Gazimağusa’nın en renkli simalarından olan “Deli Ahmet” lakaplı Ahmet Fehim, bölgenin ekolü…


“Deli Ahmet” lakaplı Ahmet Fehim, tartışmasız, Gazimağusa’nın en renkli simalarından…

Arkasına trolli taktığı bisikletiyle, Gazimağusa’yı karış karış gezerek, boş şişe toplayan Ahmet Fehim’i, bölgede sevmeyen ve tanımayan yok…

Ahmet Fehim, Kıbrıs’ın güzel kenti Leymosun’da dünyaya gelmiş…

1974 sonrası ailesiyle kuzeye gelen ve çok küçük yaşta babasını kaybeden Ahmet, şimdilerde, yatalak annesiyle Maraş Bölgesi’nde yaşıyor. İki kız kardeşi olan Ahmet, okula hiç gitmemiş… Hayatta en çok sevdiği şey bisikleti. Mutlu olmak için O’na bu yetiyor…

Tüm hayatını bisikletine adamış adeta… Neredeyse tüm vaktini, dolaşıp boş şişe toplayarak geçiriyor. Daha sonra ise topladığı şişeleri, markete verip karşılığında para alıyor. Bu parayla da bisikletinin masraflarını karşılıyor. Çok dolaştığı için, sık sık patlayan lastiklerini tamir ediyor… Bisikletinin üzerinde yok yok. Radyosu, nazar boncuğu, borusu ve plakası bile var. Plakası da, RHA 335. Trollinin arkasına da “Babam sağ olsun” yazmış…

 

 

Sert görünse de utangaç!
Ahmet Fehim, kaç yaşında olduğunu bilmiyor. Aslında, sert bir kişi görünse de çok utangaç ve duygusal bir insan… Bir çocuk kadar masum… Fazla konuşmaktan hoşlanmıyor, insanlara yardım etmekten ayırca büyük keyif alıyor…

 “Annemi ve kız kardeşlerimi çok seviyorum” diyen Ahmet, bisikleti olmadan yaşayamayacağını da sözlerine ekliyor.

Hayattan büyük beklentileri olmayan, Ahmet’in iç dünyası küçücük bir çocuğunki kadar saf… Küçücük şeylerle mutlu olmayı başarıyor… Örneğin bisikletinde hiçbir sorun olmazsa, Ahme’ten mutlusu yok! Kısacası bu ona yetiyor.

Boş bira şişesi toplayıp bisikletinin patlayan lastiklerini tamir eden Ahmet, bisikletinin araba kadar konforlu olduğunu da söylemeden geçemiyor…

 “Herkes beni incitiyor” diye de dert yanan Ahmet, kendince çözüm bulduğunu da ifade ederek, şöyle devam ediyor:

 “İnsanlar beni seviyor, ben de onları. Ancak, trafikte onlar benden daha hızlı. Bana Ahmet diye bağırarak seslendiklerinde, canım sıkılıyor. Bazıları da incitiyor, örneğin ‘Maydanoz’ diye bağırıyorlar. Nedendir bilmem! Ben de sinirleniyorum, bazen bağırıyorum bazen de 155’i arıyorum. Polis arkadaşlarım da var, telefonumda kayıtlı. Arıyorum, hemen gelip, gereğini yapıyorlar.”