüğünü belirtiyor.  

 

Mesleği devam ettirecek çıraklar yok

 

1955'te mesleğe başladığında çırakların geldiğini, mesleği öğrenmeye gönüllüler olduğunu anlatıyor Osman Amca. Artık terzilik öğrenmek isteyen genç olmadığından, çırak da bulamıyorlar. Şu an yanında ona yardım eden ve yıllardır birlikte çalıştığı emekçiler var. 2 kişi yukarıdaki atölyede, Osman Amca ile bir kişi de aşağıda dikim yapıyor.   

 

Mutlu insanlar üretim yapmamı sağlar

 

Üretim, üretmek, yoktan var etmek Osman Amca için. Diktiği kıyafetin güzel olduğuna inandığını ve bu kıyafeti insanlar üstünde görünce sevindiğini belirtiyor. 'Önce onların yüzüne bakarım, güler veya tebessüm ederlerse beğendiklerini anlarım, ben de mutlu olurum' diye ekliyor. Para kazanmak onun için en sonda geliyor. Geçimini sağlamak için para kazandığını ama terzilikte zengin olmak diye bir şey olmadığını ve onu sadece güzel elbise giyen ve mutlu olan insanların sevincinin üretmeye zorladığını belirtiyor.